Frantz Fanon'un en aktif yıllarında yazdığı; bağımsızlık fikri, Afrika Birliği tahayyülü ve giderek kabaran Cezayir Devrimi dalgasının ortasında kaleme aldığı deneme, makale ve mektuplardan oluşan bu derleme, sömürgeciyle tarihi hesaplaşmayı mücadelenin ayak sesleriyle eşzamanlı olarak kayda geçiriyor. Sömürgeciliğin ideolojik ve psikolojik saldırılarını faş eden yetkin analizlerle, yekvücut bir Üçüncü Dünya'nın savaş günlükleri geniş bir perspektifte sunuluyor.
Katliamın ve işkencenin normalleştirildiği b
Aşkla şehvet, zulüm ve savaşın soğuk yüzüyle yoğrulmuş iki ayrı kutbu ve de onların getirdiği yıkımı ele alan, tasvirlerini Flaubert'in realizme duyduğu eşsiz sadakatle âdeta ilmek ilmek dokuduğu, üslubuyla Marcel Proust'a ön açan eşsiz bir tarihi romandır Salambo.
Hıncın ve kinin isyan ateşiyle harlanmaya yüz tuttuğu Kartaca'da, umulmadık bir anda filizlenen bir sevdanın hikâyesidir bu. Savaşın yaraları henüz sarılmamışken kan revan içinde bir başka hezimete kucak açanların, körleşmiş umutların ve beyhude
Edebiyatın tüm türlerinde çığır açıcı ürünler vermiş, yarattığı sayısız personayla geleneksel anlayışları yerle bir ederek eserleriyle olduğu kadar kişiliğini de bir edebi figür haline getirmeyi başarmış Fernando Pessoa, "gençliğindeki yegâne edebi besin" olan gizem ve korku hikâyeleri ile "entelektüel bir uğraş" addettiği polisiye roman merakını Bulmaca Meraklısı Quaresma'da harmanlıyor.
Lizbon sokaklarını rasyonel düşlerin peşinde adımlamakla yetinen, yaşamla bağları zayıf, müzmin doktor Abílio Fernandes
Nobel Ödüllü Elias Canetti'nin yaşadığı ağır bir ruhsal sarsıntı neticesinde doğan Ölüm Can Düşmanım, dünyayı değiştirmeyi amaçlayan güçlü bir istenç, bir yaşam projesidir.
Canilerde, diktatörlerde, efsanelerde, dünya tarihine damga vurmuş kesitlerde, edebiyat ve filozofların görüş alışverişlerinde, kişisel deneyimlerde, anılarda, kalbi halihazırda atmayı sürdürenlerde ve yaşamın absürtlüğünde anlam bulan ölümün anatomisini çıkaran Canetti, ölüme dair insani bir korkunun aksine meşum bir nefretten besl
Uyku... Kimilerine göre her derde deva; bir kaçış, ruhsal deneyim, şölen, varlığını dayattığı kadar bedeni de yenileyen bir mola; kimilerinin ise gereksiz gördüğü; bu devinim ve hız çağında tembellikle, boşa harcanan zamanla özdeşleştirilen alelade bir beklenti... Nasıl tanımlarsak tanımlayalım, tüm insanlığı bir süreliğine olsa da aynılaştıran, kimlikler, roller ve sorumluluklardan azade kılan bir ortaklık. Dalibor Frioux Uykuya Övgü'de, çağdaş yazarların kaleminden uykuya methiyeler düzen dört büyük metni
Rüyanın içinde gezen, gerçeğin bir rüya gibi belirsizleştiği öyküler. Ama gene de sert bir gerçeği dillendiriyorlar. Buşra Era ikili ilişkilerin, iki insanın ruhlarını birbirine açmasının imkânsızlığının kıyılarında dolaşıyor. Tek bir insanla, belki de kendiyle yetinmenin imkânsız olduğu durumlarda açılan yaralara cesurca bakıyor.
"Klasikleri" neden okuruz? Hem edebi hem de kişisel açıdan farklı geleneklerden gelen yazarların neredeyse yüzyıllar boyu denilebilecek uzun bir tarihsel aralıkta ortaya çıkmış eserleri neden "klasik" başlığı altında toplanır? Klasik romanların kahramanları neden kitap sayfalarından taşar ve etkisi kuşaklar boyu sürecek, ilham verici toplumsal figürler olarak ölümsüzleşir?
