“Ya İlahi! İslâm dinine yardım etmek, İslâm’ın düşmanlarını söküp atmak maksadıyla her yıl gaza için Hindistan’a gitmeyi kendime farz kılıyorum. Beni mansur ve muzaffer eyle. Niyetimi halis eyle!” Gazneli Mahmud Türk tarihinde vazgeçilmez bir yere sahip olan, çok uluslu yapısıyla imparatorluk hüviyeti taşıyan, Orta Doğu’da Ehl-i Sünnet inancını tahkim eden Gazne Devleti’nin efsanevi hükümdarı Gazneli Mahmud (971-1030); kazandığı zaferlerle, kişiliğiyle ve dönemindeki sanat anlayışıyla okuyucunun karşısına ç
Dünya tarihinde neticeleri günümüzü şekillendiren pek az zafer vardır. Bunlardan şüphesiz ki en önde geleni Selçuklu Sultanı Alp Arslan’ın Malazgirt’te rakibi Bizans İmparatoru Romanos Diogenes’e karşı kazandığı eşsiz utkudur. Bu başarı Bizans İmparatorluğu’nun doğu savunma sistemini bir anda yok etti ve bu ortamdan istifade eden çeşitli Türk komutanlarının Anadolu içlerinde tutunmalarına imkân tanıdı. Daha önce üzerlerine Bizans ordusunun gelmesiyle geriye doğru çekilen komutanlar, Malazgirt’te Bizans ordu
Fatih Devri İstanbul’unda Bir Bilge Bir Bilgin: Şeyh Ebülvefa ve Hızır Bey adını verdiğimiz bu çalışma, Türk ve İslâm Eserleri Müzesi’nin ilk müdürlerinden, kültür ve medeniyet dünyamıza dair çalışmalarıyla kaynaklarda yer almış Abdülkadir Erdoğan’ın (1877-1944) Şeyh Ebülvefa hakkındaki eserini ve Hızır Bey hakkında kaleme aldığı iki yazıyı bir araya getiriyor. Fatih Mehmed Devrinde İstanbul’da Bir Türk Mütefekkiri Şeyh Vefa Hayatı ve Eserleri başlığıyla 1941’de yayınlanan esere, müellifin Konya Halkevi Ay
Daha çok İstanbul’un her hâlini ve anını, konak ve köşklerini, semtlerini, okullarını, yiyecek-içeceğini ve sosyal hayatını yazmasıyla tanınan Sermet Muhtar Alus’un (1887-1952) hazırladığımız bu eseri, kitap olarak yayınlanmış ve yayınlanmamış bütün eserlerine göre hem üslup hem de muhteva itibarıyla farklı olmakla birlikte Sermet Muhtar’ın tarihe vukufiyetini ve ilgi sahalarını göstermesi bakımından önemlidir.
Sermet Muhtar, yayına hazırladığımız risale hacmindeki bu eserinde Osmanlı Devleti’nin sadece ask
Tarih boyu en çok devlet kuran milletlerin başında Türkler gelir. Türklerde devlet, millete hükmeden değil milletin hizmetkârı olan bir müessesedir. Peki ya Hunlardan Türkiye Cumhuriyeti’ne dek kurulan, bazıları imparatorluk seviyesine ulaşan, doğudan batıya geniş bir coğrafyaya yayılan Türk devletleri hangileridir? Türkler devlet kurarken neler yaşamış, kimlerle mücadele etmiş ve hangi felsefeyi benimsemiştir? Türk devletleri hangi coğrafyalarda hangi isimlerle hüküm sürmüştür?
