Çehov sanatı çokyönlü, yapıtları şiir dolu, mizahı bitip tükenmek bilmez, insanlığın geleceğinin daha iyi olacağına inancı sarsılmayan bir yazardı. -NİKOLAY DMİTRİYEVİÇ TELEŞOV Gerçekten de yıllar, yüzyıllar geçecek ve zaman bugün yaşayan binlerce, binlerce insanın anısını silip götürecek; ama Çehov'un büyüleyici bir hüzünle mutluluklarını düşlediği çok çok ileriki kuşaklar onun adını şükranla, yazgısından dolayı büyük acıyla anacaklardır. -ALEKSANDR İVANOVİÇ KUPRİN Gerek yazılarında gerekse konuşmalarında
Çoğunlukla bir edebiyatçı olarak tanınsa da, Çehov aynı zamanda başarılı bir hekimdir. Tedavi ve ilaçların, hastalığın her zaman yegâne çözümü olmayabileceğini vurgulayan Kara Keşiş, Çehov külliyatında özel bir yere sahiptir. Müstakbel felsefe profesörü Andrey Kovrin, deha sandığının aslında bir akıl hastalığı olabileceği ihtimalini sorgulamaya başlayınca, yaşamı halüsinasyonlarla dolu bir kâbusa dönüşür. Sadece kendisine görünen siyahlar içindeki keşiş sureti, onu anlayan tek kişidir artık. Belki de söylen
Yapıtlarında insanları anlatırken onları yalnızca iyi tanıdığı, en iyi biçimde anlatabildiği için değil, aynı zamanda insanoğlunu sevdiği, ona acıdığı, insanımızın düzenine oturmamış yalanını kendine göre düzene koymak istediği için çabaladığını, bunun için yazdığını düşünürüm.
-İvan Alekseyeviç Novikov
Çehov'la oturup konuşmak benim için en büyük zevklerden biriydi. Sanat ve edebiyatın sorunları, tanıdığımız çeşitli kimseler üzerine rasgele düşünceler, en sıradan günlük olaylar ve her türlü ıvır zıvır onun
Çehov Hayatım'da ait olduğu soylu sınıftan ve alışılmış uğraşlarından gına getirip işçi sınıfına karışmayı seçen genç bir adamın hikâyesini anlatır. Sermayenin ve eğitimin sağladığı ayrıcalıkları reddeden Misail Poloznev, rızkını bedensel emek sarf ederek çıkarmaya karar verir. Onun bu devrimci hareketi toplumun bütün kesimleri tarafından tepkiyle karşılanır. Hatta yerleşik düzeni sarsan bu cüretkâr adım karşısında en düşük mevkideki işçi bile kendini tehdit altında hissetmektedir. Misail'in evlenip birlikt
Hayır, Çehov ne bir melekti ne de ermiş;
o sözcüğün tam anlamıyla hepimiz gibi bir insandı. Herkesi şaşırtan o dengeliliği,
aklı başındalığı, acılı ve çetin iç boğuşmaları sonunda savaş ganimeti olarak
elde ettiği niteliklerdi. Sanatçı yaradılışı bu savaşta ona en büyük yardımda
bulunmuş, buna karşılık ondan tüm zamanını ve gücünü almıştı.
-İgnati Nikolayeviç Potapenko
Anton Çehov yaşamı boyunca içinden
geldiği gibi yaşamış, hep kendisi olmuş,
ruhça özgür kalmıştır.
-Maksim Gorki
Edebiyatın farklı alanlarında başarılı eserlere imza atan Anton Çehov aynı zamanda modern öykünün yaratıcılarından biri olarak kabul edilir. Çarlık Rusya'sının çökmekte olduğu 19. yüzyıl sonlarını, modernleşme sürecinin toplumsal sınıflar ve kuşaklar arasındaki uçurumu iyice derinleştirdiği, aristokrasinin çöktüğü bu dönüşüm ve belirsizlik dönemine kimi zaman keskin bir hiciv kimi zamansa hüzünlü bir gerçekçilikle yaklaşır. Bu yeni düzene ayak uyduramayan insanların dokunaklı, yalın gerçekliğini görür.
