Günümüzde şiddet çoğu zaman aşırı biçimler alıyor. Bunun üzerine
düşünmek şiddet, siyaset ve medeniyet üzerine düşünmek demek.
Geleceğin belirsizleştiği, içine kapanma ve nefret eğilimlerinin arttığı
bir dönemde, şiddete başvurmanın cazibesine kapılmaya yol açacak
tarihten devraldığımız iblislere teslim olmamak nasıl mümkün olabilir?
Bunun için güvenlikçi ve otoriter reflekslere, değişime direniş üzerine
düşünmek ertelenemez bir ihtiyaç. Aynı zamanda bu kopma anları
bir bellek çalışması gereğini gündeme get
Veled Çelebinin Konyadan İstanbul Bahariye Mevlevîhanesine varan yolu Galatasaray Mevlevîhanesinde ve Sultan Reşad tarafından getirildiği Konya Mevlâna Dergâhı postnişinliği Konya postnişinliği esnasında I. Dünya Savaşı Suriye Cephesindeki askerlerin maneviyatını artırmak üzere kurulan Mücahidîn-i Mevleviyye Taburuna padişah iradesiyle kumandan tayin edilmesi İttihat ve Terakkinin hükümetten uzaklaştırılmasıyla Sultan Vahdeddinin posta Abdülhalim Çelebiyi getirmesi ve Veled Çelebinin görevden alınması Şura
Ziya Gökalp Diyor ki:
*Türkiyede vatan için en zararlı adamlar medrese yahut mekteplerden nasip alanlardır. Türkiyede medrese ve mektep, terbiye ettiği fertlerin ahlak ve seciyesini bozuyor.
*Bütün hayatlarında kuvvetli bir seciye gösteren insanlar, umumiyetle çocukluklarında dinî terbiye alanlardır. Çocukluklarında dinî terbiye almayanlar, ölünceye kadar kişiliksiz kalmaya mahkûmdurlar.
*Yaptığım incelemelerden çıkan sonuçlara göre birçok yerde Türkmen aşiretleri Kürtleşmiştir. Mesela Diyarbakır Kar
İkinci Dünya Savaşı tam anlamıyla bir topyekûn savaş olarak bütün dünyayı ve hayatın her alanını alt üst etti. Bu muazzam alt üst oluşun Türkiyede nasıl yaşandığını tahlil eden eserlerinin ilk cildinde İlhan Tekeli ve Selim İlkin konunun askeri yanını ele alıyorlar. Elinizdeki ciltte yalnızca Türkiyenin savaş tehdidi karşısındaki diplomatik eylemleri askeri hazırlıkları ve bütün ekonominin bu savaş ortamından nasıl etkilendiği olağanüstü ayrıntılı biçimde incelenmekle kalmıyor.
Kitap aynı zamanda genel ol
XIX. yüzyılda Kırgızistanın Çarlık Rusyanın hâkimiyetine girmesi, Kırgız halkının bağımsız olma ve devlet kurma fikrini kuvvetlendirmiş, halkın kararlı ve dirayetli duruşu söz konusu Isık Göl İsyanına damgasını vurmuştur. Bu bakımdan 1916 İsyanı, Kırgız halkının sömürgeci güçlere karşı girişmiş olduğu kurtuluş hareketlerinin doruk noktasını teşkil etmektedir. Isık Göl vadisinde meydana gelen isyan hareketi, bu bağlamda Türkistan coğrafyasında 1916 yılında vuku bulan bağımsızlık isyanlarının ayrılmaz bir par
Frankfurt Okulu/Eleştirel Teorinin yeni kuşak araştırmacılarından Helmut Dubiel, 80lerin başından beri siyasetin teorisine ve pratiğine damgasını vuran Yeni Muhafazakâr akımın düşünsel kaynaklarını vukufla ortaya koyuyor. Yeni Muhafazakârlığın yeni görüşleri, kültür, demokrasi, eşitlik, refah, sınıf ve ilerleme gibi hassas konularda, bir yandan iyice eski köklere dayanıyor; diğer yandan, onları sahiden yeni kılan bir güncel bağlam da var. Bu bağlam, çağdaş kapitalizmin, Sosyal Refah Devletini işten çıkartma
İktisat bilimi ille her zaman asık suratlı olacak diye bir kural yok ya! Laurent Cordonnier, Toambapiklerde Ekonomi adlı kitabında, iktisadın belli başlı fenomenlerini kurgusal bir ada topluluğu üzerinden hikâye ederek anlatmayı deniyor. Kendi halinde huzurlu bir tarımsal ekonomi, ileri bir kapitalist topluma dönüşmeye çalışıyor ve tabii bu, hiç de kolay olmuyor. İlgi çekici ve belki tanıdık, hayli ciddi bir sürü sorun çıkıyor ortaya.
