İstiklâl Marşı şairi Mehmet Âkif Ersoy'un, ilk kitabı Safahat, bağımsız bir edebi kişiliğin ürünüdür. Fransız romantiklerinden Lamartine'i Fuzuli kadar, Alexandre Dumas Fils'i Sâdi kadar sevdiğini belirten şair, bütün bu sanatçıların uğraşı alanlarına giren manzum hikâye biçimini kendisi için en geçerli yazı olarak seçmiştir. Savunageldiği geleneksel edebiyat birikimi, onun yalınkat bir manzumeci değil, bilinçle işlenmiş ve gelişmeye açık bir şiir türünün öncüsü olmasını sağlamıştır. Mehmet Âkif'in düşünsel
MEHMED ÂKİF ERSOY, YAKIN TARİHİMİZİN EN BÜYÜK ŞÂİRİ, FİKİR VE MÜCÂDELE ADAMI, BENZERİ PEK AZ GÖRÜLEN, ÖZÜ SÖZÜNE UYGUN BİR AHLÂK KAHRAMANIDIR. MEHMED ÂKİF, MASUM MİLLETİNİN EN ACIKLI GÜNLERİNDE, BÜTÜN DERT, FELÂKET VE ACILAN ONUNLA BİRLİKTE YAŞAMIŞ VE DERİNDEN HİSSETMİŞ BİR GÖNÜL FEDÂİSİDİR. FAKİR BİR AİLEDE DOĞAN ÂKİF, ÂLİM BİR ZAT OLAN ÇOK SEVDİĞİ BABASINI KÜÇÜK YAŞTA KAYBETMİŞ, ARKASINDAN EVLERİ DE YANMIŞTI. FAKAT HİÇBİR ŞEYDEN YILMAYAN BU ÇALIŞKAN GENÇ, BİR TARAFTAN OKULLARINI BİRİNCİLİKLE BİTİRİRKEN, B
Safahât, Türk düşünce tarihinin en önemli simalarından, İstiklâl Marşı şairimiz Mehmed Âkif Ersoy'un 1911-1933 yılları arasında yayımladığı yedi şiir kitabını bir araya getiren manzum eseridir.
Yedi cildin birinci kitabı Safahât, bütün külliyata ismini vermiştir. İkinci kitap olarak 1912'de yayımlanan Süleymâniye Kürsüsünde Âkif'in yakın dostu Abdürreşid İbrahim'in konuşturulduğu ve İttihâd-ı İslâm idealinin şekillendiği kitaptır. Üçüncü kitap Hakk'ın Sesleri Balkan Savaşı'nın acılarıyla yazılmıştır. 1914't
SAFAHATI TEŞKİL EDEN KİTABIN TAM METNİ İLE SAFAHAT DIŞINDA KALMIŞ BİR KISIM ŞİİRLERİ VE ŞAİR HAKKINDA GENİŞ BİR GİRİŞ YAZISI
Mehmet Akif Ersoyun hayatı, eserleri
Safahat dışında kamış şiirler
Yazıları
Kendi kaleminden edebiyat ve sanat görüşü
Ahlakı ve şahsiyeti
Süleyman kürsüsünde
Pek hazin bir mevlid gecesi
İki arkadaş fatih yolunda
Fatih kürsüsünde
Hatıralar
Berlin hatıraları,
Gölgeler
Kıssadan hisse
Resmim için
Safahat dışında kalmış şiirlerinden
Safahat rehberi
Safahattaki şiirler
Bu soruya çok az insan Mehmet Akif Ersoy kadar doğru cevap verebilirdi. Tünel, Ersoy'un abluka altındaki Gazze'de gazetecilik yaparken yaşadığı zorlu sürecin ve bu sürece eşlik eden zihinsel çabanın ürünü. Kederli, fakat umudunu yitirmemiş bir coğrafyanın topoğrafyası. Ersoy, sloganların Gazze'den duyulmadığı, hamasetin ölen çocukları kurtarmadığı gerçeğini bir tokat gibi çarpıyor yüzümüze. Dünyayla bağı kesilen Gazze'ye Gazzelilerle beraber bir tünelden giriyor; onlarla birlikte açlığı, ölümü ve ölenlerin
7 kitaptan oluşan Safahatyeni harflerle ilk defa ayrı ayrı kitaplar olarak, k orijinal şekli ve dönem bilgilerini taşıyan değerlendirmelerle bir araya getirildi.
20. yüzyıl Türk edebiyatının milletimiz tarafından en çok sevilen şairi Mehmet Akif, en çok okunan şiir kitabı da Safahat olmuştur. Bununla beraber, günümüzün Türkçesiyle bu kitabın dili arasında büyük bir farklılaşmanın ortaya çıktığı da bir gerçekliktir.