Say
Anton Çehov'un henüz 24 yaşındayken yazmaya başlayıp Antoşa Çehonte takma adıyla yayımladığı Avda Trajedi yazarın tek romanıdır. On dokuzuncu yüzyılda Rusya taşrasında işlenen bir cinayetin iki anlatıcının ağzından aktarıldığı roman, polisiye türünün yenilikçi bir örneğidir. Eleştirmenler tarafından olgun Çehov'u öne çıkaran dikkat çekici bir çalışma olarak değerlendirilmiştir. Farklı sosyal sınıflardan insanların -kontların, soyluların, köylülerin, Çingenelerin ve umutsuz burjuvaların- sahne aldığı roman b
Öyle sanıyorum ki Çehov, tümüyle sanatının içinde yaşıyordu. Sabahleyin gözlerini açmasıyla başlayıp
geceleyin yeniden kapayarak uykuya daldığı zamana değin süren her anı yaratıcı bir çaba içinde
geçmekteydi.
-İgnati Nikolayeviç Potapenko
Bayağılık Çehov'un başdüşmanıydı. Yaşamı boyunca bayağılıklarla mücadele etmiş,
yan tutmayan, etkili kalemiyle alçakları
alaya almış, böylelerinin ayıplarını
yüzlerine vurmuştur.
-Maksim Gorki
Çehov edebiyata vurgundu. En iyi, Rus aydınlarının verdiği en yüce anlamda bir e
Yaşamın trajik ayrıntılarını Çehov kadar hiç kimse böylesine net ve kesin biçimde anlamamıştır;
ondan önce hiç kimse, yaşamın o keder ve utanç dolu resmini
böylesine acımasızca ve gerçekçi olarak insanlara göstermemiştir.
-Maksim Gorki
Çehov, yaşamı gerçekte nasılsa öyle, okura ya da seyirciye Bundan öte yaşam yoktur! dedirtecek
biçimde yazmıştır.
-Tatyana Lvovna Sçepkina-Kupernik
Her zaman elimin altında duran kitaplarını fırsat buldukça açıp yeniden okurken gerek
betimlemelerde, gerekse anlattığı kişinin
Doktor Ragin'in yönettiği akıl hastanesindeki Altıncı Koğuş kilit altındaki hastaların tutulduğu özel bir bölümdür. Kurumda göreve başladığında, düzensizlik, hüküm süren pislik, hijyen eksikliği ve çürümüşlükle savaşmayı deneyen Doktor Ragin, bir süre sonra yılgınlığa kapılıp hastaları kaderlerine bırakmayı tercih eder. Günün birinde, bu koğuşun sakinlerinden eğitimli bir hasta olan Gromov'la tesadüf eseri tanışmasıyla beraber kurdukları dostluk, saatlere yayılan sohbetleri, başta genç Doktor Hobotov olmak
Çehov bir taşra kasabasındaki akıl hastanesinde geçen bu novellasında, eğitimli bir hasta olan İvan Dmitriç ile Doktor Andrey Yefimıç arasındaki felsefi çatışmaya odaklanır. İvan Dmitriç maruz kaldıkları adaletsizliğe, içinde yaşamaya zorlandıkları baebat koşullara karşı çıkarken,
Andrey Yefimıçbunları görmezden gelmekte ısrar eder ve durumu değiştirmek için kılını bile kıpırdatmaz. Doktor sonunda içine düştüğü 'felsefi' yanılgının farkına vardığında ise artık iş işten geçmiştir.Altıncı Koğuş, Rusya'nın ve
Yaşam, giderek daha karmaşık bir hale geliyor ve insanlar daha da akılsızlaşıyor.
