"Yeraltı edebiyatı" deyince akla bazı isimler, ancak "yeraltı çizgi romanı" deyince akla tek bir isim gelir: “BLACKSAD”.Juan Diaz Canales'in kaleminden yine kült bir “Blacksad” albümü...Dizinin beşinci albümü ‘Amarillo'da, aykırı ve bitik kahramanımız “Blacksad” dedektifliği bırakıp hayata tutunmaya çalışmaktadır. Ancak hayat şişede durduğu gibi durmaz.Hayvanlar âleminin Tom Waits'i “Blacksad” maceralarına YKY'de devam ediyor.
Güler sayesinde olmuştur. Yolunu kaybettiği için geceyi
geçirmek zorunda kaldığı Geyre Köyü’nde, çok değerli tarihi
eserlerin, köy meydanı ve köy içindeki her köşede, türlü
şekillerde kullanıldığını gören Ara Güler’in çektiği
fotoğrafların National Geographic dergisinde yayınlanması
bu tarihi kentin keşfini sağlamıştır.
“Aphrodisias’ın Büyülü Dünyası” ülkemizin en önemli
fotoğraf sanatçılarından İzzet Keribar’ın bir proje bağlamında
çektiği fotoğraflarla Afrodit’e adanmış uygarlık tarihinin bu
sıra
Dilşah Özdinç’in bu tatlı
hikâyesi, Sezen Aksu
Taşyürek’in resimleriyle
renkleniyor...
“Viktor, Filiz’i çok sever,
hiç yanından ayrılmazdı.
HAV HAV HAV!
Filiz nereye, Viktor
oraya!!! Ama o da ne? Bir gün beklenmedik biri daha girdi
hayatlarına. Komşu çiftliğin ineği! Viktor ise Filiz’i kimseyle
paylaşmak istemiyordu! Bu yeni durum hayatlarını nasıl
değiştirecekti acaba?”
Filiz Özdem’in yazdığı bu heyecanlı orman hikâyesine Eren
Caner Polat harika resimleriyle eşlik ediyor.
“DAAA Dİİİ DAAAAA! DAAA Dİİİ DAAAAA!”
“Kurt Lup ambulans şoförüydü ve çok önemli bir görevi
vardı. Ormanda kim hasta olsa ambulansıyla tam zamanında
yetişirdi. Hastaları çabucak hastaneye getirirdi.
Doktor Ayı Orso ormandaki dostları çabucak iyileştirirdi. Kurt
Lup’un ambulansı beyazdı, kırmızı şeritleri vardı. O sabah
yine ambulansını pırıl pırıl parlatırken neşeli bir şarkı
mırıldanmaya başladı
Lea Ypi her şeyin kurallarla belli olduğu, kimsenin izin
almadan bir şey yapamadığı bir ülkede büyüdü. Yuva dediği
bir ülkede. İnsanların eşit olduğu, birbirlerine yardım ettiği,
daha iyi bir dünya inşa etmek için bir şeyler yaptığı bir ülkede.
Herkesin önce gitmek istediği, sonra kaçmak istediği bir
ülkede. Komünist Arnavutluk’ta.
Bir gün her şey değişti. Komünist liderlerin heykelleri yıkıldı.
Artık insanlar özgürce oy kullanabiliyor, istediklerini
giyebiliyor, istediklerine inanabiliyordu. Ve mey
Biz hazırız! Sen de hazır mısın?
Şapkanı, güneş gözlüğünü taktın değil mi?
Suyun yanında, fotoğraf makinen de var demek, harika!
Hadi gezimize başlayalılm!“Aphrodisias” Aydın’da yer alan muhteşem güzellikte bir
antik kent.
Hadi gelin, Efe ile İrem’i takip edelim ve birlikte binlerce yıllık
geçmişi olan bu harika kültürel mirası tanımaya çalışalım.
