Bu kitap ilk kez basıldığında yeni doğan çocuklar, bu yıl lise son sınıfa geçtiler. Doktorlar, hemşireler ve sağlık çalışanlarının dünyasında ve tüm dünyada bazı değişiklikler oldu. En azından erkek hemşireler var hayatımızda, performans puanı toplu- yor doktorlar. Özel hastanelerin sayısı öngöremediğimiz kadar arttı. Küresel ısınmaya rağmen, ısınmayan bazı evlerde çayın kaynar suyu yine bazı çocukların üstüne döküldü. Bazı doktorlar doçent, profesör oldular. Bazı doktorlar, hemşireler öldüler. Bazıları ö
Ey talihsiz adam! Hakikati konuş o zaman! Filozofları taklit etmekten vazgeç.
Bu düşüncelerle yaşadığın müddetçe okul sıralarında sana öğretilenlerin hiçbir faydası olmaz. Sen sadece güçlü ve kudretli
olanların izinden gidebilirsin.
Usta yazar Dostoyevskinin ilk kitabı olan İnsancıklar aynı zamanda ilk toplumsal Rus romanı olarak kabul edilir. Karşılıklı mektuplaşmalardan oluşan eser yaşlı bir kâtibin kimsesiz, fakir bir genç kıza olan aşkını ve ona karşı gösterdiği saygınlık mücadelesini anlatıyor. İnsancıklar, sıradan, fakir ve çaresiz insanların yaşamlarını, ilişkilerini ve duygu dünyalarını çarpıcı şekilde ortaya koyuyor.
Böyle bir dünyada dürüst, açık yürekli ve yüce gönüllü olmak budalalık mıdır? Büyük romancı Dostoyevski ölümsüz eseri Budalada, ikiyüzlü bir toplumsal ortamda dürüst, açık yürekli ve yüce gönüllü olmanın hem bir erdem olduğuna hem de böyle olmanın güçlüklerine işaret etmektedir. Yazılmış en güzel aşk romanlarından biri sayılan Budala, elbette bundan ibaret değildir. Romanın kahramanı Prens Mışkin, okurun mutlaka tanıması gereken eşsiz bir karakterdir. Saflığıyla erdem sahibi sayılabilir ama onun bu hali, ay
Beyaz Zambaklar Ülkesinde/ Grigory Petrov Milletin her büyük adamı bir mercek gibidir.
O kendi şahsında milletin iyi kuvvetlerini ve meziyetlerini toplar. Bununla milyonlarca halkın
ruhunu tutuşturur. Fakat hava bulutlu olur ve güneşin ışınlarından mahrum bulunursa, o zaman hiçbir mercek bir kar taneciğini eritmeye, bir su damlacığını ısıtmaya muktedir olamaz. Bir hatip ve bir dava adamı olan Grigory Petrovun eseri Beyaz Zambaklar Ülkesinde Rusça müsveddelerine rağmen ilk kez Bulgarca olarak kitaplaştırılmı
On üçüncü yüzyıl Anadolusunun büyük fikir adamlarından biri olan Evhadüddin-i Kirmâninin rubailerinden yapılan bir seçkiyi sunuyoruz. Akıl ile nefsin mücadelesinden eğitim sistemnine, semâdan raksa, güzellikten estetik anlayışına kadar bir çok konudaki görüşünü samimiyetle söyleyen bir sûfidir Evhadüddin-i Kirmâni.
Bir gün. Ama bugün değil. Çünkü kolay değil. Denemediğimden değil. Belki vakit bulamadığımdan, belki fırsat, belki canım istemediğinden. Oysa her sabah bu niyetle kalkıyorum. Başarabilirim diyorum kendime. Bu kadar zor olmamalı diyorum. Fakat oluyor. Bir şeyler oluyor, bir şeyler çıkıyor ve ben, onu özlemeyi başaramıyorum.
Bir ayna. Bir görüntü. Her anlatılan hâl bu ikisi arasındaydı; her yaşanan bu ikisi. Anahtarı avucumuza emanet edip bizi bir eşiğe götürüyor Nur Kıpçak. O eşikte yansımaları ve bütün gerçekliğiyle bizi bekleyen bir dünyaya davet ediyor. Geçiş biletimiz avucumuzda on yedi parçaya bölünen o anahtar. Her biri bir hâle dönüşüyor, bir labirente.
Nur Kıpçak'ın ilk öykü kitabı Şu Halde, bir öykü kitabından fazlası; imgeleri, katmanları, dil zenginliği ve alışılagelmeyen örgüsüyle. Öykülerin on yedisi tekmili birde
Ey Atinalılar! Beni suçlayanların iddialarından nasıl etkilendiğinizi bilmiyorum, fakat öyle ikna edici konuştular ki, ben bile kim olduğumu unutuyordum neredeyse.
