Cümbezin Kızı tek başına bir kadın hikâyesi değildir. Unutulan tarihe, sosyal olaylara kızlarımızın çığlıkları arasından bakıştır. Adanın parçalanışı, EOKA tohumlarının atılışı, İsrail'in kuruluşu ve kızlarımızın kayboluşunun hikâyesidir. Cümbez; adadır, Nenanne’dir, Hatice’dir, Eleni Nine’dir, Süleyman’dır, Bastiban’dır... Bir yanının Türk, bir yanının Rum olduğunu bilir de insanca döker yemişini. Cümbez, bölücülerin kesemediği koca bir ağaçtır. Bir zamanlar Kıbrıs'ta Nenanne ile Eleni Rumca susar, Türkçe
Sultan Halil’den sonra Ak-Koyunlu Türkmen Devleti’nin hükümdarı Yakub Bey, saltanatının ilk yıllarında meydana gelen huzursuzlukları çözdükten sonra birtakım dâhili ve harici problemle tekrar yüz yüze kaldı. Memlûklerin Urfa havalisini ele geçirme teşebbüsleri Memlûk ordusunun Ak-Koyunlu ordusu tarafından Urfa önlerinde büyük bir hezimete uğratılması ile sonuçlandırıldı. Ardından da Ak-Koyunlu Devleti’nin önemli beylerinden Bayındır Bey’in isyanı, başarılı bir şekilde bastırıldı. Gürcistan Seferi, vergi ver
Osman Yüksel Serdengeçti (1917-1983)
şiirlerinde Karazor, Kara Osman, Peşrevci, ısırgan,
Heccav, Mahkum, Bağrıyanık Ozan, Garip Aşık gibi
takma adlar kullanmıştır.
Elinizdeki kitapta onun bütün şiirleri bir araya
getirilmiştir. Şiirler, yayımladığı şiir kitapları
yanında, süreli yayınlardan ve yakın dostlarının
arşivlerinden temin edilmiştir. Hapishanede kendi
el yazısıyla tuttuğu bir şiir defterinden de
yararlanılmıştır.
Kitaptaki şiirler tarih sırasına göre sıralanmıştır.
Mümkün olduğu kadar ilk yayınları
Prof. Dr. Nihat Keklik, İ.Ü. Edebiyat Fak. Felsefe Böl. Türk-İslam
Düşüncesi ABD'nın kurucusu (19.12.1971) ve öğretim üyesi
olarak görev yapmıştır. Bu Anabilim Dalı, ülkemizde söz
konusu alanda, ilk kez, felsefe bölümü içinde bir ihtisas alanı
olarak ortaya çıkmıştır.
Akademik yaşamın temel özelliklerinden birisi, özellikle sosyal
bilimlerde, geçmişin -uzmanca bilgilerle- ortaya konulmasıdır;
bu bilgiler gelecek kuşaklara yol gösterici birer deneyim
görevine de sahiptirler. Bu ilişki, her toplumun tarihini
“Derviş Tarzı Türk Edebiyatı” adı verilen edebiyatın muhtevasında din
ve tasavvuf öne çıkmaktadır. Muhtevaya göre bu edebiyata “Dinî-
Tasavvufî Türk Edebiyatı”, “Dinî-Tasavvufî Türk Halk Edebiyatı”, “Dinî-
Tasavvufî Halk Edebiyatı”, “İslâmî Türk Edebiyatı”, “Türk Tasavvuf
Edebiyatı” gibi adlar verildiği görülür. Beslenme ve seslenme mekânları
genellikle “tekke” çevreleri olduğu için, bu edebiyat şubesine “Tekke
Edebiyatı” adı da verilir. Bilindiği gibi “Âşık”, “Ozan”, “Saz Şairi”, “Çöğür
Şairi” gibi adlarla
Siyasal Tarih devletlerin iç durumlarından ve birbirleriyle olan ilişkilerinden bahsettiğine göre tarihin ilk günlerinden başlayan bir siyasal tarih yazmak mümkündür. Ancak dar anlamda siyasal tarih 1789 Büyük Fransız İhtilali’nden başlayarak zamanımıza kadar gelmektedir. Çünkü insanlık tarihinde görülen en büyük değişme ve gelişmeler bu bir buçuk yüzyıllık zaman diliminde gerçekleşmiştir. Dünyamız coğrafî olarak bu zaman içinde iyice keşfedilmiş, ulusları, devletleri, kültürleri birbirine yaklaştıran ticar
İnsanlık tarihinin en eski zamanlarından beri birey ve toplum açısından ahlak her zaman önemli bir konu olmuştur. Eski Türklerin kendilerine has ahlaki yapıları, İslamiyet’in kabulünden sonra uzun bir süre karakterini devam ettirmiş olsa da yeni inancın etkileriyle birlikte önemli değişikliklere uğramış, eski kültürün ahlak anlayışı ile İslam inancının ahlaki değerleri bir araya getirilerek bir senteze ulaşılmıştır. Bu senteze varılmasında, İslamiyet sonrası ilk dönem eserlerinden olan Kutadgu Bilig, Atabet
