Seksek oyunu, ayağın ucuyla itilen bir taşla oynanır. Oyun elemanları şunlar: kaldırım, irice bir çakıltaşı, ayakkabı ve tebeşirle çizilmiş güzel bir çizgi, renkli tebeşir tercih edilir. En üstünde çizginin Gökyüzü hanesi bulunur ve en altta Yeryüzü; taşı iteleye iteleye Gökyüzü'ne ulaşmak çok zordur; ne denli nişan alsan, ne denli dikkatlice atsan ve itelesen de zordur, taş çizgi üstüne gelir veya çizgi dışına çıkar.
Julio Cortázar'ın başyapıtı Seksek, ilk yayımlandığı 1963 senesinden beri Latin Amerika e
1973 yılında, iri-yarı, siyah saçlı, sakallı bir sinema yönetmeni, askeri darbenin hemen ardından Şili´den kaçtı. On iki yıl sonra, zayıflamış, saçlarının rengi açılmış, sakalını kesmiş olarak geri döndü; sahte bir pasaportla, sahte bir ad altında, sahte bir geçmiş ve sahte bir eşle. Bu öykü, Pinochet yönetimi altındaki Şili´de hayatın nasıl olduğunu gerçek boyutlarıyla dünyanın gözleri önüne sermek uğruna özgürlüğünü tehlikeye atarak Şili´ye gizlice giren Miguel Litt¡n´in öyküsüdür. Ünlü yazar Gabriel Garc
Haber 28 Şubat 1955'te öğrenildi: Kolombia Deniz Kuvvetlerine bağlı Caldas adlı bir muhribin mürettebatından sekiz kişi Antiller denizinde fırtınaya tutulan bu muhripten denize düşüp kayboldu. Mobil kenti tersanelerinde onarıldıktan sonra Alabama'dan ayrılıp Cartagenaya gitmekte olan muhrip, faciadan yüz yirmi dakika sonra bu limana ulaştı. Panama Kanalının denetiminden sorumlu Birleşik Devletler askeri birliklerinin ve Güney Karaibler bölgesindeki öbür yardım kuruluşlarının da katılmasıyla kazazedelerin ar
Geçemez huylu huyundan ve Necati Behçet
Bir kısık ezgi arar fanfar u boru yerine
Dost Meclislerinde Kasideler, Necatigil arşivinde bulunan kendi yazdığı kaside ve gazellerin çevresinde oluştu.
Her şiir bir anıya, bir fotoğraf albümüne uzanıyor. Çay partisi, piknik, yılbaşı, mezuniyet, misafirlik, ödül, doğum, emeklilik, uğurlama gibi teşekkür ve tebrik günlerini Necatigil şiirle taçlandırarak bir geleneği sürdürürken kızı Ayşe Sarısayın da bu şiirlerin hikayelerini anılarına, tanıklıklara dayanarak, ki
Evin kendisi, çocuğun hafızasında Mor Salkımlı Ev yaftasını taşır. Bu ev, yarım asırdan ziyade, bazan da her gece, bu küçük kızın rüyalarına girmiştir. Arka taraftaki bahçeye nazır pencereler, çifte merdivenlerin sahanlıklarındaki ince uzun pencereleri, baştan başa mor salkımlıdır ve akşam güneşinde mor çiçekler arasında camlar birer ateş levhası gibi parlar.
İngilizce edebiyatı duayenimiz Mina Urgan Bir Dinozorun Anılarında açıkyürekli, yalın ve naif bir dille anlatıyor; kendini, çevresindekileri ve bir coğrafyada olan biteni... Halide Edip, Necip Fazıl, Abidin Dino, Neyzen Tevfik, Sait Faik, Yahya Kemal, Ahmet Haşim, Atatürk ve başka pek çok isimle zenginleşmiş bir ömrü...
Oğuz Atay'ı ayaküstü ve o kadar az gördüm ki, onunla ilgili ancak bir tek izlenim edindim: Koskocaman bir kediye benziyordu tıpkı. Çok kocaman ve çok güzel bir kediye öyle benziyordu ki, on
Ben ilkokula gittiğim yıllarda öğretmenimiz bize Kelime Defteri tuttururdu. Alfabetik fihrist formunda, ince uzun bir defterdi bu. Türkçe dersi sırasında karşılaştığımız yeni bir kelimeyi ve onun anlamını günlük defterimize değil Kelime Defterine yazar, karşı tarafta cümle içinde kullanırdık. Böylece kendimize ait sözlüğümüz oluşurdu.
