Yirminci yüzyılın en büyük isimlerinden Portekizli yazar Fernando Pessoa, her biri ayrı bir hayat hikâyesine, edebi görüşlere, üsluplara sahip onlarca yazar kimliği yaratmış, eserlerini onların adıyla imzalamıştı. İtalyan edebiyatının önde gelen isimlerinden Antonio Tabucchi de Fernando Pessoa’nın Son Üç Günü’nde Pessoa ile onun yarattığı bu yazar kimliklerini bir araya getiriyor. Biyografik olduğu kadar hayali de olan bu hikâyede, Portekizli yazarın hayatı boyunca yanında olmuş karakterler ile yarattığı ki
20.yüzyıl İtalyan edebiyatının en güçlü isimlerinden Antonio Tabucchi, Isabel İçin Bir Mandala’da okurunu bir arayışın dolambaçlı hikâyesine taşıyor. Şair Tadeus diktatörlük döneminde sırra kadem basan sevdiği kadının başına gelenleri anlamak için yollara düşer. Eşmerkezli dokuz çemberden oluşan bir mandalanın tam kalbine yerleştirdiği Isabel’e yaklaştıkça anlatılanlar gittikçe karmaşıklaşır. Lizbon’dan Cabo Verde’ye, Macao’dan İsviçre Alpleri’ne uzanan geniş bir coğrafyada mandalanın her bir anlatısı bamba
İtalyan edebiyatının usta kalemi Antonio Tabucchi Önemi Olmayan Küçük Yanlış Anlamalar’ da her biri farklı tonda ve farklı zamanlara ait on bir öyküsüyle, tesadüfler ve küçük yanlış anlamalarla şekillenen hayatları anlatıyor. Atlantik kıyısından ışıl ışıl New York’a, Madras’a giden trenlerden İspanya’nın tozlu virajlarına uzanan bilmece dolu yolculuklarla kahramanlarının macerasına ortak ediyor okuru. Kitabın bütünü, tüm parçalar bir araya geldiğinde, hayatın anlamını sorgulayan derin bir tefekküre dönüşüy
20.yüzyıl İtalyan edebiyatının en güçlü isimlerinden Antonio Tabucchi, polisiye roman havasındaki Ufuk Çizgisi’nde okurunu yosun kokulu puslu rıhtımlara ve köhne mahallelere taşıyor. Hastabakıcı Spino’nun macerası, çalıştığı morga kimliği belirsiz bir delikanlının cesedinin getirilmesiyle başlar. Spino’nun bir liman kentinin labirentlerinde başlayan araştırmalarıyla; yıpranmış bir ceket, eski bir fotoğraf karesi ve birbiriyle ilgisiz görünen öykülerin etrafında, meçhul gencin hayat hikâyesi şekillenmeye baş
Geçmişte olan şeyler geri döner; ısrarla, dilenerek, imalı sözlerle kapımızı çalarlar. Çoğunlukla dudaklarında bir gülümseyiş vardır; oysa insan kanmamalıdır, aldatıcı bir gülümseyiştir o. Ve o arada biz hayatımızı yaşarız, yazarız − bizi menzile doğru sürükleyen bu yanılsamada ikisi de aynı şeydir zaten.
Öyküleriyle okurlarını imgelerle yüklü yolculuklara sürükleyen Tabucchi, kalemini bu kez insan ruhunun kuytularına itilen ve günün birinde şu ya da bu yolla açığa çıkan karanlık yanlara yöneltir. İlk olar
Yolculuklar ve Öteki Yolculuklar, Antonio Tabucchi'nin yaşamı boyunca ayak bastığı farklı coğrafyaları bizlerle paylaştığı, içimizdeki seyyahı uyandıran büyüleyici bir yolculuk kitabı. ?Bütün bir yaşam boyu ayaklarını aynı yere basmak tehlikeli bir yanlış anlamaya yol açabilir; sanki orası bizimmiş, dünyada her şey gibi ödünç olarak verilmiş değil de bize aitmiş sanırız, diyen yazarın kişisel haritasını izleyerek onunla birlikte İtalya, Fransa, Portekiz, İspanya, Yunanistan, Kyoto, Kahire, Avustralya, Kanad
Tabucchi'nin Tersyüz Oyunu'nu oluşturan öyküler ilk bakışta birbirinden bir hayli farklı gibidir. Öykü kişileri farklı mekânlarda, farklı zamanlarda, farklı güzergâhlarda hareket eder. Ancak yan yana getirilmiş bu dünyaların ?kahramanlarını birleştiren bir nokta vardır: Bu kişilerin kendilerini çevreleyen dünyayla kurdukları ilişki; geçmişleri, bellekleri, sanrıları, hayal güçleri, düş kırıklıkları tarafından belirlenir. Tam da bu ilişki biçimi nedeniyle perspektifler yer değiştirir, görünen şeyler görmezli
Yıllar önce izini kaybettiği kadını bulmaya kararlı bir adam... Polonyalı şair Slowacki Wacklaw, namı diğer Tadeus gençliğinde âşık olduğu ve Portekiz'de Salazar diktatörlüğü sırasında birdenbire kayıplara karışan Isabel'in izini sürmek ister. Bunun için merkezine aradığı kadını yerleştirdiği dokuz çemberli bir mandala oluşturur; her çember, Isabel'in yaşantısının bir zaman diliminde yer almış ve onunla ilgili bilgi verebilecek kişilere götürecektir Tadeus'u.
