Ah Min-el Aşk, Ferit Edgü'nün yayımlanan ilk şiir kitabıdır (Ada Yayınları, 1978). İlk baskı, Fikret Muallâ'nın metindışı 20 deseniyle birlikte, numaralı olarak yayımlanmıştı. Edgü'nün dostu, üzerine sayısız yazı yazdığı sıradışı sanatçı Semiha Berksoy, bu kitaplardan birini baştan sona resimlemiş ve ölümünden kısa bir süre önce aynen yayımlanması dileğiyle Ferit Edgü'ye teslim etmişti. Elinizdeki bu kitap, Ah Min-el Aşk'ın ilk baskısının Semiha Berksoy eliyle resimlenmiş halinin tıpkıbasımıdır.
Bu kitapta, 1950 kuşağından iki yazarın mektupları yer alıyor.
Dostlukları 65 yıl öncesine giden, ayrı düştüklerinde, birbirlerine okuduklarını, yazdıklarını, düşündüklerini ileten yüzlerce mektuptan kayıplara karışmamayı başarmış 139 mektubun
odak noktasında doğal olarak kendileri var.
Ama aynı zamanda onlar kadar birer yabancı olarak yaşadıkları özyurtları.
?Kaçkınlar ve 1950?lerin sonunda yayımlanan, kuşağımın birçok yazarının ilk yapıtlarındaki, boğuntunun, bunaltının, bunalımın, başkaldırının, birey olma çabasının, barışık olmamada direnmenin, yerleşik değerleri sorgulama, yadsıma eğilimlerinin, yalnız özgür düşünce ve aydınlar üzerindeki baskıyı gün geçtikçe artıran siyasal iktidar tarafından değil, sözüm ona ilerici bağnaz çevrelerce de ?mahkûm? edildiğini gördüm, yaşadım. Bu açıdan bakıldığında, diyebilirim ki bir yalnızlıkta yazdık. Bireyselliğe yer olm
Oyu [Hakkari'de Bir Mevsim] sadece gerçekçi bir roman saymak yetmez, gerçeğin inanılmaz bir düşe dönüştüğü, şarşırtıcı bir öyküdür bu. Ferit Edgü'nün gerçek bir yaşamı, bir roman yaşamına çevirmesindeki beceriye hayran oldum. Çünki O gözlem gücünü, anlatı ustalığından alıyor.
- Melih Cevdet Anday
Filmi 1984 Berlin Film Festivali'nde dört ödül birden alan Hakkari'de Bir Mevsim, Çince ve Japonca dahil, çeşitli dünya dillerine çevrilmiştir.
Ferit Edgü, Buluşmalar: Yazarlar / Ressamlar'da Camus'den Beckett'e, Sait Faik'ten Mehmet Günsür'e, Rembrandt'tan Dubuffet'ye, Bedri Rahmi'den Avni Arbaş'a, yazarlarını ve ressamlarını bir araya getiriyor. Bazı kitapları okurken yazarın düşüncelerine dalıp gidiyor, bazı resimleri seyrederken de kendi düşüncelerine. Onlarla birlikte edebiyat yollarına düşüyor, onlar eşliğinde sanatın gizlerini aralıyor. Edgü'nün coğrafyasında yolculuk etmek isteyenlere...
Eski Orta Asya Türk geleneğine göre, bir hükümdar öl
Türk edebiyatının tartışmasız en güçlü kalemlerinden Ferit Edgü?nün elli yılı aşkın yazarlık yaşamının ürünü olan ve 1953-2002 yılları arasında yayınlanan dokuz öykü kitabı, LEŞ adıyla basılan toplu öyküler cildinde bir araya getirildi.
Ferit Edgü?nün ?Sunu? yazısıyla açılan kitapta yer alan öyküler, son kitaptan ilk kitaba doğru sıralanıyor. Bazı kitapların başında ve sonunda yer alan önsöz ve sonsözler de aynen korunmuş.
Kitap adını, Ferit Edgü?nün başlığını Baudelarie?in bir şiirinden esinlenerek koyd
Bu kitapta anılar var.
Öyküler var. Denemeler var.
Eski günler, yeni geceler var.
İnsanlar var. Hayvanlar var.
Hayvana dönüşmüş insanlar var.
Doğu var. Batı var.
