Ömer Seyfettin, henüz 56 yaşındayken 6 Mart 1920 tarihinde İstanbul'da vefat etmişti. Aradan geçen yıllar Türk edebiyatına yeni birçok ismi kazandırdı, ama Ömer Seyfettin'in yerini hiç değiştiremedi. Hikâyeleri ile Türk okuyucuları kendi tarihim, milletini ve kültürünü sevmeyi öğrenir. İnsan ve hayatla ilgili ilk değerleri de onun hikâyeleri aracılığıyla biriktirmeye başlar. Ömer Seyfettin bunlar sayesindedir ki kısacık hayatının aksine Türk insanının zihninde bugüne kadar devam eden uzun bir ömrün sahibidir.Dergâh Yayınları onun 80. ölüm yıldönümü olan 2000 yılında bütün eserlerini özgün biçimleriyle yayımlamıştır. Bu yayın yazarın hikâyelerinden oluşan 4 cilt; şiir, mensur şiir, fıkra, hatıra ve mektuplarından oluşan 1 cilt; makale ve tercümelerinden oluşan 2 cilt olmak üzere 7 cilt halindedir. Ömer Seyfettin'in Bütün Eserlerinin ikinci baskısında da metinler tekrar gözden geçirilerek eksiklikler giderilmeye, Türk okuyucusuna olabildiğince saf metinler sunulmaya çalışılmıştır. Uzun bir zaman, titiz bir çalışma ve gayretlerin sonunda ortaya çıkmış olan bu külliyat çalışması Prof. Dr. Hülya Argımşah tarafından gerçekleştirilmiştir. Ömer Seyfettin'in Bütün Eserlerinin yayımlanmasında, Türk edebiyatının bu en çok okunan, dolayısıyla en çok basılan belki de bu sebeple eseri en çok istismar edilen yazarının eserlerini ilk şekilleriyle ortaya koymak, bütün metinlere, zaman içinde meydana gelen bozulmalardan kurtararak, özgün şekillerini kazandırmak hedeflenmiştir.