Harvard öğrencisi Will Andrews, şehir hayatını bırakıp “Vahşi Batı”ya, Kansas’taki Butcher’s Crossing kasabasına gelir. Batı, Andrews için rivayetler ve hayallerden oluşan bir yerdir; burada daha önce tanımadığı büyük, dönüştürücü tecrübeler yaşayacağını, kitaplarda okuduğu saf doğayla karşılaşacağını ummaktadır. Bu hayallerin peşinde, bufalo avcısı Miller’ın ekibine katılır. Ancak dört kişilik ekibin daha önce keşfedilmemiş bir vadide başlattığı av büyük bir kıyıma dönüştükçe ekip üyeleri hem birbirlerine
Çehov’un yapıtlarında hayatın kaçınılması mümkün olmayan acıları ve karşılanmayan beklentiler önemli bir yer tutar. Toplumun farklı katmanlarından gelen karakterleri; askerler, doktorlar, toprak sahipleri, devrimciler hep aynı hastalıktan mustariptir: Hayatın anlamını ıskalamak. Meslek ve sosyal sınıf farkı gözetmeyen bu illet, arzularına kavuşsalar da Çehov karakterlerinin yakasını bırakmaz. Zira o zaman da, mutluluktan uçma hissi bir süre sonra yerini hayatın sıradanlığının yol açtığı bir daralmaya, hoşnu
Çehov’un yapıtlarında hayatın kaçınılması mümkün olmayan acıları ve karşılanmayan beklentiler önemli bir yer tutar. Toplumun farklı katmanlarından gelen karakterleri; askerler, doktorlar, toprak sahipleri, devrimciler hep aynı hastalıktan mustariptir: Hayatın anlamını ıskalamak. Meslek ve sosyal sınıf farkı gözetmeyen bu illet, arzularına kavuşsalar da Çehov karakterlerinin yakasını bırakmaz. Zira o zaman da, mutluluktan uçma hissi bir süre sonra yerini hayatın sıradanlığının yol açtığı bir daralmaya, hoşnu
İvan Sergeyeviç Turgenyev (1818-1883): Avrupa’da ve ülkemizde eserleri ilk çevrilen 19. yüzyıl Rus romancıları arasında yer alır. Moskova, Petersburg ve Paris üniversitelerinde öğrenim gören Turgenyev döneminin Avrupalı bakış açısına sahip tek Rus yazarı olarak anılır. Zayıf iradeli Rus aydınlarını, serflerin yaşantısını, toprak sahibi soyluların aşklarını ve kendisini yakın hissetmediği radikal genç kuşağı tarafsız ve gerçekçi bir dille eserlerine aktarmıştır. 1847’de yayımlanan İnceldiği Yerden Kopar evli
Suç ve Ceza… Yazıldığı zamandan bu yana belki de hiçbir kitap onun kadar etkili olmadı. Nerdeyse bütün dillere çevrildi. Nesilden nesile okunan bir el kitabına dönüştü. Ve, başkahraman Raskolnikov, insan ruhunun derinliklerinin sembolü oldu. Dostoyevski ise hâlâ edebiyat tahtında oturmayı sürdürüyor. Edebiyat bilimciler, eleştirmenler, psikologlar, psikiyatrlar Dostosyevski’nin Suç ve Ceza yoluyla getirdiği insan incelemesi üzerine hâlâ çalışıyorlar. Suç ve ceza birer hukuk terimi olmaktan çıkıp insanın yer
Şeçil Kıvrak ve Zarife Biliz çevirisi,
F.R. LEAVIS’in önsözü,
Yazar ve dönem kronolojisi,
Kitaba dair görsellerle.
19. yüzyıl İngiliz edebiyatının dev yazarlarından George Eliot, Middlemarch’ta büyük toplumsal değişimlerin rüzgârıyla sarsılan bireysel yaşamların kusursuz bir resmini sunuyor.
Demiryolu ulaşımının başlaması, bilimdeki yeni gelişmeler ve ünlü Reform Yasası tasarısıyla ilgili tartışmalar İngiltere’nin taşrasına dek ulaşır ve karakterlerin sıradan görünen yaşamların
Ah, bu acı içinde kıvrandıran sessizlik! Sen onun ne demek olduğunu bilirsin değil mi? O hassas kalbin elbette defalarca bu hale düşmüştür. Ona bir an için bakışlarını geri çevir azizem. Beni hayalinde bulursun.