Kısacası ölüm ve yaşam var.
Yüksel'in görüleri karmaşık bir bilinçaltı dünyasını yansıtıyor. Görülmedik yaratıklar ortaya çıkmış. Organları eksik. Kemikleri ve kasları et bağlamamış. Bunlar, dökülmekte olan insan kalıntıları mı, yoksa sanatçının düşüncesinde üreyen yeni bir insan türünün ilk örnekleri mi, anlaşılmıyor.
- M. Ş. İpşiroğlu
Maviler kalkıyor yerini soluk renklere, toprak renklerine bırakıyordu. Bilinçaltının olasılıklarını belirtiyordu, bütün iğrençlikleri, özgürlüğü ve somut örnekleriyle. Belki herkes gibi kendi bunalımı
Bu kitabın, ?Sözlü bölümünde, Ferit Edgü'yle yıllar boyunca yapılmış söyleşilerden onu yer alıyor. ?Yazılı bölümünde ise yazarın, öykü, roman ve şiir sanatı üzerine düşüncelerine, dostluk anıları eşlik ediyor.
Edgü, bir çoğu aramızdan ayrılmış dostlarına, Melih Cevdet'lere, Oktay Rıfat'lara, Ahmet Oktay, Orhan Duru, Samih Rıfat'lara sesleniyor.
Yer yer onların ve kendinin sır perdelerini aralıyor.
Ferit Edgü, ilk kez 1977'de yayınlanan O Hakkâri'de Bir Mevsim adlı romanında, Türkiye'nin Doğu'suna, sarp dağlarına, umarsız insanlarına bir ağıt yakmıştı. Melih Cevdet Anday'ın gerçeğin inanılmaz bir düşe dönüştüğü, şaşırtıcı bir öykü diye nitelediği O'dan tam otuz yıl sonra, Edgü Yaralı Zaman'la yeniden Doğu'ya dönüyor. Bu kez, hiç de düşsel olmayan Hakkâri'de bir yolculuğa çıkıyor.
İçinde bulunduğum tehlikeyi daha önce düşünmüş müydüm? Daha doğrusu, bana ?sunulan' bu avın kendi avım olduğunun bilincinde miydim? -Bilincinde olmak?
Büyük söz!- Sanmıyorum. Yoksa bu çağrıyı böylesi bir gönül rahatlığıyla kabul eder miydim?
Ferit Edgü'den yalnızlığın yalnızca toplumsal değil bireysel nedenlerini de sorgulayan, zamansız ve mekânsız öyküler...
1955 yılında, İstanbul'da ?İlişki, Davranış, Sıkıntılara Övgü isimli sergide başlayıp Paris-İstanbul ekseninde gelişen altmış yıllık bir çizer-yazar dostluğu. Gündelik yaşamın rutinini sanatın, yazının yaratıcı gücüyle kırabilmeyi başarmış iki sanatçı. Yaşamdan sanata, sanattan gene yaşama ya da yaşamın ötesine yazılmış bu mektuplar Yüksel Arslan'la Ferit Edgü'nün duygusal ve entelektüel paylaşımlarının yanı sıra iki muhteşem zihnin aralarında kurduğu aykırı humoru, bu humorun yarattığı bambaşka bir dili d
Bu kitapta yer alan 4 uzun, 17 çok kısa öykü. Doğu´nun kuş uçmaz, kervan geçmez dağlarında geçiyor. Yazar, Hakkâri´de Bir Mevsimle başladığı yazın yolculuğunu, çaresiz insanların öyküleriyle sürdürüyor. Yalın sözcüklerle, Duru ama doğurgan imgelerle. Yoğun diyaloglarla. Gerçek bir dil şöleni.
Hakkari dolayları yurdumuzun en engebeli, aşılmaz dağlarla çevrili, yolsuz, ıssız bir köşesidir. Her yanını kuşatan dağların yükseklikleri 4000 metreye yaklaşır. Burada vadiler de uçurumlar halindedir.
Dağlarda tokta
Abidin Dino, yaşamının her döneminde, bir elinde fırça, bir elinde kalem yaşadı. Hem yazdı, hem çizdi. Yazarlığı, daha çok ölümünden sonra ortaya çıktı. Onun bu yönünü bilmeyenleri de bir hayli şaşırttı.
