Günümüzde mutluluk baskısı, hayatlarımızın seyrini ve yönünü belirleyen temel bir etkene dönüştü. Her fırsatta ve her alanda karşımıza çıkan pozitiflik salgınından sakınmak artık neredeyse mümkün değil. Mutluluk tali bir hedef veya slogan olmanın ötesinde, herkesin açıkça peşinde koştuğu bir ürün gibi görülüyor. Pozitif psikologlar, mutluluk uzmanları ve kişisel gelişim eğitmenlerinden oluşan yeni bir profesyoneller topluluğu, her fırsatta bireylere başarılı, sağlıklı ve iş
İnsan hayatı, dünyaya adım atıp ilk nefesini aldığı andan son nefesini verdiği ana kadar zorlu bir yolculuk… Kimi “doğuştan şanslı” olurken kimi ayakta kalmak adına meşakkatli bir mücadele veriyor. Yolun ve yolculuğun güçlüğü, bazen de insanın gözünü o kadar korkutuyor ki “kestirme bir yol” arayışına itiyor. Para, zenginlik, hayatın güçlüğünü önemli ölçüde gideren en temel enstrümanlar. Bunu zahmetsizce kazanmanın bir yolu da “piyangodan para çıkması”…
Şans oyunları, piyango, kumar; kolay yoldan para kaz
Tevazu
Tevazu kendimize, başkalarına ve bizi çevreleyen dünyaya, onu olduğu gibi algılamamızı sağlayacak şekilde yaklaşmanın yoludur. Bilimsel araştırmalar göstermiştir ki tevazu insan ilişkilerini güçlendirmeye, iş hayatında ilerlemeye ve toplumu daha iyi bir noktaya taşımaya katkı sağlar. Yadsınamaz bir güce sahiptir ve dönüştürücüdür.
Bugün artık modern bilimin kadim bilgeliği onadığı noktadayız: Tevazunun güçlü bir dönüştürücü etkiye sahip olduğunu biliyoruz.
Narsisizm bizi kendimizi aldattığımız bir
Psikanalitik Kişilik Çalışmaları ünlü İskoç psikanalist W. R. D. Fairbairn’in 1952’ye kadar çeşitli dergilerde yayımladığı ve psikanalize yaptığı yenilikçi katkıları ortaya koyan bir derleme. Bebeğin ve çocuğun ilişki ihtiyacını gelişiminin merkezine yerleştiren bu makaleler psikanaliz kuramında köklü bir değişiklik gerçekleştirdi; kişiliğin yapısı ve dinamiklerine dair tamamen yeni bir bakış açısı sundu.
Nesne ilişkileri kuramını işleyerek oluşturduğu ruhsal yapı modelini, bakım verenlerle ilk tecrübeleri
Engin Geçtan Edebiyatdışı Seti - 5 Kitap Takım - Hediyeli Kitap Açıklaması
Psikanaliz ve Sonrası
Psikodinamik Psikiyatri ve Normaldışı Davranışlar
Varoluş ve Psikiyatri
Kimbilir?
İnsan Olmak
Nasıl oluyor da bazı insanlar daha kolay ve güvenli ilişki kuruyorlar?
Neden bazıları ilişkilerde katı ve tutukken bazıları daha esnek?
Neden kimileri kolayca affederken kimileri yanlışlara ömür boyu takılıp kalıyor?
Neden bazı insanlar yeniliklere kolayca adapte olurken diğerleri acı çekiyor?
Neden bazılarımız için geçmişin atlatılması bu kadar zor ve gelecek kaygı dolu?
Neden kimi insanlar sorunlar karşısında korkusuzken bazıları en küçük bir sorunda pes edip yıkılıyor?
Zihin yargılarla
Başkalarıyla ilişkimizde, zaman zaman mola alabilir, araya mesafe koyabilir, hatta gerekirse karşımızdakinden tamamen vazgeçebiliriz. Oysa kendimizle ilişkimizde bunların hiçbiri mümkün değildir. Benliğimizle günün 24 saati, yılın 365 günü beraber yaşamak zorundayızdır, son nefesimize kadar. İyi de olsa kötü de olsa, bize aittir. O halde bu zorunlu ilişkiyi dostluğa dönüştürmek, daha huzurlu, daha mutlu, daha doygun bir hayat sürmenin anahtarı olarak görülebilir.