“Bu kitap, kişilik, zekâ ve bunların ölçümü alanında çalışan yetkin psikologların geçmişlerine ve kişisel yaşamlarına bir perde aralamaktadır. Bu kısa eser, psikologların geçmişleri ve özel yaşamlarının onların teorilerini ve sık sık patlak veren tartışmaları nasıl ve neden etkilemiş olabileceğini anlamamıza yardımcı olmaktadır. Kitap, Eysenck'in ‘fizik kıskançlığını’ anlatmak gibi alaycı, hafif bir dokunuşla ve ilgi çekici bir dille yazılmıştır. Alanda büyük etki yaratmış teoriler için büyüleyici bir arka
Şair veya yazarların, kendilerinden önce yaşamış ve eser vermiş edebiyatçılarla, çağdaşları olan sanatkârlar hakkındaki fikirleri, tespit veya değerlendirmeleri her zaman ilgi çekici olmuştur. Edebiyat araştırmacısı, her ne kadar ilmî bir endişeyle, her türlü sözlü-yazılı kaynağa başvurarak üzerinde çalıştığı eser veya şahsiyet hakkında birtakım sonuçlara varırsa da bir sanatkârı en iyi, sanatın demirden leblebisini çiğnemiş olan eser vermenin güçlüğünü bilen, yaratmanın sancısını çeken şair veya yazarlar i
On dokuzuncu yüzyılın en büyük filozoflarından biri olan John Stuart Mill (180673), yalnızca düşünce ve ifade özgürlüğü, kadınların özgürleşmesi, mantık, ekonomi politik gibi birçok alanda put kırıcı tezler ortaya atmamış, aynı zamanda “çoğunluğun tiranlığı” kavramıyla modern demokrasinin radikal bir eleştirisini yapmış, babası James Mill ile onun en yakın dostu ve felsefi müttefiki Jeremy Bentham’ın on sekizinci yüzyılın Aydınlanma düşüncesine dayanan faydacılık kuramını on dokuzuncu yüzyılın Romantizmi v
Bilge Kültür Sanat Yayınları olarak Safevî Tarihi Dizisinden bir eseri daha okuyucu ile buluşturmaktan kıvanç duyuyoruz. Eserin müellifi Kazvinli Kadı Ahmed Gaffârî, Şah İsmail ve Şah Tahmasb zamanında yaşamıştır. Gaffârî tıpkı kendinden önceki pek çok tarihçi gibi eserini insanlığın ortaya çıkışından başlatmış, çağdaş devletler ve siyasi oluşumlar hakkında bilgiler aktarmış, son olarak da Safevîlerin zuhurundan 1565 yılına kadar bu hanedanın tarihi hakkında kayda değer bilgiler vermiştir. Eser bu yönüyle k
Uzun yıllar Bozkır Kültürü çalıştığım dönemlerde aynı zamanda askerî teşkilatlar üzerinde de okumalarda bulundum. Sürekli kafa kurcalayan ve cevaplanmayı bekleyen soru ise, hanedanlar yıkılıp Türk devletleri çökerken, Türklerin ordusunun nasıl zarar görmeden her şeye rağmen ayakta kalabildiği ile ilgiliydi. Derin araştırmalar sonucu Türk ordusunun daha ilk çağlardan itibaren kurumsallaşmayı başardığını gördüm. Kara Kuvvetleri Komutanlığının, kuruluşunu MÖ 209 tarihi ile başlatması bu sebepten ötürüdür. Hun
Ege ve Eski Yunan Tarihi, Ege dünyasında doğmuş, gelişmiş ve nihayetlenmiş bir Eskiçağ uygarlığının tarihidir. Bu uygarlığın merkezini Ege Denizi adaları ve Ege Denizi’ni doğudan ve batıdan çevreleyen ülkeler, yani bugünkü Türkiye’nin Ege Denizi’ne kıyısı olan bölgeleriyle Yunanistan oluşturur. Fakat etki ve yayılım alanı bakımından anlaşılması gereken, hemen hemen tüm Akdeniz dünyasıdır. İki cilt olarak planlanan Ege ve Eski Yunan Tarihi’nin bu ilk cildinde Ege ve Yunan dünyasının tarih öncesi devirlerinde
Myriokephalon, Anadolu’da yazılmış bir büyük destanın adıdır. Myriokephalon, Bizans İmparatoru Manuel Komnenos ile Selçuklu Sultanı II. Kılıç Arslan’ın amansız mücadelesidir. Myriokephalon, Türklerin Anadolu’dan atılamayacağının açık belgesidir. Myriokephalon, Anadolu’nun Türklerin vatanı olduğunu kanıtlayan bir büyük zaferin hikâyesidir. Myriokephalon, Selçuklu savaş sanatının doruk noktasıdır. Myriokephalon, Türkmenlerin Bizans’a karşı direnişinin adıdır. Myriokephalon, ikinci Malazgirt zaferidir. 17 Eylü
Yakıt Pili Teknolojisi, kirliliğe yol açmayan güç kaynaklarına
duyulan ihtiyaç için artan farkındalık sayesinde hızlı bir
gelişme göstermektedir.
