İkinci Dünya Savaşı sonrası düşünce tarihine damgasını vuran kitaplardan biri kabul edilen Kültürlerin Yorumlanması, sadece kültür kavramını yeniden tanımlamakla kalmaz, yorumun işleyişine, kapsam ve yetki alanına dair yepyeni bir değerlendirme sunar. Geertz, 70'lerde altın çağını yaşayan, yapıları ve belirlenimleriyle sosyolojinin hükümranlığının altını oyar. 1973'te bir araya getirdiği bu makalelerine metodolojik bir çatı kurmak adına ortaya attığı YoğunBetimleme kuramı sosyal bilimlerde bir paradigma değ
Çağımızın en önemli sosyal bilimcilerinden Zygmunt Bauman, 2017 yılında yazdığı bu son kitabında, yaşamı boyunca ilgilendiği pek çok konuyu bir arada tartışıyor: eşitsizlik, toplumsal değişim, teknik ve teknoloji, iletişim çağı ve sosyal medya, parçalanma, geçmiş ve gelecek, ütopya ve distopya...
Dünyanın gidişatına dair kritik soruları, çağdaş toplumun koşullarını gerçekçi bir bakış açısıyla kabullenerek soran yazar, on yıllarca süren çalışmalarının getirdiği bilgelikle, kapitalizmin ve akışkan modernliği
Kültür ve Emperyalizm, Edward W. Said'in Şarkiyatçılık'la başladığı tasarının bir parçası: Bir yandan kültürün, Batı yüksek kültürünün emperyalizmle ilişkisini sorguluyor, bu ilişkiyi ortaya çıkarmaya çalışıyor; bir yandan da maruz kalanların, sömürgeleştirilenlerin emperyalizme düşünsel ve edebi direnişlerini inceliyor.
Kitaptaki incelemeler Batı romanı ve müziğine; Joseph Conrad, Jane Austen, Charles Dickens, Rudyard Kipling, Albert Camus, André Gide gibi yazarların yanı sıra Verdi'nin Aida'sına yoğunlaş
Batılı karar mekani̇zmaları büyük oranda i̇nternetten bahsederken yerel ve küresel sınırların açık bi̇çi̇mde çi̇zi̇lmi̇ş olduğunu varsayarak konuşmayı sürdürüyorlar. Fakat gelin görün ki bu hi̇çbi̇r zaman mümkün olmamış bi̇r varsayım. Dünyada i̇nternet kullanımını yaygınlaştırıp kendi ülkelerinde kısıtlamaya çalışan batılı poli̇ti̇kacıların en büyük i̇ki̇lemi̇ wi̇ki̇leaks i̇le i̇yi̇ce ayyuka çıktı. Daha kötüsü, batılı si̇yasetçi̇ler, i̇nternet özgürlüğüne yöneli̇k tehdi̇tleri̇n büyük kısmının kendi̇ ülkeler
Çağdaş sosyal bilim dünyasına damgasını vurmuş isimlerden biri olan Pierre Bourdieu, incelediği alanlar açısından büyük bir çeşitlilik gösteren eserleriyle, dünyanın dört bir yanında, çeşitli disiplinlerden araştırmacıları etkilemeye devam ediyor. Bourdieu sosyolojisine genel bir bakış sunan bu kitap üç ana bölümden oluşuyor: Loïc Wacquant, ilk bölümde Bourdieu sosyolojisinin yapısını ve mantığını derli toplu ama son derece derinlikli bir biçimde değerlendiriyor. İkinci bölümde Bourdieu, Wacquant'la yaptığı
Eğitim ve oy hakkı gibi temel kazanımlardan emek sorunu, kürtaj hakkı, eşit işe eşit ücret mücadelesine evrilen feminist hareket ve düşünce, yalnızca beyaz ve heteroseksüel kadınların toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle maruz kaldıkları dezavantajlara başkaldırmanın sınırlarını özellikle kölelik ve sömürgecilik karşıtı hareketlerin de etkisiyle aşarak bugün artık çok farklı düzeylerde tartışılmaktadır.
