Bu kitap, mistik bilgi diye de adlandırdığımız tasavvufi bilgiyi önce genel anlamda ve sıradan sezgi ile karşılaştırmakta; Descartes'tan Kant'a Bergson'dan Russell'a kadar zaman zaman ele alınan genel sezginin bize sadece fenomenlere ait yüzeysel bilgi sağladığını ama eşya ve olayların gerisinde saklı hakikatlere eriştirmediğini tespit etmektedir.
Unutmamak gerekir ki, tasavvufi bilgi, mutlak bilgiyi bulmuş olmanın değil, onu aramakta olmanın ifadesidir. Dolayısıyla o, insan bilgisinin sadece bir tarafını
İslam Felsefesi`ni ele alan Batılı araştırmacılar, Henry Corbin` in de değindiği gibi, çoğu kez bu felsefede özgün bir yan bulamayacakları gibi bir ön yargı ile hareket ederler. İbni Rüşd`e kadar olan ``Yunan etkisindesi İslam Felsefesi``ni ve fazla derinleşmeksizin de Kelam`ı inceleyip bırakan bu araştırmacılara karşın Henry Corbin, İslam Felsefesi`nin derinlik boyutunu, bu felsefeye süreklilik sağlayan yününü kavramış bir bilim adamıdır. Bu eserde Corbin, kronolojik olarak İbn-Rüşd`e kadar gelmiş bu derin
Şair, tabib, hatip, muhtesib, tarihçi, cağrafyacı ve siyaset eserleri
sahibi, Ebü'n-Necîb Şeyzerî'nin kaleme aldığı Nehcü's-Sülûk fî Siyaseti'l-Mülûk, Selâhaddin Eyyubî'ye devlet idaresinde rehberlik etmek amacıyla yazılmış bir eserdir. Arap coğrafyasında oldukça meşhur olan bu eserin Anadolu topraklarına gelişi, yazılışından yaklaşık 600 yıl sonra gerçekleşmiştir. Eser ilk olarak Seyyid Emir Buharî dostlarından Müeyyidî Abdurrahman Efendi'nin dikkatini çekmiş ve Buharî'nin vasiyeti üzere eserin Şeyzerî hat
Dünya ile ilgili yeni düzen arayışı içine girenler, İslam'ı görseler veya görmek isteseler bu alemin yeni bir düzene veya düzenlemelere ihtiyacının olmadığını anlayacaklardır. Şimdiye kadar dünyanın gidişatıyla ve insanların karakteriyle ilgili İslam'ın getirmiş olduğu düzenlemeden daha üstününü ortaya koyan da hiç çıkmamıştır. İslam'ın dışındaki sistemlerin insanlığı bir bütün olarak kucaklayamadığına şahit oluyoruz. Bir kısmı maddiyatı ön plana çıkarmış, maneviyatı ihmal etmiş, dünyaya değer vermemiş. Bir
Bugün İslam dünyası ve Osmanlı üzerinde tefekkür edenlerin modernleşme boyunca kabul edilen rükünler etrafında yaptıkları tahlil ve tenkitler; şüphesiz geriye doğru İslam dünyasının geçirmiş olduğu tecrübeyi esas almaktadır. Acil ve pratik olarak vasıflandırılan bu çözüm ve usulün aynı zamanda fayda fikri etrafında neşvünema bulması hem bu devrin klişelerini belirlemiş hem de geçmişin okunma ve kurgulanma biçimini tayin etmiştir.
Son dönem Osmanlı düşüncesinde irade meselesinin ele alınış ürünlerinden hare
Evren Tasavvuru başlıklı bu çalışmada temel kaygı evren tasavvurunu tanımlamak, içeriğini ve yapısını açıklamaktır. Tarih düşüncesi evren tasavvurunun bir bölümü olarak yer almaktadır.
