"Bu eser, Şark kafasının ölmeyen âbideleri arasındadır. “Dünyada bu eser derecesinde muvaffakiyet kazanan, onun kadar dünya dillerine tercüme olunmak bahtiyarlığına erişen eserler pek nadirdir.” Bu eseri Türkçeye tercüme edenler arasında bulunmak, bu âciz muharririn daima şükran ve iftihar ile anacağı, yüksek bir mazhariyettir. Bu kitap, amelî hikmet esasları üzerine kurulmuştur. Amelî hikmetten maksat, insanın iradesine tâbi olan maslahatlarını, menfaatlerini ve tabiî hareketlerini idare edecek esasları ta
Bir Gözyaşı, Bir Gülümseme (1914), Halil Cibran’ın ABD’de yaşarken el-Muhacir gazetesinde yayımlanan yazılarını bir araya getirir. Bu kısa deneme ve öykülerde yazar, modern dünyanın yozlaşmışlığı, duygusuzluğu içinde “insan” kalabilmenin yollarını şiirsel bir uslup ve engin bir hayal gücüyle araştırır. Cibran’ın düşüncesinin hem estetik hem de politik yönlerine ışık tutan bu metinlerin her kelimesi, güzelliğin, hayal gücünün, sevginin ve vicdanın zaferini getirecek yarınlara karşı hasretle ve umutla doludur
Bir Gözyaşı, Bir Gülümseme (1914), Halil Cibran’ın ABD’de yaşarken el-Muhacir gazetesinde yayımlanan yazılarını bir araya getirir. Bu kısa deneme ve öykülerde yazar, modern dünyanın yozlaşmışlığı, duygusuzluğu içinde “insan” kalabilmenin yollarını şiirsel bir uslup ve engin bir hayal gücüyle araştırır. Cibran’ın düşüncesinin hem estetik hem de politik yönlerine ışık tutan bu metinlerin her kelimesi, güzelliğin, hayal gücünün, sevginin ve vicdanın zaferini getirecek yarınlara karşı hasretle ve umutla doludur
Bilimci BAel, yirmi bin yıllık Varlık Uygarlığı’nın sonunu getirecek
gizemli hastalığın sırrını çözmek için İŞtar-HEpat sisteminin,
uygarlıklarının doğduğu ancak daha sonra terk edilen uzak uydusu
EV’e doğru, uzun ve tehlikeli bir yolculuğa çıkar. BAel ve ekibini,
yasaklanmış uzaydaki bu yolculuğun sonunda, bir daha hiçbir şeyin
eskisi gibi olmayacağının habercisi, tarihî bir keşif beklemektedir.
Mehmet Eroğlu, Ruhun Parmak İzi’nde bizi insanlığın geleceği ve
yazgısı hakkında d
Esendal’ın Vassaf Bey romanı zaman, mekân ve bazı kişileri bakımından Ayaşlı ile Kiracıları romanıyla uyuştuğu kadar öykülerindeki kadın-erkek ilişkilerinin tüm karakteristik özelliklerini de taşır. Esendal, 1930’lar Ankarası’nın bir görünümünü sunarken, basit günlük yaşam içerisinde genç kızlar için evliliğin önemini, evlilikte ne bulduklarını anlatmakta; küçük burjuva bireylerin aile ve evlilik ilişkilerindeki ahlaksal değer yargılarındaki çelişkileri ele almakta; Batı kültürüyle geleneksel değerlerin çat
“Cumhuriyetin ilk yıllarında, Ankara’da, Ayaşlı İbrahim Efendi adında biri, dokuz odalı bir apartman dairesini oda oda kiraya vermektedir. Bir köy ağasının oğlu olan Ayaşlı İbrahim, eşkıyalık, zaptiye çavuşluğu, arzuhalcilik, otelcilik, vb gibi türlü boyalara boyanmış bir adamdır. Odalarda, kadın, erkek, genç, ihtiyar, evli, bekâr çeşitli insanlar oturmaktadır: Ayaşlı’nın apartman katında geçen hayatı anı biçiminde yazan bekâr bir banka memuru; eski bir çiftlik sahibi olan yaşlı Hasan Bey; eski konsoloslard
şakıdı kuş
yarıldı nar
delirdi ateş
ve başladı uğul uğul uğuldamaya
bütün ırmakları dünyanın
kızılırmak
kızılırmak
