Kalkınma ve politika dünyasında artık yepyeni bir kuramsal
paradigma var. 'İnsani Gelişmişlik' ya da 'Yapabilirlikler Yaklaşımı'
olarak adlandırılan bu model çok basit bir soruyla işe başlar: İnsanlar
gerçekte neler yapabilir ve ne olabilirler? Önlerinde ne gibi fırsatlar
vardır? İnsan hayatı, doğası gereği, birbiriyle ilintili çok sayıda
unsurun bir arada incelenmesini gerektirir, bu nedenle basit gibi
görünen bu sorular aslında oldukça karmaşıktır. Zaten modeli cazip
kılan özelliklerden biri de bu karmaşı
Gayrı safi yurtiçi hasılayı temel gösterge alan büyüme ekonomisini
ve büyüme ideolojisini eleştirince ortama bir şaşkınlık hâkim olur.
Birçok iktisatçı ve siyasetçi için büyüme ekonomisinin eleştirisi cahiliye
döneminin bir kalıntısıdır. Sürekli büyüme amacı etrafında örgütlenmiş
toplumu eleştirmenin, tarihin karanlıklarına, genel yoksullaşmaya
ve herkesin herkesle savaştığı bir ortama geri dönmek olduğuna
inanırlar.
İktisadi büyüme hedefine odaklanmayınca, dünyada yokluk ve sefalet
ortadan nasıl kaldırılac
Bu kitap Petrol adını taşımasına karşın aslında yüzyılımızın tarihidir. Çünkü petrolün modern anlamdaki tarihi gelişmesi 19. yüzyılın ikinci yarısından başlamasına karşın, yüzyılımızı büyük ölçüde etkilemiştir. Bunun nedeni petrolün dünyadaki temel politikaları belirler hale gelmesi ve günlük yaşamımızı kökünden değiştirmesidir. Petrolün etrafında kümelenen güç ve zenginlik savaşını epik bir anlatımla ve kronolojik olarak veren bu kitap, Japonların Pearl Harbour baskınından, Hitler´in Rusya´yı istilasına, S
Afrika kıtasının ülkemizdeki akademik araştırmalarda giderek ilgi çeken bir alan olması gelecek için umut vericidir. Cihan Daban'ın ilk ilmi çalışmasını Avrupa sömürgeciliğinden kurtulma sürecine ayırması önemli bir dönemin anlaşılmasına katkı sağlamaktadır. Konu çok geniş ve kaynakları ise araştırılması için sadece bir kişi tarafından değerlendirilme sınırlarını aşacak kadar yoğun. Amaç konuyu halletmek değil böylesine girift bir alana girmek ve mesafe almaktır. Sömürgeciliğin iyi tahlil edilmesi kadar ond
Türkiye ve İslam dünyası, alt kimlik fay hatlarının ürettiği sosyolojik depremlerle sarsılıyor. Bu sarsıntıların kaynağında ise kimlikleri, kimlikler arası ilişkileri, dayanışmaları yıkıma uğratarak farklı kimlikleri birbirlerine karşı ?Amin Maalouf'un tabiriyle? ölümcül kimliklere dönüştüren bir savaş türü yatıyor.
Bu savaş türü, sosyoloji disiplinini, toplumsal olayları sadece açıklayan bir bilim olarak değil, kurgulayan ve yöneten bir bilim dalı olarak da kurnazca kullanıyor.
Türkiye ve İslam dünyası ne
...iktidar, bazılarını burada ele aldığımız birçok biçime bürünebilir:
doğrudan sansür ve dezenformasyon, çocuk yerine koyan yargıların
muhtelif kurumsallaşmış ve kişisel türleri, bir şeyin başka türlü
olabilecekken doğallaştırılması ve arzu ve inancın kaynaklarının
yanlış tanınması dahil olmak üzere rasyonalitenin kesintiye
uğramasının ve hayalî düşüncelerin her çeşidinin desteklenmesi ve
sürdürülmesi.
Birinin bir başkasına bir şeyi yaptırması olarak özetlenebilecek
iktidarın tek boyutlu ele alınışını radi
?Birçok insanın neşe içinde olduğu ve dans ettiği, çok az insanın ise
üzgün olduğu ve dans etmediği büyük bir salonda bulunmak gibi.
Ve zaman zaman bu ikinci gruptaki az sayıda insan alınıp başka bir
odaya götürülüyor ve boğuluyor. Salonda neşe içinde dans eden
insanlar bunun farkına bile varmıyor. Aksine, görünen o ki bu onların
neşelerine neşe katıyor ve mutluluklarını katlıyor...
