Allah (c.c), kendi yolunun küllenmiş işaretlerini hatırlatmak için zaman zaman peygamberler göndermiştir. Bu peygamberler, mesajlarını yaymaya çalışırken hem kendilerini engellemek isteyenlerin, hem de taraftarlarının zulümlerine maruz kalmışlardır.
Bu taraftarlardan bir kısmı peygamberin getirdiği sahih inancı olduğu gibi yaşamaya çalışırken, bir diğer kısmı kitabı tahrif etmek, bidat ve hurafelere tâbi olmak ve peygamberlerini adeta ilahlaştırmak gibi durumlara düşmüşlerdir. Bugün yeryüzünde yaşayan üç bü
Bu eserde özellikle İslami şuurun yeniden tashih edilmesi/düzeltilmesi, şiddetin reddi değişim kavramı, afakî ve enfüsi ayetlerin araştırılması, diyalog, anlaşma, uzmanlaşma, birlikte yaşamak gibi konular üzerinde yoğunlaşılmıştır.
Arka Kapak Yazısı
1931 Yılında Suriyenin Golan bölgesindeki Biri Acem köyünde doğdu. Ezher Üniversitesinin orta bölümünü okudu. Ardından aynı üniversitenin Arap dili Edebiyatı fakültesinden mezun oldu.
Sürekli fikri meselelerle meşgul olmakta, 50li yılların sonlarından itibaren
Doğrusu Arap halkları, Tunus ve sonu gelmeyecek arap devrimlerinin parlması ile beraber yeni bir merhaleye girmiştir. Bilakis bu daha büyük gelişmelere büyük fikri sarsılmalara gebe olup allahın izni ile bu ümmetin diriliş projesi olarak ıssız çöllere derin dalgalara ve zifiri karanlıklara kadar girecektir. Siyasi iktisadi ve toplumsal düşünce açısından ümmetin karşılaştığı büyük tahrik ve kışkırtmalar sağlam esaslara bağlı çeşitli gayretlerle ve bu ümmeti yönlendirecek amaç, ilke ve değerlere gereksinim du
Nurettin Topçu'nun mektup tarzında yazdığı bu metinler 1940'ların sonu 1960'lı yıllarda Türkiye'nin sosyal ve kültürel hayatına dönük tenkit ve tasvirlerini içeriyor. Buradan yazarın nasıl bir insan unsuru ve toplum hayatı arayışı içinde olduğu da çıkarılabilir.
İnsanoğlunun her coğrafya ve dönemde farklı şekillerde ilgilendiği ve icra ettiği müzik, kimi
zaman zevk veren bir uğraş kimi zaman dini ritüellerin ayrılmaz bir parçası olmuştur.
Bu mesele İslâm'ın yayılışından itibaren Müslüman toplumlarda pek çok tartışmaya neden
olmuştur.
Bugün dahi tam olarak açıklığa kavuşmayan bu konu, bu alandaki diğer çalışmalarıyla bilinen
Süleyman Uludağ'ın mahir kalemiyle büyük oranda netliğe konuşuyor.
İslam tarihi boyunca yapılan tartışmaları yerli yerine koyan bu çalışma, baş
Zâhirle bâtın; bedenle ruh, şekille içerik gibidir, bir paranın iki yüzü gibi birbirine bağlıdır. Biri
olmadan diğeri olmaz. Bir hükmü doğru olarak anlayabilmek için onun her iki yönüne, dış ve iç
yüzüne aynı derecede önemle bakmak gerekir.
Dini hükümlerde, muamele ve ibadetlerde esas amaç bu hükümlerin bâtıni ve manevi yönü olmakla beraber zahir ve şekil tarafı da bu hedefe ulaşmanın vazgeçilmez aracıdır.
