“Umudunu yitirme, hayal et, cesur ol!”
Küçük sığırcık, annesi, babası ve kardeşleri gibi uçup
gökyüzündeki büyük sığırcık sürüsüne katılmak istiyor. Küçük
sığırcık uçacak ama birazcık cesarete ihtiyacı var. Cesaretini
topladığında çok çalışması gerekecek ama umudunu
yitirmeyecek bizim sığırcık. Umut ve cesaret bir olduğunda
hiçbir kanadın gücü yetmez ulaşmaya, umudunu yitirmeyenin
uçuşuna!
Filiz Özdem’in cesaret üzerine bu umut dolu hikâyesine Seçil
Çokan resimleriyle eşlik ediyor.
Geçen sonbaharda minik
yediuyuru bir türlü uyku
tutmamıştı hatırladınız mı?
Minik yediuyur şimdi mışıl mışıl uyuyor. Ama artık bahar
geldi, tabii minik yediuyurun uyanma vakti de geldi. Bakalım
arkadaşları bizim ufaklığı uyandırabilecekler mi?
Bir deniz fenerinde yaşayan Lampje (Lampyı) her akşam
feneri yakmak zorundadır. Babasının hem aksayan bacağı
hem de derin mutsuzluğu nedeniyle bu işi tek başına yapar.
Kasabanın üzerinde fırtına bulutlarının dolaştığı bir gün
Lampje yeni bir kutu kibrit almayı unutur. Kibrit almak için
dakikalarca yürür, koşar, ıslanır, yüzer ama zamanında
yetişemez. Fener yanmaz, bir gemi kaza yapar ve bütün
sorumluluk Lampje ile babasına kalır.
Lampje’nın cezası Kara Şato’ya gönderilmek olur. Şu
canavarların yaşa
“‘Abigail’ hem yürek burkan hem de büyüleyici bir roman.” – The
New York Times Book Review
“Ustaca anlatılmış, göz kamaştırıcı bir hikâye.” – Elle
“Szabó bir analist sabrıyla, karakterlerine kendi yaralarını göstererek
şifa bulmalarını sağlıyor.” Times Literary Supplement
“Annesini erken yaşta kaybeden 14 yaşındaki Gina Budapeşte’de
Fransız mürebbiyesi Marcelle ve general babasıyla rahat konforlu bir
hayat sürerken İkinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesi üzerine
babasının kararıyla bir taşra şehrinde
Hadi Piti… Hadi Pati… Hadi Pus…
“Üç Kedi Bir Dilek” ve “Üç
Kedi Bir Canavar” kitaplarının
kahramanları
Piti, Pati ve Pus’un maceraları
devam ediyor.
Sevimli kediler damda uzanmış
güneşlenirken komşuları Anne
Tekir’in yavrularının seslerine
kulak verirler. Yavrulardan en
kıpır kıpır olan Miyu yuvadan fırladığı gibi parka koşar.
Piti, Pati ve Pus meraklı yavruyu korumak için hemen
peşinden giderler, o gün parkta neler olur neler?..
Sara Şahinkanat ve Ayşe İnan’dan hayatı yeni keşfetmeye
başlayan
Ankara’da yaşadı, Ankara’yı yaşadı. Ankara’da okudu,
Ankara’da âşık oldu, Ankara’da çalıştı, Ankara’da yazdı en
güzel şiirlerini, Ankara’da Evkaf’taki memuriyetten istifa etti
güzel havalarda, Ankara’da düştü çukura. Ve bir sabah Konur
Sokak ile Meşrutiyet Caddesi’nin köşesinde son kez el salladı
Ankara’ya... Sonra da temelli çekti gitti buralardan... Ardında
içi anılarla dolu bir Ankara bırakarak... Orhan Veli Ankara’da
doğmadı, Ankara’da ölmedi ama Ankara’da yaşadı.
Tolga Aydoğan, Orhan Veli’nin h
Boşlukdikeni
“Boşlukdikeni”, Gökhan Yılmaz’ın dördüncü öykü kitabı.
“Biraz Kuşlar, Azıcık Allah” (2012), “İkiye Kadar Sayamamak” (2013), “Hevesin Kaçış Yönü” (2021) kitaplarındaki özgün diliyle dikkati çeken Yılmaz’ın kalemi işlek ve çevik. Kısa, yalın, devrik cümlelerin arasına koyu karanlıklar, derin uçurumlar, geniş ufuklar sığdırıyor. Boşluksuz, sıkı örgülü yazıyor; sözün dolambaçlı yerlerindeyse anlamı tersine çeviriyor. İnsanın susup dünyanın konuştuğu yerde düşünceyi altüst eden, duyguyla oynayan
Canım Arkadaşlarım Hep Beraber
“Sizler öyle hızlı koşuyorsunuz ki…”
Küçük tosbağa üzgün. Niye? Çünkü çok yavaş.
