İÇERİK TANITIMI: Eğlence yaygınlaşıyor, yeni bir paradigma, yeni bir dünya ve varlık formülü olarak yükseliyor. Var
olabilmek için, dünyaya ait olabilmek için eğlendirici olmak gerekiyor. Artık sadece eğlendirici olan hakiki ya da gerçek
kabul ediliyor. Gerçek gerçeklik ile kurgusal gerçeklik arasındaki fark artık geçerli değil. Bizzat gerçeklik eğlencenin bir
etkisi olarak görülüyor.
Eğlencenin totaliterleşmesi pasyon ruhu için bir düşüş olarak görünebilir. Ancak pasyon ve eğlence temelde kardeştir.
B
Gönüllü Çocuksuzluk-Aileyi Baştan Tanımlayan ve Yeni Bir
Bağımsızlık Çağı Yaratan Hareket, çocuksuz aile ve birey
kavramlarını odağına alıyor. Hayatın akışında çocuk sahibi olmanın
“normal”, olmamanınsa bir şekilde “uygunsuz” olarak algılandığı
toplumlarda, kendi iradeleriyle çocuksuz bir hayat sürdüren ailelerin
karşılaştıkları tepkileri, haklarındaki önyargıları, bu önyargıların
arkasındaki motivasyonları ve aslında çoğunun ne denli yanlış ve
yersiz olduğunu ortaya koyuyor.
20. yüzyılın başlarında, hem psikanalitik kurama yaptığı katkılar hem de çocuk psikanalizi üzerine çığır açan çalışmalarıyla kendine özgü bir yer edinen Melanie Klein, Sevgi, Suçluluk ve Onarım’da çocuklarla yaptığı klinik çalışmaları açıklamaktadır.
Freud, yetişkinde hâlâ aktif olan çocuğu keşfetti. Klein ise yetişkindeki ve çocuktaki bebeği keşfetti. Klein, evrelerden ziyade pozisyonlardan söz eder, çünkü bu terim tam bir örgütlenmeyi, egonun durumunu ve nesne ilişkilerinin, düşlemlerin ve savunma
Yirminci yüzyıl edebiyatımızın kısa tarihi…
Her yüzyıl birbirini tetikleyerek gelir.
Yirminci yüzyıl ise tam bir arada yüzyıldır ve on dokuzuncu ile yirmi birinci yüzyıl arasında köprü olur.
Edebiyat bir toplumun bir asır içinde saklanan varlığının en güvenilir yatağı sayılır.
Yirminci yüzyıl edebiyatımızın temel dinamikleri nelerdi?
Hangi yazarlar, konular, eserler üzerinde şekillendi?
Türler arasındaki çizgiler nasıl ayrıldı?
Roman, şiir, öykü, eleştiri başta olmak üzere diğer alanlar
“Çaresizliklerin, fark yaralarının, çocukları karşısında kolu kanadı
kırık kalmanın, başkalarının acıyan bakışlarına maruz kalmanın,
başkalarının kendisini muhatap olarak bile almamasının ve dahi
bunların türlü türlü özgül ve somut tecrübesinin tablosu veya grafiği
çıkarılabilir mi? Ezilenlerin her çığlığı hem tekil ve hem de evrensel bir
çığlığın yankılanması ise, sayıların veya eğrilerin soğuk dili onları da
soğurup yutmaz mı?”
Necmi Erdoğan, yoksulları “yeniden dinliyor” bu
Yol yürümek isteyene açar kendini; bazen dünyanın öbür ucuna kadar gidip bütün bağlardan özgürleşmek, bazen de evden yalnızca birkaç adım uzaklaşarak o bağları onarmak için...
Dar sokakları, dolambaçlı patikaları, asfalt zemini, nemli toprağı, tozu pisi, kayaları ve çiçekli kırlarıyla hazır ve nazır beklemektedir yol. Çünkü yürümek sağaltır; gidilecek rotadan bağımsız olarak batan güneşe, bastıran soğuğa, ağırlaşan bedene rağmen bilinmeyene duyulan güvenle hareket edildiğinde, yola çıkanla bir yere var
Sessiz Yaşadım kitabı büyük şair, mücadele adamı ve mütefekkir Âkif’in biyografisini, fikir dünyasını, etrafında oluşan hissiyat hâlelerini, tenkit yapılarını bilgi, seviye ve muhteva itibariyle bir miktar daha yukarıya çıkarmak için ciddi emeklerle hazırlanmış vasıflı bir derleme çalışması. Şairin Mısır’dan döndüğü 1936 Haziranından vefatı ve akabinden gelen birkaç yılın süreli yayınlarını, gazete ve dergileri, broşür ve kitapları, kütüphane ve özel arşiv koleksiyonlarının elverdiği ölçüde tarayıp gözden g
Cemil Meriç’in edebiyat ve edebiyat dışı alanlardaki çevirileri, onun, “kültürle derinlemesine alışveriş kaygı”sının, “düşünce mesaisi”nin izlerini taşır. Çevirilerinde Türkçeye olduğu kadar çeviri yaptığı dillere de hâkimiyetini gösteren Meriç, kendine has üslûbuyla bir yandan edebiyat ve düşünce dünyamıza katkıda bulunmaya devam ederken, zaman zaman da çevirdiği
eserlerle ve yazarlarıyla ilgili kimi çalışmalarını da okurlarla aylaşır.
