Dee, Mars'ta doğdu ve Davinci yerleşim yerinde büyüdü. Burada bitkiler kolay yetişmiyor, dolayısıyla kıtlık var. Davinci’dekiler, Mars görevinin ikinci aşamasının yakında başlayacağından ve malzemelerin yolda olacağından umutlu.Davinci'den Dee ve Newton'dan Holt, birbirinden habersiz kaza alanına doğru yola çıkarlar. Dee’nin, Newton yerleşiminin varlığından bile haberi yoktur ve Holt, Davinci'nin vahşilerle dolu olduğuna inanacak şekilde yetiştirildi.Gizemi, bilimkurguyu ve macerayı seviyorsanız Mars Uyanıy
Keşke Gerçek Olsa
Sadece tek bir erkeğe görünen bir kadın!
Onu sadece Arthur duyabiliyor, görebiliyor ve hissedebiliyor... Lauren hastanede komada olduğunu ve bir ruh olarak gezebildiğini iddia ediyor.
Siz olsaydınız ona inanır mıydınız? Onunla bir akşam yemeğine çıkar mıydınız? "Delirmişsin sen!" diyeceğini bilerek onu arkadaşınızla tanıştırır mıydınız?
Peki ya bedeni ölüme sürüklenen Lauren’ın büyüsüne kapılsaydınız?
Arthur’un sıradışı mücadelesi işte bu büyüyle başlayacak.
Delilik gibi görünen ama g
Demokrasi idareleri, henüz yerleştikleri memleketlerde tutunabilmek ve gelecekte feyizli eser verebilmek için, idare ettikleri halka, kendilerine hâkim olan zihniyeti kuvvetle ve emniyetle aşılayıcı bir siyasî terbiye vermeli ve bu zihniyetle idareye gözcü yeter bir nesil yetiştirmelidir. Demokrasilerden beklenen gaye ancak bu şekilde elde edilebilir. Aksi halde, demokrasi sürekli olamaz ve kendisinden beklenen insanlık idealine götüremez. Ancak şekli bakımından demokratik görünen, idare edenlerde mesuliyet
Halid Ziya’ya kadar, romancı muhayyilesiyle doğmuş tek muharririmiz yoktur. Hepsi roman veya hikâye yazmaya hevesli insanlardır.”“Bizde asıl romancılık Halid Ziya ile başlar. Bu geleneğin memlekette kazanacağı her zaferde onun bir payı olacaktır.”“Mai ve Siyah, bir hayal kırıklığının romanıdır. Bu kitap için Türkiye’de nesli namına konuşan ilk eserdir, denebilir.”Mai bir gecenin ışığı ile başlayıp siyah bir gecenin karanlığı ile son bulan Mai ve Siyah’ta, aydın orta sınıfın hayatı, hayalleri, yaşadıkları te
Mustafa Kutlu’nun memleketi Erzincan ile kurduğu ilişkiden yola çıkarak hazırlanmaya başlanan bu kitap, yazarın hikâyeciliği ve ressamlığı hakkında pek çok yazar tarafından kaleme alınan makalelerle zenginleşti. Halil İbrahim Özdemir’in hazırladığı eserde Mustafa Kutlu’nun kendi ağzından anlattığı hayat hikâyesi de yer alıyor“Günümüz Türk hikâyesinin Kutup Yıldızı şüphesiz ki Mustafa Kutlu’dur. Yazar, bugüne kadar yazdığı hikâye, deneme vesenaryolarıyla Türk insanını yansıtan samimi bir mihmandar oldu. Yaza
“Sözcükler uçuruyor nefes borumdaki yiv Aşkın elmas ucuyla kestiğim bunca şiir Şanlı bir uyuşmazlık, yakışıyor yakama Bak dalından topluyor bakışlarım geceyi Hâlâ biraz masumuz, gözlerini kaçırma”
İslâm hat sanatının en güzel örneklerinin verildiği Osmanlı devrinden günümüze bu sanatın üstatları hakkında yazılmış muhtelif eserler mevcuttur. Gelibolulu Mustafa Âlî’nin (v. 1008/1600) Menâkıb-ı Hünerverân’ı, Nefeszâde İbrahim'in (v. 1060/1650) Gülzâr-ı Savab'ı, Müstakimzâde Süleyman Sâdeddin Efendi’nin (v. 1788) Tuhfe-i Hattâtîn’i, Mirza Habîb’in (v. 1894) Hat ve Hattâtân’ı ve nihayet İbnülemin Mahmud Kemal’in (v. 1957) Son Hattatlar isimli eseri klasik haline gelmiş kaynaklarımızdandır. Bu silsilenin,
