Yan yana yürüyorduk, deniz kıyısı çok uzaklardaydı artık, kentin uğultulu caddelerine bıraktık kendimizi. Yağmur, yüzümü, saçlarımı ıslattı, esirgemedim ellerimi, giysime, çantamın içindeki kâğıtlara değsin istedim. Biliyor musun bin yana dağıldım bu kentte, dedim. Bütünlenemiyorum bir türlü, bir kenti sevmeye bunca diretmek, büyük bir nefret olmalı sürgünlüğü aşkla yaşamak Terk etmeli, çıkıp gitmeli bu kentten.
Benim gibi, dedi.
Hayır, dedim, sen hep orada, o küçük odada yaşıyorsun.
Daha önce yayınl
Sefira, kimi kez Tamirisin gözleriyle baktı bana, kimi kez avutup kandıran öyküler anlattı. Çıngıraklı kapılardan çıktık, gece trenleriyle yol aldık kentler boyunca... Kurutulmuş kan rengindeydi dünya... Edinmek zorunda kaldığımız tüm pusulaları kırdık bir gece... Bizim olmayan denizlere yelken açtık... Her şey, suyla yıkanmış sözcüklerle başlar, dedi bana... Soneşiğe geldim, durdum... Annemin ilk sesi... Yusufa teselliydim...
Sezer Ateş Ayvazın üçüncü öykü kitabı Tamirisin Gecesuçları, on üç öyküden o
Toplam 2 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.