Dişil enerji nedir?
Ailemizden miras aldığımız enerji döngüleri hayatımızı nasıl etkiler?
Dişil enerjimi dengelemek için neler yapabilirim?
Vahşi Dişi kimdir?
İçimizdeki yaratıcılığı ve ilhamı nasıl uyandırabiliriz?
Menstrüasyon döngüsü ile yaratıcılık arasındaki kadim bağlantı nedir?
Bedeninizin kalbinin derinliklerine yolculuk yapın. Kadınsı yaraların arazisini gezin. Kökünüze, tüm kadınlığın merkezine
gidin ve bedeninizle olan ilişkinizi tamamen değiştirin. Vahşi Dişilik, size, kadim vahşi
Mezopotamya: Avcı-toplayıcı yaşamlarına veda eden insanların çiftçilik yaparak medeniyetler kurmaya başladıkları bu toprak parçası Gılgamış Destanı’ndan Hammurabi’nin “göze göz” deyişini ortaya çıkaran ünlü hukuk kurallarına kadar dünya tarihi ve kültürüne çok önemli katkılarda bulunmuştur. Mezopotamya’nın hikâyesi sürekli değişen sınırlar, yükselen ve çöken imparatorluklar, savaşlar ve fetihlerle doludur. Akad, Sümer, Babil gibi ünlü devletleri içeren bu listede en büyük şöhreti Asur hak ediyo
Rönesans İspanyasının önde gelen kalemlerinden biri kabul edilmesi gereken BaltasarGracián’a (1601-1658) yaşadığımız günlerde dünya ölçeğinde geniş bir ilginin uyandığı gözlenmektedir. İlk bakışta sebebi kolayca anlaşılamayan bu ilgi neticesinde Bilgelik Kılavuzu (Oraculomanual) başta olmak üzere eserleri başka ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de baskı üzerine baskılar yapmaktadır. Gerçi bu Gracián’ın ilk keşfi değil: daha önce Alman düşünür Schopenhauer, ardından Nietzsche o zamana kadar İspanya dışında pek
1908 Jön Türk Devrimi ile 1938 yılında Atatürk’ün ölümü arasındaki 30 yıllık zaman diliminde Alman ve Osmanlı/Türk ordusu arasındaki askeri bilgi aktarımına odaklanan bu çalışma, arşiv, yayınlanmış kaynaklar ve anılar aracılığıyla sürecin analizini yapmakta ve aynı zamanda bu bilgi alışverişinin iki ülkenin orduları ve Türk sivil toplumu üzerindeki etkisine dair kanıtlar sunmaktadır. Gerçekten de iki ülkedeki subaylar küçük ama ülkelerinin gelişimi üzerinde etkili olmuş birer toplumsal gruptu. Etnik açıdan
İklimbilimciler bilimsel ve teknolojik gelişmelerin yardımıyla son on yıl içinde, iklim koşullarının yaklaşık son bin yılda geçirdiği değişime dair net bir görüntü elde etmeyi başardılar. Bu keşif, uzun süredir duyulan birtakım kuşkuları doğrular nitelikteydi: Son Buzul Çağı yaklaşık 13.000 yıl önce sona ermesine karşın, MS 1300-1850 yılları arasında dünya bir soğuma döneminden geçmişti. Uzmanlar bu periyoda “Küçük Buzul Çağı” adını verdi. Fakat bu tespit bu kez daha büyük başka kuşkular doğurdu: Bu periyod
50 yıl süren araştırmalar 14 Eylül 2015’te meyvesini verdi, kütleçekimi dalgaları keşfedildi ve astronomide bir
devrim gerçekleşti.
O güne dek, evrenin araştırılması elektromanyetik radyasyona (ışık, radyo dalgaları, X-ışınları…) bağlıydı. Ama
elektromanyetik radyasyonu durduran hiçbir engel, uzay-zamanın dokusunda yol alan kütleçekimi dalgalarını
durduramıyor. Bu nedenle optik ve radyo teleskoplardan sonra kütleçekimsel dalga teleskopları evrenin sırlarını
keşfetmek için yürütülen çalışmalara büyük ka
Albert Einstein genel görelilik kuramı üzerindeki çalışmasını 1915 yılında tamamladıktan sonra İzafiyet Teorisi adlı kitabını kaleme aldı. Sıradan okura hitap eden İzafiyet Teorisi özel ve genel görelilik kuramları üzerine şimdiye dek yazılmış en açıklayıcı kitap olma unvanını koruyor. Ünlü kitabın elinizdeki basımı ise Einstein’ın düşüncesinin ve eserinin evrimini günümüz bağlamında değerlendiren yorumlar içeriyor. 100 Yıldönümü Basımı, Einstein’ın eserine en son bilimsel gelişmelerin ışığı altın
Tek derste kişisel finans yönetimi!