Kendiyle dost olmak, kendini sevmek mi de
İÇERİK TANITIMI: Bu kitap, psikolojinin bugüne dek geliştirdiği belki de en ilginç ancak en az anlaşılmış kuram olan
Geştalt kuramına dair, psikoloji tarihi içinde küçük bir “bellek tazeleme” çalışması sayılabilir. Amacımız, orijinal hali
hakkında çok az şey bilinen, bilinenlerin ise –kimi zaman tercüme eksiği veya hatalarından, kimi zaman da orijinal
eserlerin okunmamasından– ya çok eksik ya da düpedüz yanlış olduğu, dünyaya bambaşka gözlüklerle bakan bu
çarpıcı kurama biraz olsun “hakkını” iade etmek.
“İnsan yavrusu birçok yetenekle donanımlı olarak doğuyor. Bu yetenekler
çocukta birer tohum halindedir. Annesi, babası, akrabası veya
öğretmenleri gibi farklı yaşlarında çocuğun etrafında yaşayan insanlar
gelenekleri, hareketleri ve sözleriyle nasıl tesirler yaparlarsa çocuğun
doğuşunda mevcut olan yetenekleri bu tesirlere göre gelişir.
Çocuk doğduğu günden itibaren etrafındaki insanların tesirlerine tâbi
olduğu için terbiye o andan itibaren başlıyor demektir. Esasında ilk günler
ve ilk haftalarda bi
On yılı aşkın bir süredir on binlerce okurla buluşan kitabımızın
yeni yazılar eklenmiş, güncelliğini yitiren kimi yazıları elenmiş
yepyeni baskısını elinizde tutuyorsunuz. Okuyacağınız satırlar;
hayatın arka sokaklarında buldukları karşısında şaşırmış,
kendisine emanet edilen yükü taşımakta zorlanmış, sarp yokuşu tırmanmak isteyen ve ancak içindeki sızıyı dışarı taşırmakla,
yani yazmakla şifa bulacağını zanneden bir ‘yaralı şifacı’nın kalbinden dökülen satırlar. Dünya macerasında hepimiz yara
Hemen herkes hayatının bir noktasında büyük bir travma yaşar. Sevdiğimiz birinin ölümü, aile içi şiddet, ağır bir trafik kazası, elden ayaktan düşüren bir hastalık, bir doğal afet ya da savaş. Bu olaylar hayatımızı hiç beklenmedik şekillerde tersyüz eder. Kimileri yaşanan güçlüğe bağlı olarak yıllarca kronik stres yaşarken diğerleri içlerine kapanıp huysuz, öfkeli, depresif bir hale bürünür. Öte yandan psikolojik olarak dayanıklı kabul edilen birçok kişi de, karşılaştıkla
“SEVGİNİN VE ŞİDDETİN KAYNAĞI”
Sevginin ve Şiddetin Kaynağı 1964 yılında ilk kez yayımlandığında insanlık en yıkıcı silahlarını, nükleer füzeleri geliştirmeye başlamıştı. Sanayileşmiş bir dünyada egemen olan bürokratik ruh hayata karşı derin bir kayıtsızlık doğuruyordu. İnsanı böylesine bir şiddete yönlendiren şey ne olabilirdi?
Erich Fromm kişiliğin derinlerinde yer alan yıkma kapasitesini, narsisizmi ve ensest yaşamaya olan saplantıyı bir “çöküş sendromu” olarak görür. İnsan, tüm bu yok edici şiddetin
“SEVGİNİN VE ŞİDDETİN KAYNAĞI”
Sevginin ve Şiddetin Kaynağı 1964 yılında ilk kez yayımlandığında insanlık en yıkıcı silahlarını, nükleer füzeleri geliştirmeye başlamıştı. Sanayileşmiş bir dünyada egemen olan bürokratik ruh hayata karşı derin bir kayıtsızlık doğuruyordu. İnsanı böylesine bir şiddete yönlendiren şey ne olabilirdi?
