Bir ülkünün çevresinde toplanmak ve onun için ölümü göze alarak savaşmak ne güzel şeydir! İnsanlar ancak ülkü ile hayvanlardan ayrılabiliyorlar. Millî bir ülkü olmadıktan sonra, insanın hayvandan ne farkı kalır? Hayvan, ölümden ve ızdıraptan kaçar, kuvvetliden korkar. Ölümden korkmayan, ızdıraptan kaçmayan, kuvvetli ile savaşı göze alan yaratık, ancak ülkücü insandır.
Bir zamanlar dinler insanları hayvan olmaktan kurtarmak için çalıştı, onlara Tanrıdan öğütler verdi. Bugünkü ülküler, tamamıyla m
Yusuf Akçura, Türkçülüğün Tarihi başlığıyla sunduğumuz bu çalışmasında millet ve milliyet kavramlarının hem Türkler arasında hem de Batı'daki tarihî seyrini siyasî ve toplumsal boyutlarıyla ele almaktadır. Akçura eserine cevabı çetin bir soruyla başlar: Türk Milliyeti fikri, Türkler arasına ne zaman ve nerede girdi? Bu soruya layıkıyla cevap verebilmek için de Yusuf Akçura Türkler ve milliyet tabirlerinden ne anladığını ayrıntılı bir şekilde tartışmaktadır. Dönemin önemli yerli ve yabancı etnografik, filolo
Küreselleşme ve milliyetçilik tartışması, geçmiş çağlardan bugüne devam eden bir sosyolojik olgudur. Bir tarafta dünyanın bütünleşmesine yönelik insanlık ideali, diğer yandan çağa ismini verecek derecede yoğunlaşan milliyetçilik hareketleri... Kant, Hegel, Comte gibi, tarihî sürecin olumlu gelişmelerle artık sona varmakta olduğu beklentisi içindeki düşünürlerin evrenselci teorilerine rağmen, Sorokin'in Bir Bunalım Çağı' adlandırmasına yol açan, acılarla dolu tarihî ve toplumsal gelişmeler... Dünya bir taraf
Bugün içinde yaşadığımız dünya bir uluslar sistemidir. Çok değil, yalnızca 150 yıl önce, bugün varolan ulusal devletlerin yarısı bile henüz ortada yoktu. Son iki yüzyıldır milyonlarca insan, kendi uluslarına olan bağlılıkları nedeniyle başkalarına kin ve düşmanlık besledi, farklı ulustan insanları katletti. Bu bir yana, insanları bile bile ölüme gidecek kadar fedakâr kılan bu bağlılığı, bir ulusa ait olma duygusunu nasıl anlayabiliriz? Benedict Anderson, milliyetçi siyasal hareketler üzerine yapılmış çoğu ç
Felsefî eleştiri, ele aldığı olguyu kılı kırk yararak çözümlemeye çalışır. Bu anlayışla Prof. Dr. Milay Köktürk tarafından kaleme alınan Millet ve Milliyetçilik kitabındaki yazılar milliyetçiliği tüm boyutlarıyla tartışmayı ve açığa çıkarmayı hedeflemiştir. Kitapta yer alan yazıların amacı milleti yüceltmek veya yerden yere vurmak olmadığı gibi, milliyetçiliğe reddiye yahut methiye yazmak da değildir. Milliyetçilik, son birkaç yüzyılın en problemli gerçeğidir. Yok saymakla veya düşman olmakla ortadan kalkma
Prof. Dr. Kemal H. Karpat'tan Osmanlıda yüz elli yıl boyunca tartışılmış ve Türkiye Cumhuriyetinde hala tartışılan temel konulardan millet ve milliyetçilik üzerine muhteşem bir çalışma.
Ortadoğu'da Millet, Milliyet, Milliyetçilik, Osmanlı sınırlarında bulunan ve Osmanlıdan ayrılmış olan ülkelerin yanı sıra Türkiyede milliyetçilik konusuna yeni bir bakış açısı getiriyor. Osmanlı İmparatorluğu'nun ardından Ortadoğu'da ortaya çıkan devletlerin siyasal, toplumsal, ekonomik ve kültürel yapılarında Osmanlı miras
Türk Milliyetçiliği Fikir Sistemi 1976-77 yıllarında Töre dergisinde yayımlanmıştı.
- 1978'de kitap hâlinde çıktığında ilk ayın satışı 7.500 olmuştu.
- Art arda her biri 5.000-10.000'lik baskılarla zamanın kesin en çok satanıydı.