Bu eserde de abdest, namaz, oruç, hac, zekât, kurban gibi ibadet konuları; tevbe, takva, zühd,
şükür
Eskiden rahmet yağardı, şimdi yağmur yağıyor. Eskiden kazancın öncelikle bereketli olması istenirdi, şimdi kazancın sadece bol olması isteniyor. Eskiden israftan kaçınılırdı, şimdi sınırsızca ve sorumsuzca harcamak yüceltilen ve özlenen bir hayat tarzı oldu. Eskiden mahrem olan şeyler örtülür ve orta malı olması önlenirdi, şimdilerde ise teşhir ediliyor, herkesin ilgi ve arzusuna sunuluyor. Eskiden çocukların iyi insan olması istenir ve çocuklar buna göre yetiştirilirdi. O zamanlar iyi insan olmak, hayırlı
Kur'an, Cenab-ı Hakkın, Hz. Muhammed aracılığıyla insanlığa son kez seslenişidir. Bu itibarla onun iyi okunması ve anlaşılması önemlidir. Kur'an, önceki ilahi hitapların sahih bir mecmuası olmasının yanı sıra Arap diliyle nazil olmuş dini bir metindir ve dini metinlerin kendine özgü bir dili olduğundan iyi çözümleyebilmek için belli başlı niteliklere sahip olmak kaçınılmazdır. Bu bakımdan, Kur'an'ın tefsir edilmesi konusunda çeşitli şartların ileri sürülmüş olmasını doğal karşılamak gerekir.
Kur'an'ı tefsi
Üstad Sezai Karakoç; Müslümanlar Kurândan uzaklaştı uzaklaşalı gün yüzü görmediler der.
Kurânınhayat verici (Enfal 8/24) ilkelerinden uzaklaşan ümmetin en büyük kayıplarından biri de ne yazık ki Kurânâdâbı oldu. Hz. Aişe (r.anhâ) annemizin ifadesi ile ahlâkı Kurân olan Peygamberimizin (s) güzel ahlâk örnekliği ve edeb inceliklerinden iyice uzaklaşan ve böylece egemen kültürlerin menfi etkilerine alabildiğince açık hale gelen günümüz Müslümanları, giderek katı, kaba ve kalın bir hâl aldılar; nihayet İslâmın
Allah, dinleri tamamlayıcı olarak gönderdiği kendi Resulünü, kıyamete yakın bir zamanda müjdeleyici, kötü sonuçlarda sakındırıcı, Allahın doğu yoluna çağırıcı olarak göndermiş ve onu, karanlıkların perdesini yırtan bir meşale, âlemi aydınlatan parlak bir güneş kılmıştır.
İnsanlara, sapık yollardan kurtulup doğruyu bulma çareleri göstermiş, ilmini öğretmiş, azgınlıklardan kurtulmanın prensiplerini onunla göstermiş; kör gözleri onunla açmış, sağır kulakları onunla duyar hale getirmiş, gerçeklerle kapanmış kal
Cevdet Said, Hz. Ademin iki oğlu arasında meydana gelen İnsanlık tarihinin ilk mücadelesinden hareketle Yüce Allahın tasvip ettiği metodu değişik açılardan değerlendirerek, Alemlerin Rabbi tarafından onaylanan bu metodun insanlık için bir meşale olması gerektiğini ısrarla vurguluyor.
Bütün hamdler Allah`adır. Selam olsun O`nun seçkin kullarına ve insanları adaletle idare eden insanlara. Bu sayfalar mutlak anlamda `tek insanın problemine`, genel anlamda `tüm insanoğullarının sorunlarına` bir önsöz, bir giri
Okumak, verginin, her türlü kazancın ve daima en iyiye ulaşmanın kaynağıdır... Bunlarla insan, bilgi hazineleri ve bitmek tükenmek bilmeyen yeni bir hafıza kazanmıştır. Oku Rabbin en büyük kerem sahibidir... Oku... Şüphesiz sana okumayı veren, sana hâkimiyet, hizmet ettirme ve emir altına alma gücü vermiştir. Bu, düşünen, ibret alan için ne büyük bir vergidir
Kur'an, düalist insan kavramına iltifat etmemektedir. İnsan bedeni ve Allah'ın kendisine nefhettiği ruh bir bütündür. İnsan tek olan, intibak eden ve organizasyonda rol alan uyumlu bir yapıya sahip varlıktır. Şahsiyet olarak herkes tektir. Şahsiyetin ise iki özelliği vardır: Tek oluş ve istikrar. İnsan, ancak Kur'an'ın verdiği beyan ve mesajla anlaşılır ve değerlendirilir. Zira Kur'an, insanı yaratan yüce Allah'ın kelâmıdır. Kur'an, insan karakteri ve psikolojisi üzerinde ısrarla durur, insanı iman ve inkâr
Devlet, toplumsal ilişkileri düzenleme ihtiyacından doğduğuna göre devlet başkanının seçiminde de, onun ortaya çıkmasına esas teşkil eden toplumun iradesi esas olmalıdır. Devlet başkanının toplumun iradesi ile seçilmesi toplumun ortak bir sözleşmeye imza atması anlamına gelmektedir. Bu durum toplumsal yapının istikrarı ve gelişmesi için son derece önemlidir. Bunun temin edilebilmesi ise ancak toplumun iradesini yansıtabileceği ideal bir seçim sistemi ile mümkündür. Hz. Peygamber'in vefatının ardından Müslüm
Müslümanların düşünce ve anlayış sorunlarını, engin bir tetkik ve sorumluluk duygusuyla ele alan M. Said Çekmegil İslâmî düşüncenin temel kaynak merkezinde yeniden uyanışı yolunda bir Müslüman, bir terzi, bir yazar, yayıncı gibi pek çok niteliklere sahip alaylı bir mütefekkirdi.
