Tahir Harîmî Balcıoğlu’nun 1942’de kaleme aldığı ve Fatih Külliyesi İlmî Teşkilatının Esası Olan İslâmî İlimler ve Okutulan Eserler adını taşıyan eseri, 15. yüzyıl medrese eğitiminin ne demek olduğunu, okutulan dersleri ve kullanılan kitapları derli toplu anlatırken bir yanda da kıraat, hadis, tefsir, kelam gibi naklî ilimlerin tarihini de söz konusu etmektedir.
Bu kitabın meydana gelişi, İstanbul Üniversitesinin ilk şekli olan Fatih Külliyesi ile ilgili araştırmalar yapan Süheyl Ünver’in, Tahir Harîmî’ye
1914’te başlayan 1. Dünya Savaşı insanlık tarihinin gördüğü en büyük savaşlardan biridir. Avrupa’da başlayan bu savaş kısa zamanda yayılmış ve Osmanlı Devleti bu savaşta tarafsız kalamayıp İngiltere, Fransa, Rusya gibi güçlü İtilaf Devletleri'ne karşı Almanya’nın başını çektiği Üçlü İttifak'a katılmak zorunda kalmıştır. Osmanlı’nın bu savaşta savaştığı cephelerden biri Irak ve İran Cepheleridir. İngiltere, henüz Osmanlı Devleti savaşa dahil değilken, Ekim ayında Basra’ya asker çıkarmıştır. Osmanlı Devleti s
Musikîye Dair, Sanat Dair’in 1939’da yayınlanan ikinci cildinde yer alan müzikle ilgili yazıları
müstakil olarak bir araya getiriyor. Musikî ile ilgili olarak “Bir İhtar” başlığı altında ifade edilen
ve Sanata Dair’de yer almayan, Halid Ziya’nın İhtiyar Dost kitabındaki Bir Lahika ve Eskinin
Yeri başlıklı yazılar da bu çalışmaya dahil edilmiştir. Gelin musikîyi bir de Halid Ziya’dan
okuyalım:
“Şark ve Garp musikîsi ne demektir?
Her şeyden evvel bu sualin cevabını vermek lâzımdır ki yürütülecek muhakem
İlk baskısı 1992 yılında yapılmış olan bu eser Türkiye’de alanında yazılmış ilk Türkçe reklamcılık
eleştirisidir. İşin ilginç yanı, bu kitap o sıralarda Türkiye’nin “muteber” reklam ajanslarında 20 yaşında
reklam yazarlığına başlayıp çalışmakta olan “içeriden” bir reklam yazarı tarafından kaleme alınmıştır.
“İçeriden bir reklam yazarı” olarak reklamcılık hakkında böyle bir eleştirel kitap yazmış olmam,
yakın çevrem tarafından pek hoş karşılanmamış ve “insan ekmek yediği bir sektörü böyle eleştirir
mi?”
Bu eser, Tâhirü’l-Mevlevî’nin Şeyh Sa‘dî’den ilhamla/tercüme ederek yazdığı şiirlerini, Şeyh
Sa‘dî’nin hükümdarlara nasihatlerini ve hayat, ölüm gibi konulardaki şiirlerinin nesir halinde
yapılan tercümelerini bir araya getiriyor. Ayrıca son bölümde Tâhirü’l-Mevlevî’nin Şeyh
Sa‘dî’den tercüme ettiği sözlere de yer verilmektedir.
“Nasihat vermek Sa‘dî’nin tabiatıdır. Onu nasıl yapmasın ki miski vardır, kokusunu
gizleyemiyor.”
*
“Allah seni topraktan yarattı. Ey Allah’ın kulu, sen de toprak gibi tevazu
“Ben fakir-i hakir, çaresiz, dertli ve günahkâr olarak bilinen; Lâmiî diye meşhur, Ali oğlu
Osman oğlu Mahmud’um. Bir gün Mahruse-i Bursa’da bazı vefalı sadık dostlar ve temiz kalpli
kardeşlerle kendi uzlet hanemde oturuyorduk. “Akıllı kimseler konuştuğu zaman
kalpler aydınlanır” sözü anlamınca vakit be vakit himmetler, iyilikler ve
ihsanlar bahşeden zikir hali içinde; vakit be vakit de “Kuşkusuz bilginin
lezzeti, cennetleri ve o cennette yaşayanların hayatı gibidir.” sözünün
anlamınca ilim ve hikmet
"Eli kalem tutan okumuşlar, aydınlar, siyasiler, adı siyasetçi olmasa bile siyasi rekabetin
parçası olan yapılanmalar; itiraz ve savunmalarında kuracakları dili iyi düşünmek zorundalar.