Evren tasavvurunun yapısı ve içeriği, toplayıcı-avcı toplulukların özellikleri, neolitik devrimle gerçekleştirilen kültürel unsurlar ile Sümer, Mısır, Yahudi, Hint ve Çin gibi ilk medeniyetler göz önünde bulundurularak temellendirilmeye çalışılmıştır. Bu kitap çerçevesinde Hıristiyan inancının oluşmasından önceki dönem ele
Hikmete uygun bir hayat ve düşünüm, arifleşmek ve kâmil insan olma yolunda bir ilerlemeyi ve yetkinleşmeyi sağlar; ki, insan için asıl ilerleme budur; yoksa toplumsalın ilerlemesi değil. Çünkü oradaki ilerilik, sadece teknik anlamdaki bir donanım ve uygarlaşma anlamına gelir. Bu uygarlaşma ise çoğu kez insanın kişisel kemâlini önleyen bir konformizm olarak tezahür eder. Araçlara boğulmuş bir hayat çünkü, çoğu kez Hakikatle olan kalbî bağlarımızın zayıflamasına ve hatta kopmasına mal olur. Yapaylaştırılmış b
Mevlânaya göre bütün güzel sanatlar, estetik, psikoloji, hayat, ibadet vs. hepsi aşk adlı sihirli sözcükte odaklanmaktadır. Ona göre aşk Tanrının bir sıfatıdır ve bütün varlıklarda tecelli eder. İnsan, Tanrıya vuslatı gerçekleştirince kâinata o gözle bakar, her türlü güzelliği görür ve kendi özündeki güzelliğe doğru yol alır. İnsan, mikro kozmik bir varlık olduğundan evrende tecelli eden bütün değerlerin hepsini kendinde toplar. Aşk sadece tasavvuf ehlinin yaşayacağı bir hal değil, her insanın tecrübe edebi
İslam bize bir dünya görüşü sunmaz, ondan bir dünya görüşü çıkarsak bile. Bir dünya görüşü sadece bir yaşama tarzı, şekli, programı ve yoludur. Şüphesiz İslamdan bunlar da çıkarılabilir. Ama İslam bundan daha fazlasıdır.
Bir dünya görüşü sadece bu dünyaya dair cevapları, umut ve kaygıları verir, sadece bir yaşama felsefesidir. Oysa İslam her şeyden önce hakikati dillendirir, terennüm eder, duyurur. Üstümüzde duran o ağır kapağı kaldırarak bize bir nefes aldırır, özgürlüğün ne olduğunu öğretir; hakikatin anl
1971´de Sıkıyönetimin ilaniyle 15´inci devresini kapatan Büyük Doğu dergisini dört-beş sene sonra tekrar çıkarmaya karar veren Necip Fazıl, daha hazırlık safhasında, genel bir akâmet, iktidarsızlık, fesat ve çürüme ortamiyle karşılaşınca; Büyük Doğu çıkamaz! Ancak (Rapor 1-2-3..) diye yeni bir tarz düşünülebilir! hükmüne varır.
Raporlar, aylık yazılar şeklinde 1976 - 1980 yılları arasında 13 sayı çıkmıştır.
Bu serinin birinci kitabında, ilk iki Rapor, ikinci kitabında 3´üncü, 4´üncü Rapor, üçüncü kitabında
1971´de Sıkıyönetimin ilaniyle 15´inci devresini kapatan Büyük Doğu dergisini dört-beş sene sonra tekrar çıkarmaya karar veren Necip Fazıl, daha hazırlık safhasında, genel bir akâmet, iktidarsızlık, fesat ve çürüme ortamiyle karşılaşınca; Büyük Doğu çıkamaz! Ancak (Rapor 1-2-3..) diye yeni bir tarz düşünülebilir! hükmüne varır.
Raporlar, aylık yazılar şeklinde 1976 - 1980 yılları arasında 13 sayı çıkmıştır.
Bu serinin birinci kitabında, ilk iki Rapor, ikinci kitabında 3´üncü, 4´üncü Rapor, üçüncü kitabında
1971´de Sıkıyönetimin ilaniyle 15´inci devresini kapatan Büyük Doğu dergisini dört-beş sene sonra tekrar çıkarmaya karar veren Necip Fazıl, daha hazırlık safhasında, genel bir akâmet, iktidarsızlık, fesat ve çürüme ortamiyle karşılaşınca; Büyük Doğu çıkamaz! Ancak (Rapor 1-2-3..) diye yeni bir tarz düşünülebilir! hükmüne varır.
Raporlar, aylık yazılar şeklinde 1976 - 1980 yılları arasında 13 sayı çıkmıştır.
Bu serinin birinci kitabında, ilk iki Rapor, ikinci kitabında 3´üncü, 4´üncü Rapor, üçüncü kitabında
1971´de Sıkıyönetimin ilaniyle 15´inci devresini kapatan Büyük Doğu dergisini dört-beş sene sonra tekrar çıkarmaya karar veren Necip Fazıl, daha hazırlık safhasında, genel bir akâmet, iktidarsızlık, fesat ve çürüme ortamiyle karşılaşınca; Büyük Doğu çıkamaz! Ancak (Rapor 1-2-3..) diye yeni bir tarz düşünülebilir! hükmüne varır.
Raporlar, aylık yazılar şeklinde 1976 - 1980 yılları arasında 13 sayı çıkmıştır.