Neyse ki yanında arkadaşları var. Gerçek arkadaşlar birbirlerine destek olurlar.
Peki sen de ona yardım eder misin?
“Canım Arkadaşlarım” kitabının yazarı Kerstin Schoene’den arkadaşlık üzerine sevimli bir hikâye daha.
Bütün Atlar Sihirli
Atlar yüzebilir mi? Atlar uçabilir mi? Tek boynuzlu at var mı?
Kahramanımız Dido bütün bunları çok merak ediyordu.
“Uçan at varsa, yüzen at varsa… Dido asıl merak ettiği soruya geldi:
‘Peki burada hiç tek boynuzlu at var mı?’”
Suna Abla, ‘Şeyyy…’ dedi.
Tam o sırada, uzaktan bembeyaz bir at geldi yanlarına.
Aynı, Cengo’nun kitabındaki tek boynuzlu ata benziyordu!”
Çiğdem Kaplangı’nın bu güzel kitabına Mustafa Delioğlu resimleriyle eşlik ediyor.
Bazen Hayat
O an, bütün açıklığıyla gördüm. Bir an gelecekti, hayatın bir zamanı gelecekti. Orta ile sonu arasında. O ana dek ne yapmış olursan ol, ne yaparsan yap. Bütün geçmişinden pişman olduğun gün, öyle ya da böyle, gelecekti. İşte o gün geldiğinde bu anı anımsamalıyım, diye düşündüm. Annemin yanına taşınamazdım o yaştan sonra.
Yalın ve güçlü atmosferler kuran öyküler Sine Ergün’ün ikinci öykü kitabı “Bazen Hayat”ta derinlikli dünyaları hissetmeyi mümkün kılıyor.
Sessiz Dönem Türk Sinema Tarihi - 2 (1923-1931)
Daha önce Türk sinemasının Osmanlı’daki yolculuğunun izini süren Ali Özuyar, “Sessiz Dönem Türk Sinema Tarihi”nin ikinci cildinde hikâyeyi kaldığı yerden devam ettiriyor. Türk sinemasının 1923-1931 yılları arasındaki durumu, dönemin siyasi, sosyal ve ekonomik koşulları bağlamında, adli vakalara varıncaya kadar ayrıntılı bir şekilde anlatılarak sessiz dönem Türk sinema tarihi tamamlanıyor. Film şirketleri, filmlerin ithali, dağıtımı, gösterimi ve yeni açılan s
Hopalupa Kardeşler 4 - Gizemli Şehir Petra Kitap Açıklaması
“Hopalupa Kardeşler” yeni maceralarında Petra antik kentine gidiyor.
Siz de bu maceraya katılmaya hazır mısınız?
Arif Akbayır’ın yazdığı “Hopalupa Kardeşler” serisinin yeni kitabı “Gizemli Şehir Petra”ya yine Betül Akzambaklar harika resimleriyle eşlik ediyor.
TADIMLIK
“ ’Açıyoruum, açtım! Petra Antik kenti. Ne güzel isim. Resimlere de bak. Yazılana göre neredeyse üç bin yıllık bir kent. Birçok medeniyete başkentlik yapmış. Kentte ti
Benekli Kitap Açıklaması
Bilgin Adalı’dan Çocuklara Yeni Bir Kitap: “Benekli”
Bilgin Adalı’dan çocuklara yeni bir kitap: “Benekli”. Adalı’nın YKY’nin okul öncesi serisinden çıkan son kitabı Arkadaşım Papi idi. YKY’nin Doğan Kardeş Kitaplığı’ndan çıkan son kitabıysa “Oğuz Kağan Destanı”.
Adalı, “Benekli” adlı kitabında bir çocuk ile bir dalmaçyalının dostluğunu anlatıyor. Kitabın kahramanı Doğay, çok hareketli bir hayvan olan Benekli’yle birlikte yaşamaya alışırken, hayatlarına yeni biri daha kat
Wisconsin,1963
Gençliğimizde bir dönem ilgi duyduğumuz, ama yıllar sonra baktığımızda şiirimizin üzerinde bıraktığı önemli bir ize rastlamadığımız bir şair nedir? Değerlendirilmemiş bir fırsat, kurulmamış bir ilişki, yaşanmamış bir hayat.
Yıllardır Şavkar Altınel’in şiirinde gezinen bir hayalet var: Geçen yüzyılın belki de en büyük Amerikalı şairi Robert Lowell.
