2009 yılında çıkan beşinci öykü kitabı ‘Sencer ile
Yusufçuk’ta şiirsel bir dille büyülü masallar kuruyor Faruk
Duman. Öykülerin her biri kendine özgü dünyaları, kişileri ve
çağdaş anlatılardan geleneksel hikâyelere bağlanan
yapılarıyla dikkat çekiyor.
Yazarın biçimsel arayışlardaki yetkinliğini ve yenilikçi tavrını
öne çıkaran özgün bir kitap, “Sencer ile Yusufçuk”.
“Efendim böyle oldukta bu Kerim bu Ali’nin gözünü alarak,
ey göz, var söyle, seni sahibine götüreyim, dedi. Böylece
sokaklardan birine
Fransız yazar ve arkeolog Prosper Mérimée, Bizet’nin ünlü operasına ilham olan Carmen romanıyla tanınsa da, Arsène Guillot, André Gide’in en sevdiğidir. Gençlik ve güzellikleriyle benzer, yaşamöyküleri ve ait oldukları toplumsal kesimle bambaşka iki kadının dokunaklı hikâyesidir Arsène Guillot.
Varlıklı ve güzel Madam de Piennes, kilisede gördüğü perişan vaziyetteki genç Arsène Guillot’ya yardım etmek, onu sağlığına kavuşturmak için elinden geleni yapar. Kucak açtığı genç kadına merhametle bağlanan Mada
Edebiyatımızın en üretken yazarlarından Nahid Sırrı Örik, altmış beş yıllık hayatına birçok roman, deneme, oyun, gezi yazısı, çeviri ve öykü sığdırdı. Toplu Öyküler’de, yazarın 1924-1958 yılları arasında kaleme aldığı; bir kısmı sağlığında kitaplaşmış, bir kısmı ölümünden sonra basılan derlemelere alınmış, bir kısmı ise gazete ve dergi sayfalarında kalmış, yıllardır okurla buluşmamış öyküleri ilk kez bir araya geliyor. Halk masallarından modern anlatılara, hayal âlemlerinden büyük şehirlere uzanan bu öyküle
Panayır (1960) ile başlayan edebiyat yolculuğunda yarım yüzyılı geride bırakan 50 Kuşağı’nın usta kalemi Adnan Özyalçıner’den bir başucu kitabı, değerli bir külliyat... Büyük kentlere sıkışmış “küçük insanlar”ın öyküleriyle insanlık macerasının özüne dokunan Özyalçıner, bireyin, toplumun ve emek dünyasının gerçeğinden uzaklaşmadan, kritik dönemeçlere tanıklık
etmiş bir yaşamın edebi izdüşümünü sunuyor. Yazarın bugüne dek yayımlanmış on üç kitabını içeren Toplu Öyküler, aynı kuşaktan Vüs’at O. Bener, Erha
T. Y. Mazer’den yüksek teknoloji ve aksiyonun romantizm ile harmanlandığı harika bir seri.
Eski hayatımda yapmam gerekenler: Abinin şiddetinden kaç.
Yeni hayatımda yapmam gerekenler: Rol yap, görevlerden sağ kurtul, imkânsız aşkının dikkatini dağıtmasına izin verme. Ve en önemlisi, ölme!
Beren'in varlığı, Isolation Unity'deki tüm dengeleri değiştirmiştir. Ekip lideri James Hunter, Beren'i korumak için yalan söylemeye ve gizli görevlere onu dâhil etmeye devam eder. Isolation Unity'nin James'e verdiğ
Attilâ Şenkon’un aldatma, aldatılma ve aldanma ekseninde kurguladığı öyküleri barındıran Ten Yükü, Bıyık İzi Yalanları ve Sustum Duydun mu? adlı üç kitabı Aykırı Üçgenler adı altında bir araya geliyor. Bu kitapların ortak paydasında, kırılma noktalarının ardından hayatları bambaşka yönlere giden insanlar var. İntikamla dolup taşan kalpler, nezaketle acı çekenler, romanını terk eden karakterler, yerine uymayan parçaları ısrarla denemeye devam edenler ve kazananın aslında kaybeden olduğu oyunlar. Anların usta
Örümcek Ağı, Savoy Oteli, Eyüp, Radetzky Marşı gibi eserleriyle dünya çapında üne kavuşan, Hitler’in iktidarı ele geçirmesiyle Fransa’da sürgün hayatına başlayan, kitapları Naziler tarafından kara listeye alınan Joseph Roth (1894-1939), Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun çöküşüne, savaşın getirdiği yıkım sırasında yaşanan toplumsal kavgalara ve Yahudiler arasındaki çekişmelere yakından tanık oldu. Kör Ayna’da Roth, I. Dünya Savaşı sırasında şehirlere bombalar yağarken Viyana’da stenograf olarak çalışan