Bireylerin dinî kimlikleri, teker teker Müslüman olmaları ile müesses nizamın temel yapısı
arasındaki derin çelişkiyi göremeyenler... Hatta İslâm'ı bir tür devletin gücü ve bekası için
siyasallaşmasına razı derin siyasetleri okuyamayanlar bu ülkenin insanının henüz
kurulamayan cümlelerini bozar, sesini boğar. Yaşanmakta
“At meydanında Cerrah Ârif ustanın idaresi altında bulunan mahalle kahvesi o zamanlarca
mahalle kahvesi değil, gerçekten bir zarifler meclisi idi.
Ârif usta cerrahlıkta meşhur olup şöhreti münasebetiyle sünnet düğünlerinin ekserisine o
gider ve ricâl-i kibarla görüşürdü. Kahvesi ise eski zaman usulü dört yanı minderli pike,
dükkânın içi müdevver, kebîr tuğla ile döşeli olup ortada bir sehpa üzerinde bir büyük
mangal, her taraf temiz, parıl parıl yanar. Kahvehâne duvarlarındaki ufak dolaplarda envâ-ı
a
Sonsuzun İtibarı 1863-1952 yılları arasında yaşamış İspanyol asılllı filozof George
Santayana'nın "Some Turns of Thought In Philosophy" adıyla yayımlanan ve beş makaleden
oluşan eserinin çevirisidir. Filozofun ilk makalesi İngiliz filozofu John Locke'a, ikinci makalesi
İngiliz idealizminin elli yılına, üçüncü makalesi bilimde gerçekleşen devrimlere, dördüncü
makalesi Freud ve Nirvana'ya dairdir. Son makale kitaba da ismini veren Sonsuzun İtibarı'dır.
Sözü Santayana'ya bırakalım:
"Doğadaki canlılar hay
İslâm âlimleri Mantık ilmine özel bir önem atfederek bu ilme dair çok sayıda metin, şerh ve
haşiye kaleme almışlar ve medrese geleneği içerisinde yüzyıllarca bu eserleri okutmuşlardır.
Bu eserlerin başında kuşkusuz Esiruddin el-Ebheri (ö. 663/1265 [?])’nin Mantık ilimlerine bir
giriş olarak yazdığı Îsâgûcî adlı eseri gelmektedir. Mantığın bütün konularının başarılı bir
şekilde özetlendiği Îsâgûcî’nin çok sayıda yazma nüshalarının bulunması ve metin üzerine
yazılan şerh ve haşiyelerin fazlalılığı esere
“N’olur biraz kendimle meşgul olabilsem. Aslında fena adam değilim; fakat çok hırpalandım, çok
sarsıldım, çok ihmal edildim, hor görüldüm.” (Günlükler’den)
Bir medeniyetin romancısı diyebileceğimiz Ahmet Hamdi Tanpınar, yüceltilmiş bir aşk etrafında o
medeniyetin tüm unsurlarını bir araya getirir. Cehennem ve Cennet bir aradadır adeta onun
eserlerinde. İblis’in iş başında olduğu alt katta tam bir kaos hüküm sürerken üst katta, her an
yeniden çiçeklenen bir bahar açmaktadır. Alt kat, “Suat”lar (Huzur),
Ahmed Cevdet Paşa, gerek tarihçiliği gerek hukukçuluğu gerek devlet adamlığı gerek de
allâmeliği bakımından hem zamanının Türk-İslâm âleminde hem de Osmanlı Devleti içerisinde
yetişmiş âlimler arasında mümtaz bir simadır ki bunun en iyi misali geride bıraktığı eserleridir.
Cevdet Paşa'nın okurlarımıza sunduğumuz Takvîmü’l-Edvâr isimli bu eseri ilk kez 1287
(1870)’de yayımlanmıştır. Eser, Devlet-i Aliyye mâliyesince kullanılan ve hakikaten iyi işlemeyen Mâlî
(yani Rûmî) takvim yerine yeni bir takvim tek
İlk olarak Türkiye Yayınevi tarafından yayımlanan ve Tahsin Demiray'ın gayretleri neticesinde
hayata geçirilmiş bir tarih yazımı projesi olan Canlı Tarihler serisi neşredileli 80 yıl oldu. Son
yüzyılın kültür, sanat, düşünce ve siyasi hayatına damga vurmuş portrelere dair hatıraların
fasiküller halinde yayımladığı bu seri; yakın tarihimize, kültürümüze ve memleket
meselelerimize dair önemli bir kaynak olma vasfını daima korumuştur. Hem araştırmacılara
hem de pek çok okura ilham verecek ve ufuk açacak m
“İnsan yavrusu birçok yetenekle donanımlı olarak doğuyor. Bu yetenekler
çocukta birer tohum halindedir. Annesi, babası, akrabası veya
öğretmenleri gibi farklı yaşlarında çocuğun etrafında yaşayan insanlar
gelenekleri, hareketleri ve sözleriyle nasıl tesirler yaparlarsa çocuğun
doğuşunda mevcut olan yetenekleri bu tesirlere göre gelişir.
