Toplumumuzda dejenere olan kavramlara ne yazık ki 'imân' kelimesi de katılmıştır. Hemen herkes kendisini 'ben de müslümanım' deme zorunluluğunda görmektedir. Ancak ezici çoğunluğu 'ben de müslümanım' diyen bu toplum, ne yazık ki imân esasları, İslâm şeriatı karşısında lakayd davranmakta, bir çokları kendi yanlış düşüncesini düzeltme yerine imânın ilkelerini inkâra kalkışmaktalar. 'İnsanlar imân ettik demekle bırakılacaklarını mı sanıyorlar' ilahî buyruğunda ifade ettiği gibi iman, mükellefiyet, hak ve sorum
İlk zamanlar, Peyamberlerle alay etmekle başlayan mücadele zamanla genişlemiştir. Peygamberlerini müdafaa eden tabileri ile küfür ordusu arasında şiddetli çarpışmalar meydana gelmiştir. Böylece insanlık alemi, iki gruba ayrılmıştır: İNANANLAR ve İNANMAYANLAR . Aslında ümitsizlik iman zayıflığındandır. İmanı tam olan bir mü´min Alla´dan başka kimseden korkmaz. tevekkülü tam olana kimse zarar veremez.
Mümin-Kâfir
Vecdimin Penceresinden
Bir Pırıltı Binbir Işık
MÜMİN - KÂFİR: Diyalog tarzında kaleme alınan eserde, iman ve küfür kutuplarını temsilen Mümin ve Kâfir isimli iki hayali kişi, çeşitli konularda tartışır ve birbirilerine fikrî üstünlük kurmaya çalışır. Gerçekte ise Mümin, karşısında sadece soru sormaya, itiraza ve inkara memur Kâfir vasıtasiyle her inanmış insanın sahip olması gereken sâf iman ve fikir diyalektiğini temsil eden ve ortaya koyan ideal tipten bir örnektir.
İnsan, İspat, Akıl,
İslam Cenab-ı Hakk`ın insanlığa olan rehberliğinden ibarettir. O, herhangi bir insan topluluğunun dini olmadığı gibi muayyen bir ülkeye de ait değildir. Cenab-ı Hakk`ın bütün peygamberleri, her asırda her yerde bu gerçek dini vaz etmişlerdir. Bunlardan sonuncusu, en sonuncusu, mütekamil ve tamamlanmış olan en yeni şekli, Hz. Muhammed (S.A.V)`e vahyedilmiştir. O, bu misyonu en mükemmel bir biçimde yerine getirmiş ve İslam`ın temeli üzerine muhteşem bir medeniyet tesis etmiştir. Doğu veya batı aleminden hangi
Şüphesiz ki; müslüman için imân ettikten sonra en önemli iş, imânın ne mânâya geldiğini bilmesi, imân ettiği ilâhın özlelliklerini tanıması ve kendisinden neler istediğini öğrenmesidir. Başka bir ifadeyle, müslüman olması için söylemesi gereken La ilâhe illallah Muhammedun rasulullah kelime-i Tevhîdi´nin anlamı ve içeriğini kavramasıdır. Said Havva, işte bu eseriyle; İlâh, Ma´bud, Rab kavramalarını açıklayarak kelime-i tevhîd´in gerçek mânâsının anlaşılmasını sağlamaktadır. Ayrıca şehâdeti bozan durumlar ba
Toplam 45 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 40-60 /
Aktif Sayfa : 3
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.