Can Kozanoğlu ve Mirgün Cabas, edebiyatımızın önemli isimlerine kitaplarının “ilk sayfası”nı nasıl yazdıklarını soruyor!
Bu soruyla başlayan keyifli sohbetler, yazarların birbirinden farklı ve değerli yazma deneyimlerini aktardıkları bir yazı atölyesine dönüşüyor.
Yirmi beş önemli yazar, yazma tarzlarını, alışkanlıklarını, takıntılarını, yeni projelerini, edebiyata ilişkin düşüncelerini, dünyaya, insanlığa dair endişe ve umutlarını büyük bir cömertlikle paylaşıyor.
İlk Sayfası, yolun başındaki yazarla
İnsan iki şeyi
aynı anda
sevebilir mi?
İki insanı,
iki şehri,
iki ülkeyi?
Ferzan Özpetek, doğup büyüdüğü şehir olan İstanbul’u yıllardır uzaktan gözlemliyor. Bu sevginin ve hüznün romanı olan İstanbul Kırmızısı, sanatçının sinema eğitimi için İtalya’ya gidişine kadarki İstanbul yaşantısından izler taşıyor. Mesafelerle ölçülebilen uzaklığın kişiyi bir şehre ait olmaktan alıkoyamayacağını, önemli olanın şehirde yaşamak değil, şehri yaşatmak olduğunu gösteriyor.
Filmleriyle tüm dünyada adından söz ettiren
Caz müzisyeni Izzy Maurer, New York’taki bir gece kulübünde bir kaza kurşunuyla vurulur ve yaşamı tümüyle değişir. Izzy, gizemli bir taşın büyüsüne kapılarak, ruhunun tuhaf ve ürkütücü labirentinde masalsı bir yolculuğa çıkar.
New York Üçlemesi, Şans Müziği, Ay Sarayı, Brooklyn Çılgınlıkları gibi romanlarıyla son dönem Amerikan edebiyatının en saygın yazarlarından biri olan Paul Auster, sonradan Duman ve Surat Mosmor gibi senaryolarıyla sinemaseverlerin gönlünde de taht kurmuştu. Lulu Köprüde ise, Auster’ın
Kırmızı Defter’deki öyküler, Paul Auster’ın özel dünyasına girmek isteyenler için biçilmiş kaftan. New York Üçlemesi, Ay Sarayı, Şans Müziği, Timbuktu, Brooklyn Çılgınlıkları, Yazı Odasında Yolculuklar, Yükseklik Korkusu gibi yapıtlarında olağanüstü düş gücünü ortaya koyan Auster, bu kitabındaki öykülerde, ya gerçekten yaşadığı ve tanık olduğu ya da yakınlarından, dostlarından dinlediği gerçek olayları anlatıyor. Ama bu trajik ya da komik olayları öykülerken bir bakıma öteki yapıtlarının ipuçlarını sunuyor
Afganistan’da bir evde, basit bir döşek... Döşeğin üzerinde, gözleri açık ama bilinçsiz yatan bir erkek... Erkeğin başucunda, dua ederek onunla ilgilenen karısı... Dışarıda, sürüp giden savaş... Kocasının tepkisizliğini fırsat bilen kadının, o güne kadar hep bastırmak zorunda kaldığı kadınlık duygularını, üzüntüsünü, kaygısını, öfkesini ilk kez dışa vuruşu... Kocasını, sonunda çatlamasını beklediği sabır taşına dönüştürmesi... Atiq Rahimi’nin bu sarsıcı eseri, şiirselliği ve temposuyla daha ilk satırlardan
Duru’nun hayatı, annesi çalıştığı bisküvi fabrikasındaki işini kaybedince bir anda değişir. Annesi ve kardeşiyle birlikte yaşadıkları daireyi bırakıp, sevilen aile büyüğü Müyesser Hala’nın evine taşınırlar. Eski okulundaki arkadaşlarına veda etme, yeni bir okula alışma fikri Duru için yeterince zorken, Müyesser Hala’ya yardımcı olan Seher Teyze’nin soğuk tavırları da kafasını karıştırmaktadır. Derken bir gün Umut’la tanışır. Ailesinin yakın geçmişine ve acılı mübadele yıllarına ilişkin öğrendikleri ona yeni
Hubert kendisine söylenenlerin tamamına inanıyordu, ama olacakların en önemli kısmı, yıllar sonra yetişkin bir erkeğe dönüştüğünde dünyanın ona hangi gözle bakacağı söylenmemişti. İşin o faslını anlatabilecek tek bir sözcük bile yok gibiydi: Coğrafi konumu dışında hiçbir şeyini bilmediğin bir ülkede yaşamak gibi bir şeydi bu.