Soğuk bir Kasım günü girdiği, eski eşyalar satılan dükkânda Lowell’ın şiirlerinden bir seçmeyle karşılaşıp sarsılan Altınel, bu şaire ilgisi
“Amerika 1954” romanında Demir Özlü, 1929’da patlak veren ekonomik krizden sonra şişirilen Amerikan Rüyası’nın popüler dünyasında geziniyor.
Kafka’nın Amerika romanına özenen genç Harun yazarlık idealleriyle New York’a kaçar. Manhattan’ın gece hayatında Caz Çağı romantizmine düşer; sanat ve özgürlük rüzgârlarını iliklerinde hisseder. Öte yandan ülkesinde kalan gönül ilişkisinin kırıklığını da unutamaz… Böylece kentlerin sevgilileri (Demet ile Penelope), mevsimleri (kış ile yaz), düşleri ve umutları iç iç
Metin Eloğlu’nun iki unutulmaz kitabı bir arada “Odun” “Horozdan Korkan Oğlan”
Yapı Kredi Yayınları bütün şiirleri, toplu öyküleri ciltlerinde bulunan bazı kitapların ayrı basımlarını okura sunmayı sürdürüyor. Bu kapsamda Metin Eloğlu’nun “Bu Yalnızlık Benim – Toplu Şiirler (1951-1984)“ içinde yer alan “Odun” ve “Horozdan Korkan Oğlan” yıllar sonra yeniden ayrı bir kitap içinde şiir sevenlere ulaşıyor.
“Odun ve Horozdan Korkan Oğlan” ilk baskılarıyla karşılaştırılarak ve gerekli düzeltmeler yapılarak
Yirmi yıllık evlilikten sonra Resi –Marie Thérèse olan daha şık çift adını kullanmakta ısrarcıdır artık– oğlunu da yanına alarak kocası Franz’ı terk eder. Öncesinde işten çıkarılan koca, aile için kendi elleriyle bir ev inşa etmiştir. Boş odalarının tekinsiz sessizliğine gömüldüğü büyük evde Franz şimdi sızlanarak içer. Mutfaktaki önlüğünü bir kenara fırlatan kadın adımını evden dışarı atmıştır, kocaysa kırgınlığını, küskünlüğünü, öfkesini büyüterek Marie Thérèse’e kinlenir: mizojiniyle sanatsal sanrılar ar
Bütün çocukları özgürlüğe davet eden bir kitap!
“Kızlar futbol oynamaz! Erkekler bebeklerle oynamaz! Kızlar üstlerini kirletmez, erkekler ağlamaz!” Böyle dendiğini pek çok yerde duymuşsunuzdur elbet. Ama olur mu hiç öyle, kızlar da erkekler de istediklerini yapabilirler tabii ki!
İşte biri kızlara öteki erkeklere yönelik iki kapaklı, iki hikâyeden oluşan müthiş bir kitap!
Bu iki hikâyede çocuklar pek çok yerde karşılaştıkları basmakalıp beklentilerin aslında ne kadar da yanlış olduğunu şiirsel bir
Yıl 1959: Soğuk Savaş dünyaya tüm kasvetiyle çökmüşken
on bir yaşındaki Roland Baines’in hayatı değişmek üzeredir.
Kaldığı yatılı okulda yalnızlığa alışmaya çalışan Roland,
piyano öğretmeni Miriam Cornell’in dikkatini çeker. Ürkütücü
ve gizemli öğretmeniyle başladığı piyano dersleri Roland’ın
zihninde silinmez izler bırakacaktır.
Yıl 1986: Karısı Alissa’nın evi terk ettiği, Çernobil’deki
patlamanın Avrupa’da bir korku dalgasına yol açtığı günlerde
Roland oğluyla birlikte eve kapanır. Bu kapanma Rola
D.H. Lawrence’ın aklındaki çare,
kadın-erkek ilişkileri
çerçevesinde evlilik ve cinsellik
konularını cesaretle ele alarak
İngiliz halkını etkileyip
değiştirmeye çalışmaktır. Çünkü
ona göre aslında tüm Batı
uygarlığı insanların içgüdülerini,
bilinçaltı eğilim
ve arzuları bastırıp köreltmiş,
onları “yarı ölü” haline
getirmiştir. Lawrence bunu,
endüstri devriminin kitleleri
doğadan ve öz benliklerinden
uzaklaştırarak sırf akla ve
maddeciliğe dayanan bir hayat yaşamaya zorlamış olmasına
bağlar.
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 160-180 /
Aktif Sayfa : 9
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.