Enis Batur ve Yiğit Bener, şanlı edebiyat tarihimizin asr-ı kabusu Latin elifbalı yılların faydasız eserler verdikten sonra hafızalardan silinmiş, kitabevi raflarından kaybolmuş iki edip müsveddesi.
Bu müşterek kaleme alınmış risalelerini, bir vakitler mütercimler dünyasında vuku bulmuş mütecennin faaliyetlerin mahiyetini samimiyyet ile itiraf etmiş olmaları sebebiyle, ibret vesikası olarak neşretmeyi görev bildik.
Bu yıl, Oktay Rifat, doğumunun 100. yıldönümünde anılıyor. Enis Batur, yıllar önce Türkçe Şiirin Doruğunda konumladığı Oktay Rifat'ın şiirini bir defa daha okumaya girişti. Bu girişimden birkaç yeni yorum ipucunun doğduğuna inanıyor.
Oktay Rifat'a Doğru'nun ekleri çok önemli: Garip üçlüsünün yeni yetmelik ürünleri ilk kez burada kitaplaşıyor. Ve Oktay Rifat'ın kitaplarına girmemiş bazı yazıları onları bütünlüyor.
Büyük ustaya bir saygı duruşu.
Edebiyat Üzerine Denemeler in bu ikinci cildinde, Enis Baturun Son Modernlerde başlattığı soruşturmayı farklı alanlara yayarak derinleştirdiği, bir bölümü ilk kez burada kitaplaşan yazılar yer alıyor. Çağımız yazarları arasındaki hısımlık ilişkileri, geliştirdikleri sınır ihlalleri, açtıkları söyleşi damarları üzerinden hem ülke edebiyatına, hem dünya edebiyatına yönelen bir ufuk çizgisi taraması.
Enis Batur, belki de kuğunun son şarkısını dillendiren has edebiyatın kayıt defterini yoklamayı sürdürüyor.
Coğrafyamızda bulunmuş en eski kafatası iki milyon yaşında. İlk yazı örnekleriyle altı bin yıl öncesinde karşılaşıyoruz. Katlanmış sayfalardan oluşan elyazması kitaplara İsa´dan sonra rastlanıyor. Noktalama işaretlerini ilk kez Bizanslı bir keşiş kullanıyor. Saint-Augustin yazılı metinleri içinden okumaya kalkışınca herkes şaşırıyor, ondan öncesinde kitaplar yüksek sesle okunuyor. Montaigne, Erasmus gibi ´büyük´ kişisel kütüphaneye sahip olanların elinde yaklaşık 300 kitap bulunuyor. Sonrasında: Gütenberg´i
Cemal Süreya, henüz 1970'lerin sonunda, Ataç'tan hareketle, Enis Batur'u tam edebiyat adamı olarak nitelerken bir zar atmıştı. 40 yıl içinde Batur yazı macerasının sınırlarını genişletmeyi sürdürdü; bir yandan da, Türk ve Dünya edebiyatının son modernleri üzerinde kapsamlı, öznel bir soruşturma yürüttü. Sel Yayıncılık, Enis Batur'un Edebiyat ve Sanat üzerine bütün deneme ve eleştirel denemelerini dört oylumlu ciltte yeni okur kuşağına sunacak. Geniş bir panorama, tutkulu bir okuma yazma kılavuzu...
Kolyenin ipi koptuğunda
inciler dağılır.
Hayatın ipi kopasıya
inceldiğinde kişi
sallanmaya başlar.
Enis Batur Hepside
bu kez bir yolsonu
provasına yöneliyor.
Aztekler mektuplarını neye, nasıl yazar, neyle, nasıl gönderirlerdi?
Eskimolar mektup yazmaz mı, bizim gibi mi yazarlar mektuplarını?
Karıncaların PTT merkezi var mıdır?
Güvercinler taşıdıkarı mektupları okurlarr mı?
