Taşlaşmış varlıklar değiliz, başkalarıyla ilişki içinde olan varoluşlarız
Kırılganlıktan ve duyarlılıktan, zayıflıktan ve istikrarsızlıktan, incinebilirlikten ve sonluluktan, özlemle arzulanan ama asla varılmayan sonsuzluk kaygısından soyutlanmış insani bir durum nasıl olabilir ki?
Novara, Maggiore Hastanesi'nde Psikayatri bölümü başhekimi, Milano Üniversitesi Sinir Hastalıkları ve Zihinsel Hastalıklar Kliniği'nde öğretim üyesi olarak hizmet veren 1930 doğumlu İtalyan hekim ve yazar Eugenio Borgna'nın dah
Erika Bartosun Uğurböceği Sevecen ile Salyangoz Tomurcuk serisinden daha önce Arkadaş, Gökkuşağı, Noel Baba, Uçurtma, Cadılar, Deniz Macerası başlıklı küçük boy kitapları çıkmıştı. Şimdi de bu çok renkli ve sevimli serinin büyük boy Mevsimler kitabı çocuklarla buluşuyor.
Öğrenme, dayanışma, yardımlaşma, eğlence, merak İşte, birlikte yaşamanın olmazsa olmazları ve güzellikleri. Arıcık Baltazar, Geyikböceği, Cırcırböceği Cancan, Karböceği Yıldız, Gülböceği Lüle, Kızböceği Rüzgâr, Kelebek Peri, Doktor Baykuş v
Milat sergisi, şair Lale Müldür'ün son dönemde üzerinde
çalıştığı resimlerini bir araya getiriyor. Müldür'ün şiirlerinde
beliren imgelerin izlerini taşıyan bu resimler, şairin dünyasıyla
yeni karşılaşmalar öneriyor.
22 Eylül - 31 Ekim 2020 tarihleri arasında gezilebilecek olan
Milat sergisinde Lale Müldür'ün şiirlerinin davet ettiği imgesel
alanın renkleri, jestleri ve figürleri resimsel bir üretim içinde
yeniden yorumlanıyor. Sergilenen resimlerde öne çıkan temel
öğelerin başında figür geliyor. Bu figürler
William Faulkner'ın polisiye öykülerini bir araya getiren İki Hamlede Zafer'in merkezinde Savcı Gavin Stevens var: Hem doğup büyüdüğü bölgeyi ve oranın insanını çok iyi tanıyan bir Güneyli, hem de Harvard'da ve Heidelberg'de okumuş, eski Yunancadan çeviriler yapan bir entelektüel. Stevens, Faulkner'ın destansı coğrafyası Yoknapatawpha'da işlenen cinayetleri çözerken bu iki dünyayı iyi tanımasından destek alacaktır. Vakaları bir dedikodu havası içinde takip eden bölge halkı ve Stevens'ın yanından ayrılmayan,
Bir beyefendi, bir hanımefendi ve bir hizmetçi... Macaristan'ın
en büyük çağdaş yazarlarından Sándor Márai, sadakat ve
yalanı, gerçeği ve arzulananı, toplumsal ilişkilerdeki
dürüstlüğü ve tutukluğu, sevgiyi ve ayrılığı ustalıklı bir dille
anlatırken, ikinci büyük savaşa doğru yuvarlanan bir dünyada,
yaşamak ile var olmak arasındaki derin uçuruma
duyarlılıkla ve cesaretle eğiliyor. Orta Avrupa'nın burjuva dünyası sessizce çökerken
tutku, özlem ve gelip geçicilikle sarmalanmış bir
hikâyenin keskin köşelerinde
Uygarlıkların Batışı, doğup büyüdüğü Lübnan'ın
çokkültürlülüğünden beslenen ve bunun önemini her
zaman dile getiren Amin Maalouf'un
Kimlikler ve Çivisi Çıkmış Dünya ile başladığı
düşünce serüveninde en karamsar durak. Buzdağını
gördüğü halde ilerlemeye devam eden insanlık
gemisi için bir taziye.