‘Aphrodisias’ı keşfederken Roma ve Yunan mitolojisindeki
merak uyandıran Tanrı ve Tanrıçaları tanıyacak, antik çağlarda
“Aphrodisias” halkının nasıl yaşa
“Mercimeğim Dünyayı Gezecek”, Elif Erdoğan’ın kalemine
Yeliz Akın’ın resimleriyle eşlik ettiği, çocukların hayal dünyası
ve yaratıcılığı üstüne sevimli bir kitap.
“Evdeki büyükler yemek yaparken yere düşen bir mercimek
tanesinin başına neler gelebilir?
Hangi kılıktan kılığa girebilir?
Sonunda kendine mutlu olacağı bir yer bulabilir mi?”
Çoraplarımız nereye kayboluyor?
Çamaşır makinesinden neden çorap tekleri çıkmıyor?
Peki kirli sepetinde uzun süre kalan çoraplar
nereye gidiyor?
Bu soruların yanıtını merak ediyorsanız, on çorap tekinin
maceralarını çok seveceksiniz.
Justyna Bednarek’in sınır tanımayan hayal gücünden kayıp
çorap teklerinin merak uyandıran dünyasına dair harika bir
hikâye…
“Çok Değerli Uzay Şeyleri” kutusu olan bir arkadaşınız
olmasını istemez miydiniz? Tamam, var artık. Heyecanlı,
hayalperest, şakacı, eğlenceli ve uzay meraklısı, tatlı mı tatlı
Ada adında bir arkadaşınız var.
Hazel Bilgen’in yazdığı, Eren Caner Polat’ın resimleriyle eşlik
ettiği ‘Uzay Yolculuğu ve Ayı Saldırısından Kurtulma
Taktiği’ni okurken kitap hiç bitmesin, Ada’dan hiç
ayrılmayayım isteyeceksiniz.
Sonraki birkaç ay boyunca bütün boş vaktimi uzay mekiğim
üzerinde çalışarak geçirdim. Kahvaltımı t
Dag Solstad’nın ‘On Birinci Roman, On Sekizinci Kitap’ı,
kahramanı Bjørn Hansen’in Büyük Ret adını verdiği planını
uygulamaya koymasıyla ve çevresindeki herkese oynadığı
oyunla son bulmuştu. Bu kitabın devamı niteliğindeki “17.
Roman” bizi yıllar sonrasına götürüyor. Foyası meydana
çıkan Bjørn Hansen sahtecilikten çarptırıldığı hapis cezasını
tamamlamış, dışarıdaki hayata uyum sağlamaya
çalışmaktadır. Bu sırada, uzun zamandır görmediği oğlundan
gelen mektupla artık bir torunu olduğunu öğrenir ve oğl
Aristoteles, “Göster, gündelik ne yapıyorsan göster,
düzelterek estetik hale getir” diyordu. Ben de diyorum ki:
“Gösterme, ol. Anda yaşa.”
Tiyatromuzun duayen isimlerinden Ayla Algan, ‘Yaratıcı
Oyuncu Yaratıcı İnsan’da oyunculuğun tarihsel gelişimini,
kendi oyunculuk serüveninden, tecrübelerinden damıtarak
anlatıyor. Okurla bir atölye dersindeymiş gibi samimiyetle
paylaşıyor yaratıcı kişiliğinin, çok yönlü sanatının etkileyici
bilgisini. Günümüz oyuncusuna farklı bir kılavuz kitap
armağan ederken h
“Bazen, büroma girdiğimde, eski bir uygarlığın kalıntıları arasında yürür gibi olurum. Oraya hâkim olan dağınıklık yüzünden değil, daha ziyade bir zamanlar olduğum uygar kediden geriye kalanlara benzediği için.”