Ne var ki çemberler daralıp merkeze yakınlaştıkç
Çağdaş Avrupa edebiyatının en gözde yazarlarından Tabucchi, kitaplarında günümüzün yakıcı sorunlarını ustalıkla irdeliyor.
Kurulduğu günden bu yana öyküye özel bir yer veren Can Yayınları, 30. yıldönümünü öykü ustalarının birbirinden güzel kitaplarıyla karşılıyor. Márquezden Thomas Manna, Munrodan Tanizakiye dünya edebiyatının önde gelen öykü ustalarının kitaplarının yer alacağı bu özel dizimizin ilk kitabı, İtalyan yazar Antonio Tabucchinin Zaman Hızla Yaşlanıyoru.
Kitapta yer alan dokuz öykü, yüzyıl dön
Yıl 1938. Lizbon. İspanyada iç savaş, İtalyada faşizm, Portekizde Salazar diktatörlüğü. Bir akşam gazetesinin kültür sayfasını hazırlayan Pereiranın ölümcül bir gazetecilik anlayışı vardır: Ölmüş yazarlarla ilgili anma yazılarına ve yaşayan yazarlar için önceden yazılmış ölüm yazılarına meraklıdır. Tıpkı kendi yaşamının da geçmiş ve anılar üstüne kurulu olması gibi. En yakın dostu, ölmüş karısının resmidir. Monteiro Rossi adında bir delikanlı ve sevgilisi Martayla tanışması, yaşlı gazetecinin yaşamını temel
Önemi Olmayan Küçük Yanlış Anlamalar, günümüz Avrupa edebiyatının usta kalemlerinden Antonio Tabucchinin öykülerini içeriyor. Yazar, öteki kitaplarında olduğu gibi bu kitapta da bir dizi yeni kişi çıkarıyor karşımıza. Bu kişilerde yine bir hüzün, bir yitirilmişlik duygusu, bir pişmanlık acısı var. Yazgılarının tutsağı gibi görünüyorlar ve adım adım kaçınılmayana varıyorlar. Yaşamdan öç almaya kalksalar da, boyun eğmek zorunda kalıyorlar. Tabucchinin yanlış anlama diye geçiştirdiğinin, tüm bir yaşam oldu
Fernando Pessoanın Son Üç Günü, Pereira İddia Ediyor, Hint Gece Müziği, Ufuk Çizgisi gibi yapıtlarıyla tanıdığınız Antonio Tabucchi, bu kez gözde yazarları, ozanları, ressamları ve bestecilerinin düşsel düşlerini anlatıyor bize. Düşler Düşü, alışılagelmiş tür kalıplarını zorlayan bir yapıt. Rabelais, Garcia Lorca, Çehov, Mayakovski gibi yazar ve ozanların, Goya, Toulouse-Lautrec gibi ressamların düşlemiş olabilecekleri 20 kısa düşten oluşuyor. Kimi düşler gerçek yaşamlardan kesitler sunuyor, kimileri Tab
´Romana dönüşen bu mektupların doğası üzerine fikir yürütmem istenirse, onları ´aşk mektupları´ diye niteleme yolunu açık bırakırım. Ama oldukça geniş bir anlamda. Çünkü aşkın alanı öylesine uçsuz bucaksızdır ki, çoğu kez hınç, küskünlük, özlem, esef gibi bilinmeyen ve görünürde ona ait olmayan alanlarla sınırdaş olur. Bunlar, yazmaya başladığım mektupların göndericileri olan kişilerin, yollarını şaşırmış bir halde içinde dönüp dolaştıkları alanlardır. Ve romanın son kişisine, ömrünü başkalarının yaşamların
Ufuk Çiıgisi, çağdaş Italyan yazar Antonio Tabucchi´nin bir gerilim romanı. Romanın kahramanı Spino, İtalya´nın bir liman kentinde, morgda görevlidïr. Getirilen cesetleri, özelliklerine göre sınıflandırıp bir deftere kaydeden Spino´nun, cesetlerle arasında duygusal bağlar kurmak gibi garip bir özelliği vardır. Ama bir gece getirilen ceset, her şeyi değiştirir. Öldürülen bu delikanlıyı kimse arayıp sormaz. Delikanlıyı kendi gençliğine benzeten Spino, onun yaşamını merak eder. Delikanlıyı tanıyabileceğini umd