“Safahat-ı Kalp, Nigâr Hanım'ın duygularını bir erkek kalemine teslim ederek özgür sesini duyurduğu; mektubun mahremiyetine sığınıp hislerini dünyaya açtığı şeffaf bir eser değildir. Aksine karmaşık duyguların, tasavvufi ve mistik bir tonun hâkim olduğu, kendini bir gösterip bir saklayan bil
Aşkımı itiraf ettim ve içimi yakan bir acıyla, bizim birbirimizi sevmemize engel olan her şeyin nasıl da gereksiz, küçük ve aldatıcı olduğunu anladım. Eğer seviyorsan, bu aşkın mutluluk mu yoksa mutsuzluk mu getireceğini, sıradan anlamıyla bunun günah ya da erdem olup olmayacağını değil aşkın çok daha yüce bir şey olduğunu düşüneceksin ya da hiç düşünmeyeceksin, işte sonunda anladığım bu oldu. Çehov’un yazarlık dönemindeki mizah gücü öykülerinde, mektuplarında, konuşmalarında, gelişigüzel söylediği sözlerde
Aşkımı itiraf ettim ve içimi yakan bir acıyla, bizim birbirimizi sevmemize engel olan her şeyin nasıl da gereksiz, küçük ve aldatıcı olduğunu anladım. Eğer seviyorsan, bu aşkın mutluluk mu yoksa mutsuzluk mu getireceğini, sıradan anlamıyla bunun günah ya da erdem olup olmayacağını değil aşkın çok daha yüce bir şey olduğunu düşüneceksin ya da hiç düşünmeyeceksin, işte sonunda anladığım bu oldu. Çehov’un yazarlık dönemindeki mizah gücü öykülerinde, mektuplarında, konuşmalarında, gelişigüzel söylediği sözlerde
Önemsiz, ufak insanların yaşadığı acı gerçekleri hiç kimse Çehov’un derinliği ve açıklığıyla dile getirememiş; küçük kentsoylunun sıradan yaşantısının karmaşasını tüm irkiltici çıplaklığıyla, iç karartıcı görüntüleriyle ele alan hiçbir yazar bu acıklı durumları onun çarpıcı dürüstlüğüyle çizememiştir. -MAKSİM GORKİ Çehov’u anlamamakta kimi insanlar niçin direnirler, bilmem. Onu niteledikleri gibi bu “kötümser yazar” gerçekte aydınlık geleceğimize bel bağlamaktan hiç yılmamış; ülkemizin en zinde güçlerinin g
Önemsiz, ufak insanların yaşadığı acı gerçekleri hiç kimse Çehov’un derinliği ve açıklığıyla dile getirememiş; küçük kentsoylunun sıradan yaşantısının karmaşasını tüm irkiltici çıplaklığıyla, iç karartıcı görüntüleriyle ele alan hiçbir yazar bu acıklı durumları onun çarpıcı dürüstlüğüyle çizememiştir. -MAKSİM GORKİ Çehov’u anlamamakta kimi insanlar niçin direnirler, bilmem. Onu niteledikleri gibi bu “kötümser yazar” gerçekte aydınlık geleceğimize bel bağlamaktan hiç yılmamış; ülkemizin en zinde güçlerinin g
Lev Nikolayeviç Tolstoy (1828-1910): Anna Karenina, Savaş ve Barış, Diriliş’in büyük yazarı, yaşamının son otuz yılında kendini insan, aile, din, devlet, toplum, özgürlük, boyun eğme, başkaldırma, sanat ve estetik konularında kuramsal çalışmalara da verdi. Bu dönemde yazdığı roman ve öykülerinde yıllarca üzerinde düşündüğü insanlık sorunlarını edebi bir kurguyla ele aldı. Tolstoy’un 1882 yılında tamamladığı İtiraf, dinî sansür nedeniyle ilk kez 1884’te Cenevre’de basıldı. Rusya’daysa tam metin olarak ancak
Euripides (MÖ y. 484-406): Atina’nın yetiştirdiği üç büyük tragedya şairi arasında en fazla eseri günümüze ulaşan sanatçı olarak özel bir yeri vardır. Bu özelliği şenliklerde Aiskhylos ve Sophokles kadar birincilik ödülü kazanmamış olsa da halk arasında daha çok beğenilen bir şair olmasına bağlanır. Euripides’in kahramanları insana özgü zayıflık ve kusurları taşır, yaşadıkları tragedyalar da bu kusurları ile vazgeçemedikleri tutkularından kaynaklanır. Euripides çağdaş tiyatroya en yakın eserler veren klasik
Euripides (MÖ y. 484-406): Atina’nın yetiştirdiği üç büyük tragedya şairi arasında en fazla eseri günümüze ulaşan sanatçı olarak özel bir yeri vardır. Bu özelliği şenliklerde Aiskhylos ve Sophokles kadar birincilik ödülü kazanmamış olsa da halk arasında daha çok beğenilen bir şair olmasına bağlanır. Euripides’in kahramanları insana özgü zayıflık ve kusurları taşır, yaşadıkları tragedyalar da bu kusurları ile vazgeçemedikleri tutkularından kaynaklanır. Euripides çağdaş tiyatroya en yakın eserler veren klasik
Lev Nikolayeviç Tolstoy (1828-1910): Anna Karenina, Savaş ve Barış, Diriliş’in büyük yazarı, yaşamının son otuz yılında kendini insan, aile, din, devlet, toplum, özgürlük, boyun eğme, başkaldırma, sanat ve estetik konularında kuramsal çalışmalara da verdi. Bu dönemde yazdığı roman ve öykülerinde yıllarca üzerinde düşündüğü insanlık sorunlarını edebi bir kurguyla ele aldı. Tolstoy’un 1882 yılında tamamladığı İtiraf, dinî sansür nedeniyle ilk kez 1884’te Cenevre’de basıldı. Rusya’daysa tam metin olarak ancak
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 80-100 /
Aktif Sayfa : 5
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.