O müşfik yüreğiyle
bir savaşçı gibi
giyinmiştir enginar,
dimdik,
alçacık bir kubbe de
inşa etmiştir,
yapraklarının altında
içine bir şey işlemeden
durur öylece
“Yirminci yüzyılın her dilde en büyük şairi.”
Gabriel García Márquez
Doğaüstüne karşı doğa; metafiziğe karşı fizik; yıldızlara karşı taşlar… Şilili büyük şairin, gerçekçi bir fotoğrafçıdan farksız bir şekilde, cenneti yeryüzüne yerleştirmek istercesine, yaşamın tüm yönlerini satır aralarında yakalamayı amaçladığı Sıradan Şeylere Övgüler gündelik
Bizans Şiir Antolojisi, yaklaşık altmış Bizans şiirinin Yunanca orijinal metinlerini ve Türkçe çevirilerini, kapsamlı notlar ve şair incelemeleriyle birlikte sunmaktadır. Yalnızca siyasi ve dini konuları değil, günlük hayat, savaş ve aşk gibi çok geniş bir konu yelpazesini kapsayan Bizans şiiri, edebi nitelikleri, yansıttığı duygular ve gündelik yaşam sahneleriyle sadece alanın uzmanlarının değil, her okuyucunun ilgisini çekecektir. Bu kitapta okur, Bizans İstanbul’undaki yapılar, atlı araba yarışları ve so
Peygamber Efendimiz’i sevmek İslâm inancının temeli, özü ve gereğidir.
Sevmeden inanamaz, inanmadan sevemezsiniz. Diğer peygamberler, ehl-i beyt,
sahabe sevgisi ve Müslümanların birbirini sevmesine dair İslâmî birikim, iman ve
ahlakın muhabbetle olan kopmaz bağını gözler önüne sermektedir. Ama illâ
Muhammed-i Mustafa’nın muhabbeti özel bir yerde durmaktadır. Çünkü Allah’ı
tanımanın, sevmenin yolu ondan geçtiği gibi, diğer bütün sevgilerin de ana ilkesi
Hazreti Ahmed Muhammed Mustafa’dır.
Hak, kendini
Duvar Yazısı, okurların New York Üçlemesi, Cam Kent, Yazı Odasında Yolculuklar, Ay Sarayı gibi düzyazı yapıtlarıyla tanıdıkları Paul Auster´ın şair kimliğiyle de tanışmaları için iyi bir fırsat. Auster´ın usta işi romanlarını biçimlendiren incelikli metafiziğin kaynağını, 1960´lardan 1980´lere uzanan dönemde yazılmış bu şiirlerde bulmak olası. O yüzden, Auster´ın şiirleri, tüm yapıtlarının onsuz edilemez bir parçası. Onun romanlarındaki temel izleklerin izdüşümlerini dizelerinde yakalayabilirsiniz.
Bir dön
İÖ 7. yüzyıl sonlarıyla 6. yüzyıl başlarında yaşadığı sanılan Sappho, bireysel duyarlığın belki de ilk önemli şairidir. Ünlü İtalyan şair Salvatore Quasimodo, Sappho'dan söz ederken, Kendisiyle ilgili her şeyi, hem iç titreşimlerini hem de bitip tükenmeyen aşk uğraşının kahramanlarını bize açıklamıştır, diyor.
Quasimodo'ya göre, bir ten ve ruh öyküsünü anlatır onun dizeleri: Hiç uyarmadan / Kasırga nasıl sökerse / meşeleri kökünden / öyle sarsıyor yüreğimi aşk. Sappho'nun şiirleri zaman içinde, özellikle d
Milat sergisi, şair Lale Müldür'ün son dönemde üzerinde
çalıştığı resimlerini bir araya getiriyor. Müldür'ün şiirlerinde
beliren imgelerin izlerini taşıyan bu resimler, şairin dünyasıyla
yeni karşılaşmalar öneriyor.
22 Eylül - 31 Ekim 2020 tarihleri arasında gezilebilecek olan
Milat sergisinde Lale Müldür'ün şiirlerinin davet ettiği imgesel
alanın renkleri, jestleri ve figürleri resimsel bir üretim içinde
yeniden yorumlanıyor. Sergilenen resimlerde öne çıkan temel
öğelerin başında figür geliyor. Bu figürler
Cesare Pavese (1908-1950) çağdaş İtalyan edebiyatında öykü ve romanlarıyla önemli bir yer tutmaktadır. Bizde ve dünya edebiyatında da usta bir öykücü ve romancı olarak tanınır. Pavesenin şair kimliği uzun bir süre göz ardı edildikten sonra yavaş yavaş ortaya çıkmaktadır.