Çin´de bir horoz yumurtlamıştı ya:
Ölüler kendi aralarında yazışır mı,
geçen yüzyıl postalandığı halde sahibine hala
ulaşmamış bir mektup yok mudur,
neden bombalı mektup almıyorum hiç,
neden kimi mektupları yazıp yollamıyoruz,
bir anda dünyadaki tüm adresler
biribirine karışamaz mı, bir günde b
Enis Batur, bu kitaba Usame bin Ladin'in öldürüldüğü gecenin sabahında başladı. 11 Eylül 2001 sabahına dönerek. İki sabah arası, sayısız hareketli ve hareketsiz görüntüyü belleğimize doldurdu yazılı ve görsel medya: Yazar, bu çığ gibi büyümüş imge taşkınlığının içinden bize gösterilmek istenen, bize gösterilmek istenmeyen iki filmin ortak, bileşik senaryosunu dokumaya, başkalarının acısını seyretmek durumumuzu yorumlamaya girişiyor.
Hat sanatında meşkin özel, başına buyruk bir yeri olduğu bilinir. Enis Batur, yazma sanatında da benzeri bir tadın peşine düşülebileceğini gösteriyor yeni meşkleriyle: Kısanın aslında upuzun, minyatürün pekâlâ üçboyutlu, romanın istenirse birkaç satır olabildiğinin kanıtı bu kitaptaki öyküler, denemeler, düşler.
60 mm bir fotoğraf makinası objektifi. Nesneye, insana, kelimeye her iki anlamda burnunu sokmasını sağlıyor yazarın. Enis Batur, lirik ile dramatiğin, komik ile trajiğin arasında dolaşıyor burada
Hâneberduş, evi sırtında gezene yakıştırılmış sıfat. Bu kitabın denemelerini farklı kentlerden, evlerden, masalardan çekip çıkardım. Yaşarken ve yazarken, an geliyor, bütün ikâmetgâh belgelerine sırtını çeviriyor kalem.
Enis Batur, Kediler Krallara Bakabilir ile çeyrek yüzyıl önce giriştiği Özel Ansiklopedisinin bu sekizinci kitabında dalgınlardan eksantriklere, çantadan kaynana zırıltısına (arada çüşten ve ohadan geçerek), ağaç dikmekten zeytin çırpmaya sıçrıyor: Daldan dala belki, ama aynı ağacın üzerind
Gülünecek bir şey yok, oysa gülüyoruz. Üstelik: Gülüyoruz, ama canımızı acıtıyor gülmek. Bütün renklerden gülüyoruz, bir de siyah, simsiyah bir gülüşümüz var. Andre Breton, Kara Mizahı aydın kişinin tek lüksü sayıyor. Hayatında başka hiçbir lükse yer açmamış insanlar için bu sert, amansız söz yağmuru önemli bir sığınak. Enis Batur'un hazırladığı, Dünya Edebiyatından ve Türk Edebiyatından en gözü pek örnekleri bir araya getiren Kara Mizah Antolojisi, yirmi yıla yakın bir süredir bu konudaki tek kaynak. Kara
Enis Batur'un metinleri, tek bir ışını onlarca renge ayırabilen bir prizma gibi, bir paragrafta, cümlede, hatta tek bir kelimede bile pek çok çağrışım barındırır. Yazarın yeni romanı Sır da, her satırının altı çizilerek, yanına notlar düşülerek okunacak; doksan dokuz sayfalık bir romanda ciltler dolusu kitap okumuşsunuz hissi uyandıracak bir kitap.
Sır'ın başkahramanlarından biri, ünlü viyolacı Jordi Savall. Kitap, sanatçının 60. doğum günü kutlaması için, eşinin dostlarına gönderdiği bir davet mektubuyla
Kulak, bir kare. Dört köşe açısına dağılmışlar: Barthes'm bir denemesi, Calvino'dan bir hikaye, Berio'nun bir operası, bir Eco söyleşisi.Enis Batur, soruların yazarı. Ne işittiğimizin farkında mıyız? Dinlemeyi öğrenebilir miyiz? Ve: İki kulağımızdan biri eşek kulağı olmasın?Kulak, bir bulmaca getirip koyuyor. Her okurun çözümü kendine.
Özel Ansiklopedi'sinin bu yedinci kitabında, Enis Batur, kendi gövdesinden öteki gövdeye uzanan ana ve ara yollara bir çift-soruyla açılıyor: Neden erkek çocuk ağlamamalı ve kız çocuk otururken bacaklarını bitiştirmelidir?