Hayatı boyunca Malatya'da sürdürdüğü çalışmalarla, kaynaklara dönüşü savunan tecdid hareketinin sesi olmayı amaçlayan kitaplarla, kurduğu fikir kulübü ile katıldığı yurt içi ve yurt dışı konferans ve seminerlerle Müslümanların bozul
Bu kitap, çok önemlidir. İslam kültürü almamış insanların cehenneme gitmeleri çok kolay olmaktadır. Ülkemizde yıllarca hakiki İslam Dini'nin ne olup, olamadığı anlatılmadığından ve çok yanlış bilgilerle beyinleri yıkadıkları için, insanlarımız cennetten ümidini kesmişler, cehenneme gitmek için gün sayıyorlar. Yine, bilgisizlikleri yüzünden cehennem yolunda gittikleri halde cennete gideceklerini zannedenler çoktur. İnsanlarımızın bu yanlışlardan kurtulması için, küçük fakat çok önemli bir çalışmadır bu kitap
Bu kitap, cennete girmenin çok zor olduğuna inananlara, cennete girmenin çok kolay olduğunu izah etmektedir. Aslında kelime-i şahadet getirmek insanı cennetlik eder. Cennete girmek bu kadar kolaydır.
Atalarımız; İslam dini kıldan ince kılıçtan keskindir demişler. Yani çok incelik noktaları vardır. Cennete kolayca gitmek için önce iman nedir ne değildir onu iyice öğrenmemiz gerekiyor. Tam bir iman nasıl olur ve bu imanla nasıl cennete gidilir? Dini konularda cahil olmak çok tehlikelidir. Çünkü
yolun sonunda
İslam Tek Tanrı kavramı (tevhid inancı) kozmik düşünce (Ahiret inancı) ve bir sosyal/ahlaki düzen bileşkesinde bütüncü bir yörünge ortaya koymuş, bu çerçevede fert ve toplum hayatını düzenlemeye yönelmiştir. Bu amaçla Mekke döneminde yeni bir fert, Medine`de bir toplum inşa etmiştir. Toplumsal-kültürel (tarihi-ahlaki) çerçeve, birbirlerine paralel olarak bir süre yürümüş, ancak zamanla, özde farklı olan bu iki boyut birbiriyle özdeşleştirilmiş, gelişme dinamiği kaybolmuş, İslam`ın bütüncü algılanışı da yete
Yirminci yüzyılın sonu, modernist düşünceye yöneltilen eleştirilerin yoğunluk kazandığı bir dönem oldu. İslâmcılık, bu eleştirilerin belki de en çok etkilediği akım. Sözkonusu eleştirilerin gündeme getirdiği, İslâmcı düşüncenin, entellektüel ve siyasi kökleriyle ilgili değişiklikler doğurmaya aday tartışmalar, Abdurrahman Arslan'ın yazılarının çıkış noktası.
Modern dünyanın yaşadığı kırılma ve dönüşüm, Müslümanları da bir yol ayrımına getiriyor. Müslümanlar, ya modernitenin öngördüğü süreçlere katılarak on
Dengeler alt üst oldu, değerler değişti, teknoloji gelişti, mertlik bozuldu...
Sevgiler geçici ve kandırıcı aşka dönüştü, merhamet de vicdanlardan kaybolmaya başladı...
Rahman hayır yolunda yarışmamızı tavsiye ederken, egoların tatmini yarışına girildi...
İnsanoğluna huzurun ve refahın adresi tam olarak verilirken, O yanlış adreslerde aradı...
Şirk en büyük zulümdür. Şirkin Allahu Teala'yı hayatımızda, işlerimizde ikinci sırayı almak olduğunu bilip şirkin affının olmadığını da sözlerin en güzelini söyleyen
Toplam 172 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 40-60 /
Aktif Sayfa : 3
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.