Ancak bu çoğullaşma doğal olarak çeşitli soruları da beraberinde getirmektedir; örneğin farklı coğra
İster bir apartman dairesinde yaşıyor olalım, ister bir köy ya da dağ evinde, gündelik hayatımızdaki alışkanlıklar, mekânı düzenleme ve değerlendirme biçimleri, kullandığımız eşyalar ve onlarla ilişkilerimizle, farkında olarak veya olmayarak... bir dünya inşa ederiz. Yeni taşındığımız bir ev ile kuracağımız bağlarda, gelecekte bu mekânda yapmak istediklerimize dair hayallerden çok... ortaklaşa inşa ettiğimiz bir mekân kültürünün kolektif hafızamızda bıraktığı derin izlerin payı vardır. Biz burada ika
Ferhunde Özbay Anısına hazırlanan bu kitap, 9 Mart 2018'de Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü ev sahipliğinde düzenlenen Birinci Ferhunde Özbay Anma Konferansı: Türkiye'de Aile, Evlilik ve Kadın İstihdamıbaşlıklı konferansta yapılan sunumların yeniden kaleme alınarak bir araya getirildiği makalelerden oluşuyor.
Ferhunde Özbay göç, gençlik, demografik davranışlar, kadın bedeni ve emeği alanında yaptığı çalışmalarla ve Türkiye toplumunun demografik yapısının zaman içinde nasıl değiştiğini siyasi iktidarın
(Çok Tanrılılıktan Tek Tanrılığa Kutsal Ve Kurbanlık Mekanizmaları)
Hepimizin dilinde, medyanın sürekli farklı biçimlerde, reality show'larda ya da haberler adı altında bize sunduğu kurbanlar silsilesi, neden bu kadar el eriminde, hayatlarımızın içindedirler? Televizyonlarda gördüğümüz, dünyanın öteki ucundaki felaketzedeler, doğal afet ve savaş kurbanlarıyla özdeşleşerek, ölümün şiddetine maruz kalmış bu insanlar için neden bu denli kolaylıkla hep birlikte ağlanır, hatta toplumsal dayanışmaya dönüşerek, y
Emile Durkheim, akademik yaşamı boyunca eğitim hakkında ders vermeye ve yazmaya aralıksız devam etmiş ve eğitimin kuram-pratik taraflarına, ahlakla kesiştiği alanlara çok dikkat göstermiştir. Bu konudaki çalışmalarının çoğu ölümünden sonra yayımlanmış ve çoğunlukla öğrencilerinin notlarına dayanmıştır. 2. Dünya Savaşı'ndan sonra İngilizceye tercüme edilmiştir. Bununla birlikte eğitim filozofları, Durkheim'ın fikirlerinin modern eğitime uygulanabilir olduğunu her geçen gün daha fazla dile getirmektedir.Bu ki
İçinde bulunduğumuz yüzyıl büyük bir alt üst oluşun belirginleştiği, coğrafya farkı gözetmeden tutuşup yayıldığı büyük yangınlara sahne olmaktadır. Toplumsal hareketler geçmişteki büyük devrimlerin illa benzeri ya da tekrarı olmaksızın, ancak etkisini daha fazla görünür hale getirerek canlılıklarını muhafaza ediyorlar. Yeni toplumsal hareketler aslında eskinin direnç mekanizmaları, itiraz sebepleri ya da karşı çıkış pratiklerine yaslanarak başka biçimler altında var oluyor. Dolayısıyla toplumsal hareketler,
Günümüzde kendileri de itiraf edemedikleri bir cemaatin mensubu olan çoğu kimse cemaatlerin kişinin özgürlük ihtiyacı silikleştirdiğini, devre dışı bıraktığını tekrar edip duruyor.
Sıbğatullah Kaya'nın meseleyi dini ve sosyolojik açıdan ele aldığı Cemaatler kitabında öne sürülen argümanlar ve insanların cemaatle birlikte var olma süreçlerine eğilme tarzı oldukça ufuk açıcı. 15 Temmuz darbe girişiminden sonraki tartışmaların, yüzleşmelerin ve uzlaşmaların sürdürüldüğü bir diyalog zeminine dönüşmesi gerektiği
Unutmak, toplum için olduğu kadar birey için de bir zorunluluktur. İçinde bulunulan zamanın, şu anın ve bekleyişin tadına varmak için unutmayı bilmek gerekir; ancak unutmak bellek için de bir ihtiyaçtır: Uzak geçmişe ulaşabilmek için yakın geçmişi unutmak gerekir.
Alışılagelmiş kuramsal antropolojik/etnografik söylemin ötesinde, insanın dünyadaki mevcudiyet anlarının yazınsal sınırlarında gezinen Augé'den unutma üzerine cesur bir kitap. Yaşamı anlatı olarak kuran bellekte içkin olarak bulunan unutma'dan
SOSYALİZMİN TARİHİYLE İLGİLİ MERAK ETTİĞİNİZ HER ŞEY BU KİTAPTA!
