Adından da anlaşılabileceği gibi klasik disiplinlerden hiçbirine kolaylıkla yerleştirilemeyecek bir kitap. Evet, bildiğiniz mimari var kitapta, ama dilbilim, matematik ve iktisat da, hatta Platon´dan Kant´a, Marx´tan Wittgenstein´a zevkli bir felsefe turu da var.
Kitabın temel kavramı mimari irade. Batının düşünce geleneğine uzak bir ülkeden, bu tür bir iradenin olmadığını söylediği Japonya´dan bakan Karatani, Batı geleneğinin temelinde, Platon´un oluş karşısında yapmayı kararsızlığı ve belirsizliği
Geçtiğimiz yarım yüzyıl boyunca, sanatın mimarlık ve tasarımla kaynaşmasına tanık olduk: Sanat eserleri, alışıldık galeri ve müze mekânlarının sınırlarını aşıp eski sanayi yapılarına, gündelik hayatın mekânlarına ve doğaya açılırken, mimarlık da yapısal, tarihsel ve toplumsal önceliklerini bir kenara bırakarak kendini gitgide bir görsel sanat olarak kurmaya başladı. Bunun sonucunda, bir yandan ölçeği ve kamusal alana müdahalesi yönünden mimarlıkla boy ölçüşen bir sanat, diğer yandan görsel kültürümüzde sana
İngilizce basılan A City: İstanbul 101 Buildings, sıradışı bir mimari antologya ortaya koyuyor.
İstanbul'un binlerce yıllık tarihinden günümüze kalmış önemli imgesel yapıları betimleyen ve tarihsel bağlamına oturtan A City: İstanbul 101 Buildings kitabı, 2000'li yılların başında geçmişi iki bin yedi yüz yıl geriye giden bir kenti, İstanbul'u algılayabilmek ve tanımlamak için varolan yapılı çevreden alınan 101 kesitle şehrin 101 yapısını inceliyor. Geçmişin sosyo-kültürel birikiminin, tüm gizil değerlerin y
Mahremiyet ve Kamusallık, modern mimari hareketinin Adolf Loos ve Le Corbusier gibi iki önemli figürünün eserlerinden yola çıkarak, mimarinin ancak kitle iletişim araçlarıyla temasa geçtiğinde modern olduğunu ve böylece geleneksel mekân ve öznellik anlayışlarının temellerini sarstığını savunuyor. Mimarlığın kabul gören bakış açılarının temel varsayımlarını sorguluyor ve mimari eleştirinin yöntemini yeniden değerlendiriyor.
Arşivden şehree, modaya, savaşa, reklamcılığa ve müzeye kadar uzanan entelektüel bir
Bauhaus düşüncesi, bir stilin, bir eğitim hareketinin ötesinde, 1850lerden beri Avrupada yürürlükte olan kültürel, ekonomik ve toplumsal bir modernleşme programını ifade eder. Yeni bir hayatın tasarlanabileceği inancını temsil eder. Almanyanın kültürel nüfuz politikaları bağlamında, son Osmanlı yönetimlerinin ama özellikle de Cumhuriyetin kurucu kadrolarının modernleşme girişimlerinde etkili olur. Sanayileşme atılımı ile sanatın birleştirilmesine yönelik kültürel politikaların ve eğitim reformlarının yapıla
Osmanlı Devleti´nin son silkinme dönemi sayılabilecek II. Meşrutiyet ortamında yetişen ve Cumhuriyet´in ilk yıllarında özellikle Ankara´da olgun eserlerini veren Arif Hikmet Koyunoğlu´nun yaşam öyküsü ve anıları.
Ulusal Mimarlık akımının önemli bir temsilcisi olarak belirip 1930´lara doğru Modern Mimarlık anlayışına yaklaşmasının belgeleri ve değerlendirilmesi. Son olarak da Selçuklu-Osmanlı mimarlık tarihine ve döneminin mimarlığına ilişkin tüm yazıları, eleştirileri.
Osmanlı´dan Cumhuriyet´e aydın bir m
Mohsen Mostafavi ve David Leatherbarrow mimarîye farklı bir bakış açısı ile yaklaşıp, bir yapı kullanıma geçilmesiyle mi tamamlanır, yoksa bizim bitiş olarak gördüğümüz gerçekte sonunbaşlangıcı mı olmaktadır sorusunu gündeme getiriyorlar. Bir yapı olgunlaşma dönemine kadar hoş ve güzel görülebilir, ancak bu faaliyet tamamlamanın ötesine geçtiği yani ihtiyarlamaya doğru devam ettiği zaman artık trajik bir hal alabilir. Mimarînin bugüne dek gördüğümüzün çok dışında farklı bir boyutuna dikkatimizi çeken bu kit
Halkevleri bir dönemin en önemli talim-terbiye kurumuydu. Kurumun yegâne amacı, halkın spor yaparak, eğitim görerek, sanat icra ederek, beraber eğlenmeyi, oturup kalkmayı öğrenerek Kemalist Cumhuriyet ilkeleri doğrultusunda medenileşmesiydi. Neşe G. Yalçınkaya, bu incelemesinde, Halkevlerine, hem içerden hem de dışardan bakıyor: İdeoloji ve mimarlık. Projesinden inşasına hatta ve hatta hangi inşaat malzemelerinin kullanılacağına varıncaya kadar inceden inceye tasarlanan millî mabedlerin modernleş
Van Gölü´ndeki küçük bir adada, çok uzaktan bile görülebilen bir konumda yükselen Ahtamar Kilisesi, dış cephesini şeritler halinde saran kabartmalarıyla, Doğu-Hıristiyan mimari sanatının eşsiz bir örneğidir. Çoğu yassı olan bu kabartmalar, puslu havalarda ya da gölgede duvarın içinde belirsizleşirken, gün ışığında canlanır; böylece kilise güneşle birlikte adeta hayat bulur.
Bugüne dek Ahtamar üzerine yapılan araştırmalarda, kilisenin mimarisi ve süslemeleri birbirinden ayrı ele alınmıştı. Ne var ki, Ahtamar
Geçmişi, ilkeleri, yapım yöntemleri, tasarlayanı, yapanı, bahçesi, kerpiçi, silueti, sofası, odası, biçemi, dönemiyle, Doğu Anadolu´dan Batı Yugoslavya´ya dek uzanan ve en önemlisi de ak kağıt üstündeki 218 türlü görüntüsüyle Türk evleri...
1960´dan bu yana pek çok şiir, deneme ve incelemesi yayımlanmış bir mimarın kalemi ve vizöründen...
Anadolu gerçek bir kültür kazanı. Hem de gerçekten en eskilerinden... Belki de en eskisi...
Bu en eski kültür kazanı içinde birbirinin havasını, güneşini, göz hakkını k
Çoğu kez birbiriyle bağdaştırıp ilişkilendiremediğimiz ve dolayısıyla birbirinden kopuk, bağımsız adalar olarak düşündüğümüz iki alandır yazı ve mimari.
Oysa, mimarlık eğitimini Fransa´da. Ecole Nationale Superieure de Beaux-Arts´da tamamlayan Hüseyin İlter Taşkıran, yetkin bir örneğini verdiği yöntemlerarası çalışmasıyla, bize, yazı ve mimarinin kesiştiği noktaları gösteriyor.
Taşkıran, kitabında bir yandan dilbilim, göstergebilim ve anlambilim dalları ile konusu arasında bağ kurarken, diğer yandan da
Toplam 31 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 20-40 /
Aktif Sayfa : 2
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.