İktidarın hukuk devleti ilkesini önemsemeyen çağdışı bir siyasal kadronun eline geçtiği süreçte, Çankayada çağdaş bir hukuk adamının oturması olağanüstü bir rastlantıydı.Veto ettiği yasaları değiştirmeden aynen inadıyla geçiren, uygunsuz atamaları vekâleten yöntemiyle gerçekleştiren bir siyasal iktidarın karşısında onun kısa sürede pes edeceğini sananlar yanılacaktı.Türkiyenin 10. Cumhurbaşkanı laikliğe karşı şeriatı, ulusa karşı ümmeti, bağımsızlığa karşı uyduluğu, bilime karşı dogmaları savunan siyasal
20 Temmuz; özgürlüğe ve insanca yaşama hakkına sahip onurlu bir halk olarak varlığımızın pekiştirildiği ve dünyaya ilan edildiği unutulmaz gündür.
20 Temmuz; 15 Temmuz 1974´te gerçekleştirilen ve tüm Kıbrıs´ı Yunanistan´a bağlamayı amaçlayan Enosis amaçlı faşist darbeye DUR denilen, hem Türk hem de Rum toplumuna özgürlüğün getirildiği, Yunanistan´a bile demokrasiyi geri getiren bir olgudur.
20 Temmuz; Kıbrıs Türk toplumunun imhasını önlemek amacıyla yasal garantörlük hakkının Anavatan tarafından (çok pa
Türkiyede cumhurbaşkanlığı seçimi demek gerilim demektir, kriz demektir. Toplumu aylarca ve hatta yıllarca gerecek durumlar yaşanır; olaylar patlak verir; askerler darbe yapar; terör canlanır; ekonomik kriz patlak verir ve Cumhurbaşkanı seçilir. Dolayısıyla Türkiye için cumhurbaşkanlığı seçiminin normal hali krizdir, gerilimdir, kavgadır, darbedir.
Türkiyede cumhurbaşkanlığı seçimi demek, kriz demektir. Bugüne kadar on kez gerçekleşen ve on birincisine hazırlanılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin akla ilk ge
27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980... Türkiye´nin darbeler tarihine, 28 Şubat 1997´de yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonrasında açıklanan kararlarla post-modern darbe de eklenmişti. Türkiye siyasi tarihine bir dönüm noktası olarak geçen kararlarla, ordu bu kez de demokrasiye balans ayarı yapmıştı.
Gazeteci-yazar Ali Bayramoğlu, 28 Şubat, Bir Müdahalenin Güncesi´nde ülkeyi 28 Şubat´a götüren süreci ele alırken, post-modern darbenin de bir analizini yapıyor. Bir müdahale olarak 28 Şubat´ı
Casuslar - Derin Savaşın Sıradışı Neferleri
Özellikle Soğuk Savaş yıllarında üretilen casusluk romanları ve filmleri, belirli bir casus imajı oluşturmuştur zihinlerimizde. Bu casus imajını ise tümüyle dönemin şartları belirlemiştir : Soğuk Savaş yılları esnasında Amerikan jargonuna göser -Şeytan İmparatorluğuna karşı ; yani SSCB ve tüm sosyalist sisteme karşı cansiperane savaş veren ve sonuçta girdiği mücadelede mutlaka kötülere galebe çalan yarı mitolojik, efsanevi bir varlığa dönüşmüştür casusluk.007 Jam
Büyük Ortadoğu Projesi`nin karanlık yönleri halen mevcuttur. Kimi iddialara göre bölge hallaç pamuğu gibi dağıtılacaktır. Bölgeye, mikro milliyetçilik olarak tanımlanan kabile-aşiret düzenine ve feodal yapılara dayalı, etkin mezhepsel kümelerin öne çıkarıldığı bir çizgi dayatılacaktır. Ortadoğu ileride etkisizleştirilmiş bir tür şehir devletlere bölünecektir. Bölge ülkelerinden en az birkaç yeni devlet çıkarılmak istenecek veya merkezi yapılar iyice zayıflatılacaktır. Merkezi devletlerin etkisizleştirilmesi
Eser, gündelik politika tekerlemeciliği sanatkârın ulvî faaliyetine yakışmayan bir iş olduğu kadar, benim de işim değildir! diyen Necip Fazıl´ın sosyal ve siyasî olaylar üzerindeki duyuş ve görüş vazifesiyle Hâdiselerin Muhasebesi başlığı altında ve (Be-De) imzası kullanarak kaleme aldığı yazılarının 2. cildidir.