Bu serinin birinci kitabında, ilk iki Rapor, ikinci kitabında 3´üncü, 4´üncü Rapor, üçüncü kitabında
Acaba belli bir dil kullandığında ve tabii buna bağlı olarak insanı, belli kültürel imaj ve çevreler yardımıyla muhatap aldığımızda Tanrı -gerçi başka zamanlarda başka dillerle de vahiy inmiştir ama- beşeriyetin diğer ve ekseri kısmını hitap, yani kitap dışı bırakmakta değil midir? Bundan daha da belirgin olmak üzere, kendimize ayrıca şu soruyu da sormalı değil miyiz: Acaba ´Bazı düşünce biçimleri dünya meselelerinin anlaşılmasına müsait değildir.´ önermesi mantıki midir? Mantıki ise bu önerme ile ne kasted
Bu kitap, 1903-1978 yılları arasında yaşamış ünlü Fransız Doğu bilimcisi, daha özel olarak İran çalışmaları (İranoloji) uzmanı Henry Corbin´in İslam Felsefesi Tarihi adlı ünlü eserinin İbni Rüşd´ün Ölümünden Günümüze Kadar alt başlığını taşıyan ikinci ve son cildinin dilimize çevirisidir. Corbin´in bu eserinin ilk cildini Prof.Dr. Hüseyin Hatemi´nin çevirisi ve bu çeviriye eklediği sunuş ve notlarıyla daha önce İslam Felsefesi Tarihi, Başlangıçtan İbni Rüşd´ün Ölümüne Kadar (1198) başlığıyla yayımlamıştık.
Elimizdeki bu eser, adından da anlaşılacağı gibi, bir Giriş, bir El kitabı mahiyetindedir. Özellikle öğrencilere İslam felsefenin dar manasında, yani geleneksel olarak kendilerine filozoflar (felasife) adı verilen kimselerin düşüncesini, tarihi gelişimini ve özelliklerini genel hatlarıyla tanıtmak ve bu konularda bilgi vermek için kaleme alınmıştır. Bu bakımdan bir İslam Felsefesi Tarihi değildir. Ele alınan meseleler derinliğine değil, daha ziyade yüzeysel olarak incelenmiştir. Böyle bir eserin gayesinin d
Akademik hüviyetli çalışmalar kesinlikle fetva niteliği taşımazlar. Aksine fetva yetkisine sahip makamlara malzeme hazırlanır. Ensar Vakfının bu eseri neşretmekteki maksadı, Yüksek öğretim kurumlarında ve diğer ilmi muhitlerindeki araştırmaların mesailerden istifade imkanının yaygınlaşmasını sağlamaktır. Bir konunun kendine has ilmi usuller içinde tartışılması ve bu tartışmalar sonucu ortaya çıkan bütün görüşlerin yayın yoluyla müstakbel ilim adamlarının tetkik ve tenkidine açık tutulması ilme yapılabilece
Yazar, İslam felsefe ve kelam tarihlerini şöyle bir gözden geçirmiş, bunların bir özetini sunmuştur. İslam dini gelişmesi üzerine bazı tezler ortaya; aynı zaman da Avrupada bu sahada yapılan çalışmaları da özetlemiştir.
Arka Kapak Yazısı
1939 da birçok Asya milletlerini kuşatan bir harp manzarası, İngiltere´de sorumlu mevkilerde bulunanlara, Asya dilleri ve kültürü üzerinde çalışan uzman sayısının çok az ve zayıf olduğunu gösterdi. 1939´u müteakip üçüncü on yılda olaylar, geniş okuyucu kitlesine Avrupalı o
Kişiliğin oluşum ve gelişiminde; toplumun inşasında estetik, etik ve din vazgeçilmez unsurlardır. Dinin varlığını devam ettirebilmesi, insanın yaratıldığı kumaşla alakasına bağlıdır. Yani dinin tefekkürle, haz ve beğenilerle sağladığı uyuma; bu uyumun tabiîlik derecesine bağlıdır. Yani insanın düşünen, akleden bir varlık olduğu kadar hisseden, güzelden hoşlanan ve en genel anlamıyla estetik bir varlık olduğunu dikkate almayan bir din yok olmaya mahkûmdur. Yazara göre, iyi bir toplum için ahlak ve din kadar
Fârâbîde Bilgi Teorisi, büyük Türk filozofu Muallim-i Sânî Fârâbînin bilgi problemi hakkındaki görüşlerini inceleyen bir çalışmadır. Onun dönemine kadar felsefe tarihindeki bilgi anlayışları özetlenmiş, Fârâbînin bütün eserlerine serpiştirilmiş bulunan konuyla ilgili görüşleri toparlanarak Bilginin imkânı, kaynağı, değeri ve sınırları problemleri bir sistem dahilinde belirlenmiştir. Filozofun görüşleri yorumsuz olarak verilmeğe gayret edilmiştir.
İbrahim Hakkı Aydının bu çalışmasının İslâm felsefesi
Toplam 40 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 20-40 /
Aktif Sayfa : 2
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.