Romanları, öyküleri, denemeleri ve çocuk kitaplarıyla tanıdığımız Yiğit Bener’in kaleminden bu kez bir novella: Arta’da Morto gülmekten “az daha öldüren” bir absürt komedi. Yunanistan’da, Preveze’ye doğru giderken Arta dolaylarında geçirilen bir trafik kazası, orada mortu çekmek üzere olan bir yazar ve ardından başına gelen türlü acayiplikler. Kazadan sonra en çok duyulan söz, “Allah korumuş!” Peki tanrıların bu konudaki fikri neydi acaba? Aklıma gelmemiş değildi o virajlı dağ yolunda kıvrılırken: “Araba ka
Yirminci yüzyılın en büyük isimlerinden Portekizli yazar Fernando Pessoa, her biri ayrı bir hayat hikâyesine, edebi görüşlere, üsluplara sahip onlarca yazar kimliği yaratmış, eserlerini onların adıyla imzalamıştı. İtalyan edebiyatının önde gelen isimlerinden Antonio Tabucchi de Fernando Pessoa’nın Son Üç Günü’nde Pessoa ile onun yarattığı bu yazar kimliklerini bir araya getiriyor. Biyografik olduğu kadar hayali de olan bu hikâyede, Portekizli yazarın hayatı boyunca yanında olmuş karakterler ile yarattığı ki
“Bazı sağlık çalışanlarının birtakım hataları yüzünden annesini ve ablasını kanser hastalığına kurban etmiş olan Sabahat Şahin, haklı ama biraz da göz ardı edilmiş mücadelesini, uzun yıllar boyunca edindiği acı tecrübeleri ve uğradığı kayıpları roman sanatının edebi diliyle harmanlayarak okurlarına ulaştırıyor. “Maalesef Türkiye’deki sağlık sisteminde hata yapan, hukuken yeteri kadar bedel ödemiyor, bedel her zaman hastaya ödetiliyor. Çünkü kendilerine göre zorlu şartlarda, en ağır koşullarda okuyarak hekim
Burcu Ünlü’nün yaşamdan karanlık kesitleri aydınlık ve ironik bir dille anlattığı, adeta bir şok tabancasının atışları gibi okuru ansızın irkilten kıpkısa, dipdiri öyküler. Yolları şiddette kesişenler, cinayet işleyenler, aldatanlar, bir ömür yatağa bağlananlar, sır tutanlar ve onları bir bir açık edenler, aşka düşenler, tekmili birden aslında tek bir öyküye dalıp dalıp çıkanlar Ben Yokmuşum Gibi’de okura minik sürprizler yapmak için bekliyor.
Ölmekle eşdeğerde olan bir şey söylemem istense hiç şüphesi
“Kısmet Kuşu” adını verdiğimiz elinizdeki kitapta, 1941-
1949 yılları arasında süreli yayınlarda çıktıktan sonra çeşitli
kitaplarına dağılmış Esendal öykülerini bir arada
okuyacaksınız.
“Onun güzel romanının, güzel hikâyelerinin genç insanların
mahremiyetlerine, muhayyilelerine, yaşayışlarına, mesut ve
hüzünlü saatlerine uzun seneler karışmasını dilerim. Mektep
kitaplarına onun küçücük, tertemiz, güzel hikâyelerinin
kocaman laflıların yerine geçmesini dilerim.”
(Sait Faik Abasıyanık)
“Hikâyeleri i
“Taş Havan” adını verdiğimiz elinizdeki kitapta, 1949-1960
yılları arasında süreli yayınlarda çıktıktan sonra çeşitli
kitaplarına dağılmış Esendal öykülerini bir arada
okuyacaksınız.
“Memduh Şevket Esendal’ı hiç görmedim, siyasi hayatında
neler yaptığını da pek bilmem, fakat hikâyelerini ilk
okuduğum gün ‘İşte hikâyeci!’ dediğimi hatırlıyorum.”
(Cahit Sıtkı Tarancı)
“Bizim Çehov’umuzdur da diyebilirim. Ama yalnız, uzakta
yaşayan, gölgelenen, unutulan, nicedir uzmanlarca
keşfedilmeyi bekleyen, kala
Dikenleri batan güllerin yerine dikilen zararsız çiçekler,
patlamadan hemen önce sıcağa ve hayata alışan bir kırmızı
balon, huzuru bizimkiyle beraber bozulan kediler,
hikâyelerine uğradığımız insanlar arasında geziniyor. Sine
Ergün’ün kitabı “Burası Tekin Değil”, geçip kaybolanların
arasına bakıyor.