- Eser ülkücü gençliğin eğitim kitabı olarak kullanıldı.
- Millî Eğitim Bakanlığı tarafından okullara tavsiye edildi.
- 12 Eylül 1980 darbesinin MHP ve Ülkücü Kuruluşlar davasının iddianamesinde de yedi sayfa ile savcının en çok alıntı yaptığı eser unvanını kazanmıştı.
- O yıll
Osmanlı İmparatorluğu`nun son dönemlerinde ve Türkiye Cumhuriyeti`nin ilk yıllarında nüfus kompozisyonunda değişikliklere yol açan gelişmeler, 1850-1950 arasında Avrupa`da görülen genel tabloya uygun düşmektedir. Milliyetçilik bu dönem boyunca demografi mühendisliğini biçimlendiren temel faktör olmuştur. Erik Jan Zürcher`in hazırladığı bu derleme, ulus inşası sürecinde etnik politikaların mantığını ve işleyişini gösteren makalelerden oluşuyor. İmparatorluktan Cumhuriyete Türkiye`de Etnik Çatışma, hem Osmanl
Din, milliyetçilik ve kimlik sorunları üzerine, gündelik tartışmaların
harareti ve yerleşik tasnifler içinde alışkanlıkların esiri olmuş
kavramları özgürleştiren, serinkanlı bir analiz...
Elisabeth Özdalga, kitaptaki yazılarında özellikle hem dinî ve millî
kimlik arasındaki, hem İslâmcı ve milliyetçi ideolojiler arasındaki
örtüşme dinamiklerini ele alıyor. Örtüşmenin etkili ve heyecanlı
bir örneği olarak, Necip Fazıla bakıyor bu arada. Bu bağlamda
Türk İslâmı tasavvurunun değişik boyutlarını inceliyor. Tasa
Son yıllarda bütün dünyada milliyetçilik dalgasının kabarışıyla birlikte, milliyetçilik literatüründe de bir zenginleşme görülüyor. Anthony D. Smith, milliyetçilik üzerine araştırmalar literatürüne temel önemde eserlerle katkıda bulunan bir araştırmacı E. J. Hobsbawm´a göre, ingilizce okuyanlar için bu alanın başlıca kılavuzu...(Arka Kapak)
Prof. Dr. İskender Öksüz'ü (Ayhan Tuğcugil'i) tanıyanlar onu Türk Milliyetçiliği Fikir Sistemi eserinden hatırlarlar. Prof. Öksüz aynı üslup ve aynı sistemli bakışını, Türk Milliyetçiliği'nin bugününe ve ona yöneltilen saldırılara çeviriyor. Türk Milliyetçiliği'nin bugünkü meselelerini kitabın beş bölümünde irdeliyor: Millet, Türk'üm Özür Dilerim, Fikir Savaşları, Tek Yol ve Kültür.
Türk olmanın gerçekten mutluluk sayıldığı Cumhuriyetin ilk yıllarında, istiklâl, huzur ve emniyetin bahşettiği rahatlık içinde, albayrak gölgesindeki aziz Türk toprakları üzerine mes'ut bir tevekkülle eğilen Türk köylüsü; yurdu yeniden kurmak şevki ile tezgâhına ve makinasına sarılan işçisi; Türklüğü genç dimağlara aşılamak heyecanı ile gönlü dolu öğretmeni; vazife namustur şiarı ile çalışan memuru; milliyetçilik aşkı ile geleceğin bahtiyar Türkiye'sinde vazife alma nöbetine hazırlanan iradeli, vatanperver
Ertuğrul: Padişah denilen bir adam varmış. Sarayı varmış, hiç bu saraydan dışarı çıkmazmış, millete yüzünü göstermezmiş. Bütün memleketi sanki bu saraymış. Sonra bir gün düşmanlar memleketi basmışlar. Padişah da sarayını kurtarmak için memleketi yabancılara satmak istemiş. Millet buna kızmış.
Gazi babamız milletin başına geçmiş, düşmanları bir güzel pataklamış, memleketten kovmuş.
(29 Birinci Teşrin oyunundan)
Resmî İdeoloji Sahnede, Kemalizmin modern ulus-devlet inşa sürecinde yürüttüğü milliyetçi-medeniy
Askerlik yapmayana adam denmez: Herhalde Türkçenin en basınçlı sözlerinden biri bu. Askerlik ve erkeklik Birbirlerini takviye eden iki güçlü kimlik, birbirine dolanan iki hegemonik ideolojik söylem. Bu söylemlerin işleyişini çözümlemek, militarizmi anlamanın ve sorgulamanın da şartı olmalı. Militarizm sadece büyük politika düzleminde hüküm sürmüyor çünkü, askerlik ve erkeklik deneyimleriyle ve anlatılarıyla kendini gündelik hayatta yeniden üretiyor.