Klasik romanları ve kahramanlarını yazıldığı tarihteki tayin edici dönemeçleri ıskalamadan, sınıfsal, siyasal ve sosyoekonomik dönü
Yüzyıllardır zamanın ötesinde ve alternatif bir kültürel canlılığın temsili olan Beyoğlu, modernleşme tarihi boyunca muktedirler tarafından geleneğin karşısına konumlandırılmıştır. Sanat ve edebiyat camiasının uğrak mekânlarına odaklanmayı ve buralardaki ilişkiler üzerinden "kaybettiklerimiz"i saptamayı bu bağlamda hedefleyen Burcu Pelvanoğlu, karşılaştırmalı bir Beyoğlu kroniği kaleme alıyor. Modernizm paradigması çerçevesinde "Tanzimat'tan 6-7 Eylül'e" ve "6-7 Eylül'den Günümüze" olmak üzere iki ana başlı
Aniden bastıran sağanağın kalbine, korunun derinliklerine doğru koşturan bir çocuk var orada. Serseri bir kurşun bu körpe teni delip geçiyor ve tiz bir çığlık yükseliyor gürgen ağaçlarının nemli dalları arasından. Avcıların avı, annesinin dermansız yarası, kardeşininse dinmek bilmez nefretine dönüşüyor kandan ve yağmurdan sırılsıklam olmuş çocuk bedeni. Sylvie Germain Amber Gece'de, Gecelerin Kitabı'nın emaneti Péniel ailesinin destansı, tılsımlı yazgısına taze bir soluk üflüyor; öfke ve kör nefretin yalına
Geçmişin hayaletlerinden kurtulabilmek... Ya da bir gün yeniden dirilmeleri umuduyla toprağı kazıp en derine gömebilmek onları. Yaşananları, bir daha geriye bakmamak üzere unutabilmek... Ta ki anılar belleği zorlayana, eller kaleme kendiliğinden uzanana dek.
Jorge Semprun, Buchenwald Toplama Kampı'nın bacalarından tüten yoğun gri dumanın gölgesinde, yirmi yaşındaki gözüpek militan Semprun'a bakıyor. Zaman, mekân ve acının büründüğü farklı şekiller arasında derin yarıklar açarak ilerliyor; orada bir yerl
Devrimci anı yazımı yaygınlaştıkça Anadolu’nun dört bir tarafında yürütülen sosyalist mücadelenin sayısız adsız neferleriyle tanışıyoruz. Bazı yayınevlerinin konuyla ilgili gösterdiği yakın ilgi ve özen sayesinde hatırı sayılır bir külliyat oluşmaya başladı. Okunanları zihninizde harmanladığınızda sınıf çalışmasında, anti-faşist mücadelede, kadın çalışmasında, kent yoksulları içerisinde, gençlikte, yoksul köylülük içinde sayısız devrimci neferin ayak izlerini, dokunuşlarını görürsünüz. Bir işçiyi sosyalizml
Geçmişin hayaletlerinden kurtulabilmek... Ya da bir gün yeniden dirilmeleri umuduyla toprağı kazıp en derine gömebilmek onları. Yaşananları, bir daha geriye bakmamak üzere unutabilmek... Ta ki anılar belleği zorlayana, eller kaleme kendiliğinden uzanana dek. Jorge Semprun, Buchenwald Toplama Kampı'nın bacalarından tüten yoğun gri dumanın gölgesinde, yirmi yaşındaki gözüpek militan Semprun'a bakıyor. Zaman, mekân ve acının büründüğü farklı şekiller arasında derin yarıklar açarak ilerliyor; orada bir yerlerde
İngiliz aristokrasisinin pek muhterem üyelerinden Lady L., sekseninci yaş gününde şehvete, hırsa ve tutkunun tüketici karanlığına dair bir hikâye anlatmaya karar verir. Mezara götürülmesi gereken büyük sırlar ortaya saçılır; mücevher kutuları, kilitli kasalar ve mühürlü kalplerde unutulmaya yüz tutan ihtimaller bir bir su yüzüne çıkar.