Bugün aydın tabakanın veya Akif'in çok değer verdiği gençlik kitlesinin Safahat'ı layıkıyla anlaması oldukça zorlaşmıştır. Buna, bir şairin şiir dünyasına girmenin bilinen zorlukları da eklenince Safahat'ı günümüzün okuruna bugünün Türkçesiyle sunmanın
Ölümsüz Klasikler
Selim İlerinin sunuşuyla
Klasikler, ölümsüz olmadıkları için değil sürekli okundukları için de değerlidir. Bizim klasiklerimiz başlangıçta bazı eksiklik ve acemilik taşısalar bile bu onların kurucu olma özelliklerini değiştirmez. Dil kadar hayat da yeniden kurulur onlarda. Dünkü nesiller tarafından ağır aksak da olsa okunan, sevilen ve hayatımızın bir parçasına dönüşen bu eserler bir kez daha ve günün zevkleri ve tercihleri gözetilerek çıkıyor gün yüzüne. Okundukça sevilecek bu eserler d
Kenan Göçer arkadaşımızın sadeleştirilmiş metnini okuduğumda açık söyleyeyim ona gıpta etmiştim. Çünkü karşımda beni özendiren bir metin duruyordu. Okudukça şöyle bir fark dikkatimi çekmişti. Sayısı az da olsa bugüne kadarki sadeleştirme metinlerinde, eserin aslına sadakat endişesi öne çıktığından, metinler akıcılığını yitiriyordu. Ne var ki Kenan Göçer bu sakıncayı yalnızca eserin aslına değil, itikadi ve fikri asaletine de sadakat göstererek gidermeyi başarmıştır. Şairlerin ne dediği elbette önemlidir. La
Safahat, Türk şiirinin en büyük ustalarından biri olan Mehmet Akif Ersoy´un hayatta iken yayımlanan yedi ayrı kitabından oluşuyor. Safahat´ta toplanan şiirler, yalnız şiirin değil edebiyatın bütün vasıtalarını kullanarak bir dönemin tarihini, insanını, bütün malzemeleri ve çevresiyle hayatını, ızdırap ve umutlarını gözler önüne seriyor.
Bugünün gençlerinin rahatlıkla anlayabilmesi için, Safahat´ta yer alan nesirler, hikaye kurgusu içerisinde Akif´in ifadeleri ve şiirsel üslubu korunarak yayına hazırlandı.
İstiklâl Marşı şâirimiz Mehmed Âkif Ersoy, 1914ten sonra çeşitli sebeplere mebni Mısıra gidip gelmiştir. Fakat 1925-1936 yılları arası dönmemek üzere ihtiyarî sürgünü tercih etmiştir. Arkadaşı Abbas Halim Paşanın daveti üzerine önce kendisi ve daha sonra iki oğlu Emin ve Tahirle eşi İsmet Hanımı da alarak Mısırın Hilvan beldesine gitmiştir. Fakat ciğerpâreleri kızları Cemile, Suad ve Ferideden ayrılmış, torunlarına hasret kalmıştır. Mısırda Câmiatül-Mısrîyede Türk Edebiyatı dersleri vermeye başlayarak geçim
Asım,Mehmet Akif´in sanatının önemli eseridir.Birinci Dünya savaşı sırasında Mehmet Akif´i temsil eden Hocazade´nin Fatih´in Sarıgüzel Mahallesi´ndeki evinde dostu ve babasının öğrencisi Köse İmam´la karşılıklı meydana gelen manzum bir diyalogdur.Eser aynı zamanda Asımı´ın neslinin Çanakkale´de gösterdiği direnişin destanıdır.
Mehmet Âkif´in ikinci şiir kitabı. 1912´de basılan kitap, uzun soluklu tek bir şiirden meydana gelir. Âlem-i İslâm adıyla bir seyahatnamesi bulunan Tatar gezgini Abdürreşit İbrahim´i hatırlatan bir vaizi Süleymaniye Camii kürsüsünde konuşturduğu eserinde Mehmet Âkif, bu beyaz sakallı, temiz yüzlü ihtiyara Türk-İslâm dünyasını ve özellikle de İstanbul´u tasvir ettirir. Vaizin kimliği dolayısıyla Türk dünyasına da geniş yer verilen eserde 1905 Meşrutiyeti sonrasında Rusya Türklerinin hak ve özgürlük mücadeles
Safahat´ın dördüncü kitabı olan Fatih Kürsüsünde, ikinci kitap Süleymaniye Kürsüsünde gibi uzun soluklu tek bir şiirden meydana gelmektedir. Yine Süleymaniye Kürsüsünde gibi bu da -bu kez Fatih Camii´nde verilen- bir vaaz olarak tasarlanmıştır. Bu eser, M. Âkif´in dinî-hikemî şiirleri arasında, insanın birey olarak Allah´la ilişkisinden ziyade, genelde insanların ve özel olarak da Müslümanların yeryüzündeki durumu ile kendilerine ve Allah´a karşı sorumluluklarını anlatması bakımından öne çıkar. Fakat diğer
Tamamı on şiirden meydana gelen Hatıralar´daki şiirlerden dördü,bazı ayet ve hadislerin manzum yorumudur ve bu yönüyle safahat´ın üçüncü kitabı olan Hakkın Sesleri´ndeki şiirlere benzer.Kitaptaki en önemli ve bir bakıma kitaba adını veren şiirBerlin Hatıralarıdırdır.Şairin Birinci Dünya Savaşı sırasında yaptığı Berlin seyahatinin İzlenimlrini yansıtan bu şiir,onun islam dünyası ile batı´yı gözlemlerine dayanarak karşılaştırmış olması dolayısıyla önemlidir.
1911´de yayımlanan Safahat, Mehmet Âkif´in ilk şiir kitabıdır. Bu tarihte otuz sekiz yaşında olan ve ilk gençliğinde başladığı şiir yolculuğunun birkaç cildi dolduracak sayıdaki çoğu eski tarzda ürünlerini daha sonra kendisi bile görmek istemeyen şairin bu kitaptaki şiirleri, onun kendisini milletinin karşısında sanatıyla sorumlu saydığı dönemin ürünleridir. Dolayısıyla bu kitaptaki şiirleri onun olgunluk döneminin ilk ürünleri olarak okumak gerekir. Mehmet Âkif´e daha bu ilk şiirleriyle millî şair unvanı v
Toplam 26 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.