Her ne kadar hâlâ süper güç olarak anılsa da ahlaki
inandırıcılığını kaybetmekte olan Amerika; çağımızın
en umut verici projelerinden biri olarak sınırları
kaldırmayı amaçlayan, ancak bugün parçalanmanın
eşiğine gel
Bana `içimin derinliğinde` ne olduğum sorulduğunda, bunda herkesin `içimin derinliğinde` ağır basan tek bir aidiyetin, bir bakıma `kişinin gergin gerçekliğinin`, doğarken ebediyen belirlenen ve artık değişmeyecek olan `öz`ünün var olduğu inanışı yatıyor; sanki geri kalanın, bütün geri kalanın -özgür insan olarak katettiği yolun, benimsediği inanışların, tercihlerin, kendine özel duygusallığının, yakınlıklarının, sonuçta yaşamının- hiçbir önemi yokmuş gibi. Kimlik, insanın zamanın içindeki incelişinde onu d
Hayatımın en mutlu ânıymış, bilmiyordum.
Nobel ödüllü büyük yazarımız Orhan Pamuk'un harikulade aşk romanı bu sözlerle başlıyor...
1975'te bir bahar günü başlayıp günümüze kadar gelen, İstanbullu zengin çocuğu Kemal ile uzak ve yoksul akrabası Füsun'un hikâyesi: Hızı, hareketi, olaylarının ve kahramanlarının zenginliği, mizah duygusu ve insan ruhunun derinliklerindeki fırtınaları hissettirme gücüyle, Masumiyet Müzesi, elinizden bırakamayacağınız ve yeniden okuyacağınız kitaplardan biri olacak.
Masumiyet Mü
Ali Teomandan, zaman ötesi bir İstanbulda cereyan eden, yeraltı dünyasının sırlarının anlatıldığı grotesk atmosferiyle çarpan, fantastik kişilerle şaşırtan, gerçeküstü olaylarla güldüren, ironiyle kara mizahın at oynattığı bir acaip masal; yazarın tabiriyle bir melun ve mendebur roman...
Ali Teomanın Konstantiniyye Üçlemesi YKYde tamamlandı.
Uykuda Çocuk Ölümleri ve Gecenin Atları ile birlikte Karadelik Güncesi, Ali Teomanın Konstantiniyye Üçlemesi adını verdiği dizinin ikinci romanı. Yazar, Konstantiniyye
Anadolu Efsaneleri, Yalvaç Uralın çocuklar ve yetişkinler tarafından çok sevilen kitaplarından biridir. Kitap, gerek dili, gerekse kolay okunurluğu ve anlaşılır kurgusuyla da, mitolojik söylenceleri çocukların gözünde sevimli ve ilgi çekici kılmıştır. Ural, bu kitabında Anadoluya ait efsanelerin, Batılılarca Yunan kültürünün bir parçası gibi gösterilmesine bir yazar olarak yüreği elvermemiş ve Anadoluya ait olduğunu düşündüğü efsaneleri bir araya toplayarak bunu okurlarına anlatmaya çalışmıştır. Ona göre A
Türk Şiirinin ve öyküsünün önemli adlarının seçme eserlerini gençlerle buluşturan Doğan Kardeş Dizisi, iki yeni kitapla deneme türüne çağırıyor okurunu
Cânım Efendim,
Bilseniz ne kadar severim cânım demeyi. Cayı şöyle uzatarak... Kısaca söylemenin de bir zevki, bir tatlılığı vardır, bilirim, ama caaanım demek daha hoşuma gider benim. Nasıl anlatayım? daha bir âşıkça oluyor, hani âşık denince bir de şair anlaşılıyor, işte o mânada, daha doğrusu iki mânasıyla birden. Benim durup dururken: Cânım... dediğim de
Dağlarca çocuklar için yazdığı kitapları Dağlarca Çocuklarda dizisinde topladı. Bir balina ile bir mandalinanın sıcak dostluğunun anlatıldığı Balina ile Mandalina'yı bu dizinin ilk kitabı olarak yayınlıyoruz. Düş'le gerçek birbirine yakındır Bilmez misin Düşler Güçlü düşler Gerçek olur er geç.
Mutluluğun Sonu
- Ben Mandalinacık seviniyordum
Gök yuvarlağına bakarken
Güzel çocuğun elinde.
Ne olduysa oldu
Düşüverdim hızla
Denize: Cup.
Bir de ne göreyim şimdi
Mavimsi olmuş
Benim altın sarılığım.
İlk Buzlar
Türk şiirinin çizgisini değiştirmiş, çok yönlü, evrensel boyutlu bir şair ve yazarın bu basım için yeniden gözden geçirilmiş, kaynak metinler esas alınarak düzeltilmiş külliyatı...
Bu bir türkü :-
toprak çanaklarda
güneşi içenlerin türküsü!
