According to the new order we were to go to the Akbaş seaport in five days and then cross over to Anatolia by ferry.
...I have to be in the trench, encountering the enemy. Because I want to fight, to battle. Both me and my enemy should realize who I am ...
...Maydos [Eceabat]... What a mourning view did this small and pretty town now offer. Almost all buildings have been destroyed, burned by the bullets of the enemy.
... The evening prayer has been held just by my side. I listened to it, standing there in
Modern folklor araştırmalarının tespit ettiği, günümüzde artık tartışmasız kabul edilen gerçeklerden biri de, pek çok efsane, destan, menkabe ve hatta masalın, hakikatte tarihi bir hadisenin -halk muhayyilesinde hasıl ettiği yankı sonucu- bozulmuş şeklinden başka bir şey olmadığıdır. İşte bu vakanın tipik örneklerinden biri de, özellikle Anadolu ve Balkanlar Türk folklorunda çok tanınmış olan 'kesik baş' motifli belirtilen türlerdir.Ahmet Yaşar Ocak'ın bu çalışması Türk halk edebiyatı ve destan geleneğinin
1930 Municipality Election and 1946 General Election in Turkey were pretty similar, although there are 16 years behind them. In essence we can sum up two elections like this: One powerful Rulling Party( Republican People's Party) against a promosing and suprisingly generally supported Opposition Party. In 1930 that Opposition was Free Republican Party which was founded by Ali Fethi (Okyar) Bey, an ex prime misinter, and had been supported by President Gazi Mustafa Kemal (Atatürk) Pasha himself.
In parallel
Monotheism expanded its boundaries through the middle ages, as a common myth, its advantages against polytheism were not only its military and political agents but also its social and cultural gadgets. Up until now rates of these elements in religious transformation history kept secret. Thus, in the book comparative analysis of two examples had chosen to reveal its mysterious past. As the book tried to show, to understand religions and their transformative instincts, comparisons were inevitable.
The book re
Upon the dissolution of the Western Gokturk Khaganate, the declaration of independence and
migration movements of the Turkish tribes within her structure as a new migration of tribes deeply affected many layers of world history, especially mainly ethnic and sociological way. However, these migrations leave permanent traces in the northern part of the Black Sea, North Caucasus and the Balkans; their impacts have continued until today.
This study examines one of the most controversial issues of history studie
Generally, outside of the academic word, nomads are not considered as the part of the civilization process. Most of the times, due to the Eurocentric thoughts that were developed in the 19 th century, scientific and technological improvements of the humanity were considered unique to Europe. Therefore, other people that were conquered by European armies were thought that they were completely out of the civilization process and the lived as 'barbarians' because they did not live or think like Europeans. Acco
The Eighteenth Century has been a century in which changes were experienced in every field in the world and especially in Europe, and the balance of power began to change. Military, social and economic changes in Europe caused the emergence of new empires and the weakening of the powerful empires of the period that could not adapt to this change. The subject of our book, Peter the Great, who founded the Great Russian Empire that marked this period, and Frederick the Great, who is referred to as the founder
Thirteenth century could be the perfect time for invading politically divided Europe. One of the main powers of the continent which were Holy Roman Empire, Papacy, Hungarian Kingdom and Poland had strong conflicts among each other. During the Mongol Invasion, there were power struggle between Holy Roman Emperor Frederick II. and the Papacy in Europe. To Central Eastern Europe, Hungarian Kingdom and Poland had internal struggles. Also, Poland divided to four principality, Hungarian Kingdom had economic probl
The rivalry between Russia and Britain over the autonomous Province of Eastern Rumelia is a historical fact. This study examines tis fact via two historical events concerning the development of the Province - the process of establishment and administrative organization of Eastern Rumelia (1878-1879) and the event of unification between the Province and the Principality of Bulgaria. It argues that the British authorities created the Province of Eastern Rumelia and later they defended the act of unification w
Est-ce que les manuels scolaires d'histoire ottomane utilisés dans les écoles, sont conformément rédigés selon la politique d'ottomanisme qui est l'objectif principal des efforts de la réforme en question et qui est suivi en tant que politique d'état?
Les manuels scolaires d'histoire ottomans ont-ils été utilisés comme un moyen d'acquérir une légitimité sociale dans le but de créer une identité ottomane commune afin de former des individus attachés à cet idéal? Au cours des vingt premières années du règne d
The Ottoman woman has particularly fascinated the Western audience for centuries. Issues like seclusion and harem, led many Europeans to endure the difficulties of travel and journeying to the Ottoman Empire in order to gain first-hand information on the Ottoman way of life.
The aim of this study is to discuss and illustrate the visibility of Ottoman women through the eyes of European travellers and ambassadors in the sixteenth and seventeenth centuries in Istanbul. Its main concern is to discuss women's ou
Mitoloji: Kahramanın Yolculuğu, birçok kültürün mitlerindeki evrensel temalara vurgu yaparak mitoloji konusuna farklı ve etkili bir yaklaşım sunuyor. James Frazer, C. G. Jung, Karl Kerényi ve alanın önde gelen isimlerinin, mitlerin evrensel anlam arayışımızda bütün toplumlara nasıl hizmet ettiğini gösteren metinlerine yer veren bu antoloji, kahramanın doğumundan sınav ve arayışlarına, düşüş ve yükselişine, ölümüne ve yeniden doğumuna uzanan geniş kapsamlı bir mit araştırmasıdır.