Masalın kahramanı ve bu dönüşümün öncüsü, IMF, Dünya Bankası gibi kürese
20 yüzyıl, insanlık tarihi içinde politik düşüncenin şekillenmesi açısından önemli aşamaların gerçekleştiği bir dönemdir. Politik düşüncedeki verimlilik, buna katkıda bulunan isimlerin önemini de ortaya çıkarmaktadır. Bu kitapta, görüşleri ve aksiyonlarıyla politik düşüncenin şekillenmesine katkıda bulunmuş kişilerin düşünce. tavır ve biyografilerine yer verilmektedir.
Dünyanın farklı köşelerinden 175 önemli ismin politik mirasını bir arada sunan bu çalışma dünyayı tanımak ve geleceğe yönelik politik açılı
Maria Todorova Balkanları Tahayyül Etmeke çarpıcı bir giriş cümlesiyle başlıyor: Batı kültüründe bir hayalet geziniyor: Balkanlar hayaleti. Bu kitap, bir anlamda bu hayaletin nasıl oluşturulup kullanıldığının, hangi işlevleri yerine getirdiğinin derinlemesine açıklanmasından oluşuyor. Todorovaya göre, Balkanlar etrafında inşa edilen söylem, Batının kendine ilişkin imgesinin kurulmasında da kritik bir rol oynuyor. Doğudan farklı bir damgalanmaya maruz kalan Balkanlar, Batının kendi içindeki ötekiyi temsil ed
Tunuslu seyyar satıcı Muhammed Buazizi, 17 Aralık 2010 tarihinde Sidi Bouzid valiliği önünde kendini ateşe verdi. Amacı kendisini hırpalayan ve meyvelerine el koyan zabıtaları protesto etmekti. Ancak Buazizinin kendi bedeninde yaktığı ateş kısa sürede büyüdü ve önce ülkesini, sonra bütün Arap coğrafyasını kaplayacak kitlesel bir harekete dönüştü.
Ayaklanmalar çok hızlı ve sert bir şekilde yayıldı. Tunustan Han Yunusa kadar bölge halkları haksızlığa, yoksulluğa, demokratik olmayan şartlara ve yaşadıkları düz
Tarım sorunu (die Agrarfrage), 20. yüzyılın başından itibaren
siyasetin ve sosyal bilimlerin en önemli tartışma alanlarından biriydi. 1980'lerin düşünce ikliminde ivme kaybedip şekil değiştirdi ve daha çok hormonlu sebzeler, doğal beslenme, permakültür gibi kentli başlıklar altında bambaşka bir tartışmaya dönüştü; üretim ve üreticiler yerine gıda ve tüketimle ilgili meseleler gündemin baş köşesine oturdu. Küçük üreticiliğin sorunları, kumarhane kapitalizminin kırdaki yansımaları, köyün değişen toplumsal yap
1 Mayıs 1977'de, Taksim'de DİSK'in düzenlediği işçi bayramı kutlamaları saldırıya uğradı. Kalabalığın üzerine ateş açıldı, kurşunlar yağdı, panzerler yürüdü, 34 kişi öldü, yüzlerce kişi yaralandı... Hükümet, polis, medya sözbirliği etmişçesine yaşananlardan solcuları sorumlu tutarken; sendikalar, DİSK ve sol örgütlerin çoğunda giderek olayın soğukkanlı bir provokasyon olduğu görüşü hakimiyet kazandı. Bu kanlı olay sol hareket üzerinde derin bir iz bıraktı; sol içi kimi bölünmelerin derinleşmesine yol açtı.
Diyarbakır; harcı, acı ve hüzünle karılmış ama umudu her zaman diri tutmuş, edebi kent... Diyarbakır; bedeninde derin yaralar açılmış yaralı kent.. Diyarbakır; ahir zamanlardan bu yana, zamanın ve insanın sayılamayacak kadar çok musibet ve felaketine karşı durabilmiş, dayanabilmiş bir kent. Bir erdemli yürek. Diyarbakır; acısı, hüznü ve umudu henüz yeterince seslendirilmemiş kent...