Prof. Dr. Sadullah Gülten’i
Türkler olarak bizim felâketimizi İslâmcılığın Türk kafasında bir civar ve cidar meselesi olarak yer işgal etmesi doğurmuştur. Uğradığımız her felâketi bir yeni felâketin takip etmesinin sebebi her uğrakta İslâmcılıkla ilgili ne varsa onu ketumiyetle karşılamış olmamızdır. İslâmcılık konu dışı tutulduğu taktirde Türkiye’nin niçin bir vatan olduğu ve kimlerin vatanı olduğu sorusunu hiçbir çağ ve hiçbir dönem bakımından cevaplandırmak mümkün olmaz. İSMET ÖZEL İslâmcılık düşüncesinin tarihi pek çok açıdan mode
Fatih'in Entelektüel Portresi Kitap Açıklaması
Fatih Sultan Mehmed, 1453 yılında İstanbul’u fethettiğinde kurmak istediği dünya imparatorluğunun başkentini aynı zamanda bir kültür merkezi haline getirmeyi amaçlıyordu. Çok genç yaşta Doğu ve Batı kültürüne hâkim olan Fatih, bir yandan İslâm bir yandan da eski Yunan ve Roma’nın kültür mirasıyla yakından ilgileniyordu. Her gün Büyük İskender’in hayatını dinleyen, dönemin ulemasının dinî konularda yaptığı sohbetlere katılan, kütüphanesi için İlyada Destan
Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı ve İç Hastalıkları Profesörü olan şair, yazar Hüsrev Hatemi; bu kez okurları için Cerrahpaşa Tıp Fakültesi tarihini kaleme aldı. Hüsrev Hatemi bu kitabında Cerrahpaşa’nın
yıllar içerisindeki değişimini ve tarihi seyrini arşive bir not olarak düşüyor. Kendi hatıralarıyla da bu tarihi süsleyen Hüsrev Hatemi’nin gözünden Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
okurlarıyla buluşuyor.
Öğrencisi ve asistanı olmaktan her zaman onur duyduğum Prof. Dr. Hüsrev Hatemi’nin Cerrahp
Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u fethetmesi sonrasında temelleri atılan ve sonraki padişahların dönemlerinde geliştirilerek büyük bir askerî sanayi merkezi hâline getirilen Tophane-i Âmire, 1826 yılında Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması ile Topçu Ocağı olarak Osmanlı askerî sistemi içerisinde varlığını korudu. 1832 yılına gelindiğinde ise Topçu Ocağı yerini Tophane-i Âmire Müşiriyeti’ne bıraktı.
Tophane-i Âmire Müşiriyeti adlı bu eser, Müşiriyet olarak ihdas edilmesi sonrasında merkezî modern bir askerî k
İmparatorlukların yerini bağımsız ulus-devletlerin almaya başladığı süreçte Osmanlı İmparatorluğu’nun çeşitli inanç ve etnik gruplarından oluşan nüfusu, merkezinde göç ve şiddetin yer aldığı, günümüz için belirleyici bir dönüşümden geçti. Foçateyn, imparatorluktan cumhuriyete dönüşümün toplumsal tarihini Foça’nın yerel tarihi üzerinden ele alıyor. Yüzyıllar boyunca iç içe yaşayan grupların birbirlerinden ayrıştırılması, çizilen yeni sınırların sonuçları, zorunlu göc
19. yüzyılda Müslüman düşünürler din ve etnik
ayrımcılığı birlikte yürüten Batı’nın sömürü
siyasetine bir cevap mahiyetinde –ki çoğu
Osmanlı vatandaşıydı– İslâmcılık fikrini bir
savunma mekanizmasıyla geliştirirken ümmet
kavramından hareketle İslâm dünyası/ittihadı
meselesini gündeme getirdiler. Osmanlı
İmparatorluğu’nun parçalanmasına mani
olmaya, en azından Müslüman coğrafyaların
elden çıkmamasına yönelik ileri sürülen bu
düşüncenin tarihî seyri hâlâ devam ediyor.
Elbette
İstanbul ve Ayasofya’ya dair eserlerin İstanbul’un fethinden kısa bir
süre sonra, Fatih Sultan Mehmed Han’ın (ö. 886/1481) emri ile tercüme
veya telif yoluyla kaleme alınmaya başlandığı, bunun sonraki dönemlerde de
devam ettiği bilinmektedir.
Bu eser, Ayasofya Tarihine dair üç risaleyi bir araya getirmektedir. İlki
Fatih Sultan Mehmed’in emri ile Şems-i Harâbâtî adıyla tanınan Derviş
Şems tarafından Rumcadan Farsçaya 885 (1480) yılında tercüme edilmiştir.
