Âriflerin Satrancı, insanların şans ilkesinden hareketle keyif, eğlence ya da haksız kazanç uğruna oynadıkları hiçbir oyuna benzemez. Bu tür oyunlarda insanın karşısında genellikle bir rakip özne bulunur, oysa Âriflerin Satrancı’nda insanın rakibi yine kendisidir. Ayrıca bu levha ve üzerine yazılan şerhler, döngüsel bir zorunluluktan bahsettikleri için, burada mutlak anlamda bir “galibiyet” ya da “mağlubiyet” bulunmaz, yani oyunun son bulduğu bir aşama yoktur.
Bu eserin bize anlattığı ...