İkindiye yakın saatlerde sokağın başında gece karası asil bir atın üstünde duruşuyla görenlere tesir eden bir süvari belirdi. Kalabalıkta tereddüt hâkimdi. Muhafızları ve faytonuyla gelmesi beklenen kaymakam, acaba o muydu?
İnsanlık, meydana getirdiği medeni ve kültürel değerleri dil/bilgi sistemi ile ortaya çıkarmıştır. O hâlde insan yaratısının eriştiği her noktada bir dil/bilgi sistemi mevcuttur. İnsanın dil içinde kullandığını bildiğimiz en
Peyami Safa'ya ilk edebî şöhretini kazandıran Sözde Kızlar romanı; Anadolu'nun muhtelif bölgelerinin İtilaf Devletlerince işgal edildiği Mütareke döneminin bunalımlı günlerinde, Yunan saldırıları sırasında kaybolan
Edige Kırımal'ın, İkinci Dünya Savaşı sonrasında o zamanki Batı Almanya'nın Münster Üniversitesinde savunduğu doktora tezi “Der nationale Kampf der Krimtürken”, 1952'deki Almanca neşrinden 70 yılı aşkın bir zaman sonra çok titiz
Gyula Németh'in yeni Türkiye Cumhuriyeti'nde de Hungaroloji ve Türkolojiye hizmet eden Türklerde etkileri oldu. Bu seyahatname çok ilginç. Bir Hıristiyan Avrupalının ama her zaman için o diyarın değerlerini yüzde yüz paylaşmayan
Bayrak şairi Arif Nihat Asya'nın eşsiz eseri, yazıldığı günden bu yana gönlü vatan sevgisiyle dolu olan birçok kişinin ezberinde yer alıyor. Her yaştan okurun sevdiği şiir, ilk defa çizgiyle buluşuyor ve bir kitap hâlini alıyor.
Barut Avrupa'nın icadı değildir fakat Avrupa ve Batı dünyasının icadı barutun gücü sayesinde olmuştur. XIV. yüzyılın sonunda ortaya çıkan ilk ateşli silahlar XVI. yüzyıla gelindiğinde tamamen sistemleşti ve Avrupa'nın okyanus ötelerini kolonize etmesinde belirleyici oldu.
Osmanlılar bu süreci baştan itibaren yakından takip ettiler ve bu sayede XVI. yüzyıl sonuna kadar sınırlarını muazzam ölçüde genişlettiler. Hindistan ve Endonezya gibi ulaşılması ve kontrolü güç uzaklıklara da ateşli silah deneyimlerini a
Elçin'in hikâyeleri psikolojik çatışma ve psikolojik tahlillerle temayüz eder. Bu hususlar hikâyelerinin en karakteristik vasfıdır. Onun hikâyelerinde dikkati çeken en önemli özellik serbest çağrışım metodudur. Serbest çağrışım, daha önce hafızaya nakşedilmiş bir olayın ansızın akla gelmesi veya gündüz rüyası denilen hayallere dalmak şeklinde tarif edilebilir. Ancak Elçin'deki serbest çağrışımı psikanalizle ilişkilendirmek doğru değildir. Elçin'de tabiatiyle yorum yoktur. Çünkü bunlar sanattır, hikâyedir. B
“Kimdir, nerede yaşar, neye benzer bu Limon Kız?
Limon mu kokar elleri? Limon sarısı mı saçları?”
Gün Han'ın merakı büyür de büyür. Başka şey düşünemez, yiyemez, içemez, uyuyamaz olur.
Sonunda Limon Kız'ı bulmak için yola koyulur. Gün Han'ın hem kolay hem zor olan yolculuğu, acaba onu Limon Kız'a götürür mü?
Çocuk ve şiir… Birbirine yakışan bu arkadaş sözcükler, zamanın olmadığı bir çocukluk ikindisi gibi menekşelenir gökyüzü defterlerinde. Çocukluğun küçük harfleriyle yazılan bu şiirlerde herkes çocukluğunu da okuyabilir.
Gökhan Akçiçek çocukluğunu terk etmeyenlerden. Şiirlerini okurken "Acaba büyüdük mü, yoksa büyüyen çocukluğumuz mu?" sorusu düşüyor kalbimize. Şiir nasıl bitmezse, çocukluk da bitmiyor aslında. Geçen zamanın eskitemediklerinden biri de çocukluktan kalan kalp. Hayret eden, sevinen, kırılan, b
Prof. Dr. Necati Demir'in bu çalışmasında konuyu tarihî bir zemine yerleştirebilmek için öncelikle Türgişlerin Köktürk öncesi atalarından bahsedilmiştir. Daha sonra “Köktürk Devleti” ve “Batı Köktürk Devleti” hakkında bilgi verilmiş, “Türgiş Devleti'ni Oluşturan Boylar”, “Türgiş Devleti” ve “Türgiş Devleti Dönemi'nde Kültürel Hayat” konuları incelenmiştir.
