Necip Fazıl Kısakürek´in iki ayrı konferansı... Her konferans, farklı tarih ve şehirlerde çeşitli defalar binlerce dinleyiciye hitaben verilmiş olup büyük ilgi doğurmuştur. 1949´da Büyük Doğu Cemiyetinin kuruluşundan itibaren Anadolu´yu bir uçtan öbür uca sarsan Necip Fazıl için, mevzuu ne olursa olsun verdiği her konferans, Tanzimattan beri gelen sahte inkılapların çürüttüğü ruh kökümüzü kurtarma, kainat çapında hesaba vurma, Türkün ruh ve madde dünyasını Batının da hayran olacağı ve içinde her derde deva

Elinizde ki eserin metni Necmeddin Ömer en- Nesefi (v:537/1142)'ye aittir. Kendisi hanefi fıkıhçı ve kelamcıdır. Tazıldığı tarihten itibaren büyük bir rağbet görmüş ve islam düntasına hızla yayılmış, üzerine elli civarında şerh yazılmıştır. Nesefi Akaidi Osmanlı medreselerindeve Ezher-i Şerif'te asırlar boyunca ders kitabı olarak okutulmuş, günümüzde de islam ülkelerinin çeşitli üniverstelerinde ve daha başka ilim çevrelerinde akaid sahasının ana kitabı olma vasfını korumaktadır. Risalenin en önemli özelliğ

İman-amel ilişkisi sorununa Kur’an-ı Kerim ekseninde cevap aramanın ne denli önemli olduğu aşikârdır; ancak iman-amel ilişkisi Kur’an açısından ele alınacaksa, imanın ve dinin gayesi ışığında işlenmeli; iman-amel etkileşimi açısından tahlil edilmeli; iman ile amelin birbirlerine ne tür bir etkide bulunduğu ortaya konmalıdır.

Akaid: Neye nasıl inanmamız gerektiği hakkında bilgi veren ilimdir. Dince inanılması zaruri olan temel esaslara Akaid ya da İnanç esasları denir. Akaid, Müslümanların inanıp bağlanması gereken şeylerdir. Tecezzi, bölünme kabul etmez. Birini inkar etmek tümünü inkar etmek anlamına gelir. İslam Akaidi'ne İman Esasları demek de mümkündür. İşte bu İman esaslarını ele alan ilme de Akaid İlmi denilir.

Akaid kelimesi; akide kelimesinin çoğuludur. Akîde kelimesi de sözlükte; gönülden bağlanılan, düğüm atmışcasına sağlam inanılan şey demektir. Dini literatürde akîde; inanılması zorunlu olan ilke (iman esası), çoğulu olan akaid kelimesi ise İslam dininde inanılması farz olan hususlar, iman esasları, dinin temel kural ve hükümleri anlamına gelmektedir. Buna göre, dinin temel kural ve hükümlerini oluşturan iman esaslarından bahseden ilme de akaid ilmi denir. İslam akaidinin ilk ve en önemli kaynağı Kur'an-ı Ke

Özellikle son zamanlarda başta İmâm-ı Âzam olmak üzere selef ulemâsına karşı bazı çevrelerce ucu iftiraya kadar varan küçümseyici bir takım iddialar ortaya atılmaktadır. Bu eserde son devrin mümtaz âlimlerinden Ekrem Doğanay Hoca´nın bu çevrelere ilmî cevaplarını, selef ulemâsının asıl değerini ana kaynaklarından bulacaksınız.

Bakmak ve görmek sözcükleri bize gözlerimizi çağrıştırır.Gözlerimizi bir yöne çevirdiğimizde, bakmış oluruz.Bakınca da görmüş oluruz.Ancak her bakan görmez, tıpkı gafillerin bakması gibi.Her gören de bakmaz, tıpkı rüya görenler gibi.Ünlü şair N.F.Kısakürek'in dediği gibi bu tür görmede göze ihtiyaç vardır: ''Niçin küçülüyor eşya uzakta? Gözsüz görüyorum rüyada, nasıl? Zamanın raksı ne bir yuvarlakta? Sonum varmış, onu öğrensem asıl!''

Derviş dede'nin misafir geldiği oba obaların en bahtiyarı sayılırmış. Herkes onun sohbetini dinlemek için can atarmış. Derviş dedenin bazı kerametlerini görenler de varmış. Birçoğu ona evliya gözüyle bakarmış. Onun duasını almak duaların en güzeliymiş. Yaylaya sadece onları görmek onlara hikayeler anlatmak için gelirmiş.

