Kâtib Çelebi, (1609-1657), XVII. yüzyıl Osmanlı ilim ve kültür hayatına damgasını vurmuş medeniyet tarihimizin en önemli simalardandır. Adeta kaynak bir kütüphane hükmündeki birçok eseriyle, kendine has düşünce dünyasıyla hem ülkemizde, hem de Batı’da adını altın harflerle yazdırmış bir mütefekkirdir. Bilhassa Keşfü’z-zunûn isimli eseri İslâm araştırmaları yapan hemen herkesin müracaat ettiği temel başvuru kaynağıdır. En Doğruyu Tercih Hususunda Hakk’ın Ölçüsü (Mîzânü’l-Hakk fî İhtiyâri’l-Ehakk) Kâtib Çeleb
İslâm hat sanatının en güzel örneklerinin verildiği Osmanlı devrinden günümüze bu sanatın üstatları hakkında yazılmış muhtelif eserler mevcuttur. Gelibolulu Mustafa Âlî’nin (v. 1008/1600) Menâkıb-ı Hünerverân’ı, Suyolcuzâde Mehmed Necîb’in (v. 1758) Devhatü’l-Küttâb’ı, Müstakimzâde Süleyman Sâdeddin Efendi’nin (v. 1788) Tuhfe-i Hattâtîn’i, Mirza Habîb’in (v. 1894) Hat ve Hattâtân’ı ve nihayet İbnülemin Mahmud Kemal’in (v. 1957) Son Hattatlar isimli eseri klasik haline gelmiş kaynaklarımızdandır. Vaz edilişi
“Her şeyin bir tecelli zamanı vardır. Tecrübelerime dayanarak biliyorum. İnsan istediği şeyi, her zaman, istediği gibi yazamaz. İnsan, canı istemediği ve gönlü hoş olmadığı bir zamanda kendini zorlayarak bazı şeyler yazabilir. Ama bunlar sun’i aletler ve zorlama imkânlarla mevsimsiz yetiştirilen sebze ve çiçeklere benzer. Tadı, lezzeti ve kokusu mevsiminde yetişenlerle aynı değildir. “Hakikat Çiçekleri” ismi ile böyle kısa cümlelerden oluşan bir eser yazmak aklımdan bile geçmezdi. Gariptir ki zaman bir vesi
Evler dizisindeki bir yapı da günün birinde yangınla yok oldu mu yerine hemen bir başkası inşa edilmez, ardında bırakmış olduğu boşluk uzun süre öyle kalır. Yıllar boyu komşusu olmuş insanlar boş alandan her geçişlerinde artık orada durmayan yapıyı görünümüyle, duvarlarıyla anımsarlar. İşte o yıllarda toplum böyleydi. İyi şeylerin yetişmesi çok zaman alırdı, yok olduktan sonra unutulmaları da çok uzun sürerdi. Bir zamanlar var olmuş güzel bir şey, ardında derin izler bırakırdı, onu tanımış olanların anıları
Hulda Hansen, evlenmek için para kazanmak üzere denize açılan nişanlısı Ole Kamp’ın eve dönmesini dört gözle beklemektedir. Bu sırada o ve kardeşi Joël Hansen, şelale yamacından bir adamı kurtarır; başka bir adamın, anneleri Madam Hansen’in oteline yaptığı ani ziyaretse gerginlik yaratır. Norveç’in pastoral manzaraları, bekleyiş ve bitmeyen umutlar… Peki, tüm zorluklara rağmen Hansen ailesinin yüzü gülecek midir?