Şimdi ben de kendi kelimelerimi merak ediyorum ve onları bir araya getirerek cümle içinde kullanmayı deniyorum. Bir tür Kelime Defteri çıkarmak istiyorum kısacası. Bir de m
Bir ağacın dalları gibiydik, diyor Kemal Özer, 1950 kuşağından dostlarını anarken. Arkadaş Mektupları'nda bu çok dallı ağacın üç ismi Erdal Öz, Adnan Özyalçıner ve Kemal Özer'in 1955 ile 1973 yılları arasında yazdıkları mektuplar bir araya getirildi.
Erdal Öz, Kendimin o yıllardaki görüntüsünü buluyorum, diyerek arkadaşlarına yazdığı mektupların bir dönemin belleğini nasıl kayda geçirdiğine işaret ederken Kemal Özer de mektupları sayesinde kendisiyle yüzleşme olanağı yakaladığını dile getiriyor: Özellikle
12 Eylül cuntasının toplumsal tahribatının sonuçlarını istatistiki veri olmaktan çıkaran ve o günleri yaşayanların tanıklığına dayanan bu sözlü tarih çalışması, hem kurumsallaşmış işkencenin dehşetini hem de insanlığın tarihsel onurunu gözler önüne seriyor.
Yalnızca hainleri değil, bir bütün olarak toplumu ve gelecek kuşakların siyasal bilincini yok etmek adına tankla topla devreye sokulan bu örgütlü kimliksizleştirme politikasının başarıya ulaşan ve her şeye rağmen yenilgiye uğrayan yönlerini açıklıkla or
Etnolog yazar Marc Augé'den etnik-kurmaca olarak nitelendirdiği samimi bir anlatı: Evsiz Bir Adamın Güncesi.
Emekli olduktan sonra evini boşaltıp eşyalarını satarak arabasında yaşamaya başlayan bir adamın yerleşik düzenden, kök salmaktan ve bir yere bağlanmaktan uzak durmaya çalışmasının hikâyesi. Arka planda Paris sokakları, ucuz oteller, kalabalığın uğultusu ve her şeye rağmen yerleşik duygular.
'Her zaman kaçmayı düşledim. Bu düş, gecelerimin sürekli tekrar eden bir sahnesi oldu. Senaryo hiçbir zaman
'Geçmiş', 'bugün' dediğimiz şeyin içinde saklı duran bir anılar yumağı. Aynı zamanda gelecekten de kehanetler içeren bir yumak bu. Yaşadığımız her şey, ardımızdan yuvarlanıp birikerek 'şimdi'yi oluşturduğu için geçip gitmiş; kaybedilmiş bir şey de yok aslında. (...) Zamanın kendine ait bir şiddeti ve gücü var. Hatırladığımızda bize acı ve keder veren şeyler saklı içinde. Ama yaralarımızın merhemi de kabuğunun altında ve ne yazık ki Mısri'nin dediği gibi; bizim dermanımız, yine derdimizden başkası değil.
Er
Zweig gençlik dönemi yapıtlarından Kızıl'da öğrenim için Viyana'ya giden genç bir tıp öğrencisinin büyük kentin gerçekliğine uyum sağlama ve yetişkinliğe adım atma sürecini anlatır. Kendini birdenbire ailesinden uzakta soğuk bir odada yapyalnız bulan bu çocuksu genç adam, zamanla girdiği bunalımın etkisiyle hayallerinden, başlangıçta büyük bir hevesle sarıldığı tıp eğitiminden vazgeçme noktasına gelmiştir. Tam da o günlerde kızıla yakalanan ve yardımına ihtiyaç duyan bir kız çocuğu onu hayata geri çağırır..
Fitzgerald, Birinci Dünya Savaşı sonrası Amerikası'nın farklı yanlarını buluşturduğu, ışıltılı salonlardan başlayıp sokak gösterilerine uzanan 1 Mayıs'la Caz Çağı'nın gelişini ilan ediyor.
Savaş sonrası Amerika'da hayat normale dönmeye başlar. Birkaç yıl önce üniversiteden mezun olan gençler savaştan sonra verilecek en büyük öğrenci balosuna gitmek için New York'ta buluşurlar. Gençler şatafatlı balo salonunda eğlenirken arkadaki küçük odada alkol yasağını delmenin yollarını arayan, savaştan yeni dönmüş iki
Bitmedi Daha, Türkiye'nin eşi benzeri görülmemiş bir devrimci uyanış ve kabarma dalgasına sahne olan 1968-1980 arasındaki o coşkulu yıllarının kaydını düşmüştü. Sürüyor O Kavga ise umudun yerini daha karanlık bir atmosfere bıraktığı ve mücadelenin biçim değiştirdiği 12 Eylül sonrasına odaklanıyor.