*Silah ve şarkı *Sen ne cömert topraklarsın ey Ortadoğu *Ne bulmak içkilerde intiharlarda *Kırmızböceğini tanır mısınız? *Anasının karnını tekmelediğinde Temmuz *Benim karamsarlığım belki de bir demet gül-sevdiğim *Elbet bir bildiği var bu Haçaturyan’ın *Of ooofff, koca gürül
şakıdı kuş
yarıldı nar
delirdi ateş
ve başladı uğul uğul uğuldamaya
bütün ırmakları dünyanın
kızılırmak
kızılırmak
*Silah ve şarkı *Sen ne cömert topraklarsın ey Ortadoğu *Ne bulmak içkilerde intiharlarda *Kırmızböceğini tanır mısınız? *Anasının karnını tekmelediğinde Temmuz *Benim karamsarlığım belki de bir demet gül-sevdiğim *Elbet bir bildiği var bu Haçaturyan’ın *Of ooofff, koca gürül
“Sabahattin Ali Kuyucaklı Yusuf’ta bir Anadolu kasabasını, bütün insani ve sosyal gerçekliğiyle verir: Soylu insanlarıyla, bayağı insanlarıyla; sevgilerle, nefretlerle; umutla umutsuzlukla… (…) Okuduğum Türk romanları içinde ayrıntıların en mükemmel, en ustaca kullanıldığı romanlardan biri. O pek önemsizmiş gibi görünen küçük küçük ayrıntılar romana tam bir somutluk kazandırıyor; romandaki dünya, çerçevesini kırıp dışarıya fırlıyor, sizin dünyanıza karışıyor.” –Fethi Naci
Nazilli’de başlayan ve Edremit’e
Türkler İslamiyetin kabulüyle beraber yeni bir kültür dünyasının içine girdiler. Bir yandan Arap ve Fars kültürünün kaynaklarına nüfuz etmeye çalışırken diğer yandan kendilerine ait bir ifade dili aramaya koyuldular. Yusuf Has Hâcib, “Mutluluk Bilgisi” diyerek bugünkü dile aktarabileceğimiz bu eserinde çok yönlü bir dünya arayışına girişir. Bilginin değeri, hükümdarlık, iyilik, adalet, hayatın anlamı, devlet yönetimi, gençlik, tarım yapma gibi akla gelebilecek hemen her konuda konuşur. Sonuçta bir öğüt kita
Naci, eskinin tümden reddedilmeden yeniliklere kapı aralanmasını, bir anlamda, “itidal”i tavsiye etmektedir. Bu, Yeni Lisancıların, dilde yer etmiş yabancı kökenli sözcüklerin kullanılabileceğini söylemesine benzer bir tavırdır esasında. Ancak Naci, bir tür propagandayla, sanki yenilik adına yapılan ne varsa ona karşı olan, tutucu bir şahıs olarak zihinlerde yer etmiştir. Bu nedenle midir bilinmez, bu büyük tartışmanın taraflarından biri olan “Zemzeme” yayımlanmışken, “Demdeme”, bildiğimiz kadarıyla, yeni h
Şeytankaya Tılsımı Kitap Açıklaması
Bütün bir Tanzimat ve Servet-i Fünun devirlerini ve hatta Meşrutiyet devrinin de ilk yıllarını eserleriyle dolduran Ahmet Mithat Efendi’nin birden çok sıfatı vardır: Gazeteci, hikâye ve roman yazarı, tarihçi, ilahiyatçı, felsefeci... O, bütün bu alanlarda ciltler dolusu eseri bulunan, edebiyattan coğrafyaya, müzikten dinler tarihine hemen her konuda kalem oynatmış ve okuyucularını her alandan haberdar etmek isteyen bir gazeteci, bir ansiklopedisttir.
Şeytankaya Tıl
Kıssadan Hisse Kitap Açıklaması
Bütün bir Tanzimat ve Servet-i Fünun devirlerini ve hatta Meşrutiyet devrinin de ilk yıllarını eserleriyle dolduran Ahmet Mithat Efendi’nin birden çok sıfatı vardır: Gazeteci, hikâye ve roman yazarı, tarihçi, ilahiyatçı, felsefeci... O, bütün bu alanlarda ciltler dolusu eseri bulunan, edebiyattan coğrafyaya, müzikten dinler tarihine hemen her konuda kalem oynatmış ve okuyucularını her alandan haberdar etmek isteyen bir gazeteci, bir ansiklopedisttir.