Cosi Fan Tutti’de Napoli’ye, politikacıların, işadamlarının ve İtalyan mafyasından seçkinlerin sofrasına konuk oluyoruz. Burada bir başka ruh haline bürünmüş olarak karşımıza çıkan Aurelio Zen’in, işine duyduğu aşk solmaya yüz tutmuş olsa da bir kez daha derinlere dalması, labirentlerde mekik dokuması gerekecektir. “İngiliz polisiyesinin en seçkin seslerinden biriyle karşılaşıyoruz burada.” –Andrew Taylor “Dibdin, polisiye edebiyatın maestrolarından biridir.” –Sunday Times “Türün en iyi üslupçularından biri
“Bu toplumda bir kadının yeri de durumu da ne olursa olsun “koca” denilen bir gardiyana bağlı kaderi; şuradan şuraya adım atması ancak onunla mümkün. Erkekler ka¬rılarından korktukları, kadınlar da evlilikleri için tehlike
Efsanevi motiflerle bezenmiş Türk sanatı, mitolojisi ve kültüründe hem korkulan hem de saygı duyulan “böri”, yani kurt, doğanın gücünü ve gizemini temsil ederken aynı zamanda insanın ruhsal dünyasının derinliklerinin de tezahürü olarak karşımıza çıkmaktadır. Güçlü bir sembol olarak binyıllardır varlığını sürdüren bu hayvan, Türk kültür, sanat ve mitolojisinde başat bir yer edinmiş ve kurtta “kurttan fazlasını” gören Türkler, çeşitli zaman dilimlerinde başta hem siyasal hem sanatsal olmak üzere birçok alanda
“Kadınların çoğu işkenceye dönüşen evliliklerini, mazoşist bir tutkuyla, kaçınılmaz ve katlanılması zorunlu bir olgu gibi kabullenerek sürdürüyor; kızların çoğu da, evliliği varoluşun tek amacı sanarak yüreklerinde yaşlandıkça büyüyen bir ‘evde kalma’ korkusu saklıyordu. Meslek edinmek, kendi ayakları üstünde durmak, ekonomik bağımsızlık, bilinçaltlarına yerleşen o korkuyu giderememiş, aksine gözlerinde, evlenme şanslarını azaltan engellere dönüşmüştü. Sık sık; ‘Armudun sapı, üzümün çöpü’ gerekçesiyle geri
“Benim hayatım bir roman değil mi?” dedi içinden. İlk romanını yazmış bir yazarın romanıyla kıyaslardı bazan hayatını. “Benim hayatım, benim ilk romanımdır,” diye düşündü İzmail Tavlı. Ve güldü. Sonra yüzü ciddî tavrını takındı. “İlk ve son romanım,” dedi içinden ve ayağa kalktı. Korkunç Yıllar, Yurdunu Kaybeden Adam ve Onlar da İnsandı romanlarıyla Türk edebiyatında müstesna bir yer edinen Cengiz Dağcı, Biz Beraber Geçtik Bu Yolu romanında da yine kendi hayatından derin izler taşıyan sahnelerle okuyucunun
İnsanlığın en büyük başarısı hiç kuşkusuz bilimdir. Bilimin Dönüm Noktaları, antik çağdan bugüne dek bilim tarihindeki en önemli ve etkileyici buluşlarla bunların arkasındaki bilim insanlarının kısa öykülerini içeriyor ve bilimin gelecekte insana neler verebileceğine dair düşünceler sunuyor.Astronomi, Yerküre, Madde, Kuvvetler ve Enerji, Kimya, Yaşam, Genetik ve DNA, İnsan Vücudu, Hastalıklar ve . 21.Yüzyılda Bilim başlıkları altında ilginç hikâyeler anlatan yazar James D. Stein türümüzün en büyük başarılar
Yaz 2005. İstanbul Atatürk Havalimanı...Modernitenin ve şehrin sınırında genetik bilimciden gurbetçi işçiye, taksi şoföründen ünlü bir heykeltıraşa, tuvalet temizlikçisinden mimarlar odası eski başkanına kadar İstanbullu 15 kişinin yolları kesiştiğinde yüzyılımızın göçlerle genişlemiş İstanbul’undan, dolayısıyla Türkiye’sinden bir kesit ortaya çıkıyor. İstanbullular, Türkiye’nin en kalabalık, karmaşık, en büyük göç alan, dünyanın içinden deniz geçen tek kadim şehri İstanbul’un sesi, nefesidir.Büyük bir tehd
Duygusal zekâ (EQ), kişisel ve profesyonel başarının en büyük belirleyicilerinden biridir ve duygusal zekâyı etkili bir şekilde kullanmanın yolu da onu kendi kişilik tipinizle bağdaştırmaktan geçmektedir.Bu kitapta, sertifikalı EQ koçu ve Enneagram öğretmeni Scott Allender, kişisel farkındalık ve sağlıklı bir yaşam için kişiliğinize özel bir yol çizmenize yardımcı oluyor. Allender, popüler Enneagram sistemini kullanarak dokuz Enneagram tipinin her birinin duygusal zekânın beş temel becerisi olan kendini alg