Türgiş, Batı Köktürk Devleti'ni oluşturan Onok boylarından birinin adıdır. Adına ilk olarak 651'de Çin kaynaklarında, İl
Sovyetler Birliği'nin yıkılıp bağımsız cumhuriyetlerin kurulmasıyla yeni bir araştırma alanı oluştu: Türk Cumhuriyetleri Tarihi. 1991'den itibaren bu alanda epeyce yazılıp çizildi. Bunlar arasında ciddi bazı araştırmalar olsa da çoğu bildik, hamasi söylemleri tekrarlamaktadır.
Bu kitapta Türk cumhuriyetlerinin bağımsızlık sürecinin gerçekçi, sorgulayıcı ve en yalın hâliyle bir yöntem içinde ele alınması hedeflendi. Sovyet yönetiminin uyguladığı politikalar, bağımsızlık sürecindeki eğilimler, siyasi ve kült
Cumhuriyetimizin 100. yılında medyada kullanılan terim ve kavramları ortaya koyan bu çalışma; TRT'nin Emekli Başspikeri, Diksiyon ve Nefes Eğitmeni Şener Mete'nin spikerlikle başlayan ve eğitim dâhil yayıncılığın birçok alanında yaptığı görevlerde 42 yıl içinde edindiği bilgilerin çoğunun alfabetik dizin biçiminde bir araya getirilmiş sonucudur. Yayına çıkan ya da bir yayının çeşitli noktalarında görev alan kişilerin yaptıkları işler ve yayıncılık mesleğinde kullandıkları birçok terimin doğru telaffuz biçim
1936 yılında Cumhuriyet gazetesi İsmail Habib, Ali Kami, Ahmet İhsan, Abidin Daver, Murat Sertoğlu, Bahri Turgut, Reşat Nuri gibi yazarları bazısı sonradan kitaplaşarak gezi edebiyatımızın seçkin ürünlerine dönüşecek izlenim ve söyleşilerini yazı dizisi hâlinde hazırlamak üzere memleket içinde ve dışında görevlendirir. Bu isimlerden biri de Türk edebiyatının büyük ismi Peyami Safa'dır. Safa'nın Haziran 1936'da başlayan yolculuğu Avrupa'nın yirminci yüzyıl tarihinde; Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin imzalanmas
1828'de, Rusya ve İran arasında imzalanan Türkmençay Anlaşması'yla Azerbaycan ikiye bölünür: Araz Nehri'nin kuzeyi Çarlık Rusyası'na, güneyi ise İran'a bırakılır. Kuzey'de çarlık rejimi, Güney'de şahlık rejimleri kadim ve zengin bir edebiyata ve tarihe sahip bu milletin maneviyatını ne kadar baskı altına almaya çalışırlarsa çalışsınlar, Azerbaycan'ın her iki yakasında “Araz” konusunda büyük bir edebiyatın oluşmasına engel olamazlar. İki taraftaki aydınların mektuplaşmaları ve basın yayın organları aracılığı
Denizağaçları, Kemikyüzleri bir Çingenenin düşürdüğü elmanın yuvarlanmasını seyrederken insanlığın kaderini yenemeyişini, içindeki sesi çoğaltmaya çalıştığında dudaklara zımbalanan teli, turuncuyu siper almanın çaresizliğini anlatır. “Denizağaçları”nda, alışılmışın içinde olup bitenler ilk kez görür gibi izlenirken “Kemikyüzleri”nde, insan zihninde ve ruhunda kat kat derine inip hapsolunan karabasandan uyanma çabasındaki o aşina duyguya varılır. Bildik dünyanın seyrinde bir çocuğun hayal gücüyle, tanıdık ol
Sana belirsiz bir gölge veriyorum, al!
Al, bu ellerinde tuttuğun ölüm kalım.
Ruhumu emen havradan ve tüm kirli düşlerinden boş ol!
Sana yedeği bulunmaz bir sızıyı emrediyorum;
Kabaran su, katı toprak, biçilemeyen başak!
Ah, senin bir dokunman beni karanlığa soyacak.
Sana belirsiz bir gölge veriyorum, al!
Alphonse Daudet'nin henüz yirmi üç yaşındayken kaleme aldığı Değirmenimden Mektuplar, toplamda yirmi dört öyküden oluşan derleme bir eserdir. L'Evenement, Le Figaro ve Le Bien Public gazetelerinde tefrika edilerek yayımlanan mektuplar, 1879 yılında bir kitap olarak yayımlanmıştır. Eserin adından da anlaşıldığı üzere öyküler, gazete yayımlandığı zamanlarda birer mektup formatında kaleme alınmıştır. Yazar, Provence'a yaptığı bir seyahatinde terk edilmiş bir değirmeni keşfederek satın alır ve mektuplarının tas
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 60-80 /
Aktif Sayfa : 4
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.