Kardeşinin intiharı üzerine Ankara'ya gelmiş bir İstanbullu.
Yel midir, toz mudur anlamıyor şehrin hırgürünü, siyasetin imlasını,
upuzun hutbelerini.
1951, çok eski ve çok uzak durmayan bir muammanın, her şeyin
kullanılıp atıldğı bir dünyanın hikâyesi. Tenhaları, geceleri,
muktedirleri... Kahrolasın Ankara! Ne yaptın benim kardeşime?
Levent Cantek'in senaryosu ve Sefa Sofuoğlu'nun sakin çizgileriyle
1951,usul usul koyulaşan bir yenilginin grafik romanı.
Gündelik dilimize ve alışkanlıklarımıza derinden sirayet etmiş mizah dergilerinin ve onların kimi zaman sokakta neredeyse aynılarına rastladığımız tiplemelerinin bir tarihçesini çıkaran Muhalefet Defteri, en uzun soluklu dergi Akbabadan Türkiye'nin dört bir yanına ulaşmayı başarmış Gırgır ve 2000'li yıllarda en çok okuduğumuz LeMan, Penguen ve Uykusuza kadar ülkemizde yayımlanmış bütün dergileri etraflıca ele alıyor. Çizgiye tutkuyla bağlı olanlara çok sevdikleri dergilerin perde arkasını anlatmasının yanı
Halide Edib'den Aziz Nesin'e, Refik Halid'den Yusuf Atılgan'a, Kerime Nadir'den Sevgi Soysal'a, her renkten yazarlar...
Cilalı İbo'dan Yılmaz Güney'e, sinemanın bambaşka karakterleri...
Behiye Aksoy, Gönül Yazar, Ajda Pekkan, Zeki Müren: ses ve sahne efsaneleri...
Abidinden Doğan Güzel'e, her demden çizgi ustaları...
Levent Cantek'ten, kültür dünyası denen âlemin dört köşesinden, kimi o cenahtan kimi bu cenahtan, kimi sahiden büyük kimi popüler kimi daha az bilinen şahsiyetlere dair portreler...
Kitap,
Yoksula dünyayı sormuşlar eşitmişiz demiş. Babam söylerdi bunu,
ezberletmek ister gibi durup durup söylerdi. Eşit olacağız, insandan
yana olacağız. İnsan ne için yaşarsa o olur. İnsan, insan için yaşarsa
iyi olur. Başkalarına yardım et. Kimse, kimseden üstün değildir. Ve
bir sürü palavra... Babam on yıl önce öldü. Dürüst bir insandı ama...
Yoksullarla paylaştığımız eşitlikten başka bir şey bırakmadı bana.
Şimdiki zaman karanlığı... Bir yanda temiz şehir ve hayat ezberleri,
diğer yanda büyük bir kör delik, A
Türkiyede popüler kültürün erken çağına, kültür endüstrisinin
palazlanmasından önceki zamanlarına eğiliyor bu kitapta Levent Cantek.
Geleneksel mizah öğelerinin, köklü hiciv klişelerinin modernleşme sürecini
yaşadığı bir dönem bu: Nasrettin Hocanın eşeğiyle beraber şehre göçtüğü bir dönem Cantek, mizahın nasıl etkili bir çaktırmadan direniş yolu olduğuna dikkat çekiyor, karanlıkta kahkahaya kulak kabartıyor. Alt-kültürün gücüne dikkat çekiyor. 1940lar-1970ler aralığının popüler kültür
olgularının bir potp
Bize bu şehri emanet ettiler. Hangimiz Ankaralıyız?
Hiçbirimiz. Emanete hıyanet edersen seni burdan kovarlar. Bu
parti işleri Ankarada yapılmasa, başka şehirlerde olsa, buraya hiç
dokunulmasa iyiydi.
Kırklı yılların sonu, Soğuk Savaşın başı. Demokratlar iktidara
ha geldi ha gelecek... Ankara tedirgin, başka bir dönem başlayacak.
Yel üfürecek, sel götürecek, başka bir siyaset çökecek şehre...
Komünistler dolanıyor arka sokaklarda, veremliler var hastanelerde,
gün batımında kıtlık, gün doğumunda yokluk... Yah
Çizgi romanın sanatsal varlığı artık yüz yılı aşmış bir tarihe sahip. Çoğu Batı ülkesinde çizgi romanın sanat olarak kendine özgülüğü tartışılmıyor bile, ama ülkemizde bu sanat kolu ucuz, okunup atılan, yoz ürünlerin kaynağı, az okumanın göstergelerinden biri sayılıyor. Okullarda, evlerde çizgi roman okuyanların kulaklarının çekildiği, çizgi romanların yasak sayıldığı ve açıkça ayıplandığı bir çocukluğu hemen hepimiz az ya da çok yaşadık. Oysa çizgi roman, bütün sevimliliği ve kendine özgü mizahıyla hiç de
Gençliği ya da çocukluğu doksanlı yıllardan önceye denk düşen herkesin bir şekilde bulaştığı bir iptiladır çizgi roman. İlk hayat bilgisi derslerinin çıkarıldığı, gizli gizli okunan, tutkulusunun büyüdükten sonra da vazgeçemediği bir başka dünya.. Hatta birçoğumuzun hayata başlangıcının en önemli kılavuzu.. Puxa Vida! Levent Cantek`in derlediği bu kitabın öyküsü de bu etkinin altında başlıyor: Yazarların büyük bir çoğunluğu, e-mail aracılığıyla çizgi roman tartışan bir grubun üyeleri iken, çokca gevezelik e
Türkiyede toplumsal, ekonomik ve kültürel olarak dışlanmış, marjinalleştirilmiş olanlar, kenar mahallelerde yaşayanlar, yoksullar... mizah dergilerinde, çizgi romanlar-hikâyelerde nasıl resmediliyorlar? Çizgi roman kültürü üzerine incelemeleriyle tanıdığımız Levent Cantekin derlediği kitapta, son yirmibeş yılda derinleşen sınıfsal yarılmaların, toplumsal tahayyüle nasıl yansıdığını gösteren çalışmalar yer alıyor. Funda Şenol ve Levent Cantek, çizgi romanlarda kenar mahallenin nasıl tasvir edildiğine bakıy
Türkiye´nin çokpartili hayata adım attığı 1945-1950 döneminde açılıp saçılan, sadece politika değildi. Cumhuriyetin kuruluş sürecinin, Tek Parti döneminin ve İkinci Dünya Savaşı´nın endişeli günlerinin biriktirdiği basınç azaldı, gündelik hayatta, toplumsal ilişkilerde bir canlanma yaşandı. Dünya biraz daha yakına geldi, mevzular çeşitlendi, popüler kültür olanca cazibesiyle serpilmeye başladı. Levent Cantek, tutkularla endişelerin birlikte boy attığı bu uyanış dönemini, Cumhuriyetin Büluğ Çağı olarak tanım
Toplam 11 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.