Eski Yunanca ?yanmış bitmiş kül olmuş mealindeki Holokost
kelimesiyle de karşılanıyor. Yahudiler arasında Shoah diye anılıyor;
Sevilla'ya yüz kilometre mesafede küçük bir köy Marinaleda. İşgaller, açlık grevleri, kamulaştırmalar ve daha nice eylemle, son otuz beş yıldır dur duraksız bir komünist ütopya yaratma mücadelesinin merkezinde yer alıyor. Bu uzun mücadelenin öncülerinden biri olarak, köyün yıllardır tekrar tekrar seçilen belediye başkanı Sánchez Gordillo dikkat çekiyor: özellikle 2012'de bir grup Endülüs İşçi Sendikası aktivistinin bir süpermarkette on civarında alışveriş arabasını temel gıda maddeleriyle doldurup herhangi
Alexis de Tocqueville, kitabı hakkında, ?İtiraf edeyim ki, Amerika'da
Amerika'dan daha fazlasını gördüm der. Orada demokrasinin kendi
imgesini, eğilimlerini, karakterini, önyargılarını ve tutkularını aradığını
ilave eder.
19. yüzyılın ilk yarısında yayımlandığında çok ilgi çeken, sonra epey
unutulan ve 1960'larda yeniden keşfedilen Tocqueville'in eserleri
arasında Amerika'da Demokrasi ilk sırada yer alır. Sadece olağanüstü
bir siyasal gözlemcinin eseri değildir bu kitap. Aynı zamanda başat bir
siyaset felse
Köylüsüz, çiftçisiz bir tarım mümkün mü? Uzunca bir süredir kapitalist olsun reel sosyalist olsun modern devletlerin anlattığı bir hikâyeye inandırılmış bir haldeyiz. Bu hikâyeye göre tarım, cahil köylülerin elinden kurtarılarak uzman teknisyenlerin çalıştığı ?kurumlara (şimdi artık ?şirketlere) havale edilecek, böylece verimlilik kat kat artacak, insanlığın ?gıda diye bir sorunu kalmayacaktı. ?Kalkınma, ?gelişme ya da ?modernleşme denen şey de, her zaman açıkça ifade edilmese de aslında köylü nüfusun düşür
Bu olağanüstü derecede açık ve kışkırtıcı küçük kitapta, Richard Dienst'in en radikal önerisi çok fazla borçla değil, aslında çok azıyla yüklü olduğumuzdur. Evet, bize hükmeden kurumların ve güç biçimlerinin borçluluk düzenini reddetmenin ve kaçmanın yollarını bulmalıyız, fakat aynı zamanda ve muhtemelen çok daha önemli olarak, borçsuzluğun temel bir insani durum olduğunun farkına varmalı ve bir an önce bizleri birbirimize bağlayacak ve özgür kılacak toplumsal bağları oluşturmalıyız. Bu iki görevin birleşim
Türkiye'de Yeni Kapitalizm siyaset, din ve iş dünyası arasındaki ilişkilerin kapitalist küreselleşme süreci içinde geçirdiği değişimi, Türkiye?de iş hayatının ekonomik, siyasi ve kültürel bağlamındaki yansımalarıyla inceliyor. Siyasetin girişimcileri ve girişimci örgütlerini
nasıl etkilediğini, bu siyasi etkilerle biçimlenen iş dünyası içinde farklı gruplar tarafından benimsenen farklı kapitalist gelişme modellerinin ortaya çıkışını ve bu ortamda dinin oynadığı hem birleştirici hem de kutuplaştırıcı rolü el
İlk kez 1944`te `vahşi kapitalizm`in kalesi Amerika`da yayımlanan Büyük Dönüşüm şu cümleyle başlar: `Ondokuzuncu yüzyıl uygarlığı çöktü.` Karl Polanyi`nin çöktüğünü ilan ettiği ondokuzuncu yüzyıl uygarlığının can damarı ve temel biçimlendiricisi, kendi
İlk kez 1944`te `vahşi kapitalizm`in kalesi Amerika`da yayımlanan Büyük Dönüşüm şu cümleyle başlar: `Ondokuzuncu yüzyıl uygarlığı çöktü.` Karl Polanyi`nin çöktüğünü ilan ettiği ondokuzuncu yüzyıl uygarlığının can damarı ve temel biçimlendiricisi, kendi kurall