Yakıt pili sistemlerini multidisipliner bir temel üzerinde
açıklamak için gerekli akademik araçları kapsayan her yönüyle
tatmin edici bir kitap.
Power Engineering Journal
“İyi hazırlanmış ve yazılmış… Mükemmel bir kitap”
Journal of Power Energy
Bu referans kaynak okuyucunun yakıt pili kimyası hakkında
ön bilgisi olmadığını varsayarak, bu farklı alanın kapsadığı tü
Sanayileşme dönemindeki teknik, kültürel, sosyal,
ekonomik ve siyasal kırılmanın benzerleriyle karşı karşıyayız.
Sanayi ve teknoloji temelli bir tarih anlayışının kültüre dayalı
süreçleri sebep sonuç ilişkilerinde sunulurken, köleliğin
tarihsel seyri ve değer savaşları analizlerle ele alınarak; uzay,
sentetik biyoloji ve bor teknolojilerinin sosyal, siyasal kırılmayı
başlatacak dönüşüm içerisindeki yerleri incelenmiştir.
Günümüzde yaşananlara karşı yüzyıl önce ortaya koyduğu
öngörülü duruşla Türkiye
Beyaz İhtilale Doğru kitabı Türkiye’nin kritik bir
süreçten geçerken kendini buluşunun ve ayakta kalışının
tezahürüdür. Samimiyetle verilen bir mücadelenin halkın
nazarında nasıl hayat bulduğunun izleri vardır dünde.
Dünün hatırasını bugünlerde yâd edebilmek için
geçmişin o zorlu mücadelesini unutmamak gerekir.
Demokrasi yolunda hayatını ortaya koyan liderlerin en
çetin zamanlarda Türkiye’ye kazandırdıklarını yarının
evlatları da unutmamalıdır.
Kesintiye uğratılan demokrasiler değildir sadece,
gel
Küresel salgınlar, iklim değişikliği, biyoteknoloji, nükleer
silahlar veya çevresel meseleler gibi zamanımızın en büyük
sorunlarından bazılarında harekete geçme kabiliyetimiz, bilim
insanları ve diğer uzmanlar tarafından sağlanan bilgiye
dayanıyor. Modern devlet, bilimle eşi benzeri görülmemiş bir
ortaklık kurmuş, bilimsel araştırmayı kendisinin hem yetkili
bilgi kaynağı hem de daha iyi politikalar oluşturma aracı olarak
kabul etmiştir.
Yeni bilimsel araştırmalar, bizim neleri sorun olarak
gördüğüm
İnşa veya tamir ettiği hemen her yapıya, o yapıyla ilgili kısa veya uzun, dini veya edebi bir üslupla bir kitabe koymak, Selçuklu ve Osmanlı kültürlerinin karakteristik özelliklerindendir. Hakikaten, Osmanlı asırlarında inşa edilmiş küçüklü-büyüklü hemen bütün yapılarda çeşitli ebat ve hacimlerde kitabeler mevcuttur. Yapılan, bir cami ise, ibadetin önem ve anlamını ya da gerekliliğini vurgulayan ayet ve hadisler; eğer bir medrese veya kütüphane ise ilmin, ilim öğrenmenin önemi ve kitabın kutsiyeti hakkında
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 20-40 /
Aktif Sayfa : 2
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.