228. sayının ana başlığı: Oktay Akbal 100 Yaşında. M. Sadık Aslankara, Oktay Akbal’ın edebiyatımızdaki yerini “Yazınımızda Bir Gizli Kılavuz” başlığıyla ele aldı. Macar Türkolog Beatrix Caner’in Tanpınar’ın Başyapıtı adıyla Türkçeye çevrilen kitabı bu sayıda iki yazıya birden konu oldu. Abdullah Uçman Huzur incelemesinin eksiklerini ve hatalarını ortaya koyarken Erendiz Atasü söz konusu kitabı değerlendirip tanıtıyor. Murat Gülsoy’la yeni romanı Ressam Vasıf’ın Gizli Aşklar Tarihi, B. Nihan Eren’le yeni öyk
Filiz Özdem’in incelikle kurguladığı bu sevimli kedinin hikâyesine Zülal Öztürk olağanüstü resimleriyle hayat veriyor. “Müzedeki Kedi” sadece resimlerle anlatılan çok ilgi çekici bir sessiz kitap. Üstelik sanatın yepyeni dünyalar kurma imkânı veren, hayallerimizin sınırlarını ortadan kaldıran etkileyici gücünü harikulade kullanıyor. Hadi çabuk, kedi koridordan ilerlemeye başladı bile!. “Gelin meraklı bir kedinin peşine düşelim… İşte kedinin evi! Bakın bütün duvarları nasıl da muhteşem tablolarla süslü! Her
“100. Yılında Cumhuriyet’in Popüler Kültür Haritası”nın son cildi 1980-2023 arasının izlerini sürüyor, 12 Eylül sonrası oluşan toplumsal dinamikleri popüler kültürün abecesiyle işleyerek yakın geçmişin hafızasını tazeliyor. Derya Bengi ile Erdir Zat’ın birlikte kaleme aldığı kitap, adını Yeni Türkü’nün “Dönmek” şarkısından, Murathan Mungan’ın “Yollar bize memleket” dizesinden ödünç alıyor. Burada artık bambaşka “bir başkadır benim memleketim” şarkısı söyleniyor. Yalnızca coğrafi yolculuklara, gönüllü gönüls
“100. Yılında Cumhuriyet’in Popüler Kültür Haritası”nın ikinci cildi 1950-1980 arasının izlerini sürüyor. Derya Bengi ile Erdir Zat’ın birlikte kaleme aldığı kitap, Türkiye’de çok partili demokrasi deneyiminin ilk 30 yılından, bir yapboz tarihinin kıyılarından sesleniyor. Kitabın adı “Gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar” şarkısındaki bir dizeden, “Bir haykırsam belki duyulur sesim”den geliyor. Şarkıda yeryüzünde yıldızlar kadar yalnız diye tasvir edilen bu insanlar kimlerdi? Yaşadıkları çağ onları nasıl etkil
Serge Lesourd Kardeşim, Şefkatli Düşmanım Margaret Rustin Kardeşleri Düşünmek Isée Bernateau Ayrılmazlar François Richard Arkaik Kardeşlik Maurice Corcos, Daniel Hurvy Freud ve Kardeşleri: Yas ve Yazgı - Kardeş Rekabeti Nesli Keskinöz Bilen Mavi Kırmızı: “Uçurtma Avcısı”ndan Pınar Arslantürk, Ece Naz Ermiş Kendisi Olarak Kardeş ya da Kardeşliğin Deliliği Gülfem Sezen Balçıkanlı Çocuk ve Ergende Spor Yoluyla Arkadaşlığın Geliştirilmesi Yavuz Erten Kohut’un İkizlik Kendiliknesnesi Üzerine Düşünceler Talat Par
Sen-nen insan sesinin olağanüstü gücünü çok erken keşfetmişti. Onun için insan sesi başlı başına bir müzik aletiydi. Daha ergenliğinde, sarf edilen sözlerin içi boş, cisimsiz bir balon olduğuna ikna olmuştu. Şarkı söylemekse sözcüklere kendine özgü bir güç veriyor, dilin zayıflığını telafi ediyordu. Tokyo Üniversitesi’nde Fransızca profesörü olan Sen-nen kendisi gibi opera sevdalısı Fransız Mathilde ile evlenerek Paris’e yerleşir. Çok geçmeden, bu aşkın iki meyvesi olur: Kızları Émilie ve Figaro’nun Düğünü
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 120-140 /
Aktif Sayfa : 7
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.