Kitapları pek çok dile çevrilen Antonio Tabucchi, son yılların İtalyan edebiyatına yeni bir soluk getiren bir yazar. Birkaç kitabıyla ülkemizde de tanınan bu ünlü yazann Hint Gece Müziği adlı bu kısa romanının yeni basımını uzun bir aradan sonra okurla buluşturmak istedik. Hint Gece Müziği, neler sunacağı bilinmeyen Hindistan´ın içlerine bir gece yolculuğu. Varsayımlar ve sanılar burgacına kapılarak serüvene sürüklenen bir gölgenin izini süren anlatıcının, tehlikeli yerler ve karşılaşmalarla dolu, tatlı ve
Yıllar sonra ikinci vatanı saydığı Portekize dönen bir adam, boğucu bir pazar günü, öğlen on ikiyle geceyarısı arasında Lizbonun sokaklarında ve rıhtımlarında dolaşır. Barlara, lokantalara uğrar, yemek yer, içki içer. Yaşayanlar ve ölülerle karşılaşır. Fernando Pessoaya çok benzeyen, çoktan ölmüş bir şairle buluşuncaya kadar geçmişinin hayaletleri arasında gezinir Portekiz ve Pessoa tutkunu Antonio Tabucchinin, Requiemle, Lizbon kentine yürekten bir selam gönderdiği de söylenebilir. Tabucchi, bu kısacık anl
Kahramanlık nedir? Alçaklık nedir? Ya cesaret nedir? Ya ihanet? Ülkesinin özgürlüğü uğrunda savaşmış olan Tristano, 20. yüzyılın son Ağustosunda, ölüm döşeğinde yaşamını anlatır. Kangrenin ve korkunç baş ağrılarının kıskacında, sanrılarla karabasanlar arasında anlattığı, çağımızı yansıtan ve bitmekte olan bir yaşamdır. Başucunda bir yazar onu dinler ve yazar. Ama bu yaşamı hangisi anlatır? Konuşan mı, dinleyen mi? Dahası, bir yaşam anlatılabilir mi? Böylesi bir kitabı ancak, sıradan ve önemsiz görünen yaşam
Gittikçe Geç Olmakta, Hint Gece Müziği, Ufuk Çizgisi gibi kitaplarıyla tanıdığımız İtalyan yazar Antonio Tabucchi, avant-garde Portekiz edebiyatının ustası Fernando Pessoanın tutkulu bir okuru ve çevirmenidir aynı zamanda. Fernando Pessoanın Son Üç Gününde, yaşamı boyunca kullandığı takma adlar ve büründüğü gizemli kimlikler Pessoayı ölüm döşeğinde ziyaret ederler. Tabucchi bu küçük başyapıtında, ustasını uğurlarken, 20. yüzyılın büyük yazarlarından birinin düşsel yaşam öyküsünü dile getirir.
Porto´da bir parkta, bir gencin başsız cesedi bulunur. Olayı araştırmak üzere gönderilen gazete muhabiri Firmino, acımasızca işlenmiş bu cinayeti aşama açığa çıkaracaktır. Tabucchi , gerçek bir olaydan yola çıkarak yazdığı romanında, ilginç yaratıcılık sezgisiyel henüz aydınlanmamış bir cinayetin failini de doğru tahmin etmişti. Polsisiye bir öykü çerçevesinde gelişen Damasceno Monteiro´nun Kayıp Başında güzel Porto şehri de neredeyde bir roman kişisine dönüşür.. Ama romanın en unutulmaz kişisi Loton´dur: Y
Toplam 19 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.