Ne kadar harcadığınız da en az ne kadar kazandığınız kadar önemlidir. Paranızı yönetirken yapmanız gereken
şey, cebinize giren ile cebinizden çıkan para miktarı arasındaki farkı artı yönde olabildiğince büyütüp tasarruf
ve yatırıma yönlendirmek. Başarılı para yönetiminin özü işte bu. “Onu biliyoruz, ama nasıl yapacağımızı
bilmiyoruz,” diyorsanız işte Para Yönetimi 101 size bunu anlatıyor.
Para Yönetimi 101 kredi kartlarınızı yönetmek ya da emekliliğinizi planlama
Bundan neredeyse yetmiş yıl önce, o zamanlar sadece yirmi dört yaşında olan James D. Watson, tarihin en büyük bilimsel araştırmalarından birinin gerçekleştirilmesine öncülük ederek, sonradan ekip arkadaşlarıyla “yaşamın sırrı” olarak nitelendirecekleri DNA’nın keşfine büyük katkı sağladı. Bu keşifleri 1962 yılında Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü’ne layık görüldü. DNA, yaşama ve canlılığa dair tüm dogmaları bir kenara iterek, yaşamın sırrının kimyasal olduğunu gösteren modern genetiğin şekillenmesine önayak o
Matematiğe yeni başlayanlara eğlence garantisi veren bir eser.” — Le Monde Dünya’yı artık eskisi gibi görmeyeceksiniz! 34 Nisan’ın çok faydalı bir gün olduğunu, bazı akarsuların aşağıdan yukarıya doğru aktığını, Ay’ın doğrusal bir çizgide ilerlediğini, bu kitabın kapak renginin belki de kırmızı olabileceğini ve tüm bu satırları okurken saniyede 300 kilometre hızla hareket ettiğinizi biliyor musunuz? Söylenenler size saçma gelebilir; ama hepsi doğru! Dünya’yı algılama yöntemimiz bazen yanıltıcıdır. Fakat bas
Klasik tarihçi Theodor Mommsen 1854-1856 yılları arasında Roma Tarihi isimli eserini yayınladı. Çalışmaları bilim camiası ve okuyucular tarafından büyük beğeni toplayan Mommsen 1902 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görüldü ve “tarihsel yazma sanatının yaşayan en büyük ustası” olarak onurlandırıldı. Roma’yı yücelten Aydınlanma yaklaşımını reddeden Mommsen bunun yerine yeni ve titiz bir kaynak eleştirisinin rehberliğinde Roma tarihinin mitolojiden arındırılmasını sağladı. Canlı ve ilgi çekici bir tarzda,
Doğuştan gelen özelliklerin “gen” denen aktif DNA dizilimleriyle kuşaktan kuşağa aktarıldığını biliyoruz. Fakat bilim insanları yakın zaman içerisinde, sonradan kazanılan özelliklerin de kuşaktan kuşağa aktarılabildiğini keşfettiler. Gelgelelim, tuhaf bir şey vardı: Sonradan kazanılan bu özellikler DNA dizilimlerinde bir değişikliğe yol açmıyor ama yine de sonraki kuşaklara aktarılabiliyordu. Çok geçmeden DNA dizilimleriyle bağlantılı ikincil enformasyon yapıları keşfedildi. Epigenetik sözcüğü işte bu yapıl
40 yılı aşkın eğitim ve öğretim deneyimine sahip John Renard tarafından kaleme alınan A’dan Z’ye Dinler Tarihi dünyadaki sekiz büyük dini geleneğin (Yahudilik, Hıristiyanlık,Müslümanlık, Budizm, Hinduizm, Taoculuk, Konfüçyüsçülük ve Şinto) tarihi, inançları, sembolleri, ritüelleri, liderleri ve gelenekleri hakkında 1000’i aşkın soruya yanıt vermektedir. Davut Yıldızı nedir?Bu kadar çok farklı Hıristiyan kilisesi nasıl ortaya çıktı? Ahiretle ilgili İslami kavramlar nelerdir? Taoculukta cennet ve cehennem ina