Anlatımına gerçek karakterl
Kostas Gavroğlu nun Bilimlerin Geçmişinden Tarih Üretmek kitabı bildiğim kadarıyla, bilim tarihi yazımı üzerine sadece Türkiye de değil, dünyada yayımlanan ilk kitap olma özelliğini taşıyor. Bilimin tarihini anlatan çok geniş bir uluslararası literatür var. Ama bilim tarihi yazıcılığı nasıl bir uğraştır, ne tür soruları yanıtlamaya çalışır, bağımsız ve saygın bir disiplin olarak nasıl ve ne zaman ortaya çıkmıştır, bu disiplinin günümüzdeki durumu nedir? gibi soruları yanıtlamaya çalışan bir kitap ilk kez ya
Bilge Kağan Türk tarihinin en önemli kişilerinden biridir. Tahtta kaldığı yıllarda iç ve dış düşmanlarla kuşatılmış devletini vezir Bilge Tonyukuk ve kardeşi Kül Tegin ile birlikte çetin mücadelelere girerek kurtarmıştı. Aslında onun devleti için çalışması babası ölüp amcası Kapgan kağanlık makamına oturduğunda şadlık gibi önemli göreve getirildiğinde başlamıştı. Amcası Kapgan'ın ölümü üzerine haksız yere tahta geçen İnel'i Kül Tegin bir ihtilal ile ortadan kaldırmış, ağabeyi Bilge'yi kağan yapmıştı.
731 y
1939 Eylül'ünde Alman tanklarının Polonya'ya girdiği haberleri tüm dünyada yeni savaşın ayak sesleri olarak duyurulmuştu ajanslardan. Herkes savaşın kısa sürede biteceğini söyleyebilirdi o günlerde. Ne var ki günler, aylar, yıllar birbirine bağlandıkça savaş alanları da genişliyor; bütün dünya korkunç bir felaketin içine sürükleniyordu.
Görünürde savaş sınırların hatta denizlerin ötesindeydi ama savaşın etkileri Karadeniz kıyılarına çoktan ulaşmıştı. Trabzon, Giresun, Rize ve diğer kıyı şehirleri dünyanın e
19. yüzyılın sonuna yaklaşılırken sömürgeci güçlerin hedefindeki ilk yerlerden birisi olduğu için Trablusgarp'a özel bir önem veriliyordu. Bu yüzden bölgede görev yapan subaylardan raporlar isteniyor, bu raporlar çerçevesinde Kuzey Afrika'daki son kale olarak görülen Trablusgarp'ta yeni istihkâmlar kuruluyor, Hamidiye alayları oluşturuluyor, hükûmet konakları yenileniyor, silah depoları güçlendiriliyor ve yeni yollar yapılıyordu. Bu gayretin neticesi olarak 1912'deki Uşi Antlaşması'na kadar Trablusgarp'ın
Anadolu'nun fethi tarihin akışını değiştiren olaylardan birisidir. Çağrı Bey'in keşif seferiyle birlikte Anadolu'nun kendileri için elverişli bir yurt olduğunu anlayan Selçuklular devlet kurduktan kısa süre sonra bu ülkeyi ele geçirebilmek için faaliyete koyulmuşlardır. Tuğrul Bey ve Alp Arslan dönemindeki çabalar neticesinde Anadolu'nun siyasi hâkimiyeti Romalılardan Türklere geçmeye başlamıştır. Siyasi, sosyal, kültürel, dinî ve ekonomik bakımdan çehresi hızla değişen Anadolu o zamana kadar görülmemiş bir
Tâhirü'l-Mevlevî'nin İstanbul'a dair yazılarının derlenerek bir bütünlüğe kavuştuğu bu eser 1910 ile 1951 yılları arasında dergilerde kaleme aldığı 40 yıllık bir yazı birikimini okurlarımızla buluşturuyor. Tarih sırasına göre Beyânülhak, (1910, 1911), Sebilürreşad, (1914), Mahfil, (1921-1925), Yücel, (1936), Bilgi Yurdu, (1938, 1939, 1940), İslâm Yolu (1948-1951) dergilerinde yayımlanan bu yazıların bazıları tefrika halinde yayımlanmış, bazıları da münferit yazılar olarak dergi sayfalarında kalmış. Dergiler
Osmanlı aşk şiiri konusunda bilinen pek çok şeye rağmen, bu aşk şiirini üretenle¬rin ve tüketenlerin aslında nasıl bir kültür, ne gibi toplumsal koşullar ve ne tür bir duygusal ortam içinde âşık oldukları hakkında bildiklerimiz şaşılacak kadar azdır.
Walter G. Andrews ile Mehmet Kalpaklı'nın ortak çalışması, 15. yüzyılın sonlarından 17. yüzyılın başlarına uzanan dönemde, Osmanlı İmparatorluğu'nun kentlerinde ve özellikle de İstanbul'da, bu uzun 16. yüzyılın, aşkın ve sevgililerin çağı olduğunu ileri sürüyo
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 100-120 /
Aktif Sayfa : 6
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.