Bu kitapta, şair Pavesenin bütün yönlerini ortaya koyan en geniş derlemeyi sunuyoruz. Şair Pavese nihayet hak ettiği bütünlüğe kavuşmuş oluyor.
Tadımlık
Yeni Bir Anlayışa Doğru
Pavese, 1935te hâlâ öykü-şiir üzerine düşünüyor ve Yaşama U
İÖ 7. yüzyıl sonlarıyla 6. yüzyıl başlarında yaşadığı sanılan Sappho, bireysel duyarlığın belki de ilk önemli şairidir. Ünlü İtalyan şair Salvatore Quasimodo, Sappho´dan söz ederken, Kendisiyle ilgili her şeyi, hem iç titreşimlerini hem de bitip tükenmeyen aşk uğraşının kahramanlarını bize açıklamıştır, diyor. Quasimodo´ya göre, bir ten ve ruh öyküsünü anlatır onun dizeleri: Hiç uyarmadan // Kasırga nasıl sökerse / meşeleri kökünden / öyle sarsıyor yüreğimi aşk.
Sappho´nun şiirleri zaman içinde, özellikle
Sessizliği verin bana, suyu, umudu.
Kavgayı verin, demiri, yanardağları.
Yapıştırın bedenlerinizi bedenime mıknatıs gibi.
Üşüşün ağzıma ve damarlarıma.
Konuşun kanımla, sözcüklerimle
Neruda Kral Midas gibidir. Dokunduğu her şeyi şiire dönüştürür.
Gabriel Garcia Marquez
Latin Amerika'nın en büyük destanlarından biri olan Evrensel Şarkı, bir kıtanın capcanlı biyografisi. Kolomb öncesi uygarlıkların, konkistadorların ayak basışının, sömürgenin ve despotluğun, çalkantılı toplumsal olayların arka plan olduğu b
En zoru, yaşayıp ölü olmaktır.
Ölmek.
Benim için hayat o olurdu.
Fakat, bunun yerine.
Ben hala yaşıyorum.
Yatıyorum.
Kalkıyorum.
Yürüyorum.
Nefes alıyorum.
Ve benim kırılmış kalbim hala atıyor.
Ben ise merak ediyorum.
Niçin?
Günümüzün en cesur ve kışkırtıcı Arap şairi.
EDWARD W. SAID
Daha önce Belli Belirsiz Şeyler Anısına kitabını yine Mehmet Hakkı Suçin tercümesiyle yayınladığımız Adonis günümüzde yaşayan en etkileyici Arap şairi olarak kabul edilmektedir. İşte Budur Benim Adım'da düzyazıyla şiirin arasındaki sınırı ihlal eden, bu ihlal esnasında şairliğini asla unutturmayan bir Adonis'le karşı karşıyayız.
Girişteki poetika metnine dair Suçin'den alıntılarsak, Adonis'in poetikasıyla ilgili bir 'sunuş' yazısı yazmaya
Aşk Olsun'da, İÖ 3000 dolaylarından İS 17. yüzyıla uzanan çok geniş bir zaman kesitinde yazılmış şiirler bir araya geldi. Bambaşka çağlar, farklı ülkeler, apayrı uygarlıklardan ozanların kendi dillerinde söyledikleri, yazdıkları şiirler. Ama bu ozanların ortak bir dili de var: Aşkın dili. Bu kitaptaki şiirlerde, hangi dilde yazılmış olursa olsun, Aşkın ortak dilini bulacaksınız. Hiçbir çağ, hiçbir uygarlık yok ki, Aşksız bir dönem yaşanmış olsun. Hiçbir çağ, hiçbir uygarlık yok ki, Şiirsiz bir dönem yaşanmı
Okurun anlayabileceği, ama epey çaba göstermesi gereken
bir şiir yazmak istediğini bir şiirinde dile getiren William
Carlos Williams yirminci yüzyıl Amerikan şiirinin belki
de en Amerikalı sayılabilecek şairidir. Radikal biçimde yalınlığı
ile yalnız Amerikan şiirine değil modernist şiire de damga
vurmuştur. Yalın imgelerinin yanı sıra, öyküyle
anlatıcılık arasındaki keskin ayrımı lirizmle buluşturduğu
şiirleri özellikle 1950'li ve 1960'lı yıllarda etkili olmuştur.Klasik
kalıplar yerine, 1920'lerden başlayar
İrlandalı yenilikçi yazar James Joyce'un (1882-1941) şair yönü ülkemizde pek bilinmez. Oysa yazarın ilk yayımlanan kitabı, Chamber Music (Oda Müziği) (1907) adlı şiirler toplamıdır. Bu kitabında Jacobean tarzda yazılmış lirik şiirler yer alır. Çok iyi şarkı söyleyebilen Joyce, 36 şiirden oluşan kitabına bu adı vererek şiirlerin müzikal özelliklerini öne çıkarır. Gerçi şiirler aşktaki tensel şehvetle duygusallığı birleştirebilmesiyle de ilgi çekicidir. Ancak Joyce, yıllar sonra, bu şiirlerin yayımlanmış olma
Sofu olmanın ne zararı var,
Güzel görünsün bedenciğim de.