Romancı Mehmed Uzun, böyle anlatıyor Diyarbakır`ın sessizliğini ve onun ardındaki yaşam zenginliğini. Bu kitapla Şeyhmus Diken
Türkiye son yirmi yıldır tarihinin en ağır sorunlarından birini yaşıyor: Kürt sorunu... Mesut Yeğen, devletin bu sorun karşısında uyguladığı kısaca red ve/veya inkâr olarak özetlenebilecek politikasını incelediği çalışmasında, bu politikanın basit bir kandırmaca olmadığına dikkat çekiyor: Devlet Kürt Sorununu (irtica, aşiret direnci, eşkıyalık, ecnebi kışkırtması ya da bölgesel geri kalmışlık meselesi olarak çarpıtmıyor, bizzat böyle algılıyor... Sorunu karmaşıklaştıran bu algılamaya ait kodların Türkiyenin
Herkesten çok da Obama teşekkür üstüne teşekkür etti, biliyor musun?! Niye mi? Belli değil mi, niye olduğu?! Genç adamın en büyük korkusu, iktidarının fare doğurması. Dakka bir, gol bir, Gazze de dikildi mi, karşısına?! Bakar mısın, kör talihe?! Bu saatten sonra da kim yutar, yok Hamas terör örgütüydü de, yok İsrail'in Gazzc katliamı meşru müdafaaydı da şeklindeki lâfazanlıkları?! Ben sana söyleyeyim: Miss Mommy! Who is doing this to us? Mc Kee, bile yutmaz! Endonezya'da büyüdü Hüseyin, kimsenin yutmayacağı
Dünyada nasıl bir fark yaratabilirsiniz?
Hepimiz daha iyi bir dünyada yaşamak isteriz ama bazen bir fark yaratacak güce ya da etkiye sahip değilmişiz gibi gelir. John-Paul Flintoff toplumların, kuşaklar boyunca benimsemediği bir şeyi değiştirebileceğine inanan bireyler tarafından dönüştürüldüğünü hatırlatıyor. Tarihten, siyasetten ve modern kültürden yenilikçi anlayışları biraraya getiren bu kitap, sizi atalet ve kayıtsızlığın üstesinden gelme cesaretiyle donatacak, en büyük endişelerinizi tanımanıza yardı
Direniş artık fabrika işçisinin direnişi değildir; toplumsal düzeye
yayılmış, üretken emeğin yenilik ve taşkınlığına, üretici öznelerin
otonom elbirliğine, biyopolitik tahakkümün ötesinde kurucu güçler geliştirmeye dayanan yepyeni bir direniştir. Direniş artık bir tepki davranışı değil, bir üretim ve eylem biçimidir.
-Antonio Negri-
Son yirmi yılın küreselleşmeyle düzlenmiş dünyasının ana
muhalefeti, toplumsal hareketler mi? Küreselleşme karşıtı tepkiyle başlayan bu hareketler, giderek bir alternatif küres
Halk Partisinin son dönemleri olduğundan, her ne kadar Kurân okutma yasağı biraz gevşese de ortamda yine jandarma korkusu hâkimdi. Bunun için hocamız, caminin önüne daima içimizden bir nöbetçi diker ve Çaykara yolundan jandarmaların gelmekte olduğu haberi geldiğinde, hemen Kurânlarımızı caminin tavan arasındaki boşluğa gizler ve cami etrafında oynamaya koyulurduk. Her ciddi olaydan bile, bir oyun çıkarmakta mahir olan talebeler, bu nöbet görevini hiç savsaklamazlar, şakaya alıp, sahte alarm vermezlerdi. Ali
Topu topu bir yıllık bir zaman dilimi: 1920 ilkbaharından, 1921 ilkbaharına kadar... Bu kısa sürede, bu dar zamanda, Yeni Türkiyenin iç politik sahnesi, Londranın ve Moskovanın etkileri altında nasıl biçimlendi? Emel Akalın kılı kırk yaran araştırması bu soruya ışık tutuyor.
Ankarada bir istiklal harbi yürüten ve kendini dünyaya kabul ettirmeye çalışan Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti...
Moskovada emperyalist merkezlerin ve devrim karşıtı güçlerin baskısı altında bunalan Bolşevik liderliği... Ankara i
Toplam 324 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 120-140 /
Aktif Sayfa : 7
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.