Yıl 1976. Prens Arthur’un hiç ölmediği, dolayısıyla VII. Henry’nin tahta hiç geçmediği, Reform’un, Protestanlığın ve Sanayi Devrimi’nin hiç gerçekleşmediği bir İngiltere. Henüz pek ç
Yaşayan en önemli Macar yazarlardan Krasznahorkai, yapıtlarındaki biçem özelliğiyle öne çıkıyor. Yazarın “kıyamet güldürüsü” diye nitelendirilen Direnişin Melankolisi adlı yapıtı, bir taşra kasabasına gelen gizemli sirkin ekseninde biçimleniyor. Sirkin tek gösterisi olan devasa balina, kasabalıları birbirine düşürürken gözü yükseklerde olan Eszter Hanım’a da diktatörlük yolunu açıyor. Kazandığı Booker Ödülü’nün jüri başkanı Marina Warner, onu şu sözlerle betimliyor: “László Krasznahorkai, olağanüstü yoğun v
Aydınlanma Çağı’nın büyük düşünürlerinden Thomas Paine, başta imzasız yayımladığı ve Sağduyu adını verdiği kitabıyla Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi’nin hazırlanmasına önayak olur ve tarihe adını yazdırır. Kısa ve çarpıcı bu metin Amerikan tarihinin en çok basılan ve okunan eserleri arasındadır.
Amerikan Bağımsızlık Savaşı’na son veren metin olarak anılan bu küçük kitap iki temel fikrin üzerinde durur: Amerika’nın İngiltere’den bağımsızlaşması ve demokratik bir cumhuriyet kurulmasının gerekliliği. Meydanl
On bir yaşındaki Atlanta’nın müthiş bir planı vardır: IJssel Gölü’nün çevresini yirmi dört saatte bisikletle katetmek. Hayatının en önemli yolculuğuna çıkarken yanına on iki peynirli sandviç ve dört muzun yanı sıra gece taktığı diş telleriyle Noel ışığı şeridini almıştır. Atlanta pes etmemekte kararlıdır, yoksa her şey ters gidecektir. Finley’nin bisikletine tosladığında henüz yolun çok başındadır. Onunla aynı yaştaki Finley neşeli, komik ve gizemli biridir. Evden kaçmış ve yanına hiçbir şey almamıştır. Ceb
Bir kentuki “sahip”i olmak yerine kentuki “olma”yı kim seçerdi ki?
Samanta Schweblin’in bu son romanında insanların yeni takıntısı “kentuki” adı verilen oyuncaklar. Mahremiyet, gözetleme, kimlik gibi kavramların öne çıktığı Kentukiler’de Arjantinli yazar, teknoloji-insan ilişkisi üzerinden insanların birbirleriyle ilişkilerine dair çarpıcı sorular yönelterek günümüzü mercek altına alıyor.
Sanal ve gerçek arasındaki çizgilerin ortadan kalktığı bir dünyada kim izleyen, kim izlenen konumda?
Başka bir ülkede meydana gelen felaketlerin seyircisi olmak, gazeteciler diye bilinen profesyonel, uzman turistlerin bir buçuk asrı aşkın sürelik maceralarında gittikçe katlanan birikimleriyle doğrudan ilintili olan, esaslı bir modern deneyimdir. Öyle ki, artık savaşlar hepimizin oturma odalarında sükûnet içinde seyredilip dinlenen görüntü ve seslere dönüşmüş durumdadır.
Modern hayatın temel özelliklerinden biri, dünyanın dört bir köşesinde yaşanan dehşeti uzaktan, fotoğraf aracılığıyla izleyebilmek için s
Gerçek sanat bizi rahatsız etme kapasitesine sahiptir. Sanat eserini onun içeriğine indirip, sonra bu halini yorumlamak, o sanat eserini ehlileştirir. Yorum, sanatı idare edilebilir, uyumlu hale getirir.
Yoruma Karşı, hayatı boyunca aktif bir insan hakları savunucusu ve savaş karşıtı olarak çalışan, “çağın vicdanı” olarak nitelendirilen Sontag’ın ilk makale koleksiyonu. Kültürel eleştiri alanında büyük bir etki yaratan bu kitapta ünlü “‘Camp’ Üzerine Notlar” ve “Yoruma Karşı” denemelerinin yanı sıra yazarı
Oğullar ve Sevgililer, hem Kuzey İngiltere’de bir madenci kasabasında yaşayan Morel ailesinin hem de başkahraman Paul Morel’in romanıdır, en çok da Paul Morel ile annesi Gertrude Morel arasındaki karmaşık ilişkinin romanı.