Çocuk doğduğu günden itibaren etrafındaki insanların tesirlerine tâbi
olduğu için terbiye o andan itibaren başlıyor demektir. Esasında ilk günler
ve ilk haftalarda bi
“II. Meşrutiyet devrinin son derece renkli simalarından biri olan Rıza Tevfik, özellikle
1922-1943 yılları arasında Amman ve Cünye’de (Lübnan) geçirdiği sürgün yıllarında aile
fertleriyle birlikte dost, akraba, arkadaş ve tanıdıklarına yüzlerle ifade edilebilecek sayıda
mektup yazmış, aynı şekilde kendisine de yüzlerce mektup gönderilmiştir. Rıza Tevfik’in,
yaşadığı dönemin sanat-edebiyat, kültür ve siyaset hayatında oldukça geniş bir çevresi
bulunması dolayısıyla, bunların birçoğu devrin tanınmış şahs
İstanbul'un her halini ve anını, konak ve köşklerinden, mesire yerlerine, semtlerinden, okullarına, yiyecek-içeceğinden sosyal hayatına kadar kaleme aldığı romanları ve gazete yazılarıyla adeta zapteden Sermet Muhtar Alus (1887-1952), 65 yıllık ömrünü İstanbul'a hasretmiş, durmadan onu kaleme almıştır. Alus’u Taha Toros'un kaleminden okuyalım:
"Küçük yaştan beri İstanbul'un her semtine âşık olan bu konuda değişik kitaplarla ve yaşlı insanlarla haşır neşir olan, İstanbul'un bütün semtlerini titiz bir teces
İstanbul'un her halini ve anını, konak ve köşklerinden, mesire yerlerine, semtlerinden, okullarına, yiyecek-içeceğinden sosyal hayatına kadar kaleme aldığı romanları ve gazete yazılarıyla adeta zapteden Sermet Muhtar Alus (1887-1952), 65 yıllık ömrünü İstanbul'a hasretmiş, durmadan onu kaleme almıştır. Alus’u Taha Toros'un kaleminden okuyalım:
"Küçük yaştan beri İstanbul'un her semtine âşık olan bu konuda değişik kitaplarla ve yaşlı insanlarla haşır neşir olan, İstanbul'un bütün semtlerini titiz bir teces
İstanbul'un her halini ve anını, konak ve köşklerinden, mesire yerlerine, semtlerinden, okullarına, yiyecek-içeceğinden sosyal hayatına kadar kaleme aldığı romanları ve gazete yazılarıyla adeta zapteden Sermet Muhtar Alus (1887-1952), 65 yıllık ömrünü İstanbul'a hasretmiş, durmadan onu kaleme almıştır. Alus’u Taha Toros'un kaleminden okuyalım:
"Küçük yaştan beri İstanbul'un her semtine âşık olan bu konuda değişik kitaplarla ve yaşlı insanlarla haşır neşir olan, İstanbul'un bütün semtlerini titiz bir teces
Tasavvufun ilk tarifini hicri 200’lü yıllarda, “Hakikatleri almak ve halkın elindekinden ümidi kesmektir.” diyerek Mârûf-ı Kerhî hazretleri yapmıştı. Sonrasında geçen yüzyıllar boyunca yaşayan ve yaşanan bir usulü olan tasavvufun, ne olduğuna ve ne olmadığına dair sûfiler tarafından farklı şekillerde tarifleri yapılagelmiştir.
Ömer Rıza Doğrul bu eserin girişinde tasavvufu, “İnsanın yaşattığı ve geliştirdiği ruh hayatıdır.” şeklinde tarif etmiştir. İlk başta dünyadan yüz çevirme ve ibadetlerle meşgul olma
Râbiatü’l-Adeviyye, İslâm tarihinin ikinci asrında yaşamış, zâhid-sûfîler cemiyetinin en önemli simalarından ve sonraki sûfîlerin öncülerinden biridir. İlahî aşkı idraki, dünyaya karşı zâhidâne tutumu ve cezbeli-coşkun tavırlarıyla tanınmış, asırlar boyunca sözleri nakledilmiş, menkabeleri anlatılmıştır. Müslüman kadının sahabe sonrası timsallerinden biri olan Hazreti Râbia, kadın olmak açısından bu tabi rolü taşımakla birlikte, kâmil bir insan olmak açısından cinsler ve cinsiyetler üstü bir makama sahiptir
Toplam 595 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 60-80 /
Aktif Sayfa : 4
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.