Yaydım, sordular bana:
Ok mudur seni geren?
Ben dedim ki: Beni geren
Gönderip gönderip gidemeyişim!
Behçet Necatigil Şiir Burçları başlıklı yazısında, gurbet, hasret ve hikmet burçlarından söz ediyordu. Mesafede yer alan şiirlerden oluşan şiir dosyasıyla 2008 Yunus Nadi Şiir Ödülünü alan Abdülkadir Budak ise bir mesafeden söz açıyor.
Ya Şiir Olmasaydı, hangi yollardan nasıl geçecek, nerelerde konaklayacak; hangi dala tutunacaktı?
Abdülkadir Budak bu kitabında, kırk yıllık şiir serüvenine bakmakla kalmıyor; okumalar, anılar, tanıklıklar, belge niteliği taşıyan kimi mektuplar, dergi serüvenleri, eleştiriler ve değerlendirmeler çerçevesinde kendi kuşağının ve ardından gelenlerin şiirlerine de bakmış oluyor.
Üzümden şaraba geçmiş gibiyim diyen bir şairin, kişisel şiir tarihi gibi duran bu yazıları, kırk yılın şiir tarihi gibi de okunabi
İlk ürünleri 1970ten sonra gün yüzüne çıkan kuşağın kişiliği belirmiş şairlerinden biri olarak göründü. Dönemin acılarından kaynaklanan şiirlerinde, kendine özgü sesi, ince, özgün buluşlarıyla dikkati çekti.
ŞÜKRAN KURDAKUL
Budak´ ın şiirleri bana sevinç veriyor. İyi şiir sevinç verir.
MELİH CEVDET ANDAY
Yaralanmaya açık, her zaman çoktan yaralanmış, şiir için ya da şiire doğru yaralanmış bir ruh.
ORHAN KOÇAK
Şaşırtıcı buluşları, dengeli ironisi ve humoruyla yeni kuşak içinde öz
Abdülkadir Budak, bundan önce Can Yayınları arasında çıkan Ahşap Anahtar´la açtığı kapıdan eve giriyor ve Eve Zamanı´nı anlatıyor. Türk şiirnde ´ev´cil şairlere (Behçet Necatigil, Ziya Osman Saba) eklemlenen bir şair mi Abdülkadir Budak? Pek değil; -çünkü ´ev´i yazmak, onun için oturduğu evlere ´kötü şiirler´ yazan biridir o...
´Kötü şiirler´ acaba, bu kitaptaki gerçekten benzeresiz şiirler bağlamında bir ´ironi´ olmasın? Öyle olmalı; -çünkü ´ev´lerin ´kara mizah´ ya da ´ironi´ olduklarını söyleyen bir şai
Behçet Necatigil, ilk kitabı üzerine Abdülkadir Budaka yazdığı mektupta, şiirlerinizi seviyorum, bırakmayın, sürdürün demişti. Necatigil, süzgeçlerden geçmiş, arınmış, özlü-yoğun şiirler diye nitelemişti Budakın şiirlerini. Necatigilin mektubu 22/23 Ocak 1978 tarihini taşıyor. O günden bu yana, şiirlerini daha da arındırarak, daha da yoğunlaştırarak sürdürdü Abdülkadir Budak. Dili, ironilerle daha da incelterek...
Sana bakmak gölde kayık olmaktı
Kış günü köy evinde soba olmak bir de
Yaz günü bir ağacın gölgesinde uyumak
Elma soymak gibiydi, kavun kokusu
İçimdeki hastaneden taburcu olmak
Sana bakmak bana hep iyi geldi
Sanki saç örgüsüydün salkımsöğütte
Sana bakmak güzel olan her şeydi.
´Hayata daha tutunduk, özellikle de aşka´ dizesiyle özetliyor Abdülkadir Budak bu kitaptaki şiirlerini. Öteki hayatlara aşk duygusuyla dokunma isteği içinde yazılmış şiirleriyle, kendi şiir evreninde yeni bir sayfa açıyor.
Cebinde panter taşıyan kanguru gibi
Şehirde dolaştım insan ormanlarında
Çağın yüzünü bana ayna diye tuttular
Baktım ve kendimi gördüm orada
Kuyu çıkmışım meğer! Zirve inmişim meğer!
Başlayan savaşlarda biten aşklarda
Yazmışın da acıma şiir demişler
Abdülkadir Budak; sınırsız sorumlu sevgi kooperatifi.
Gülü külden getirir. Vuran - vurulan; avcı - ceylan.
Kentine küskün abdal. Apartmanlara sıkışmış
idil. Kendini kamçılayan küheylan.
Asfalt söker gül dikmek için
- Sabit Kemal Bayıldıran
Abdülkadir Budak şiir
Toplam 7 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.