İkinci risale, yine Fatih dönemine ait olup i
Tarihin akışına yön veren Selçuklular sadece Anadolu’nun İslamlaşması bakımından değil İslam
aleminin kriz üstüne kriz yaşadığı bir dönemin sona ermesi açısından da son derece önemlidir. Takip
edilen birlik siyasetinin bir sonraki aşamasında İslam dünyasında yeni bir çağın kapısının aralanması
bununla bağlantılıdır.
Cesareti, merhameti, kahramanlığı, İslam’a bağlılığı ve siyasi/askeri dehasıyla tarihimize damgasını
vuran Sultan Alparslan, gaza ve cihada verdiği önemle tarihin akışına istikamet veren
k
Türkiye'de Refah Devleti ve Siyaset Kitap Açıklaması
“Yoksullar, uğruna mücadele ettikleri şeylerin niyetlenilmemiş bir sonucu olarak sosyal yardımlara erişim sağlamışlardır. Türkiye hükümetlerinin yeni sosyal yardımları sağlamasının arkasında, yalnızca yapısal sebepler ya da bu yardımları talep eden yoksulların örgütlü hareketleri değil, ayrıca başka siyasi, etnik ya da dinî gerekçelerle radikalleşen ve kendi safına dahil etme stratejileriyle içerilen ‘yoksul halk hareketleri’ var
Türklük: Hüzünlü Bir Bağ - Ulus-Devlet Milliyetçilik Etnik Kimlik: Bir Çaykara Etnografisi Kitap Açıklaması
“Birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış, göç yolları üzerinde bulunan bu topraklarda; inşa edilmek istenen Türklüğün; sürekli yerleşilmek istenen, muğlak, gücünü de büyük ölçüde bu muğlaklıktan alan, yine muğlaklığı ölçüsünde muhatap olduğu öznelerin bağ kurabildiği fakat yine bu muğlaklık nedeniyle çoğu özne açısından
hep bir eksikliği getiren ve ancak öz
Bir millet ne kadar büyük adam yetiştiriyor, büyüklerine sahip çıkıyor, onlara müteşekkir oluyorsa, gelecek nesillerine o nispette önemli emanetler ve mesajlar tevdi etmekle birlikte milletçe ölümsüzlüğün temellerini güçlendiriyor demektir. Bir millet yetiştirdiği büyük adamlara sahip çıkmasını bilmeli ve onlara gereken önemi göstermelidir. Onları ideal birer şahsiyet olarak hem kendi nesline hem de beşeriyete sunmasını bilmelidir. Büyük adamlar veya tarihe mal olmuş önemli kişiler, mutlaka birileri tarafın
Antep Harbi'ne Yeniden Bakmak Kitap Açıklaması
Antep savunması her kesimden halkın fedakârlığı ile Mustafa Kemal Paşa liderliğindeki Millî Mücadele’nin bir parçası olarak başarıyla sevk ve idare edilmiştir. Şehrin açlık ve ikmâlsizlik yüzünden tesliminden önce düşman kuşatmasını parçalayarak yapılan “huruç” dahi nizami birliklerin komuta kontrol ve desteğinde başarılmıştır. Huruç girişimlerinde şehir dışındaki nizami birliklerin bir gece içinde üç tabur komutanını şehit vermeleri de bunu göstermektedi
İsenbike Togan’ın 2011 yılına kadar yayımlanan Türkçe makalelerinin derlendiği Tarih ve Kurgu ’daki ilk yazı, “Bu yazının konusu ODTÜ Tarih Bölümü’nde verdiğim Türklerin Tarihi dersleriyle beraber gelişti. Türklerin ve onlar gibi göçebe boy toplumu olmuş Orta ve İç Asya halklarının tarihini sadece savaşlardan meydana gelen bir tarih anlayışı içinde ele almanın tatmin edici olmadığı konusunda, artık hem yurtiçinde hem de yurtdışında geniş bir fikir birliği oluşmuştur” ifadeleriyle başlar. Tarih ve Kurgu ’da
Toplam 94 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.