Dinle, diyanetle, dinî düşünce ve dinî hayatla alakalı meselelerde Cumhuriyet idaresi ve ideolojisi Osmanlı son döneminin bir devamı mı yoksa bir kırılma ve sapmaya mı işaret ediyor? Lozan sonrası Milli Mücadele ruhundan bir kopuş mu? Cumhuriyet inkılaplarının tamamı niçin doğrudan dinle irtibatlı alanlarda cereyan ediyor? Laiklik mevzuatı ve uygulamaları bugün dahil, bir asırlık Cumhuriyet tarihi boyunca niçin ısrarla muğlak ve müphem bırakıldı? Türk usulü laiklik ve buna bitişen/bundan ayrışan dindarlık a
Elinizdeki kitap, “Geleceğin kaybının hissedildiği” bir çağda umut etmekten hiç vaz-geçmeyen, inançla yolunu yürümeye çalışan kadınların emeği ile ortaya çıktı. Sü-reyya Yüksel’i gelecek nesillere tanıtmak, onun emeklerinin tecrübe aktarımı olarak toplumda yer etmesini sağlamak amacıyla bu çalışmayı yayınlamak istedik. Bizler ümitvarız, bizler Süreyya Yüksel’i tanıma mutluluğuna erişmiş insanlarız. Sadece, her neredeysek, hangi zamandaysak adil ve iyilik tarafında ödevlerimiz olduğunu biliyoruz. O, ilmiyle
Tarihöncesinde günümüz uygarlığının oluşmasına katkıda bulunan öyle önemli buluşlar var ki, kimler tarafından, nasıl gerçekleştirildiklerini kimse bilmiyor. Çocukların “Bilgin Amca”sı Bilgin Adalı, “Çatalhöyük Öyküleri” üçlemesinin ilk kitabı Dünyamızın İlk Şafağı’nda bu buluşların nasıl yapılmış olabileceği konusunda ipuçları verirken, okurları tarihöncesinin iki çağına, Neolitik (Cilalı Taş) Çağ’a ve Kalkolitik (Bakır Taş) Çağ’a davet ediyor. Çatalhöyüklü Ningur ve Ninlil kardeşlerin izinde, okuyanda yeni
Geçen kuşaklardan sonra öykü edebiyatımızda derin bir iz bırakmaya aday hangi öykücü geldi, diye sorulursa ben kendi payıma ilkin Cemil Kavukçu’yu söylüyorum. Okuru etkileyen vedüşündüren öyküler yazıyor o.Semih GümüşBaşlayınca temposuna katıldığınız bir anlatımı var Kavukçu’nun. Üslubu, konuşma üslubuyla yazı üslubu arasında kurulan bir sentezden doğuyor gibi.Doğan HızlanKonuşmalarda, kişileri, kendi düzeylerine göre, kendilerine özgü “dil”leriyle konuşturmakta çok usta; hiç abartı yok; hem hikâyeye inandı
Birincisi, insanlar yaşadıklarını çok çabuk unutuyorlardı. İkincisi, özellikle sıra dışı bir nesneyi ya da kişiyi artık görmez oldular mı, görüntüsünü belleklerinde olduğu gibi saklamaya çalışmak varken, ya gereğinden fazla büyütüyor, ya gereğinden fazla küçültüyorlardı.Bıyık Söylencesi’nin en önemli kişisi, yıllar boyu bir kasabanın durgun yaşamını renklendiren, olağanüstü bir bıyıktır. Kasabalılar geçmişlerinin ve geleceklerinin parlak simgesi olarak görürler onu; her gün bakımını yapan berber kendi eseri
Türk edebiyatının unutulmaz öykülerinin yazarı Tahsin Yücel bir kez daha birbirinden farklı ve gerçek karakterlerle çıkıyor karşımıza: Kavgadan uzak durmak istemesine rağmen her gün komşularının kavgasını dinlemeyi bekleyen, hatta kendini taraf olmaktan alamayan Albay Atmaca, idam edileceğini öğrenen bir mahkûm, kendine ikinci bir eş arayan bir posta memuru ve yapıtları anlaşılmayan bir yazar.Tahsin Yücel bu öykülerinde sıradan insanların hayatlarından sunduğu kesitlerle, bir yandan insanların toplumla kurd
Vampirler, kurtadamlar, periler, gerçek aşk ve aklınızı başınızdan alacak kadar heyecan. “Ölümcül Oyuncaklar” hafızanıza kazınacak!
On beş yaşındaki Clary Fray, New York'ta Pandemonium Kulüp’e doğru yola çıktığında bir cinayete tanıklık edeceği hiç aklına gelmezdi.
Hele ki bu cinayetin daha önce hiç görmediği acayip silahlara sahip tuhaf dövmeli üç genç tarafından işleneceğini hayatta düşünemezdi! Clary, polisi arayabileceğini biliyor fakat ceset bir anda ortadan yok olunca ve canileri Clary’den başka kimse
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 420-440 /
Aktif Sayfa : 22
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.