Ölüyor insan bir kere ama ölmekte kararsız
Sular yine kararlı akacak savaşlar kararında
Çarpışanlar yağmuru kıvamında bekleyecek
Buğdaylar ıslak ve ekmekler kömür karası
Ölüm kuzu renkli ezberlemiş yangın seslerini.
Yumuyor gözlerini açmadan ağzını, sınırlarını
Kolluyor, elleri kulaklarını saracak denli açık
Bundan belli unutulmadan kaybolmayacak düş
Dişlerini sızlatan limon tadında gün başlayacak
Yavaşça gülecek akşamın ufuk zarına bakarak.
Geçiyor devinmekte olan yaşlanmaya hürmeten
Bir gün eskiyecek cesa
sizden gittiğim merdivenden inerken,
kendimden indim
geriye dönüp baktım kapı aralığında gözleriniz
bana kapı aralığını gösteren gözleriniz
elimle kapatın dedim kapıyı, bazen eliyle konuşur
dilini yutunca insan
biliyorum, çıktığım merdivenlerden kederle
inmeyi de biliyorum, ben biliyorum
sıkmayın canınızı öyle kapı aralığından dünyaya
bakarken, merdivenden inişime
sıkmayın canınızı, ben sıkarım sizin yerinize dişlerimi
biter çoğu şey gibi bu merdiven
henüz başlamış bitmiş bir yolculuk, ucundan
kopmuş yarısı
Osman Yüksel Serdengeçti (1917-1983)
şiirlerinde Karazor, Kara Osman, Peşrevci, ısırgan,
Heccav, Mahkum, Bağrıyanık Ozan, Garip Aşık gibi
takma adlar kullanmıştır.
Elinizdeki kitapta onun bütün şiirleri bir araya
getirilmiştir. Şiirler, yayımladığı şiir kitapları
yanında, süreli yayınlardan ve yakın dostlarının
arşivlerinden temin edilmiştir. Hapishanede kendi
el yazısıyla tuttuğu bir şiir defterinden de
yararlanılmıştır.
Kitaptaki şiirler tarih sırasına göre sıralanmıştır.
Mümkün olduğu kadar ilk yayınları
Serhat Uyurkulak’ın yeni şiir kitabı Dünyalık’ta “Yol”, “Ada”, “Atlar ve Çocuklar” ve “Dönüş” başlıklarını taşıyan dört bölüm yer alıyor. Her bir başlık onu izleyen bölümü şekillendiren bir figürü ya da temayı ifade ediyor ve bu bölümleri ortak bir soru bir arada tutuyor: Acaba insan denilen varlığın bir dünyası var mıdır? Eğer varsa bu dünyanın insan için olanaklı kıldığı ya da ket vurduğu deneyim nedir?
Dünyalık başka başka özneler ve sesler aracılığıyla, lirik, epik ve anlatımcı şiirin olanaklarını se
Her zaman sessizdir oluşun masumiyeti
Ego primum tollo, nominor quoniam leo
Güçlü olan alır, güçlü olan kalır, güçlü olan güçtür
Güçsüzlerin yanında nefes al
Konuşamaz onlar, senin ruhuna bakarlar
Anlamadan edemezsin, gözleri olan hiçbir şeyi.
Sana belirsiz bir gölge veriyorum, al!
Al, bu ellerinde tuttuğun ölüm kalım.
Ruhumu emen havradan ve tüm kirli düşlerinden boş ol!
Sana yedeği bulunmaz bir sızıyı emrediyorum;
Kabaran su, katı toprak, biçilemeyen başak!
Ah, senin bir dokunman beni karanlığa soyacak.
Sana belirsiz bir gölge veriyorum, al!
Yeryüzünde değil burada göreceksin
Mucizenin en büyüğünü ey Cumhuriyet Şairi.
Süper hızlı trenlere inanır gibi uçaklara
İnanır gibi asfaltlara inanır gibi inanıyorum çünkü sana.
Göğsümden çünkü söküp attın cevşenimi
Delilik Bahçesi’nden şaşkınlığımı söküp attın.
Bir bir belledim seninle:
Apaçık Türkiyelidir Pir Sultan, III. Selim bürokrat
En büyük pişmanı İlhan Berk’tir Türkçenin
Gibi şeyleri bir bir seninle belledim biliyorsun
Biliyorsun kana ekmek doğramak
İntihar değildir
Dönülmez bir ülkede ve kesinkes!
Milli şair, devrimci, ulusal kahraman Sándor Petőfi’nin doğumun 200. yılı vesilesiyle, şairin 200’den fazla şiiri bir araya getirildi ve her biri Macarca aslından çevrildi. Macar Kültür Vakfı’nın desteği ve çok sayıda ismin özenli emeği sonucunda ortaya konan bu kitap, Petőfi’nin şiirlerinin Türkçedeki en güncel ve kapsamlı seçkisini içeriyor.