Erich Fromm kişiliğin derinlerinde yer alan yıkma kapasitesini, narsisizmi ve ensest yaşamaya olan saplantıyı bir “çöküş sendromu” olarak görür. İnsan, tüm bu yok edici şiddetin
uzanmak istemeyen hastası bir seansta onun koltuğuna oturunca divana uzanıp seanslara öyle devam eden oyunbaz kimliğini. Psikanalizin kurucularına duyduğu minneti de elden bırakmadan bilinenlerin kirli ışığının bilinmeyeni görmeyi engellememesi için neler yapılabileceğini anlatıyor. Kâh çerçeve, teori gibi günümüz psikanalizinin önemli alanlarını açıklıyor, kâh hastaya bir sonraki seansa gelmesi için geçerli bir sebep vermek için onunla nasıl bir oyun kurmak gerektiğini. Bir yandan deneyimi ve bilgisiyle ge
Freud’un ilk kez 1921’de yayımlanan Kitle Psikolojisi ve Benlik Analizi 20. yüzyıl başında etki gücü giderek artan toplumsal bir fenomeni, siyasi kitlenin mekanizmalarını irdeleyen, alanında öncü bir çalışma: Kitlelerin popülist ve demagojik duyarlılıkları ne tür mekanizmalara dayanır? Kitleler neden karizmatik liderlerin hipnotik baştan çıkarmalarına duyarlıdır? Kitleler neden bilinçdışı, mantıksız ve şiddet içeren davranışlara eğilim gösterirler? Demagojinin kökeni neye dayanır, işleyişi nasıldır?
Fre
“Sağlıklı zihinlerin ve bedenlerin insancıl ve şefkatli değerler geliştirebilmesi için müziğe şimdi her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var –ve bu, tam da müzik yapmanın aşıladığı şey. Bu harika eserde gözlerimi yaşartan ifadeler vardı. Umarım geleceğin karar vericileri Müzik-Çocuk’un mesajına kulak verir.”—Herbie Hancock, piyanist ve besteci Joan Koenig, otuz yılı aşkın bir süre önce Paris'teki ünlü müzik okulunu açtığından beri, müziğin dönüştürücü gücüyle çocukların yaşamlarını ve zihinlerini iyileşti
“Sahih ve sahici olanı, sahte ve suni olanın yerine koyalım. Gelin önce kendi içlerimizde, sonra en yakın çevremizde bir merhamet devrimi yapalım. Kibre ve büyüklenmeye karşı tevazu, gürültücü egolara karşı sessiz egolar. Rekabete karşı işbirliği, bencilliğe karşı diğerkâmlık. Zulme karşı merhamet. Statükoya karşı devrim. Merhamet devrimi!” Merhamet Devrimi, dünyayı bulduklarından daha iyi bırakmak isteyen iki yazarın ortak kitabı. Farklı disiplinlerde fikir üreten yazarların ortak hareket noktası ise merha
“İyi bir hayat yaşamanın bir şablonu ya da tek tip bir şekli olmadığı gibi yaşlanmanın da nihai bir yolu yoktur. Başarılı bir yaşlanma için çok çeşitli stratejiler ve seçenekler vardır. Bazı kadınlar için bu fiziksel olarak aktif kalmak demektir, diğerleri bilgiyi zenginleştirmenin yollarını arar ve yine bazıları için sosyal ilişkiler hayatta önemli bir mutluluk kaynağıdır.” Doğanın bütününde yaşlanmak kaçınılmazdır. Fakat genel kanı olarak yaşlanmak kötü algılansa da bu süreci başka perspektiflerle ilerlet
“Bilince çıkarmadığımız her şey hayatta kader olarak karşımıza çıkar.”
Carl Gustav Jung
Hiddet, kıskançlık, yalan söyleme, hınç, suçlama, açgözlülük… Bu yasak hisler ve davranışlar karanlıkta kalan ve inkâr ettiğimiz tarafımızdan yani kişisel gölgemizden ortaya çıkar. Herkesin bir gölgesi vardır ve bilinçli yaşamında birey ona ne kadar az yer verirse gölge o denli karanlık ve yoğun olur. Birisine karşı açıklanamaz bir antipati hissettiğimizde, kendimizde uzun süre gömülü kalmış, kabul edilemez bir özellik
Toplam 271 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 20-40 /
Aktif Sayfa : 2
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.