Soylu unvanlardan, şatafatlı giysilerden deri değiştiren bir yılan misali soyunan bu geçmişte, Paris sokaklarını yarı aç yarı tok, yalınayak arşınlayan âşık bir genç kadın t
Türkiye'de cezaevlerinin tarihi baskı ve zor kadar direnişlerin de tarihidir. 2000'de gerçekleşen 19 Aralık Katliamı ve Ölüm Orucu Direnişi bu iki dünyanın kıyasıya çarpıştığı, sonuçları ve etkileri bugüne dek uzanan belirleyici bir tarihsel kesit; Lale Çolak ise insanca bir yaşam için bedenini ölüm olasılığının üzerine kararlılıkla süren onlarca devrimciden biridir. Kavgasının şehri İstanbul sokaklarını zihinsel yolculuklarla tabana kuvvet adımlayan, çiçeklerin kokusunu, gökkuşağının tüm renklerini sansürl
Jacques Rancière, geçmişten bu yana çeşitli deneyimler ve karşılaşmalardan hareketle, arşivlerde saklı belgeler ve yeniden yorumlanmayı bekleyen kâh edebi kâh sinematografik anlatılar ışığında, ütopyanın temelindeki dürtüyü, karşı konulmaz arzuyu mercek altına alıyor: halka, halkın ülkesine doğru yolculuk. Burada halk sosyoekonomik bir kategori değil kesinlikle, otantik bir ütopya diyarında yaşayan muhayyel bir toplumsal gövde. Diyar ise gerçekte hiçbir yerde var olmayan bir uzak ada değil örneğin. Tam ters
Ormanın kuytularında boğuk uğultularla yol alan kana susamış kurtlar, teskin eden ninniler, ölgün ezgiler, kara talihe karşı her an tetikte beklemeyi öğütleyen soluksuz fısıltılar, doğum sancısı çekerken etrafa vanilya ve toprak kokuları yayan kadınlar, kesilen parmaklar, koruyucu gölgeler ve atadan kalma bir mavnayı karanlık nehir sularından koparan, toprağa kök salmaya yazgılı bir aile... Sylvie Germain Gecelerin Kitabı'nda büyü ile gerçeğin, puslu bir geceyle günlük güneşlik bir tarlanın, tatlı hayallerl
Nobel ödüllü André Gide'in ilk büyük edebi başarısı olarak kabul edilen Dar Kapı, otobiyografik paralelliklere rağmen yazarın edebi arayışlarının ürünüdür: Din, ahlak, aşk, fedakârlık, erdem arasındaki geçişkenlikler üzerinde yükselen eser nihayetinde, geleneksel trajedinin yepyeni bir zeminde inşasına varır. Uhrevi yolların, zoru seçmenin erdemine vurgu yaparken girdiği dolambaçlı yolda hayatı ve dolayısıyla düşünceleri doğallığında dindışı bir alana doğru serpilten, bu yönüyle bir büyüme öyküsü olarak da
André Gide'in ölümsüz eseri Pastoral Senfoni, kör bir kızın doğayı, hayatı ve duyguları algılayışının keskinliği ile bir pastörün, aldığı teolojik eğitim sonucunda görev belledikleri ile hissettiklerinden doğan çelişkinin; maddi ve manevi körlük ile günah arasında sıkışmış varoluşların anlatısıdır. Bu insani çelişkiler yumağında duyguların gerçek doğasını barındıran kalbin aldattığı yalnızca din adamı değil, kişiyi her seferinde haklı çıkarmaya çalışan mantıkî akıl yürütmenin ta kendisidir. Hegel, Rousseau,
Ruby köyü, özgürleşmiş kölelerin torunlarının kurduğu, son derece korunaklı, katı kurallarla yürüyen, yarım yüzyıldır kendi kendine yetebilen bir "cennet"tir. Fakat Sivil Haklar Hareketi'nden Vietnam Savaşı'na, karşı kültürden kuşak çatışmasına, '60'lı yılların bütün çalkantıları Ruby erkeklerinin huzurunu kaçırmaya başlar ve kadınlar her zamanki gibi günah keçisi ilan edilir. Sonuç ise kaçınılmazdır; tesadüfi gibi görünen çıkışlarla giderek köyün yakınlarındaki Manastır'a sığınan kadınlara karşı harekete g
E. M. Cioran iflah olmaz, soluk kesen üslubuyla bütün fanatizmleri, inançları, dinsel ya da politik imanları yine yerden yere vuruyor: Kimi sayfalar bazı kaçış yollarını imlese de, ilerleme bir kurmaca sürüsüne, tanrı hastalığa, umut ise uçurumun kenarında körebe oynamaya dönüşüyor.
Cioran felsefeyi şeylerin nafileliğinin algısı olarak ortaya koyarak edebiyat dahil her türlü yanılsamaya karşı giriştiği mücadeleyi ölüm, çöküş, nafilelik, ıstırap, öznel varoluş üzerine aforizmalarla sürdürürken ilk sayfa
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 60-80 /
Aktif Sayfa : 4
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.