Erkek Millet Asker Millet, işte böyle kılcal damarlara nüf
Bu tarafta Anadolu çocuğu heder olup giderken, başkalarını düşünmek vazifemiz değildir. Tufan olsa, yerden cehennem fışkırsa, gökten yağmur yerine taş yağsa da umurumuzda değil, kim ne olursa olsun; Anadoluludan maada kimse aklımızı işgal edemez. Herhangi bir tehlikenin önünde duyduğumuz endişe, yalnız Anadolu içindir. Çünkü: O biziz ve biz oyuz.
(Anadolu, 1921)
Turancılığa da Osmanlıya da sırt çeviren, milletin ve vatanın özü olarak sadece ve sadece Anadoluyu gören Anadoluculuk, erken Cumhuriyet döneminin
Millet ve Tarih Şuuru, Ülken'in Cumhuriyet'in kuruluş yıllarından itibaren, kitabın adında yer alan kavramlar ekseninde ve felsefeden siyaset bilime, antropolojiden toplum bilime dek pek çok disiplinin ortak çerçevesinde kaleme aldığı özgün metinlerden oluşuyor.
Bu metinler, uluslaşmaya sadece Avrupa uluslarından değil, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki diğer milletlerden de sonra başlayan genç Türkiye için adeta bir program taslağı:
Ülken, okuyucuları önce modern çağın toplum, millet, kültür, tarih, özgürlük v
Toplumsal cinsiyet ilişkilerinin milliyetçi projelerdeki yeri son derece önemlidir. Bunu görmek için herhangi bir ulus-devlet yaratma sürecine bakmak yeterli olur. Buna rağmen milletler ve milliyetçilik konusundaki yaygın kuramlar bu alanı ihmal edip kadınlık ve erkeklik rollerinin milletin kuruluşundaki hayati rolünü gözardı etmişlerdir. Kadın ve milliyetçilik alanındaki çalışmaları ile tanınan Nira Yuval-Davis, pek çok yabancı dile çevrilen bu kitabında, cinsiyet ilişkilerinin milliyetçi projelerin bazı t
Lozan Antlaşmasına kadar azınlık olarak tanımlanmayan etnik ve dinî unsurlar; çerçeveyi biraz daraltırsak gayrı-müslim Osmanlılar hemen hemen bütün Batılılaşma akımlarında olduğu gibi sol fikir ve hareketlerin yayılmasında da öncülük etmişlerdi: Bugüne kadar ışıkla ve yazıyla gerektiğince buluşamamış, önemli bir tarih kesiti. Zürcher, Feroz Ahmad, Adanır, Dumont, Noutsos, Yalımov ve Ter Minassianın makaleleriyle...
Sosyal Psikolojinin kadim problemini ülkemize tatbik eden, yaşattığı dönemi soğukkanlılıkla gözlemleyen, çareler gösteren bir eserdir. ?Bugün herkes biliyor ve görüyor ki, Türkiye çok hızlı ve geniş çaplı bir değişme içindedir. Hiç kimse bu değişmenin kendi seyrine bırakılmasına taraftar değildir; herkes kendi fikrine göre bu değişmeyi şu veya bu şekilde kontrol altına almak istemektedir.? ?Herkeste aynı soruya rastlıyoruz: Neyi alalım, neyi atalım? Buna karar verebilmek için önce bu konularda bizim irademi
Türk ulusal kimliğine ilişkin hala süregiden tartışmaların kutuplarında iki tasavvur duruyor: Vatandaşlık esasına dayalı anlayış ve etnik-kültürel kimlik esasına dayalı anlayış. Ahmet Yıldız`ın incelemesi, Türkiye`de milli kimliğin inşa sürecinde etnik-kültürel kimlik vurgusunun ve tazyikinin en güçlü olduğu evreyi ele alıyor; 1919-1938 Dönemi.
Milli kimliğin seküler iddiası ile onu zımmen -kısmen de açıkça! -kısıtlayan dinsel yükümler arasındaki gerilim bu dönemdeki belirgindir. Fakat asıl belirgin olan,
Toplam 47 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.