Kitap boyunca anatomi dersinden yapışık ikizlere, şeytan tırnağından osuruğa, hasta gövdeden olmadık gömülme törenlerine sıçrıyor Enis Batur: Erotizm, mistik bakış, ironi, Hayat'ın şakaları ve şiddeti, organlar ve maskeler sayfadan sayfaya canın sınırlarında dolaştırıyor okuru.
Gövde'm,
Elma, 10 yaşını tamamladı. Dalından düştüğü günlerde başı dertten kurtulamadı: İhbar edildi, mahkemeye verildi, okurdan iki yıl boyunca alıkoyuldu, bu nedenle İfade Özgürlüğü Ödülüyle nişanlandı. Yazarı, yayıncısı, avukatı ödünsüz direndiler, sonunda azat edilebildi. Arada Fransa'da, Romanya'da, Arnavutluk'ta çevrilip yayımlandı, Courbet kaynaklarının çoğuna girdi. Prof. Mustafa Durak, hakkında kitap yazdı.
Enis Batur'un 'Elma'sına toplatma!
Enis Batur'un Elma adlı romanı kapağında kullanılan Gustave Cour
Bilmem, bazı okurların Flaubert'in kan grubunu, Virginia Woolf'un ayakkabı numarası, Şair Nigâr'ın yükselen burcunu, Necip Fazıl'ın tiklerinin ayrıntılı betimlerini bir ansiklopedi maddesinde görmek istemeleri bağışlanması güç bir sapkınlık türü müdür? Enis Batur'un kişisel ansiklopedisinden maddelerden bazıları:Albeni * Alkol * Alp Zeki Heper * Anka * Baba (m) * Bahar * Banyo * Pisuvar Sıkıntısı * Radyo Günleri * Telefobi * Terazi * Ütopya Kırıntıları * Yakmak * Yalancılar Adası * Yoğurtçu Zülfü Sokağı * Z
Yazar, çekmeceden büyüteci çıkarıyor. Haritada, İstanbul'un karşısına dizilmiş adalardan birine dikkatle bakmaya başlıyor. Yassıada'yı, eski adıyla Plati'yi tanıyan, bilmeyen yok.
Bunu soruyor yazar; Yassıada'yı tanıyan, bilen var mı?
Plati, Bir Ada Denemesi, kendi adasını aramaya çıktığında kaybolduğunu anlayan birinin bozbulanık hikayesi.
Enis Batur'dan bir inzivayi soruşturma girişimi.
Başka Yollar sürüyor. İlk satırlarından başlayarak bir dizi halinde gelişeceği, bütünlenmesi için geniş zamanlar gerekeceği belli olan otobiyografisinin bu yeni kitabında, Enis Batur, üç ayrı odak üstünde konaklıyor: Doğduğu ve çocukluğunu geçirdiği şehre bir dönüş seferi; biri bütün dünyayı, ötekisi kendisini ilgilendiren iki savaşın ortasında yaşadığı gelgit; 20 yaşından bu yana serüvenine bir gölge gibi eşlik eden bir roman kahramanıyla yüzleşme. Ve bütün kitabı kateden şahdamar: Nasıl, ne kadar anımsaya
İmgeleri Kim Dinler? Enis Batur´un, Claudel´in Göz Dinler sözünün öncesine yerleştirdiği bir soru cümlesi. Bir edebiyat adamının, çağının sanatçılarına, gününün ve geçmişin yapıtlarına, konumunu terketmeksizin yönelttiği bir bakışın ürünlerini toplayan bu kitap, 1977´de Ayna ile başlayan bir soruşturmanın yeni halkası.
Modern Zamanlar, Baudelaire´den başlayarak, büyük şehrin aylağı olma koşulunu neredeyse bir poetik duruş haline getirmiştir. Bulvarlar, meydanlar, köprüler, ara sokaklar gece gündüz yürüyen, avare dolaşan, şehrin kesintisiz biçimde farkında kalan yerli ve yabancı aşıklarıyla donandı, bir buçuk yüzyıldır. O şehirlerin içi tıkabasa öyküler, dramlar, tutkular, taşkınlıklar ile doluydu. Paris, XIX. yüzyıldan beri bu bağlamda öncülüğü üstlendi: Beş kıtadan sökün etmiş meraklılarıyla kendi mitolojisini büyüttü, b
Toplam 60 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 20-40 /
Aktif Sayfa : 2
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.