Bir zamanlar baskı ile ilişkilendirilen sosyalizm, bugünlerde herkesin gözünün üstünde olduğu, insanların
günlük hayatlarında vergilendirme, sağlık hizmetleri ve eğitim sistemleri gibi önemli meselelerle yer etmiş bir
konudur. Üstelik günümüzün karmaşık siyasi ikliminde, giderek daha fazla sayıda siyasi aday sosyalist veya
demokratik sosyalist politikaları savunmaktadır.
Peki ama sosyalizm nedir? Sosyalist düşüncenin kökleri nerey
Sovyetler Birliği'nin çöküşünün ardından zaferini ilan eden dizginsiz kapitalizm, kendi yarattığı için çözüm getiremeyeceği felaketlerle yüz yüze bugün. Artık insan türü olarak bozduklarımızı küçük rötuşlarla düzeltip kendi çıkarımıza kullanacağımız bütünsel, organik bir döngü varsaymamız mümkün değil. Kapitalist gerçekçilik de, hepimizi bambu bisikletlerde hayal eden ideolojik ikizi kapitalist romans da çare sunmuyor.
Melankoliye kapılmamak için bize alternatif bir gerçekçilik gerek, diyor McKenzie Wark:
İÇERİK TANITIMI: Toplumların esenliği ve gelişmişliği çoğu iktisatçı ve siyasetçi tarafından büyüme kavramıyla
açıklanıyor. Farklı siyasi ve iktisadi görüşlerin büyüme konusunda anlaştığını görüyoruz. Günümüzdeki hızlı
yoksullaşma, artan eşitsizlikler ve toplumsal-ekolojik felaketler de egemen söyleme göre büyüme eksikliğinin ya da
azgelişmişliğin sonuçlarıdır: Büyümeyen, yerinde sayan, ölür. Elinizdeki kitap ise bu sorunların nedeninin tam da
büyüme olduğunu, büyümenin aşırı masraflı, ekolojik açıdan sürdü
Nuray Mert
İslâm'ın siyasallaşması ve İslâmcılığın seyri (III):
Arap milliyetçiliği, İslâmcılık ve Oryantalizm
Göze Orhon
Modernlikten kaçış: Kolektif nostalji ve Yeni Türkiye'nin toprağa dönenleri
Erol Demir
Kasabada değişme ve modernleşme:
Mübeccel B. Kıray'ın Ereğli'sine karşılaştırmalı bir bakış
Selim Rumi Civralı
Almanya, sportif entegrasyon ve biz çatısı
Gül Yaşartürk
Ana Yurdu'nda yazmanın ve hazzın imkânları
DEĞİNİ
Bilge Ulusman
Kimin Kanonu: Geç Osmanlı-Erken Cumhuriyet Döneminde
Kadın Sanatçılar:
1990'lardan bu yana ürettiği bilimsel çalışmalarla Fransa'nın en önemli sosyologlarından biri olan Bernard
Lahire, Türkçeye tercüme edilen bu ilk eseriyle Charlie Hebdo'nun ve France Inter'in eski direktörü olan
Philippe Val'in son yıllarda sosyolojinin mazeret kültürü ürettiği suçlamalarına karşı neredeyse bilimsel
bir manifesto kaleme alıyor. Özelde Fransa'da ve Batı dünyasında yalnızca sosyal bilimcileri değil,
gazetecileri de etkisi altına aldığı iddia edilen sosyolojizm suçlamalarının; terörizme, suça,
Hermetik Felsefe ve İlgili Akımlar Tarihi Merkezinde araştırma görevlisi olan Egil Asprem ile Karşılaştırmalı din çalışmaları uzmanı Kennet Granholm, Ezoterizm'deki makalelerle okura, şimdiye kadar büyük ölçüde ihmal edilmiş çağdaş ezoterik söyleme dair geniş bir bilgi yelpazesi sunuyor. Disiplinlerarası bir çalışma olarak Ezoterizm, günümüz Batı ezoterik düşüncesinin karmaşık dünyasına kapsamlı bir bakış ve değerlendirme sağlamanın yanı sıra, yeni meseleler üzerinde de durarak farklı olanaklar sunuyor. Gü
Toplam 299 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 40-60 /
Aktif Sayfa : 3
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.