Mrs. Morel, kaba saba bir adam olan, içkiye düşkün kocasında aradıklarını bulamayınca, tüm umutlarını oğullarına, özellikle de Paul’a bağlar. Buyurgan annenin dayanılmaz sahiplenme duygusu, Paul’un yaşamını baştan sona etkileyecek, yalnızca babasıyla olan ilişkisine değil, âşık olduğu i
Küçük yaşta öksüz kalan Jane Eyre, kendisini hiçbir zaman sevmeyen ancak kocasının vasiyeti üzerine bakımını üstlenen yengesiyle zor bir yaşam sürmektedir. Katı kurallarla yönetilen bir yatılı okula gönderilince, bu kez hayatın başka zorluklarıyla yüzleşmek zorunda kalır. Okulda geçirdiği on yılın ardından öğretmen olarak mezun olur. Edward Rochester’ın malikânesinde mürebbiye olarak iş bulur. Evin gizemli efendisi Rochester’a âşık olur; ancak onu hayal bile edemeyeceği zorluklar ve acılar beklemektedir.
Sokak lambasının aydınlattığı girişte, gemi tarifesinin yanında asılı olan semt haritası dikkatimi çekti. Kırmızı bir noktanın yanında “Buradasınız” yazılıydı. Ağır ceza reisinin titreyen parmaklarıyla bu kırmızı noktaya dokunduğunu, “Buradayım ama burası neresi?” diye mırıldandığını duyar gibi oldum.
Mevsimlerin hızla değiştiği, hayatın akıp geçtiği bir kış gecesi kaybolan yaşlı komşusunu aramaya çıkan bir adam, yaşadığı mahallenin bildik sokaklarında tekinsiz bir yolculuğa sürüklenir. “78 Nova”nın kadife
20. yüzyılın en özgün seslerinden biri olan Fransız yazar ve düşünür Jean-Paul Sartre’ın yaşamöyküsü, art arda sıralanmış bir reddedişler bütünü olarak tanımlanabilir. Sartre Tanrı’yı, kurulu düzenlerin tümünü, bu arada aileyi, klasik anlamıyla edebiyatçıyı, filozofu, eylem adamını, sayısız dostlukları, partileri, kalıplaşmış düşünceleri reddettiği gibi, 1964’te verilen Nobel Edebiyat Ödülü’nü de reddetmiştir. Sartre’ın edebî yapıtları arasında çok önemli bir yeri olan Özgürlük Yolları adlı roman dizisi üç
José Mauro de Vasconcelos, 1920’de Rio de Janeiro yakınlarındaki Bangu kasabasında doğdu. Kızılderili ve Portekizli karışımı bir ailenin çocuğuydu. On beş yaşında lise öğrenimini yarıda bıraktı. Çeşitli işlerde çalıştı. Boks antrenörlüğü, tarım işçiliği, balıkçılık yaptı. Kızılderililerin arasında yaşadı. 1942 yılında yazdığı ilk romanı Yaban Muzu’yla eşine az rastlanır bir anlatıcılık yeteneğine sahip olduğunu gösterdi. Ardından Şeker Portakalı, Güneşi Uyandıralım, Delifişek, Kayığım Rosinha, Kardeşim Rüzg
Her şey susuyor ve bekliyordu, her şey onlar yüzünden oradaydı... Sonsuza dek uzanan parlak bir iplik gibi dünyanın içinden geçen zaman, bu odanın ortasından, bu iki insanın ortasından geçiyor gibi görünüyordu...
Musil’in ilk dönem eserlerinden olan Birleşmeler, merkezinde kadın karakterlerin yer aldığı “Aşkın Tamamlanışı” ve “Sakin Veronika’nın Baştan Çıkışı” adlı iki uzun öyküden oluşuyor. Bu
iki öyküyü dünya edebiyatının en girift eserlerinden kabul eden eleştirmenlere göre Musil okura, başyapıtı Nitel
Çünkü senin her şeyin bulaşıcıdır Güzin. Sen gülersen bakkal güler, taksici güler, elinde tavşan balonuyla yanından geçen çocuk güler, dilenci kadın güler, otobüsün camından yarı ölü yorgun yüzüyle dışarıyı izleyen dede güler, su güler, hava güler, kar güler, şehir güler, sokak güler. Sen üzüldün mü güneş bile çıkmaz. Yağmur yağar üç gün üst üste. Bulutlar bırakmaz güneşi kendini göstersin. Sen acıktın mı aşevlerinin önü, lokantaların kapısı, köftecilerin arabaları kuyruk olur. Sen şaşırırsan Güneş tutulur,
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 60-80 /
Aktif Sayfa : 4
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.