Allaha, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, hayır ve şerri ile kadere ve ahiret gününe iman etmek; yolda insanlara rahatsızlık veren şeyleri kaldırmak; komşuya ikramda bulunmak; meşru yöneticiye itaat etmek; maddi ve şer2i hükme uygun olarak temizlenmek; hasedi terk etmek, kin tutmayı terk etmek, kızıp öfkelenmeyi terk etmek; vatanı sevmek... bütün bunlar imanın şubeleri olarak addedilmiştir. Bize göre bu imanın evrensel bir güven meselesi olarak ele alındığını göstermektir. İnsanın, ruhen güvende ol

Bu kitapta birçok insanın sorularına doyurucu ve tatminkar cevaplar vardır. Ben bu cevapları Kur'an-ı Kerim'den ve Hadis-i Şeriflerden derledim. Eski ve yeni temel kitap ce güvenilir kaynaklarda bulunan ilmi derinliğe haiz alimlerin ve kendilerini allah'a adayan fakihlerin sözlerinden yola çıktım. Bu kitap; Tövbe kapısı ne zaman kapanacağından, ruhtan, ölümden, haşirden, berzah hayatından, kıyamet gününden, sırattan, cennet ve cehennemin özelliklerdinden ve onlara götüren amellerden bahseder.

İbni Teymiyye genelde bütün İslam aleminde unutturulmaya çalışılmış, ülkemizde ise hemen hemen hiç tanınmamasına rağmen, hakkında rastgele sözler söylenmiş mücahit bir İslam alimidir. İslam dünyasında zaman zaman meydana gelen Kur' an' a ve Sünnet' e dönüş hareketlerinin oluşturduğu, canlı düşünce ve eylem ortamında İbni Teymiyye kendiliğinden gündeme gelmiştir. Kur' an' ın ve Sünnet' in sadık bir bendesi ve savunucusu olan İbni Teymiyye' nin elden ele dolaşan eserleri, bu canlı düşünce ve eylem ortamlarınd

İbni Teymiyye'nin bu risalesi, takva kavramı ve takva ehlinin nasıl olması gerektiği hususunda Kur'an ve hadise dayalı bir incelemedir. Teymiyye konuyu ortalama bir insanın anlayabileceği ve amel haline getirebileceği açıklıkta anlatmıştır. Ayrıca, insanın kalbine arız olan, hased, kin, aşk ve benzeri duyguları Kur'an ve hadise dayalı olarak ele almaktadır.

İslam´ın yanlış tebliğ ve kötü temsille aydınlık çehresinin karartıldığı günümüzde, onun doğru anlatılmasına ve doğru anlaşılmasına her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulduğu kanaatini taşıyoruz. Bunu Allah´ın lütuf ve keremiyle başarabilirsek, insan fıtratına çok uygun olan, insanın dünya ve ahiret mutluluğunun anahtarı olan bu dine, ona sırt çevirenlerin bile hasretle koşacağına inancımız tamdır.

Kısaca davranış bilgisi demek olan İlmihal, Rabbine, kendine ve içinde yaşadığı toplum ve çevreye karşı sorumlulukları olan ve bunu yerine getirme gücüne sahip olan insanın, kendisinden beklenenleri yerine getirmesinde ona klavuzluk etmeyi hedefleyen derli toplu bilgilerden ibarettir. İslam İlmihalimiz 2 cilt olarak hazırlanmış ve akaid, ibadetler, haramlar ve helaller, aile hayatı, ticaret ve sosyal hayat da dahil olmak üzere günlük hayatı kuşatan bütün dini ve fıkhi konu ve problemler ele alınmıştır.

Asrımızda, dinimizle ilgili cevabı zihinlerde oturmamış pek çok soru ve bu cevapsız soruların kıskacında bocalayan, gelgitler yaşayan pek çok insan var. Bu eserle, insanımızın inancına musallat olmuş, kafaları karıştıran ve pratik hayatta yanlış anlaşılıp yanlış uygulanan hususlar soru cevap tarzında izah edilmiştir.

Ömer Nasuhi Bilmen İman Hakikatleri´nde “Müslümanlığın en temel esası, İslâm Akaidi´dir. Temiz ve hikmetle dolu İslam inançları ile ruhunu, vicdanını aydınlatmayı başaramamış bir kimsenin Allah katında makbul, hakiki, akıl ve hikmete uygun bir dine nail olması için İslam inanç sistemine ait meseleleri en azından ana hatlarıyla bilip tasdik etmesi gerekir.” diyerek konunun önemine dikkat çekiyor. İman Hakikatleri, büyük âlim Ömer Nasuhi Bilmen´in kaleminden süzülerek okuyucuyla buluşan bir akaid risalesi.

Şii İmamiyye'nin on iki imamından altıncısı sayılan Ca'fer-i Sadık, Şia'nın fikri ve tarihi gelişiminde önemli bir yere sahiptir. O, hem dönemindeki Şiiliğin ve Şii fikirlerin tespiti, hem de yaşadığı dönemin genel fikir yapısının iyi anlaşılması açısından önemli bir şahsiyettir. Ca'fer-i Sadık'ın fikirleri - ona ait olan ya da ona nispeten edilen- Şiiliğin tarihi seyrini derinden etkilemiştir. Onun fikirleriyle birlikte gerçek şahsiyetinin ortaya çıkarılması, Şiilik ve İslam düşüncesinin umumi inkişafı aç

x