Bu bir örgü :-
alev bir saç örgüsü!
kıvranıyor;
kanlı, kızıl bir meş´ale gibi yanıyor
esmer alınlarında
bakır ayakları çıplak kahramanların!
Ben de gördüm o kahramanları,
ben de sardım o örgüyü,
ben de onlarla
güneşe giden
köprüden
geçtim!
Tadımlık
GÜNEŞİ İÇENLERİN
Adana da ayaklanmalar olmuştu. Kalabalık, Ermeni mahallesini yağmalamıştı. Altı yıl sonra çok daha büyük çapta olacakların provası gibi bir şeydi. Ama bu bile dehşetti. Yüzlerce ölü. Belki de binlerce. Can çekişen Osmanlı İmparatorluğu ve Beyrut ile Fransa arasında yaşamı sürükleyen İsyan. Doğunun Limanları bu yüzyılın başını, bir insanın trajik öyküsünün içinden anlatıyor. Amin Maalouf son romanı. Doğunun Limanları ile yine YKY de.
Somut zamandakayıp olan bir insanın varlığını oturtabileceği, kendini var kılabileceği bir yer var mıdır?
Varlığının farkında bile olmadan kullandığımız duygularımızın küçük bir kısmını kaybettiğimizde neler olabilir?
Profesör Sacks´tan romantik tavırlı, geniş ve açık uclu yaklaşımlarla örülmüş ciddi bir kitap.
Sıradan her insan için zihinsel bir yolculuk, nöroloji ile ilgilenenler içinse kaçınılmaz kaynak.
Kanla ve özdeyişlerle yazan, okunmak değil, ezberlenmek ister.
Friedrich Nietzsche
Dr. Louis-Ferdinand Destouches ya da Céline (1894-1961), Gecenin Sonuna Yolculuk'u 1932'de yazdı. 1. Dünya Savaşı'nın ardından, ikincisine çeyrek kala. Kan kokuyor. Kan, yoksunluk, hastalık, ölüm, sıcak, tuvalet, yara, et, yine de kahkaha...
Biz, tam yetmiş yıl sonra, yeniden indiriyoruz Yolculuk'u kızağından. Adını hiçbir şeyle birlikte anmadan, karşılaştırmalar yapmadan. Bir biçem, bir dil, gecenin sonunda insanlığın en aş
Romain Rolland'ın 1904'te yazmaya başlayıp 1912'de tamamladığı, 10 kitaptan oluşan bu dev eseri, YKY 3 ciltte bir araya geliyor.
Önce annesinin sıcak elleri, karanlık, sesler...
Minicik kulaklarında nehrin uğultusu, yağmurun sesi, hafifçe işitilen çan sesleri, serçe sürülerinin tatlı gürültüsü...
19. yüzyılın sonlarında Ren nehri kıyısındaki küçük Alman şehirlerinden birinde doğar Jean-Christophe. Dedesi de babası da müzisyendir. Kısa sürede Christophe'taki müzik dehasını fark ederler. Ve o andan itibare
1935 yazında bir gün, Tallis ailesinin on üç yaşındaki kızı Briony, ablası Cecilia ile ailenin hizmetçisinin oğlu, Cecilia'nın çocukluk arkadaşı Robbie arasındaki bir yakınlaşmaya şahit olur. Briony'nin yetişkinlerin dünyası hakkındaki bilgisizliği ve hikâye anlatmaya olan merakı, üçünün de hayatını derinden etkileyecek bir suç işlemesine neden olacaktır.
Kahramanlarının altüst olan hayatlarını İkinci Dünya Savaşı'na, oradan da yirminci yüzyılın sonlarına kadar takip eden Kefaret, aşk, savaş, çocukluk ve
Nazilerin garip bir ahlak anlayışı vardı. Bir yandan
dünyanın en kapsamlı hayvan koruma kanunlarını
yürürlüğe koyarken, diğer yandan on binlerce insanı
toplama kamplarına sürüyorlardı. Berlin restoranlarında
servis edilen ıstakozların çektiği acılar, Auschwitz-
Birkenau'da yaşananlardan çok daha fazla
ilgilendiriyordu Nazi önderlerini. Öyle ki, Alman Hava
Kuvvetleri Komutanı Hermann Göring, hayvanlara kötü
davrananları toplama kamplarına göndermekle tehdit
etmekten bile geri durmayacaktı. Hayvanların bilims
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 960-980 /
Aktif Sayfa : 49
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.