Arat insani olana itiraz etmiyor, ama sorun insani olanda düğümlenmiyor mu? Sorun, çocuğu çocuk, kocayı koca, tehlikeyi tehlike, aklı akıl, utançı utanç, vicdanı vicdan olmaktan çıkaran dürtünün ta kendisinde. Diyarbakır Amida gibi bir kadını çıkarıyor, Arat da gelip kadının kalbini çalıyor... Tuhaf bir durum, diye düşünüyor, şu anda Cenevre´de Leman Gölü´nün çevresindeki parklardan birinde ya da Prag´da, Karel Köprüsü´nde olmalıydım. Neresi olursa olsun, ama Diyarbakır´da ve Amida´yla değil. Deli cesareti
O akşamüstünden sonra anlatacaklarımda ne bir baba figürü ne mahrem sevişmeler ne de sınır tanımayan küfürler var. Ne de, başörtülü kadın, tuhaf saplantılar ya da Yeşil Köşk'ün lambası. Willys'i, Cin Nuri hikâyelerini ve daha pek çok şeyi ardımda bırakıyorum.Dönüşte yaşlılar bakımevinin önünden geçerken Esra'nın aklımı kurcalayan sorusunu anımsıyorum. Kim miyim? Neci miyim? Artık baba meselesine kendi ölüm meselesi de eklenmiş, ezelî bekâr, ezelî yalnız bir adam.
Öykücülüğümüzün önemli isimlerinden Özcan K
Yazmak, bir yanıyla intiharın kıyısında dolaşmak, bir uçurumun başında dans etmek, bir yanıyla küçük bir yelkenliyle açık denizlere açılmak gibi bir şey. Derinlerde çözemediğim bir şey var, beni kendine çeken. Derinlerde, çok derinlerde ama. Yazmasanız olmuyor, yazdığınızda da bir süre sonra her şey eskisi gibi yeniden başlıyor. Galiba rahatsızım. Her öykü öncesinde böyle olur. Neden, kimden rahatsızım, bu soruları yanıtlamak kolay değil. Belki bu sorulara yeni yanıtlar bulmak için yazıyorum, size içimi dök
Özcan Karabulut´un ilk öykü kitabının yayınlanmasından bu yana on altı yıl geçti. Aşkın Halleri, onun beşinci kitabı. Önceki öykülerinde olduğu gibi bu kitabındaki öykülerde de temel izlek: aşk. Ancak bu yeni öykülerin öncekilerden ayrıldığı bir yer var: siyasal artalan üzerine oturtulmamışlar; siyasal söylem taşımıyorlar, yalnızca aşkı ve aşkın değişik ortamlardaki değişik hallerini dile getiriyorlar. Kitabın ilk ve en etkileyici öyküsü Rojda´da olduğu gibi, umutsuz bir aşk olabiliyor anlatılan, ya da son
Özcan Karabulut, on beş yıldır edebiyat dünyasında kendine yer edinmiş bir öykücü. Öyküleriyle ve öykü kitaplarıyla çeşitli ödüller aldı. Baştan Sona Yalnızlık da, 1998 Sabahattin Ali Öykü Yarışması´nda Başarı Ödülü´ne ve yine 1998 yılında Orhan Kemal Öykü Yarışması´nda İkincilik Ödülü´ne değer bulunan bir çalışması. Özcan Karabulut´un öyküleri özgün ve kişisel bir çizgiye sahip. İlk öykü kitabından bu yana öykülerinin temelinde yatan şiirsel anlatım, aşkların, özlemlerin, acıların nabız atışları, hüzün ve
Özcan Karabulut, kendine özgü üslubuyla; yalnızca aşkları değil, toplumsal gerçekleri,siyasal çalkantıları ve başkaldırıları anlatırken bile şiirsel kalabilen diliyle, kendi çizgisini belirlemiş bir öykücü. Hüzünle Bazı Günlerde, 1980-88 yılları arasında yazdığı öyküler var.80 öncesinin çalkantılı, huzursuz dönemini, tutuklanmaları, genel görevleri, ölümleri, 80 sonrasının da karanlık ortamını yaşamış bir gençliğin, 78 kuşağının bir bireyi Özcan Karabulut buradaki öykülerde de sıkıntılarla, umarsızlıklarla
Toplam 6 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.