Muhabbetlerine katılmak isteyen herkese bir minderlik yer açar Kırk Bir Kere İstanbul ve heyecanla müjdesini verir: Bu kitap vesilesiyle yirmi bir mekânı ağır ağır gezen herkes, yirmi mekânda daha ağırlanacaktır. Sözünü çoktan vermiştir İstanbul. Onunla kırk bir kere buluşmak ve baş başa kalmak isteyenler için...
Rahşan Tekşen Kırk Bir Kere İstanbul adlı ilk eseriyle şehrin bir zamanlar ihtişamlı yüzakı olan fakat zamanla unutulmuş ve terk edilmiş mekânlarını yeniden hatırlatıyor. Bir yanıyla estetik zevki,
Ah sevgili arkadaşım, nasıl da konuşuyorsun! Ne yaptığımı görüyor musun? Sandığımda boş bir yer vardı, ben de onu samanla dolduruyorum; işte insanın hayatının sandığı da böyledir; boşluk bırakmaktansa ne bulursak onunla doldururuz. Lütfen sakın gücenme, Katerina Sergyevna hakkındaki düşüncelerimi eminim hatırlıyorsundur. Birçok genç hanımefendiye yalnızca akıllıca iç geçirdikleri için akıllı derler, oysa seninki ayak direyebilir, hatta öyle bir ayak direyecek ki kısa zamanda seni parmağının ucunda oynatacak
Arthur Conan Doyleün efsanevi kahramanı geri
döndü! Sherlock Holmes Sarı Yüz, Asil Bekâr, Mavi
Yakut, Ucube Adam, Bir Kimlik Vakası, Yunanlı
Tercüman adlı maceralarında, yardımcısı Dr. Watsonla
yeni gizemleri şaşırtıcı şekillerde çözmeye devam ediyor.
Dahi dedektifin serüvenlerinin üçüncü serisi Bir Kimlik
Vakası okuruyla buluşuyor.
saydam aynasında eriyen yüz aldatmasın değişmedi ısı halden hale geçtikçe büyürüz değişmeyen kim
beslesen aç kalacaktı ateş çobanlar kaskatı ateş yaksan da donacaktı her şey
Güneşe Yolculuk küçük bir kızın Peygamberimizin hayatına yaptığı yolculuğu anlatıyor. Kâinatın Güneşine ya- pılan bu yolculukta, ona bazen karıncalar, bazen masal kahramanları, bazen toz zerreleri, bazen gölgeler eşlik ediyor. Yolculuğun mutluluk çağına yapılması yüzünden, zaman ve mekan küçük kıza yardım ediyor, onu istediği yere ulaş- tırıyor. Küçük kız, yolda hayvan ve eşyalarla konuşup, onların gerçek kimliklerini öğreniyor; aşkın, tevekkülün, sabrın imtihanından geçiyor.
Küçük kız, yolculuğun sonun
Arthur Conan Doyleün efsanevi kahramanı geri döndü! Sherlock Holmes Mazarin Elması, Sıradışı Bir Tören, Peçeli Kiracı, Brook Sokağı Cinayeti, İkinci Lekenin Esrarı, Şöhretli Bir Müşteri adlı maceralarında, yardımcısı Dr. Watsonla yeni gizemleri şaşırtıcı şekillerde çözmeye devam ediyor. Dahi dedektifin serüvenlerinin dördüncü serisi İkinci Lekenin Esrarı okuruyla buluşuyor.
Edebiyatı sevmemi sağlayan ilk edebiyatçı Mustafa Lütfî el-Menfalûtî'dir. Kullandığı hüzünlü üslup, kendi dönemi ve daha sonra gelen en az üç kuşak üzerinde etkili olmuştur.
-Necip Mahfuz-
Asırlar boyunca hayatta kalmayı başarabilen sözler vardır. Bunlar öyle bir ilhamın eseridirlerki; söyleyenin
insana bakışını gösterdikleri gibi güçleriyle zamanı aşıp dokundukları zihinlerde yeni anlam alanları
açarlar.
Mânâ sultanı Mevlana CElaleddîn-i Rûmîye nispet edilen ve adeta onunla özdeşleşen bir rubai vardır ki
onun sahibinin Mevlana değil Ebu Said Ebu-l Hayr olduğunu pek az kişi bilir.
Yine gel, yine gel; ne olursan ol, yine gel
Kâfir, ateşperest putperest olsan da yine gel
Bizim dergahımız değild
sevgili mutlu son beni tanısaydınız severdiniz kaybolacak kadar hiç yürümedim
kış mevsimini mp3e yükleyip dinlerdim sonsuza kadar kalp masajı sonunda aniden alınan nefesleri bilir misiniz öyleydim
şekerliği anne duasıyla doldurmuştum, alır mısınız biraz hem üç poşet çocuk sesi almıştım bakkaldan
beni tanısaydınız severdiniz mutlu son, biraz daha oturun lütfen inanır mısınız dünya terlediğinde sırtına havluyu ben koyuyorum belki de aksi oluyordur
hayatı deli gibi alkışlıyor herkes belki de aksi oluyordur
Toplam 547 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 460-480 /
Aktif Sayfa : 24
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.