Napolyon'un Düğmeleri insanlık tarihini değiştiren on yedi molekül ve bileşiğin hem hikâyelerini hem de kimyasal yapılarını anlatan, böylece kimyayla tarihi harmanlayan bir kitap. Ele alınan moleküller gündelik hayatta sık sık kullandığımız ya da kullanıldığına tanık olduğumuz maddelerin (baharatlar, C vitamini, şeker, ipek ve naylon, boyalar, aspirin, doğum kontrol hapı, morfin-nikotin-kafein, zeytinyağı, tuz vs.) yapıtaşlarını oluşturuyor. Bize gayet sıradan görünen, varlıklarına fazlasıyla alıştığımız bu
Muzaffer devrim olarak anılan İngiliz Devrimi, bir yüzyıl boyunca devam eden siyasal, dinsel, iktisadi ve kültürel bir dönüşüm sürecine yayılır. Bu süreçte Kral'ın ve parlamentonun rolü, siyasal çatışmalar içinde tekrar tekrar farklı sınırlar içine alınır. Siyasal alanı belirleyen iktisadi mücadelelerin, dinsel ayrışmaların, sınıfsal taleplerin, kültürel itirazların biçimlendirdiği sınırlardır bunlar. Kral'ın idam edildiği, hanedanın değiştiği, Katolikler ve Protestanlar arasında dinsel kavganın yükseldiği,
Fransız Devrimi insanlık tarihinin en önemli olaylarından biridir. Devrim, on sekizinci yüzyıl sonunda başta Fransa'yı sarsarak sosyal bir akım başlatmış, daha sonra Avrupa'yı, hatta tüm dünyayı büyük ölçüde etkilemiş ve cazibesini günümüze dek korumuştur. Fransız Devrimi'nin belki de en önemli yanı, bir insan toplumunun, binlerce yıl boyunca dünya halklarının başına bela olmuş soylular-rahipler ittifakı olmadan varlığını daha kaliteli biçimde sürdürebileceğini gözler önüne sermesidir. Elbette bu, tarafsız
Bu anıtsal kitap başlangıcından 1794'teki Terör Dönemine kadar Fransız Devriminin vakayinamesidir. Schama son zamanlarda tarihsel olayların ekonominin karanlık faktörlerindeki örüntülerle açıklanmaya çalışılmasına karşı çıkıyor. Eski Rejimi ele alıyor ve insanların sandığının aksine çok hızlı gerçekleşen değişimin dinamiklerini araştırıyor. Yeni Ekonomik Düzene paralel olarak devrimci ve ulusalcı bir kültürün doğduğunu ve XVI. Louis ve hükümetlerinin bunu anlamakta nasıl aciz kaldıklarını gösteriyor. Birinc
1789 yılında neden Avrupa'nın başka bir yerinde değil de Fransa'da devrim oldu? George Rudé, bu temel sorudan yola çıkarak neredeyse tüm dünya tarihini etkileyen ve siyasetini yeniden şekillendiren Fransız Devrimi'ni derinlikleriyle ele alıyor. Rudé kral, saray, aristokrasi, burjuvazi, din adamları, halk yığınları, askerler ve Aydınlanma düşünceleri arasındaki gerilimleri, ittifakları ve çözülmeleri net biçimde ortaya koyuyor. Öte yandan devrimin nispeten az ele alınan halk hareketleri boyutuna da özellikle
Kısa bir süre için sıradan insanlar, kilisenin ve toplumsal üstlerinin otoritesinden, daha önce olduğundan ve -uzunca bir süre için de- daha sonra olacağından çok daha özgürdüler. Dünyanın sonu ve binyılın gelişi; Adem'in işlediği bir günah adına insanlığın büyük kitlesini ebedi eziyete mahkûm eden Tanrı'nın adaleti üzerine spekülasyonlar...
Bu yeni düşünceleri ifade etmek üzere yeni tarikatlar kurdular. Bilginin ayrıcalıklı meslekler, ilahiyat, hukuk ve tıp içinde tekelleştirilmesine karşı çıktılar. Mevc
Sovyet Rusya ve Dünya başlıklı bu ciltle birlikte Bolşevik Devrimi tamamlanmış oluyor. Carr yapıtın sonunu, Sovyet tarihinde belli bir dönemin sonuna yerleştirmiştir: 1922-23 kışında rejim yerleşmiş, ilk kez bir güvenlik hissi doğmuş, ekonomik iyileştirme dalgası zirveye ulaşmıştır. Yeni tarım ve çalışma kanunları ile medeni kanun hukuki istikrar vaat etmektedir. Devrim yatışmıştır - Carr bundan sonrasını artık farklı, yeni bir dönem olarak değerlendirir.
Bu üçüncü cilt, Sovyet Rusya'nın dış dünyayla kurduğ
Savaş yüzünden dağılmış, siyasi karışıklıklardan zayıflamış Rusya yavaş yavaş karanlıklara gömülüyordu. İmparatorluğun başkenti soğuğa ve açlığa boyun eğmişti. İşte tam o sırada Devrim patlak verdi. Çar II. Nikolay tahttan indirildi. İşçiler, köylüler ve askerler harekete geçtiler. Birkaç ay sonra, bir azınlığın elde ettiği başarının sonucunda Leninin Bolşevik Partisi kuruldu ve 26 Ekimde proletarya diktatörlüğü başladı. Nicolas Werth canlı ve apaçık bir anlatımla o inanılmaz adalet ve özgürlük umuduna, bun
Montesquieu Kanunların Ruhunda erdemin bir demokrasi ilkesi olduğunu vurgular. Bu yönetim biçiminin yetkin olabilmesi için erdemin hüküm sürmesinin gerektiğini yazar. Fransız Devrimini etkileyen Aydınlanmacılar arasında Eskilerin erdem anlayışına başvurmayan, bu kavramı yüceltmeyen hiçbir düşünüre rastlanmaz. Çizgi ve sınırları belirlenmiş, kesin bir kurama sahip olmayan Jakobenler meydanlarda, sosyal kulüplerde ve meclislerde kazanılmış siyasal bir deneyime, doğrudan doğruya Aydınlanmadan gelen bir ahlâk f
Gorbaçov´un İstanbul ve Ankara Konferansları...
Ülkesinde parti, devlet ve toplum yapısında başlattığı glasnost ve perestroika politikaları dünya çağında yankılar uyandıran Gorbaçov, Nisan 1995´te Yapı Kredi Bankası´nın çağrısı üzerine Türkiye´ye gelip bir dizi konferans vermişti. Çoğunu üniversitelerimizde gerçekleştirdiği bu konferanslarında Türkiye´nin ve dünyanın gündemindeki birçok konuyu ele almış ve katılımcıların yönelttiği sorunları yanıtlamıştı...
Kitapta bu konferansların metinleri ve o günle
Toplam 10 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.