Bugün kapitalist üretim tarzı ile öznelliğin üretimi arasında nasıl bir ilişki var? Bu ilişkiyi birini diğerine indirgemeden veya insan doğası gibi belirsiz bir kavrama yaslanmadan nasıl açıklayabiliriz? Jason Read tam da bu sorulara yanıt arıyor. Marx'ı Marx'a karşı okuyan yazar kavramların gerilim ve temas noktalarında bulduğu ipuçlarıyla, öznelliğin üretimine dair bir düşünce inşa etmeye çalışıyor. Bunun için de Foucault'dan Althusser ve Balibar'a, Rancière'den Negri, Tronti ve Virno'ya kadar pek çok düş
Erik Orsenna'dan daha önce Küreselleşme Üstüne Küçük Elkitabı altbaşlığının ilk cildi olan Pamuk Ülkelerine Yolculuk'u yayımlamıştık. Bu cildinde ise konu, yakın zamanlara kadar kitabın tek hammaddesi, okumayı mümkün kılan başlıca ortam olan kâğıt. Basılı kitabın geleceği tartışıladursun, Orsenna bizi kâğıdın geçmiş ve günümüzdeki üretim merkezlerine, ormanlara, ırmak kenarlarına götürüyor; kaynaklar, üretim tarzları, yeni teknolojiler ve kullanım alanlarını titiz ve tatlı dilli bir gazeteci gibi, belki ond
Çankaya Köşkünde yaşamış rejime sadık bir ailenin çocuğu ya da ülkenin en varlıklı burjuva ailesinin oğlu olmak işe yaramadı. Dünyaca ünlü bir akademisyen ve yahut milliyetçi bir ordinaryüs profesör olmak da Onlara Milli Takımın efsanevi yıldızı, Cumhuriyetin çağdaş, laik, Batılı kadını veya demir ağlarla ördü ana yurdu dört baştan diye torpil geçilmedi. Dünyayı yönettiği söylenen Yahudi lobisi karşısında hükümsüz kaldı. Rejimin şehidi, Atatürkün manevi kızı, hatta Atatürkün köpeği olmak bile filmin son kar
İnsanlık, muazzam bir zenginlikle korkunç bir yolsulluğun olağanüstü kutuplaştığı bir zamanı yaşıyor. Çarpıcı açlık ve düşkünlük manzaralarına, sadece yoksulluğun gitgide derinleştiği ve kitleselleştiği azgelişmiş ülkelerde değil, gelişmiş ülkelerde de rastlanıyor. Buna karşılık yoksulluk konusu, neoliberal küreselleşme söyleminin baskısı altında, hayli uzun bir süre kayıtsızlıkla karşılandı. Ancak son yıllarda uluslararası mali kuruluşların, hatta sermayenin ilgi alanına girmiş bulunuyor. Yoksulluğun tanım
Günümüzün sanal vurgulu dünyasında, hammaddeler, elle tutulur olan şeyler, günlük emeğin teri, şaşaalı adlarla sunulan uluslararası antlaşmaların ardında yatan hesaplar, pazarlıklar hep gözlerden ırak kalıyor. Oysa dünyada olup bitenleri anlamanın tek yolu belki bu ayrıntılara yeniden yaklaşmak, yakından bakmak. Pamuk Ülkelerine Yolculuk, pamuk üreticilerinin, sanayicilerinin, lobicilerinin, tüccarlarının peşinden Mali´den ABD´ye, Fransa´dan Çin´e, Brezilya´dan Mısır´a, Özbekistan´a dünyanın dört bir yanına
Millî devlet, ortaçağ Avrupasında siyasî yönetim biçimlerinin çözemediği dört önemli meseleyi çözmüştü:
1. Refah: Ekonomik kalkınma ile gelir dağılımında adalet arasında rızayı sürekli kılacak bir dengenin tesisi.
2. Güvenlik: Ödüllendirme ve cezalandırma mekanizmalarının hesaplanabilir olduğu bir ortamın yaratılması ve muhafazası.
3. Kimlik: Aidiyet, entegrasyon, müşterek bir biz duygusu ve motivasyonun tesisi.
4. Meşruiyet: İrade oluşturma, karar alma ve icra süreçlerine demokratik katılımın sağlanması.
Edward Herman, bize hayal ürünü olmayan bir korku öyküsü anlatıyor; bu öyküde özel menfaatler için iyi olan halk için de iyiymiş gibi alkışlarla karşılanıyor. Medya holdingleri ifade özgürlüğünü, muhaliflerin Hyde Park´taki sandıkların üzerinde uygunsuz, uç şeyler söyleme hakkından ibaret görüyor. ABD seçkinleriyle onların yandaşlarının faydalandığı en gerçek felaketlere politik açıdan doğru yalanlar bakılıyor. Herman umutsuz bir tablo çizse de, onun insancılığıyla umudu bu tabloyu renklendiriyor. Jeff Cohe
Toplam 25 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.