Bu serinin ikinci kitabında, ibretle okunması gereken 1950-1959 yılları arasındaki hâdiselerin muhasebesi yapılmaktadır.
Eser, gündelik politika tekerlemeciliği sanatkârın ulvî faaliyetine yakışmayan bir iş olduğu kadar, benim de işim değildir! diyen Necip Fazıl´ın sosyal ve siyasî olaylar üzerindeki duyuş ve görüş vazifesiyle Hâdiselerin Muhasebesi başlığı altında ve (Be-De) imzası kullanarak kaleme aldığı yazılarının 3. cildidir.
Bu serinin üçüncü kitabında, ibretle okunması gereken 1964-1978 yılları arasındaki hâdiselerin muhasebesi yapılmaktadır.
Eser, gündelik politika tekerlemeciliği sanatkârın ulvî faaliyetine yakışmayan bir iş olduğu kadar, benim de işim değildir! diyen Necip Fazıl´ın sosyal ve siyasî olaylar üzerindeki duyuş ve görüş vazifesiyle Hâdiselerin Muhasebesi başlığı altında ve (Be-De) imzası kullanarak kaleme aldığı yazılarının 1. cildidir.
Bu serinin ilk kitabında, ibretle okunması gereken 1943-1949 yılları arasındaki hâdiselerin muhasebesi yapılmaktadır.
Gözlerini kısarak karanlığa baktı. Baktıkça afalladı. Karanlık yüz binlerce minik beyaz noktanın kümeleşmesiyle oluşuyordu sanki. Her zaman olmuyordu bu. Aklı tavana vurduğunda bir el aklının tavanı delmesine izin vermeyip onu tuttuğunda bir de gece uykudan uyanıp yarı karanlıkta ya da ay ışığında aynaya bakmaya kalktığında. Ayaklarının ucuna basarak aynaya gitti. Ay yoktu. Oradan buradan şehir ışıklarının huzmesinde yüzüne baktı. Hem tanıdık hem de yabancı olan kızdan gözünü alamadı. Gözlerini kapadığında
Bu kitap, pratik-teori denkleminde bir hayat serüveni.. Yazarı kadar Türkiye`nin de `değişim` izdüşümünü kodlayan bir serüven bu.
Cüneyt Ülsever, pratiği ihmal etmeyen, gittikçe onunla bütünüyle örtüşen ve kavramsal dokusunun gücü tarihi tecrübelerle ispatlanan bir düşünce örgüsünü fikri bir serüvenden sonra benimsemiş bir isim.
Neden Liberalizm? ise, teoriyi hayata tercih eden, onu teorinin içinde eritip yok eden ve böylece bireye -belki de- kelimenin am anlamıyla kaybettiren pür teorik bir ideolojiden,
İnsanlık, organize elitler grubunun komplosuyla karşı karşıyadır. Tüm dünya hükümetleri ve ulusları. kendilerine karşı tertiplenmiş son derece hesaplı, uzun vadeye yayılmış bir darbe girişiminin tehdidi altındadır. Kendisini legal kabuklar altında gizleyen finansal - siyasi - teknolojik - askeri elitlerden oluşan bir çekirdek yapı. tüm dünyayı hedeflediği bir ´birlik´ çatısı altına sürüklemeye devam etmektedir.
Söz konusu çekirdek güç; uzun süredir kendi kadrolaşmasını yaygınlaştırıp, uluslarüstü bir ira
Türkiye, kendisinin ürettiği suni gündemlerden oluşan duvarı bir türlü aşmayı başaramıyor. Sürekli bu engele toslarken, bir yandan da farkında olmadan bu duvara yeni gündemler -yeni tuğlalar ekliyor.