Bu kırk yıllık dostumun, yaşarken de ölümünden sonra da birçok sergisini düzenledim, birçok kitabını yayımladım. Ve onunla, sanatıyla ilgili sayısız diyebileceğim yazı yazdım. Bu kitap, onun ölümünün 10. yılında, bunların başlıcalarını bir araya getiriyor.
Ne demişti ona el veren ağabeyi Arif Dino: Çok yaşa
1979da Sait Faik Hikaye Armağanına değer görülen Bir Gemide, yayımlandığı yıl edebiyat dünyamızda geniş yankılar uyandırdı. Kitabın arka kapağına yazar, Tolstoyun Savaş ve Barışından bir cümle not düşmüştü:
Bir gemide toplumsal ve bireysel felaketlerle dolu günler yaşıyoruz.
Bu kitapta yer alan sekiz öyküde, yaşadığımız felaket günleri, yazınsal, dolayısıyla evrensel düzeyde dile getiriliyor.
Ferit Edgünün Yayınevimizdeki Kitapları:
Tüm Ders Notları
Yazmak Eylemi
Abidin
Doğu Öyküleri
Hakkâride Bir Mevs
Kadın, Ne çok şey unuttun, dedi.
Adam, O kadar çok şey ansıyorum ki, dedi. Onlar da senin unuttukların.
Uzun bir susuştan, birkaç yudum şarap içildikten sonra, kadın, Üşüyorum, dedi.
Erkek, kulağı, çakıllara çarpan küçük, kırılgan dalgalarda, duymadı üşüyorum sözcüğünü.
Gene de (sözcüklerin garip rastlantısı!), Ben de, dedi.
İşte Deniz, Maria'da Ferit Edgü'nün hem 1950'lerde oluşan öykü anlayışını sürdüren örnekler hem de kısa, çok kısa, tüm fazlalıklarından arındırılmış, ayıklanmış, dilin içindeki cevhe
Yazarın 1975-2000 yılları arasında yazın, şiir, resim, dil, din, politika, erotizm üzerine düştüğü 500'den fazla ders notu
Sanat, edebiyat üzerine birçok düşünür, denemeci, filozof çok şeyler söyledi. Hiçbiri bir tek tanım amacına yönelik değildir. Çokluk, bir yorum zenginliği getirdi. Bu zenginlik arasında Ferit Edgü'nün de payı olacak bundan sonra.
Doğan Hızlan
1936da İstanbulda doğdu. İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümünde başladığı öğrenimini Pariste sürdürdü. 1976-1990 yılları arasında, k
Bir karakış boyu, ülkemizin doğusunda Hakkari´nin 13 haneli, 114 nüfuslu Pirkanis adlı dağ köyünde, anmak anımsamak, anlamak, sormak karşılık aramak, ayakta kalabilmek için sürdürülen yalnızlık konuşmaları.
Bilmiyorum, geleceğin sanatı, belki de bilinmeyeni bilinir kılma, varolana meydan okuma, bir dokunuşla, bir heceyle, bir suretle, olayları, olguları, hattâ yazgıları değiştirecek bu tür suretlerden doğacak. Eğer, sanat alanında her son, aynı zamanda bir başlangıçsa, niçin olmasın?
Selma'nın bu resimlerindeki tüm bu insanlar, hayvanlar, bitkiler, akarsular, göller, denizler, nerden geliyor? Kanımca, geçmişin derinliklerinden, geleceğin sonsuzluğundan, resmin sıfırıncı noktasından. Bu nedenle onu, geçmişin v
'Eylülün Gölgesinde Bir Yazdı, yalnızlığın romanı, dostluk özleminin, iyi insan özleminin romanı. Ferit Edgü, Çakır'ı anlatırken, su yolunda kırılan testileri anlatırken, hepimizin yalnızlığını, hepimizin dostluk özlemini dile getiriyor. Şu iyice bunaldığımız koşullarda... Ve yalnızlığa, dostluğa, iyiliğe denk düşen bir anlatımla... Bir de bakıyorsunuz... Eylülün Gölgesinde Bir Yazdı, günümüz Türkiyesi'nin gayriinsanileşmiş durumunun izdüşümü oluvermiş...'
Toplam 92 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 40-60 /
Aktif Sayfa : 3
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.