H. Selim Açan, sokaklardan yükselen seslerin cezaevlerinde boğulmaya çalışıldığı, kitlesel tutuklamaların ve her türden zorbalığın toplumsal bir yılgınlığa yol açtığı bir dönemde, her şeye rağmen, o havalarda da
El-Gabal, Elagabalus ya da Heliogabalos... Üçüncü yüzyılda yıkılmakla karşı karşıya kalan Roma'nın kendini günaha ve deliliğe kaptırmış sapkın imparatoru olmasının dışında, yetiştiği Suriye topraklarının kavurucu güneşini sembolize eden kudretli bir Pagan rahip ve Doğu'yla yaşanan büyük karşılaşmanın ilk şeytani kahramanıdır o. Hermafrodit mitin tecessümü, Güneş'e ve kara taşa tapan Heliogabalos, Taçlı Simyacı olmaktan önce bir anarşisttir.
Kuşağının en sarsıcı şairlerinden birinin elinden çıkmış Taçlı Ana
Bu mektuplar hem inandıkları ve savundukları uğruna gözünü kırpmadan ilerleyenlerin manifestosu hem de şiddetli bir hezeyan ve melankoli okyanusunda boğulmak üzere olan dâhilerin son çırpınışıdır; bazen ölüme yürüyenlerin arzuladığı bir son, bazen de dirimi bir an daha uzatabilmenin mazeretidir.
Arthur Rimbaud'dan Voltaire'e, Proust'tan Chopin'e, Tolstoy'dan Woolf'a, Zola'dan Hugo'ya, Kafka'dan Lafargue'a adı insanlık tarihine kazınan nice şair, yazar, müzisyen ve düşünürün, hayatla olan bağları kesintiye
Yaşananların ışığı altında, yaşanacak yeni bir yüzyıla doğru...
Vehbi Koç'un 1972 senesine kadarki yaşamını okurlara sunduğu ilk kitap olan Hayat Hikayem 1973 yılında yayımlandı. 1970'li yılların başından itibaren yaşadığı günleri, iş ve hayat tecrübelerini ise 1987 yılında yayımlanan Hatıralarım, Görüşlerim, Öğütlerim kitabında anlattı. Vehbi Koç'un ilk kitabının önsözündeki şu sözleri her iki kitabın da yazılış amacını çok iyi anlatmaktadır: Ben, Cumhuriyet devrinde yetişen bir işadamıyım. Elli yılı aşan
İstanbul'da yaşayıp'da bir türlü İstanbullu olamayanları, bir türlü yaşayamayanları hiç anlayamadım, diyen Haluk Dursun İstanbul'da Yaşama Sanatı ile İstanbul'u yaşamak isteyenlere rehber bir kitap sunuyor.
İstanbulluların, İstanbul'u sevmesi için tanıması, geçmişteki önemini ve tarihî güzelliklerini bilmesi gerekir. Yeni İstanbullu, eski hemşehrilerinin nasıl yaşadığını, hangi güzellik ortamı içinde bulunduğunu görüp tadamamış olsa bile, en azından duyabilmeli, öğrenebilmeli ve imrenebilmelidir. Günümüzde
Edebiyatımızda günlüğün bir tür olarak kabul görmesindeki tartışmasız rolüyle, Türkçenin hem kazıcısı hem kuyumcusu Salâh Birsel Aynalar Günlüğü'nde kendisiyle ve okuruyla mahrem söyleşisine devam ediyor. Günlük türünde bir esere verilen ilk ödülün de sahibi olan Birsel, Günlükler dizisinin bu üçüncü kitabında 1986-1988 yılları arasındaki, yetmişlerine yaklaştığı günleri paylaşıyor. Yaşlılık ve ölüm rüzgârlarının efil efil estiği sayfalarda edebiyatın yakın ve uzak karakterleri canlanıyor, Edip Cansever'in
Savaş Öncesi Günlükleri, gözünü budaktan sakınmayan bir yazarın, George Orwell'ın yaşamından kesitler sunan kişisel kayıtlardır. Edebi eserleri kadar siyasi yönelimleri ve güncel politikayla çetrefil ilişkisiyle de konuşulan Orwell'ın doğa gözlemlerine, işçi sınıfına, yemek tariflerine, II. Dünya Savaşı'nın tezahürlerine ve dönemin siyasi gelişmelerine dair düştüğü, gazete kupürlerine ek olarak kendi çizimleriyle de desteklenen basit ama sistemli bu notlar, yazarın naif ve korunaklı dünyasına, hassasiyetler
Toplam 540 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 200-220 /
Aktif Sayfa : 11
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.