“Descartes, modern felsefenin kurucusu sayılır. Çok yüksek felsefi bir yeteneği olan, yeni fizik ve gökbilime dayanan ilk kişi odur. Birçok skolastik yanı bulunmasına rağmen Descartes, kendinden önce gelenlerin kurduğu temelleri benimsememiş, yeniden ve eksiksiz bir felsefe yapısı kurmaya çalışmıştır. Descartes’ın yapıtlarında Platon’dan beri hiçbir filozofta bulunmayan bir tazelik vardır. Descartes, bir öğretmen olarak değil, bir araştırmacı ve bulduğunu aktarmaya meraklı bir kişi olarak kalem kullanmıştır
On dokuzuncu yüzyıl Alman felsefesinin klasik anlatımları genellikle Kant’la başlar ve ondan sonraki filozofları Kant idealizmine verdikleri cevaplar ışığında değerlendirir. Kıta İdealizmi’nde Paul Redding, Alman İdealizminin öyküsünün Leibniz’le başladığını savunmaktadır. Redding, Leibniz’in Newton’la uzay, zaman ve Tanrı’nın doğası üzerine tartışmasını irdeleyerek başlar ve akabinde Leibniz’in kendine özgü idealizm karakterine Platoncu ve Aristotelesçi unsurları dahil etme biçimini vurgular. Redding, Leib
Schopenhauer temel eseri İrade ve Tasavvur Olarak Dünya’ya zeyil olarak kaleme aldığı Kant Felsefesi Eleştirisi’nde öncelikle bize bir düşünce geleneği içinde bir düşünürün selefini nasıl anladığını, daha doğrusu anlamak için nasıl yaklaştığını, nereden tuttuğunu, nelere tutunduğunu gösteriyor. Gösterdiklerinin içerisinde bu anlama çabasının daha sonra düşünürün eserinin hakiki kıymetini nasıl hakkaniyetli takdire ve o takdire esas teşkil eden temel vasıf ve hasletleri nasıl isabetli teşhise ve bütün bu mes
On altıncı ve on yedinci yüzyılda matematik, fizik, gökbilim, biyoloji, tıp ve kimya gibi alanlarda yaşanan gelişmeler sonucunda sınırlı ve eski dünya görüşü yerini modern, nicel, bilimsel yöntemlerin kullanıldığı deneye dayalı yeni bir dünya görüşüne bırakmıştır. İşte bu noktada Descartes, aklına takılan sorulara yanıt aramaya başlar: Bugüne kadar doğru olduğuna inandığımız şeylerin hatalı olduğunu gördüğümüze göre artık bir şeyden nasıl emin olabiliriz? Anlığımız veya zihnimizle algıladığımız şeyler gerçe
“Sözgelimi ‘Ya Sezar olurum ya da hiç’ diyen hırslı biri Sezar olamaz, umudunu keser Sezar olmaktan. Ama başka bir anlamı vardır bunun: Kesinlikle Sezar olamayınca artık kendisi olmaya da tahammül edememek. Dolayısıyla aslında umutsuz olmasına neden olan şey kesinlikle Sezar olmamış olması değildir, hiç olamadığı ben’den umudu kesmiştir o. Ona gene de umutsuz olan bütün mutluluğunu veren bu ben, birdenbire her şeyden daha katlanılmaz olur. Daha yakından bakıldığında onun için katlanılmaz olan kesinlikle
İstila, işgal, göç, Büyük Yangın, Nazi saldırıları gibi çeşitli karışıklıklarla şekillenen Londra Tarihi eşsiz bir çeşitlilik sunmaktadır. David Long'un bu inanılmaz hikâyeyi en iyi anlatan 100 yeri seçtiği bu kitap Roma tapınaklarını, Sakson mezarlarını, Beyaz Kule'yi, donmuş Thames Nehri üzerinde kurulan fuarları, yel değirmenlerini, Karındeşen Jack'in ilk cinayetini işlediği yeri, Thames Tüneli'ni, Highbury Stadı'nı keşfetmenizi sağlıyor.
En güzeli, bunların büyük bölümü genellikle ücretsiz ol
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 140-160 /
Aktif Sayfa : 8
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.