1714’te Peru’daki bir köprü, üzerin
Bu kitapta tesadüf edeceğiniz zevat hakkında hatıra-deneme metinleri kaleme almanın benim için vazife diyebileceğim bir tarafı var. Onlar, kaderin sevkiyle tanıdığım, bilgi ve görgü itibariyle istifade ettiğim, dünya tasavvurları hakkında fikirler ve intibalar edindiğim, bir ilmî ve fikrî çabanın nasıl yürütüleceğiyle alakalı tutamaklar yakaladığım hayatımın tesadüfleri oldular. İyi ve bereketli tesadüfler... Onları bende bıraktıkları ebedî izlerle; bir kısmı derin, ahlâkî ve felsefî, bazıları acı, az bir b
Botticelli’nin Venüs’ün Doğuşu başta olmak üzere pek çok tablosu ve heykeli yapılmış olan gü-zeller güzeli Venüs, Ahmet Mithat’tan sonra pek çok şair ve yazara ilham kaynağı olacaktır. Yine kadın tasvirleri söz konusu olduğunda Halit Ziya’da Osman Hamdi ve Halil Paşa, Tanpınar’da ise Matisse ve Renoir gibi ressamların tablolarına gitmek mümkündür
İngiliz sanat tarihçisi John Ruskin’in Gotik mimaride rastlantısallığı, kusurluluğu, hayatın akışını bir güzellik unsuru olarak görmesi; yine Japon sanat eleştirm
Bir ankete verdiği cevapta “Hayatımın hangi devrinde edebiyatçı olmaya karar verdim? Bunu pek söyleyemeyeceğim. Hatta böyle bir karar verdiğimi de pek hatırlamıyorum. Daha iyisi şöyle düşünelim: Günün birinde kendimi edebiyattan başka bir işe yaramaz buldum. Ama o günün tarihini benden isteme. Hususî istidatlara inananlardan değilim. Hatta insanın biraz da şartlarının esiri veya mahsulü olduğuna kaniim. Benim şartlarım beni edebiyata götürdü” diyen Ahmet Hamdi Tanpınar, hangi sebep ve sâikle olursa olsun T
İstanbul'un her halini ve anını, konak ve köşklerinden, mesire yerlerine, semtlerinden, okullarına, yiyecek-içeceğinden sosyal hayatına kadar kaleme aldığı romanları ve gazete yazılarıyla adeta zapteden Sermet Muhtar Alus (1887-1952), 65 yıllık ömrünü İstanbul'a hasretmiş, durmadan onu kaleme almıştır. Alus’u Taha Toros'un kaleminden okuyalım:
"Küçük yaştan beri İstanbul'un her semtine âşık olan bu konuda değişik kitaplarla ve yaşlı insanlarla haşır neşir olan, İstanbul'un bütün semtlerini titiz bir teces
Faust, klasik bir Alman halk hikâyesinin büyüyle hemhal olan, dünyevi zevklere düşkün kötücül kahramanı olarak doğmuş, edebiyatın verimli ve dönüştürücü vadisinde son derece başarılı, ancak hayatından memnun olmayan, bu yüzden Şeytan’la bir anlaşma yaparak ruhunu sınırsız bilgi karşılığında takas eden trajik bir âlime dönüşmüştür. Faust efsanesi, çağlar boyunca onu yeniden yorumlayan birçok edebiyat, sanat, sinema ve müzik eserinin temelini teşkil etmiştir. Faust ve Faustyen sıfatı, hırslı bir kişinin belir
Bu çalışmada, İran’ın kuzeybatısında yer alan dört vilayetteki bütün Türkçe (ve Moğolca) yerleşim yeri adlarıyla (oykonimler) şehirlerin önemli mahalle ve semt adları 5.593 maddede ilk defa bir araya getirilerek incelenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre yaklaşık 123.000 kilometre karelik bir alanı kapsayan bölgedeki toplam 10.573 yerleşim yerinin (şehir, ilçe, bucak, dehistan ve köyler) %50,25’inin adı (5.315 madde) Türkçe veya Moğolcadır. Moğolca adlar sayıca sınırlı (toplam 224 öge) ancak nitelikçe dikkat
Yapı Kredi Kültür Sanat, binanın mimarisinden yola çıkılarak geliştirilen “Bir Arada” isimli yeni bir sergi dizisine ev sahipliği yapacak. İki kattan oluşan galeri mekânında iki ayrı kişisel sergiye yer verilirken ortada bulunan geniş sergi alanında iki sanatçının işleri birlikte sergilenecek. Yapı Kredi Kültür Sanat’ın desteğiyle yeni üretilen çalışmaları da içeren “Bir Arada” sergi dizisi 3 Şubat-2 Nisan 2023 tarihleri arasında Sena Başöz’ün “İyileşme Olasılıkları” ve Noor Abuarafeh’in “Fısıldama Metotlar
Toplam 448 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 40-60 /
Aktif Sayfa : 3
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.