Osmanlının son devrinde yetişmiş ve müktesebatını Cumhuriyet dönemine de taşımış, kültür ve dil alanındaki çalışmalarıyla bilinen aydınlarımızdan Kilisli Muallim Rifat’ın hatıraları bizlere dönemin kültür ve yayın hayatı, devlet bürokrasisi, insan tipleri hakkında kapılar aralamaktadır. Hatıralarına; “Küçük görünen bir iş bazen büyük bir işi tashih eder yahut bir noktasını olsun aydınlatır. Binaenaleyh ben de kendimi bildiğim günden beri nerede okudum, kimlerden okudum, neler gördüm, kimlerle görüştüm, ne g
İstanbul'a dair gözlemlerini, duyduklarını, hatıralarını kaleme aldığı gazete tefrikalarıyla bize bir şehir tarihi, sosyolojisi, en önemlisi de bir geçmiş zamanlar bilgisi bırakan Sermet Muhtar Alus (1887-1952), 65 yıllık ömrünü İstanbul'a hasretmiş, bu şehir ile ilgili her şeyi yegâne konusu haline getirmiş ve bu özelliğiyle de edebiyat ve kültür tarihimizde benzerine rastlamadığımız bir yazarımız. Eski İstanbul Hayatında Yeme-İçme Kültürü (1931-1973), Sermet Muhtar Alus’un bütün gazete ve dergi yazıları t
Sâdî-i Şîrâzî, İslâm medeniyetinin en önemli ediplerindendir. Klasik dönemde bu dille ve bu dile ilgisiz kalamayacak şekilde edebiyatla uğraşan her milletten edip, âlim ve entelektüel bir şekilde Sâdî’nin eserlerinden etkilenmiştir. Eserlerini kaleme aldığı zamandan bugüne 750 yılı aşkın bir zaman geçmesine rağmen onu eserlerinin her biri cazibe merkezi olmaya devam etmektedir. Müsteşriklerin Sâdî’yi keşfinden sonra Batı dünyasında da hatırı sayılır bir ilgiye mazhar olmuştur. Sâdî’nin birçoğu türünün zirve
19. yüzyıl dünyanın çehresini değiştiren uzun bir yüzyıldı. Günümüzün önemli iktisat tarihçilerinden Ivan T. Berend, 19. Yüzyıl Avrupa İktisat Tarihi ’nde şu önemli sorunun yanıtını arıyor: Niçin Avrupa’nın bazı ülkeleri ve bölgeleri 19. yüzyılın daha erken dönemlerinde ileri bir gelişme seviyesi yakalarken, diğerleri geride kaldı? Avrupa’daki ekonomik kalkınmayı uluslar ötesi bir ölçekte ele alan bu karşılaştırmalı çalışma, bölgesel farklılıkların ülkelerin ekonomik güzergâhında nasıl belirleyici bir etki
Foxglove, Signa ve Ölüm'ün onları ayırmaya kararlı doğaüstü bir düşmanla yüzleştiği, Gotik esintiler taşıyan Belladonna'nın büyüleyici devam kitabı.Dük Julius Wakefield öldürülür ve Thorn Grove'un lordu, Dük’ü öldürmekle suçlanır. Ölüm'ün ele avuca sığmaz kardeşi Kader, yakınlardaki görkemli bir malikâneye yerleşir ve yıllar önce sevdiği kadının canını alan Ölüm'den intikam almaya, ne pahasına olursa olsun sevgilisine yeniden sahip olmaya niyetlidir.Signa ve kuzeni Blythe, Kader'in, Elijah Hawthorne'u hapis
Foxglove, Signa ve Ölüm'ün onları ayırmaya kararlı doğaüstü bir düşmanla yüzleştiği, Gotik esintiler taşıyan Belladonna'nın büyüleyici devam kitabı.Dük Julius Wakefield öldürülür ve Thorn Grove'un lordu, Dük’ü öldürmekle suçlanır. Ölüm'ün ele avuca sığmaz kardeşi Kader, yakınlardaki görkemli bir malikâneye yerleşir ve yıllar önce sevdiği kadının canını alan Ölüm'den intikam almaya, ne pahasına olursa olsun sevgilisine yeniden sahip olmaya niyetlidir.Signa ve kuzeni Blythe, Kader'in, Elijah Hawthorne'u hapis
Yazıldığı yıllarda Acton Bell imzasıyla yayımlanan Agnes Grey, Brontë kardeşlerin en küçüğü Anne Brontë’nin ilk romanı. Yazarın yaşamından izlerin belirgin şekilde görüldüğü roman, dönemin yaygın şekilde tercih edilen eğitim yöntemi mürebbiyeliği ve zorluklarını ele alıyor. İrlandalı yazar George Moore’un “İngiliz dilinde yazılmış en mükemmel düzyazı anlatımı” olarak değerlendirdiği Agnes Grey, zamanını aşan bir yetişkinlik öyküsü.Henüz yetişkinliğe yeni adım atmış Agnes, maddi zorluklar çeken ailesini raha