Kıssadan Hisse, Ah
Salgında Öyküler Kitap Açıklaması
Yaşadığımız salgın günleri geçip gitse de, bu yaşanılmışları unutursak yazık olur elbet. Birçok şey boşa gitmiş olur. Çekilen acılar hadi neyse ama ölenler boşa ölmüş olur. Hele hele, o ölecekleri kurtarmak için ölenler, hepten boşa ölmüş olur. Bunca yazıklanmaya hiç de aldırış etmiyor olabilir gelecek. Ama o gelecekte bu koronanın –ya da ona benzeyen bir başka salgının– bir gün karşımıza yine dikilmeyeceği nereden belli ki?.. Evet, limon arıyorsanız işte burada!
Ay Demir - Günümüz Türkçesiyle - Türk Edebiyatı Klasikleri 70 Kitap Açıklaması Ay Demir romanı, Çarlık Rusyası boyunduruğu altındaki Türkleri özgürleştirmek isteyen Demir’in hikâyesini konu edinir. Turan idealiyle yola çıkan Demir, oradaki Türklerle kardeşlik bağını yeniden kurmak, onları aydınlatıp esaretten kurtarmak arzusunda barışçıl ve mistik bir doktordur. Çektiği sıkıntılara rağmen yılmayan bu idealist gencin mücadelesine adanmışlığın gölgesinde yaşanamayan, ülküye feda edilen ulvi bir aşk da eşlik e
Ay Demir romanı, Çarlık Rusyası boyunduruğu altındaki Türkleri özgürleştirmek isteyen Demir’in hikâyesini konu edinir. Turan idealiyle yola çıkan Demir, oradaki Türklerle kardeşlik bağını yeniden kurmak, onları aydınlatıp esaretten kurtarmak arzusunda barışçıl ve mistik bir doktordur. Çektiği sıkıntılara rağmen yılmayan bu idealist gencin mücadelesine adanmışlığın gölgesinde yaşanamayan, ülküye feda edilen ulvi bir aşk da eşlik eder. Çocukluğu hürriyetperver muhalif subaylar arasında geçen, aydınlanma fikir
Şık romanı, edebiyat dünyasına attığım ilk adımdır. Okurlar bu yaşlı hikâyede, şimdiki Hüseyin Rahmi’nin acemi, nahif, cılız, fakat ileride bolca meyve vermeye yetenekli bir fidanını göreceklerdir. (…) Okuyunuz efendim, okuyunuz. Gençliğimin ihtiyarlığımdan çok neşeli ve daha güldürücü olduğunu göreceksiniz... Çünkü ben bile kendi kendime bayıla bayıla güldüm. Romanda, Şâtırzâde Şöhret Bey namında bir zamane delikanlısının akıllara ziyan serüveniyle bir vakitten beri benimsenen Batılılaşma ideolojisinin, to
Şık romanı, edebiyat dünyasına attığım ilk adımdır. Okurlar bu yaşlı hikâyede, şimdiki Hüseyin Rahmi’nin acemi, nahif, cılız, fakat ileride bolca meyve vermeye yetenekli bir fidanını göreceklerdir. (…) Okuyunuz efendim, okuyunuz. Gençliğimin ihtiyarlığımdan çok neşeli ve daha güldürücü olduğunu göreceksiniz... Çünkü ben bile kendi kendime bayıla bayıla güldüm. Romanda, Şâtırzâde Şöhret Bey namında bir zamane delikanlısının akıllara ziyan serüveniyle bir vakitten beri benimsenen Batılılaşma ideolojisinin, to
Bu kokona karısı geleli bizim yalıyı periler istila etti. El ayak hemen çekilir çekilmez ne hikmet bilmem, şu sofadaki lamba kendi kendine sönüyor. Ortalık zifirî karanlık kesiliyor. Ondan sonra evin içinde bir pıtırtı bir çıtırtıdır gidiyor... Şu yalıda doğmadımsa büyüdüm. Şimdiye kadar buralarda ne cin vardı ne şeytan! Ben biliyorum ya! Bu pıtırdayan şeytanlar murabiye midir, kurabiye midir, matmazel midir, müptezel midir, ne karın ağrısıysa işte o karının fistanından dökülüyor. “Hikâyede elbette zamanın
Toplam 835 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 20-40 /
Aktif Sayfa : 2
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.