Alman filozofu T. W. Adorno’nun çalışmaları, çağdaş toplumun patolojilerini anlamak bakımından gün geçtikçe daha faydalı bulunuyor. İklim değişimi, ekonomik kriz, faşizmin yeniden yükselişe geçmesi ve dünya düzeninde artan istikrarsızlıktan doğan toplumsal sorunlara çözüm arayanlar Adorno’yu tekrar okuyor.
Bu kitap, Adorno’nun çalışmalarına ve yaşamına ışık tutuyor, onun temel felsefi kavramlarını, düşüncesinin felsefi arka planını ve tarihsel bağlamını açıklıyor. Andrew Bowie, Adorno’nun insan aklının i
SEMBOLİZM
Sembolizm ile doğrudan bilgi arasında mühim bir fark vardır. Doğrudan deneyim yanılmazdır. Deneyimlediğiniz şeyi
deneyimlersiniz. Ancak sembolizm, sembolizmin bizi varsaymaya yönlendirdiği dünyada bir örneği olmayan, yalnızca
kavramlardan ibaret olan şeylere ilişkin eylemlere, hislere, duygulara ve inançlara neden olabileceği anlamında bir hayli
yanıltıcıdır.
…
Bu çalışmanın esas iddiası, insan sembolizminin köklerinin, dışsal dünyanın dolaysız algılamanın iki ayrı türü arasındaki
sembolik
Okul yüceltiliyor. Eğitim kutsanıyor. Her yıl dünyada milyonlarca genç beyin eğitime tabi tutuluyor. Eğitimin amacı nedir? Okul tam olarak insana neyi öğretir? Gelişmiş, bilimsel niteliklere sahip bir yöntem olmadan eğitimin amacına ulaşılabilir mi? İnsan sahip olduğu güç ve zamanı en verimli şekilde nasıl kullanmalıdır? Çalışmak ile çalışma taklidi arasındaki fark nedir? Jules Payot, İrade Terbiyesi 2’de daha önce tartıştığı konuları daha da derinleştirip pratik yollar sunuyor. Ne okuyalım, nasıl okuyalım,
20 yüzyılda en çok etki yaratmış psikoterapistlerden R. D. Laing’in başyapıtı sayılabilecek Bölünmüş Benlik ilk kez yayımlandığı 1960’ta kamuyounda çığır açmış ve deliliği algılama tarzımızı büsbütün değiştirmişti. Laing, birlikte çalıştığı hastaların vaka incelemeleri üzerinden psikozun tıbbi bir rahatsızlık değil, “bölünmüş bir benliğin,” yani içimizdeki iki persona arasındaki gerilimin sonucu olduğunu iddia etmişti: Bir yanda sahici, özel kimliğimiz, öte yandaysa dünyaya sunduğumuz sahte, “aklı başında”
Varoluşla ilgili birçok eser ortaya konmasına rağmen Hiçbir Şeye İnanmadan Nasıl Yaşanır? etkileyiciliği ve sürükleyiciliğiyle ayrı bir yere sahip. Varlığa uzanan bu yolculukta; şüphecilikten dogmatizme kadar birçok akım ince detayları ile açıklanıyor.Hayatın anlamına veya anlamsızlığına bambaşka bir gözle bakmaya yarayacak olan Hiçbir Şeye İnanmadan Nasıl Yaşanır? Her kütüphanede bulunması gereken nadir bir eser. Samimiyetle itiraf etmeliyiz ki Dünya üzerindeki varoluş nedenimizi bilmiyoruz. Evrenin ve yaş