Bu seçki, yirmi altı yıllık kısa yaşamına bine yakın şiir sığdıran, Macar dili ve edebiyatı üzerindeki etkisini hâlâ sürdüren, Segesvár Savaşı’nın ardından aniden or
Öykücü, şair, denemeci, ressam ve psikiyatr Fikret Ürgüp’ün bütün eserlerinin üçüncü cildi olan ve Sevengül Sönmez tarafından yayına hazırlanan Yaşamak Sevinci, 1952-1970 yılları arasında, Yeditepe, Yeni İnsan, Yenilik, Varlık, Güney dergilerinde ve Cumhuriyet gazetesinde yayımladığı portreleri, edebiyat-sanat yazılarını, psikolog gözüyle yazdığı değerlendirmeleri ve “Amerika Mektupları”nı bir araya getiriyor. Öykü ve şiirleriyle edebiyatımızda ayrıksı bir yer edinen Fikret Ürgüp’ü bir deneme yazarı ve eleş
SEN VE BEN Halvet olunca başkadır eyvanda, sen ve ben! Sûrette ayrıyız ya biriz
canda, sen ve ben! Gülşen çiçeklenip açarak karşılar bizi, Çıktık mı seyre yan yana bostanda,
sen ve ben! Yıldızlar akşam imrenerek seyreder bizi, Mest eyleriz bakanları bir anda, sen ve
ben! Biz şimdi burdayız ama olsak şaşırma hiç, Birlikte aynı anda Horâsan’da, sen ve ben!
Sûrette gerçi biz bu fenâ handayız fakat, Gerçekte mutluyuz Şekeristan’da, sen ve ben!
Fotoğraftasın sarkık bıyıklarınla
Gözlerin yeni doğmuş tay bakışlı
Bir derede çimmişsin ıslak donun
Az ötedeki çalıda kuruyor
Arkadaşlarını bekliyorsun
Gelmeyecek olan arkadaşlarını
Gazeteler yazıyor radyolar isim isim
Sayıyor kimliklerini yaralı ya da ölü
Fotoğrafta sarkık bıyıkları
Ve artık yeri göğü
Görmeyen bakışlarıyla
Oradalar
Gelecekler
duvarlar bahçe olacak
kefen giyme modası geçtiğinde
kör yığınların üzerinde
yolculuk uzun sürecek
olgunlaşmamış çiçek olarak büyüdük
kalp gözüyle bak bu söylediklerime
buruk kutlanıyor geçmişimiz
başladı bizim böceklenme
“Bir de Hüseyin Peker var; çok yetenekli bir arkadaş, büyük gelişme gösterecek sanıyorum, umamayacağımız kadar büyük gelişmelere açık bir şair. Bir yerde şiirin gizini fark etmiş; bırakmıyor.”
yukarıya doğru yürüdüm, epeydir böyle
otların içinden: Kekik, pıtrak, diken
kokuyor gece uzun uzun düşen çiy
güneş henüz yok, ıslak gün
nemli toprak bulaşıyor paçalarıma
aldırmıyorum nicedir uzaklaştığım yere
günlerce böyle dalgın kendi halimde, baktım
şimdi geldiğim yeri eskiden tasarlamayan kendime
hangimiz hangimize gölge ve dargın diye
eğildim kendime baktım
otların içinde biri pıtrak, biri diken
hangisi diğeriyle özdeşti, hangisi değil
biri geçmişti, diğeri onu diken
Tatlı yağmur
Cici yağmur
Sözümü dinle
Bırak serçenin yakasını
Git tarlalara
Biliyorsun ya
Bekleyenler var
Seni oralarda
Yine yağmur
Camlardan baktırıyor bizi
Sokaklara
Nurullah Genç nice yazarların, şairlerin ilham kaynağı olan İstanbul tutkusu üzerinde duruyor, pek çok aşina semtin sokaklarında yürüyor şair duyarlığıyla...
yağmurun inceden yağdığı yerde
açan gül acıyı damıtır solar
ağustos böceği düşünce derde
içine kuşların sevdası dolar
ölü bir mahzene gömüldü kibir
artık sevsen de bir, sevmesen de bir
Kerkük Güldestesi'nde yer alan şiirler, Kerkük'le sınırlı olmayıp bütün bir Irak Türklüğünü sembolize etmektedir. Buradaki şiirler Telafer'den Mendeli'ye kadar uzanan Türkmenelicoğrafyasının bütün yerleşme merkezlerini içine almaktadır. Buna Kerkük Güldestesi adının verilmesinin başlıca sebebi, Irak Türklüğünün kültür merkezi ve kalbi durumunda olan Kerkük'ün üzerinde oynanan oyunlara karşı, bu sembolü daha bir öne çıkarmak içindir.
Güldestede yer alan mısralar, samimi ve içten gelen duygularla ifade edi
Çeyrek asırdır şiir yayımlamayı sürdüren Tamer Gülbek'in bu toplamda daha önce yayımlanmış olan beş şiir kitabının yanı sıra son kitabı Kaynak Metin de ilk kez okuyucu karşısına çıkıyor.
Çağdaşı şair ve eleştirmenlerin, günceli tüm zamanlara, mekânı geniş bir coğrafyaya yayan;geliştirdiği kendine özgü anlatı tekniği ve imge anlayışıyla yorgun sözcüklere tazelik kazandıran; lirizmden kendine has bir ironi ve zekâyla sıyrılan özgün bir şair olarak tanımladığı Tamer Gülbek, Zefiran, Suda Tuhaf Hareketler, G
...
uyanıp soyunup fevri kazalarında ben
kan olup hançerinde birden damlasam
ali kadar heybetimle yıkılsam secdesine diye
hasetimin koynundan en şahane kahrı
ona bunu vereceğim
ona çiçeğimi
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 20-40 /
Aktif Sayfa : 2
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.