Kısacık bir tarihim benHenüz defterim tertemizUzuyor beni çevreleyen zamanUzuyor her an daha derine
Nerede başlar zaman ve nerede biter?Melekler hangi derinlikte gizlenir?Başladığım bu hayat, dinlediğim seslerNereye götürür beni, hangi tarihe?
İşte herşey geriye
dönüyor, benimle birlikte
gittiğim o uzak yoldan
hiçlikten ve kanın titreyişinden
çünkü durmadan (evet durmadan!)
birbirine karışıyor
sözler ve düşler ve ben
toprağa karışıyorum
topraksa nereye
bilen yok!
Hadi gel şu balkona çıkalım seninle ey taş!
Balkondaki kuyuya üzünçlerimizi dökelim
Dökelim dünyaya âit ne varsa gözlerimizde
Dökelim siyah derili ölülerimizi, bembeyaz dişlerimizi
Aaa! Bu tabut da nereden çıktı böyle? diyelim
Gerçekten de durup dururken nereden çıktı bu tabut!
Çocuklara bakıp da diyelim bunu, İstanbul'u unutalım
Çeşmeleri, karpuz sergilerini, okul çıkışlarını hep unutalım
Günceli alıp eline, onu bir güzel yoğuran, farklı kıvamlara getiren bir şairle karşı karşıya kalıyoruz Şiir Taşı'nda.
Şimdi senin o resmin yok mu vaktimin ortasına çizilenBeni durmadan trenlere çekiyor/mavi intiharlara yaniVe bak, şeddeli yeminler getirdim sana kekik kokulu!Kekik kokulu ölümlere gidiyorum ben, artık kuşlarını uçur.
Sonra bak ben gidiyorum dedim, elveda dedim.Ve yürüdüm, kesinlikle ardıma bakmadım. Öyle ki çocuklar vardı, dört bir yanımı kuşatmışlardı Ben o çocukları öptüm öptüm gözlerime taradım sessizce
İşte bu benim sessizliğimdir mektuplara çizemediğimBu da trenim -mavi trenim- mavi piramidi düşlerimin
Toplam 5 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.