İrade Terbiyesi , tüm zamanların en çok farklı dile çevrilen kitapları arasındadır. Yazıldığı dönemde hayli ses getirmiş ve kısa sürede baskı üstüne baskı yapmıştır. Cemil Meriç; “Disiplin içinde çalışmayı bu kitaptan öğrendim” der onun için. Ali Fuat Başgil ise şu sözleriyle onun değerini pekiştirir: “Mösyö Girard bize bir kitap tavsiye etti ve mutlaka okumamızı söyledi. Bu, Aix-Marseille Üniversitesi rektörü Jules Payot’un İrade Terbiyesi adlı kitabıydı. Ertesi gün şehre inerek kitabı aldım, ihtiyar bir m
“Bugün ölmekte olan insan kavramı değil, tabiattan ve kendi doğasından kopartılmış, yalıtılmış bir insan kavramıdır; son bulması gereken şey, kendi akılcılığının şatafatlı imgesine hayran kalan insanın kendini putlaştırmasıdır.” Farklı akademik disiplinlerin kesişme alanlarında çalışan, hatta aradaki sınırları reddeden disiplinlerarası tavrıyla çığır açmış düşünür Edgar Morin’in (1921) ilk baskısı 1973 yılında yayımlanan bu çalışması, antropoloji, biyoloji, sosyoloji, kültür tarihi gibi çok farklı disiplinl
Kimilerince hayatın büyük soruları kabul edilen felsefi sorular kafanızı mı
karıştırıyor? İçinden nasıl çıkacağınızı, hangi yöne gitmenin daha doğru bir
seçim olacağı konusunda kararsızlık mı yaşıyorsunuz? Nasıl Filozof Olunur
Yay.Yön: Mustafa Küpüşoğlu filozofların yüzyıllardır sorup yanıtlamaya çalıştığı bu tür sorular için
benzersiz bir rehber: bu kitap sizi bir filozof gibi düşünmeye sevk etmekle
kalmıyor, bu soruların bazılarına yanıt bulmanızı sağlarken, bazılarının da
aslında yanıtları olmadığı
Neden bu kitabın adı, “Dört Adalı”? Aslında bunu çağrışımlarıyla düşünürsek, sanırım ad yerine oturur. Adalı olmak nedir? Bir adada yaşamaktır; yani “anakara”dan uzak bir kara parçasında ve dört bir yanı denizlerle çevrili bir yerde yaşamaktır. Bu anlamda, o, biraz “Robinsonad”ı, bir adasal yaşama tarzının hikâyesini hatırlatır. Ne yapar Robinson Crusoe? Şimdi felsefeciler ile bir roman kahramanının ne gibi bir bağı olabilir? Şöyle bir bağ olduğu düşünülebilir: Robinson’un yaratıldığı ethos ile Hobbes, Lock
On dokuzuncu yüzyıl Alman felsefesinin klasik anlatımları genellikle Kant’la başlar ve ondan sonraki filozofları Kant idealizmine verdikleri cevaplar ışığında değerlendirir. Kıta İdealizmi’nde Paul Redding, Alman İdealizminin öyküsünün Leibniz’le başladığını savunmaktadır. Redding, Leibniz’in Newton’la uzay, zaman ve Tanrı’nın doğası üzerine tartışmasını irdeleyerek başlar ve akabinde Leibniz’in kendine özgü idealizm karakterine Platoncu ve Aristotelesçi unsurları dahil etme biçimini vurgular. Redding, Leib
Neden rüyalarımızı hatırlamakta zorlanırız? Bastırılmış anılara ne olur? Belleği¬miz üzerinde daha çok söz sahibi olmak mümkün mü? Peki bunu ister miyiz?
Hollandalı psikolog ve filozof Draaisma bu kitabında, beyin araştırmaları alanında yıllardır yürütülen bellek çalışmalarını psikoloji ve felsefe alanından yardım alarak ve günlük hayattan örnekler eşliğinde sunuyor. İnsan beyninin gizemlerine meraklı okurların kaçırmaması gereken bir kitap.