Modern-gerçekçi tiyatronun başyapıtlarından biri olan Martı, Anton Çehov'un da en önemli dört oyunundan biridir. Ne var ki 1896 yılında ilk sahnelendiğinde başarısızlığa uğrar. Ancak iki yıl sonra bu kez Moskova Sanat Tiyatrosu'nun kuruluşunun ilk oyunu olarak izleyici karşısına çıktığında çok büyük başarı kazanır ve o tarihten bu yana, oyunun afişi Moskova Sanat Tiyatrosu'nun amblemi olarak benimsenir.
Martı'yı bu kadar öze
Yaratıcılığının dönüm noktası olarak kabul edilen bu eserinde Çehov, Ukrayna bozkırındaki bir yolculuğun hikâyesini dokuz yaşında bir çocuğun gözünden anlatır. Eğitimi için annesinden ayrılıp dayısıyla birlikte yola koyulan Yegoruşka capcanlı bir dünyada bulur kendini. Bu yolculukta bütün hiyerarşisi ve âdetleriyle Rus toplumunun farklı katmanlarından insanların; tüccarların, din adamlarının, köylülerin, işçilerin ve arabacıların arasına karışır. Bozkırda doğal akışında sürüp giden yaşamın çocuğun duyuları
Tıp, nikâhlı karım benim, edebiyat ise metresim. Birine kızarsam, geceyi öbürüyle geçiriyorum. Bu davranışımı belki biraz uygunsuz bulabilirsin ama en azından sıkıcı değil. Hem zaten, benim bu ikiyüzlülüğümden ikisinin de bir şey kaybettiği yok!
Öykünün büyük ustası Anton Çehov, dostu ve yayıncısı Aleksey Suvorin'e 1888'de yazdığı bir mektupta böyle bir aşk reçetesi sunuyordu. Dünya edebiyatına, öykü sanatını temelinden değiştiren yüzlerce öykü; tiyatroya Martı, Vanya Dayı, Üç Kız Kardeş ve Vişne Bahçesi g
Kent Yayınları'nda 1964'te bir kez basılan Martı çevirisi, bugün, elliyi aşkın yıl sonra, okurla yeniden buluşuyor. Necatigil, Martı'yı iki ayrı, ikisi de 1960 basımı, Almanca çevirisinden, iki çeviriyi de karşılaştırarak Türkçe'ye kazandırmış. Öyle sanıyorum ki, Martı'yı çevirmesi, Yıldız Kenter'le Kâmran Yüce'nin önerisi dolayısıyla.
1963'te, ortaokulda öğrenciyken seyretmiştim Martı'yı. Ne Çehov'dan haberim vardı, ne Martı'dan. Ama Ankara Devlet Tiyatrosu'ndan ayrılarak İstanbul'a gelen Yıldız Kenter'le
Üç Yıl Çehov'un Rus edebiyatının büyük ustalarının mirasçısı ve güçlü bir yazar olarak kabul görmesini sağlayan yapıtlarından biridir. Yazar bu novellada evlilik kurumunu masaya yatırır. Evlilikte zamanın duyguları dönüştüren, kimi zaman da sağaltan etkisine; yıllar içinde paylaşılan deneyimlerin, birlikte göğüslenen felaketlerin aşksız başlayan evliliklerin bile ufkunda olgun sevgilerin belirmesine yol açabileceğine işaret eder. Moskovalı bir tüccar taşrada tanışıp, ilk görüşte âşık olduğu genç Yulia'ya ev
'Geçen yılın kurumuş yaprakları ayaklarımın altında hışırdıyor, ağaçların arasındaki yarı karanlıkta gölgeler gizleniyordu. Sağ yandaki eski meyve bahçesinde, gene yaşlı olsa gerek, bir sarıasma kuşu pek isteksiz, cansız, uyuşuk ötüyordu. Ihlamur ağaçları bitince taraçalı, çatı arasında odası olan beyaz bir evin yanından geçtim...
Toplam 38 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 20-40 /
Aktif Sayfa : 2
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.