Başka türlü birşey benim istediğim, Ne ağaca benzer, ne buluta benzer; Burası gibi değil gideceğim memleket, Denizi ayrı deniz, havası ayrı hava; Nerde gördüklerim, nerde o beklediğim kız, Rengi başka, tadı başka.
Yunani Bir Sone
Dün birden cehenneme döndü cehennem
Persefone yerzüne göçtüğünden
Sonbaharla dönsün de bak göreceksin
Hades nasıl cennet olacak yeniden!
Bir Siyasinin Şiirleri, hapisteki Can Yücel'in, dışarıdaki Can Yücel şiiriyle tutarlı bir bireşimidir. Nitekim şair, bu kitabında hapishaneden dışarıdaki ve içerideki yaşama dönük izlenim, gözlem duygu ve düşünce birikimini, kendi politik kimliğini de sorgulayarak aktarır. Tarihsel olaylarla günlük olayları iç içe işler. Güncelliğin gerekliliğine inanmakla birlikte kesin günceli arayan yiğitlemeler yazmaktan sakınır. Bir Siyasinin Şiirlerinin ana teması güncel olmakla birlikte, günceli taşlama yüklü bir anl
Can Yücel'in dilinden, dünya şiirlerinden seçmeler...
Can yücel, kendi şiirini söyler gibi çevirmiş bu Her Boydan şiirleri. Ha sen söylemişsin ha ben der gibi. İnsanın insanla kaynaşması her zaman güzeldir, şairin şairle kaynaşmasında bir başka sıcaklık, bir başka aydınlık oluyor: bir dille iki dilin tadını almak, bir canla iki canın sevincini duymak gibi bir şey. Bu cömert kaynaşma, bu dünyanın türküsünü benimseme gücü yok mu -ki Can Yücel'de var- o şairi şair eden tılsımı onda aramalı.
-Sabahattin Eyüboğ
Bu kitaba adını ben
Güneşle Kalkmak koyacaktım
Ama gece on, hal, terler fışkırıyor terimden
Dayanamıyorum sıcağa
Ben ki gençliğimde Mozambikte, Angolada döğüşmeği kurmuştum
Çiçekleri geride bırakmaktan korkuyorum kururlar diye
Rüzgâr kalleşlik etti inmez oldu gerillam düzlere
Yoksa Kuzguncuka göçeceğim Şehir gerillaları üzerine konuşmak için
Can Yücel, kişinin imgesini onunla girdiği içsel ve izleyenlerce her zaman anlaşılmayan bir diyalogla kendisine (üstelik en olmadık yerinden) doğurtabiliyordu...
Birine adanmış ya da birini anlatmak için yazılmış bu şiirleri okurken bütün bu özellikler düşünülürse alınan zevk, olağanüstü olacaktır.
Herhangi bir insanın, tanımlı varlığı ile imgesi arasında bir çelişki olması Can Yücelin gözettiği bir mizah ilkesidir. Ancak pek çok şiirinde bu ilişkiyi keskin bir karşıtlık olarak yorumlamaz. Aksine, imge ve v
Kitâbesiz Seng-i Mezar
Deniz moruna kattı beni
Getiriyor götürüyor
Zifirî bir lâciverdiye doğru
Dalgalar ki yavaşlayan darbeleri kalbimin
Vuracak ve duracak elbet o ziftli kıyıya
Usuldan usul çırpıntılar halinde
Ne yaman çiğköfteymiş ki bu ölüm
Şalgam suları iniyor şakaklarımdan
ben hala susuyorum
Gözlerimle taşlarcasına bir kör kuyuyu...
Nerde kaldı bire saka kuşu
Su gibi bildiğin o su kasidesi?
Öztanım
Ben bir aşk değirmeniyim
Şiirler öğütürüm Ayça Parkında
Çocukları havada fır döndürürüm kollarımla
Paydostan sonra Donkişotu görürüm rüyalarımda
Bir Siyasinin Şiirleri, hapisteki Can Yücelin, dışarıdaki Can Yücel şiiriyle tutarlı bir bireşimidir. Nitekim şair, bu kitabında hapishaneden dışarıdaki ve içerideki yaşama dönük izlenim, gözlem duygu ve düşünce birikimini, kendi politik kimliğini de sorgulayarak aktarır. Tarihsel olaylarla günlük olayları iç içe işler. Güncelliğin gerekliliğine inanmakla birlikte kesin günceli arayan yiğitlemeler yazmaktan sakınır. Bir Siyasinin Şiirlerinin ana teması güncel olmakla birlikte, günceli taşlama yüklü bir anla
Göztaşı bir çift göztaşı,
Aldı gitti o kısrak gözlerini,
Yetiş, dedim, yetiş, müneccimbaşı!
Kaldırmadı bile başını bilardodan,
O mavi, o nehir, o ben ve o kız yokmuş gibi.
Toplam 38 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 20-40 /
Aktif Sayfa : 2
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.