Yedi yaşındaki M babası D’yle birlikte sahte mazeretler uydurarak okulu kırar, bir kasabadan diğerine seğirtir, kapı kapı hırdavatçı gezerler. M babasından pazarlamacılığın ilmini öğrenir, kataloğunu ezbere bildiği Kramp marka malzemeleri satmak için kâh hasta kız çocuğu rolüne bürünür kâh boynunu büküp, gözlerini dükkân sahibine diker. Diğer yanda askerî darbenin pençesinde kıvranan Şili’nin acı tarihi işlemektedir. M’yle babasının hayatına karışıp seyahatlerine eşlik etmek isteyen fotoğrafçı E ise Şili’ni
Bir yatak odasının sessizliğinde, gece yürünen ıssız bir yolda, toplama kampında, zindanda ya da politik bir hareketin kılcal damarlarındaki şiddet döngüsünün işleyişi hangi temellere dayanır? İktidar ilişkilerinden ayrı düşünülemeyecek bir tahakküm mekanizması olarak şiddet, madun bedenlerde ve zihinlerde ne gibi yaralar açmaktadır? Yaşam mücadelesi veren ezilen halkların ölüm türleri arasında bir seçim yapma mecburiyetinden doğan meşru müdafaa girişimleri ve özsavunma pratikleri nelerdir?
Elsa Dorlin Ke
Klasik mimarlık ve sanat tarihyazımında "barok" çokluk ya estetik bir kategori ya da bir dönem adı olarak anılır. Başlangıçta, alışıldık olanın dışındaki her şeyi işaret ederken, sonradan eksik, sapkın gibi olumsuz bir anlam kazanmıştır. 19. yüzyılda, dönemselleştirici tarih anlatısında kabaca 1600-1750 yılları arasında Avrupa'da başgösteren sanatsal üretimi adlandırmak için kullanılırken, giderek dönemin, kültür sınıfına sokulabilecek tüm pratiklerinin ardında yatan motivasyonu açıklar bir kavrama dönüşür.
"Minibüstür kuş olur, kuştur uçar. Canım sağolsun dersin geçersin."
Zafer Doruk'un Âlemciler'i işte böyle bir dünyada yaşıyor. Kuşçu Kâmil, Memiş Emmi, Şaşı Ömer, Ebleh Hasan, Kahveci Yakup, Kör Ethem, Adanalı Osman, uzatmalı işsiz İsmail, Güney'in baharlı kültürünün bir tül gibi sardığı öykülerde canlanıyor.
Gençliğinde hayatın tadını gönlünce çıkarmış, şimdi pişmanlığın pençesinde ölmeye yatanlar, karanlık hücresinde zihninin oyunlarına mağlup düşenler, kardeş öfkesiyle boğma rakı eşliğinde aya karşı
Osamu Dazai'den kadim kültürlerin coğrafyasında mayalanan sancılı bir inşa ve aydınlanma dönemindeki toplumsal çalkantılara ve çileli halkların refah ve ilerleme arzusuyla gösterdiği özverilere dair sarsıcı bir ilk eser...
Modern tıp eğitimi almak için Japonya'ya gelen Çinli Zu Cucin ve arkadaşı Takaşi Tanaka ile Fucino Hoca arasında gelişen derin dostluğu ve güçlü yoldaşlığı gerçek tanıklıklara dayanarak ilmek ilmek ören Buruk Ayrılık, 1900'lerin Uzakdoğu siyaseti, ekonomisi, edebiyatı ve kültürel yaşamı
Jorge Amado'nun doğup büyüdüğü Bahia'nın verimli topraklarının bağrı herkese açıktır: Yoksulluğa mahkûm tarım işçilerine yaşam güvencesi ve başlarını sokacakları bir yuva, ayrıcalıklı sınıflara ise siyasi itibar ve ceplerini doldurmayı vaat eden bu el değmemiş ormanlar, Latin Amerika'nın en vahşi sınıfsal çarpışmalarına tanıklık eder. Sömürü düzenini pekiştirebilmek için kiralık katiller, kundakçılar, düzenbaz avukatlar ve üst düzey yöneticilerle el ele vermiş dalavereci para babalarıyla; kırık dökük yaşaml
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 480-500 /
Aktif Sayfa : 25
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.