Bu kitapta anlatılanlar, İbn Haldun’un, çöllerde, kırsal beldelerde göçebe olarak yaşayan bedeviler ve şehirliler hakkında öne sürdüğü fikirlerinden ilham alınarak kurgulanmış hayalî bir yolculuğun hikâyesidir.Bu kitabın, dünya tarihinin en şaşırtıcı düşünürlerinden biri olan İbn Haldun’u daha iyi tanımak adına okurlar için merak uyandırıcı bir başlangıç noktası olacağını ümit ediyoruz
“GELİYORLAR...” diye inledi, Ebû Ali el-Hüseyin bin Abdullah bin Ali bin Sînâ.
“Görkemli Buhara şehrinin eteklerini kavuran tuz bataklıklarından geçip Hemedan’a doğru
ilerliyorlar. İki hörgüçlü Baktriya develerinin böğürtülerini duyuyorum. Sırtlarındaki
çuvallar, bir sülünün tüyleri gibi ışıldayan lacivert taşları ile dolu. Ve hep bir ağızdan
bağırıyorlar. Demek bir fırtına yaklaşıyor. Bir kum fırtınası bu. Ey sâreban! Ey kervancı!
Tacirleri ve seyyahları uyar! Ağızlarını burunlarını, kalın ketenden ya
Kitap Tanıtım Yazısı: Bir zamanlar Gırnata, geceleri zeytinyağı kandilleri ile aydınlatılırdı. Şehrin, tepelerden aşağılara doğru uzanan daracık sokakları vardı. Eğer yaratılmasaydı, hiçbirimizin, Orada serin şavkı ile parıldayıp duran bir semavî cisim olsaydı; uyuyanların uykularını bölmeden, usul usul ağaçların, uzak tepelerin, evlerin, el-Hamra'nın arkasından yükselip, karanlığı aydınlatsaydı. Ne güzel olurdu! diyemeyeceği Ay'ın ışığı altında, erimiş gümüş ırmakları gibi parıldayan bu sokaklar, portakal
Toplam 3 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.