Yazar : Viktor Şklovski, Roman Jakobson, Boris Eichenbaum, Viktor Vinogradov, Yuri Tinyanov, Boris Tomaşevski, Vladimir Propp, Osip Brik
Rus biçimcilerinin metinleri birada... Tzvetan Todorovun derlediği bu metinler, çağdaş eleştirinin gelişmesinde önemli yer tutan yazınsal çözümleme ve yorumlama okulunun ürünü... Yazın Kuramı, gözden geçirilmiş ikinci baskısıyla da eleştirel bakış açılarının tartışılmasında itici güç olma özelliğini sürdürüyor.
Tadımlık
Türkçe Çevirinin Önsözü
Yazın Kuramı. Rus Biçimc
Dünyanın pek çok bölgesinde din ve bilim savaşı geçmiş yüzyıllardaki gibi açıktan açığa sürmüyor mu? Pek çok insan, pek çok yönetici Engizisyon ve Karanlık Çağın dehlizlerinde iz sürmeye devam etmiyor mu? İnsanlar özgürlükleri ve mutlulukları konusunda hala büyük bir tedirginlik duymuyorlar mı?
20. yüzyıla damgasını vurmuş bir düşünür (aynı zamanda eylem adamı) olan Bertrand Russell´dan düşünce klasikleri arasına girmiş bir yapıt: Din ile Bilim.
Din ile Bilimde Russell, kör inançla us, duygusal değerle ge
Bu kitap, dünyadaki her çeşit anlamlı bütünü, insanı kuşatan yoğun ve karmaşık anlatılar evrenini daha iyi kavramamızı sağlayacak bir bilim dalının, göstergebilimin Roland Barthes tarafından yaşanan özgün ve özgür bir serüvenini sergiliyor. Avrupa göstegebiliminin (semiyoloji, semiyotik) kurucularından, büyük düşünce ve yazı ustası Roland Barthes, Göstergebilimsel Serüven'de yer alan yazılarında, göstergebilimin temel ilke ve kavramlarını ortaya atmakta kalmıyor, aynı zamanda anlatı çözümleme yönteminin baş
Bu kitapta Tülin Bumin, Hegel'i felsefi bir antropolojinin alanı olarak incelerken, Hegel'in dünyayı ve insanı bir bütün olarak ele alışında ve bu duruşun oluşturduğu özbilinç anlayışında, zamanı içkin kılan bir özgürlük felsefesine dikkat çekiyor. Hegel'in Fransız düşüncesindeki etkilerini, Köle-Efendi diyalektiğini ve devlet kuramını, bu bakış açısıyla yeniden okumak, felsefe tarihine Descartes'ın ve Kant'ın mirası olan ikicilikleri aşmakta ve eylem ile düşüncenin birlikteliğini kavramakta yararlı kapılar
Niyazi Berkes´in ilk kez 1964´te The Development of Secularism in Turkey başlığıyla İngilizce yayımlanan bu başyapıtı, daha sonra dilimize de kazandırılmış, Cumhuriyet´in 50. yılında ve daha sonra, 1978´de iki baskısı yapılmıştır. Berkes´in kitaba sonradan eklediği notlar da göz önüne alınarak eksiksiz bir kaynakça ve dizinle tekrar Türk okuruna sunduğumuz bu önemli çalışmada, Türkiye´nin geleneksel devlet sisteminden laik bir yönetime geçişinin kapsamlı tarihi Berkes´in özgün yaklaşımları ve benzersiz yoru
Almanya'nin etkili felsefe akimi Frankfurt Okulu'nun önde gelen düsünürlerinden Jürgen Habermas'in, ileri endüstri toplumu kosullarinda teknik, bilim ve demokrasinin nasil uzlastirilabilecegini inceledigi bu kitap, birçok sorunun yeniden tartisilmasina yol açabilecegi gibi, bilgi toplumu ve iletisim çagi gibi kavramlarin, son günlerde ülkemizde de moda olan, kolayci kullanimlarinin ne denli tehlikeli, yeni teknolojilerin ve bilimin toplumsal yasama olan etkilerinin nasil derinine düsünülmesi gereken olgular
Toplam 75 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.