Aslında bulunduğu noktanın çok ötesinde misyonları başarabilecek bir potansiye sahip Türkiye... Bütün mesele, bu gücü ortaya çıkarıp, yerinde saymanın aslında gerileme olduğunu farkedebilmekte bitiyor.
Geçmiş yüzyılların tecrübesini 21. yüzyıla aktaracak, toplumun ve devlet mekanizmalarının standartını bilgi
Günümüzde istihbarat faaliyetleri; aktörleri, örgütleri ve kullandığı tekniklerle adeta kendine özgü bir dünya yaratmış durumdadır. Artık istihbaratın alanı, sınırlanamaz biçimde her yerdedir. Klasik istihbarat dönemindeki yakın tehditler anlayışı yerine dünyanın her köşesi; kara, deniz, hava ulaşım vasıtaları, bir devlet başkanının köşkü, müzakere salonları, hatta bazen Romanya Devlet Başkanı Todor Çavuşesku örneğinde olduğu gibi insanın dişlerinin arası bile istihbarat zemini olabilmektedir.
Gültekin Avcı
Ergenekon Soruşturması devam ederken, Bakanlar Kurulu´ndan bir üyenin soruşturmaya müdahale ettiği söyleniyordu. Hatta Cemil Çiçek´in ismini ortaya atanlar oldu. Bu kişi Cemil Çiçek değildi. Şimdi bu iddiada yer alan ismi açıklıyorum
İstanbul´da ifademi alan Savcı Zekeriya Öz, bana tanık koruma kapsamı içine alınmam konusunda teklifte bulundu. Ben bunu kabul etmedim. Örgütün 1 Numarası hakkında bildiklerimi sordular. 1 Numara ve 2 Numara´nın kim olduğunu söyledim. Bu kişi Süleyman Demirel değil, en büyük h
Türkiye, çok şey bilenler için tehlikeli bir ülkedir
CHP Milletvekili Ali Topuz Kanada´ya gidip Ergenekon hakkında konuşmaması için Tuncay Güney´i tehdit etti mi?
Yunanistan´dan kara para aklama karşılığında iktidarı ele geçirdikleri takdirde Ege Adaları´nın tamamını Yunanistan´a bırakacağına dair anlaşma imzalayan parti lideri kim?
Deniz Baykal, Ben Ergenekon´un avukatıyım diyerek kime, nasıl bir mesaj gönderdi? Baykal´ın mesajının arkasında hangi gerçekler var?
Türkiye´de, yabancı misyon şeflerine par
Medyanın bilgilendirmek yerine, gerçeklerin örtülmesine araç olduğu bir dönemde, sosyal ve siyasi olayların perde arkasını anlatan ve analizini yapan yeni bir roman doğuyor. İktisat doktoru Cüneyt Ülsever 1986-1987 döneminde bir kamu bankasının nasıl soyu
Özal döneminde, bir ara kendi toplumsal dokusu ile evrensel değerleri mecz eder gibi olan Türkiye, bu yarım devrimin meyvelerini hemen toplamaya başlamıştı. Ancak, yeniden Kendini Arayan Türkiye durumuna düşen ülke, hem ne istediğini hem de kimliğini dışa vuramayan bir görünüm içinde. Ülke ve bu ülkenin vatandaşları, bir kimlik arayışının doğum sancılarını çekiyor. Elinizdeki kitap, liberal-demokrat bir bakış açısı ile Türkiye`nin 200 yıllık kendini arama serüvenine, Özal sonrası politikaları irdeleyerek çö
Teneke Evin Torunu, yazarın psikolojik ve felsefi, hayatını etkileyen insanlar hakkında bir hatıra-deneme. Kitapta ele alınan kişiler, bıraktıkları hatıralar ile yazarın yaşam nehrinde şu veya bu şekilde bir iz bırakmışlar, daha da ötesi kırılma noktası oluşturmuşlardır.
Kara Dul adlı romanı ile düşünce ve edebiyat hayatımızda önemli yankılar bulan Cüneyt Ülsever, romanı ile bu hatıra-denemesi arasında paralellikler görüyor ve ikisi farklı şeyler anlatsa da aynı kapıya çıkıyorlar diyor.
Turgut Özal, Mesut
Toplam 79 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 60-80 /
Aktif Sayfa : 4
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.