“Yakınlarda bir yere oturduk, hoşbeşten sonra konuşacak şey
kalmadı. Sustuk, ellerime baktım, o da masada bir noktaya
dikti gözlerini. Sonra yüzüme baktı, güneşin üstünden bulut
geçiyor olacaktı ki yüzü
“Limon Yağmuru” (2014), “Anlatamıyorum” (2017)
kitaplarıyla adını duyuran Emrah Öztürk’ün üçüncü öykü
kitabı “Evine Dönemeyen Adam”.
Kişileri çevreleyen zamanla mekânın, eylemleri belirleyen
eşyayla doğanın güçlü anlatımı göze çarpıyor öykülerde.
Özellikle “Rüya Hanım’ın Günlüğü” öyküsünde mutluluk,
özgürlük ve benlik arayışını zehirleyen ihanet ve suçluluk
duygusu öne çıkıyor. Karabasanlar, gerilimler, hesaplaşmalar
ve ödeşmeler bir korku filminin sisli havası içinde veriliyor.
Sessizlikteki dostl
Yaşadıklarımızdan bir tutam, başkalarının yaşadıklarından bir dilim ve hiç yaşanmamışlardan da göz kararı… Bir rüyanın verdiği ilhamla, bir define bulma ihtimaliyle evinin salonuna kuyu kazmak, kardeşinin intiharını “konu komşuya rezil olmamak” için engellemek, bir gül ağacına bütün dileklerini fısıldamak, sümsük kuşunun hakkını savunmak uğruna cinayet işlemek, hayatın akıp giden hızına yetişmenin çaresini bulamamak… Yüze Kadar Say, kurguya pabucunu ters giydiren bu yaşanmışlıklarla öyküde yeni bir yolu müj
“Biz topu yuvarlayanlarız.
Ve kendimiz o yuvarlanan topuz.
Ama aynı zamanda o yuvarlanan topla devrilen lobutlarız.
Ağır topların üzerinde gürüldediği saha da kalbimiz.”
Geleceğini sanatla ve edebiyatla şekillendirmeyi beklerken kendini acımasız bir savaşın ortasında, şiddetli kar fırtınalarıyla sarsılan cephelerde bulan Wolfgang Borchert, kısacık ömrüne rağmen Alman edebiyatının tartışmasız en büyük isimlerinden biridir. Ruhunu ve bedenini tüketen açmazların içinde yazdığı eserleri, II. Dü
Amerikan edebiyatının en önemli yazarlarından William
Faulkner’dan bir doğa destanı...
Yıllardır vurulamadığı için ormandaki avcıların boy hedefi
haline gelen ve artık bir efsaneye dönüşen Koca Ben adındaki
ayı, çocukluğundan beri Isaac’in çevresine ve doğaya bakışını
derinden etkilemiştir. Onu vurmak ormanın hâkimiyetini ele
geçirmek, insanın doğaya egemen olmasını sağlamak anlamına
gelecektir. Avcıların arasında büyüyen ve zamanla kendisi
de başarılı bir avcı olan Isaac, yirmi bir yaşına geldiğind
Ekmek yanarsa kül, bozulursa küf kokar. Her şey bozulduğu gibi
karışır havaya. Her şey gittiği gibi kalır. Annemin kokusu önce
üstümüzden gitti; sonra bu halılardan, rengini sadece babamın
sevdiği koltuklardan, mutfaktaki bezlerden, eşikteki paspaslardan,
tül perdelerden. Dolapta elbise bıraksaydı oradan kolay kolay
gitmezdi kokusu ama elbiselerinin hepsini kendiyle götürdü. İnsan
bir parça elbisesini bilerek de olsa bırakmaz mı giderken? Kâinata
sığmayan annem bir valize sığıp
Türk öykücülüğü üzerine her yönüyle öykünün izini, öykü tarihini, kaynaklarını takip etmek
isteyenler için hazırlanmış en kapsamlı çalışmalardan biri elinizde. Uzun yıllar yayımladığı
dergiler, yönettiği yayınevi ve bizzat eserleriyle edebiyat, özelde de Türk öykü dünyasının
içinde bulunuyor oluşuyla, öykünün en detaylı fotoğrafını çekiyor Hüseyin Su. Tanzimat’tan
itibaren edebiyatımıza giren modern öykünün tarihî seyri içinde pek çok yazar, kuramcı,
eleştirmen modern öykünün tanımına, sorunlarına, çöz
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 120-140 /
Aktif Sayfa : 7
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.