Biliriz Tanrı kadını sever,
En azından, kadıncık şirinse.
Kuşkusuz Tanrı hemen affeder,
Dokunmaz garip keşişçiğime.
Benimle olmaya hep can atar,
Diğer birçok keşiş gibi hem de.
Kilise babaları gibi gri!
Hayır gençler, al al yanakları,
Yine de soluksa benizleri
Sebep: Kıskançlık para darlığı.
Sevmem elden ayaktan düşeni,
Hiç sevmez Tanrı da yaşlıları:
Ne muhteşem, bilgece, değil mi?
Kurmuş işte düzenini Tanrı!
Friedrich Nietzsche
William Shakespeare (1564-1616): Oyunlarında insanlık durumlarını ifade ediş gücüyle yaklaşık 400 yıldır dünya okur ve seyircilerini etkilemeyi sürdüren efsanevi yazar, sonelerinde de insan ruhunun birçok boyutunu yansıtmıştır. İlk kez 1609 yılında topluca basılan 154 sone, denebilir ki, İngilizcenin en ünlü şiir dizisidir. Dünya edebiyatının en güzel örnekleri arasında yer alan bu şiirlerde, sevgi, kuşku, özlem, ihanet, kıskançlık, umut, hayal kırıklığı, karamsarlık, suç ve günah, sevgili önünde benliğin d
ölü bir kuş
uçmayı
hatırlamamı
öğütledi bana
Rüzgâr Bizi Götürecek Makbule Aras Eivazi'nin Farsça aslından çevirisiyle, Furuğ'un Tutsak (1952), Duvar (1956), İsyan (1957), Yeniden Doğuş (1963), İnanalım Soğuk Mevsimin Başlangıcına (1974) adlı beş şiir kitabını bir araya getiriyor.
Rüzgârın bizi götürdüğü yerde sadece sesin kalıcı olacağına inandığı için şiir yazan, şiir yazmasa yaşayamayacağına inanan modern İran şiirinin öncülerinden Furuğ Ferruhzad ağaçların soyundanım ben diyordu: ben çıplağım, çıp
Euripides (MÖ y.484-406): Atina'nın yetiştirdiği üç büyük tragedya şairi arasında en fazla eseri günümüze ulaşan sanatçı olarak özel bir yeri vardır. Bu özelliği şenliklerde Aiskhylos ve Sophokles kadar birincilik ödülü kazanmamış olsa da halk arasında daha çok beğenilen bir şair olmasına bağlanır. Euripides'in oyun kahramanları insana özgü zayıflık ve kusurları taşırlar, yaşadıkları tragedyalar da bu kusurları ile vazgeçemedikleri tutkularından kaynaklanır. Euripides çağdaş tiyatroya en yakın eserler veren
Rainer Maria Rilke (1875-1926) 20. yüzyıl Batı şiiri sanatının en büyük temsilcilerindendir. Şairin doğduğu Prag kenti, o zamanki Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun sınırları içerisindedir. Orta Avrupa'nın kozmopolit kültürünün doruk noktasına vardığı bir dönemde yetişen Rilke bütün yaşamını şiirde şiiri aramak uğraşına odaklar.
1899 ve 1900 yıllarında Lou Salome ile birlikte Rusya'ya yaptığı iki yolculuk ve orada Tolstoy'la tanışması bu arayışta önemli bir yer tutar. Paris'te Rodin ve Cézane ile kurd
Yirmi Aşk Şiiri ve Umutsuz Bir Şarkı,1924 yılında yayımlandığında Neruda'yı bir anda Şili'nin en ünlü şairi haline getirirken, onu daha en baştan ?aşkın açıksözlü ve şehvetli sözcüsü kılmıştır. Genç âşığın başlardaki yoğun tutkuları sonraki şiirlerde yerini melankoliye bırakır. Aşk ilişkilerine dair hatıraları, Şili'nin güneyindeki bakir doğaya ilişkin hatıralarına karışır. Neruda, kadını doğayla bir tutan aşk şiiri geleneğini alıp ?kozmik boyutlara taşımıştır. Onun şiirinde kadın, evrenin gerçek gücüdür.
Toplam 111 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.