Selami bey İstanbulun köklü bir ailesinden gelir. Fransada felsefe doktorası yapıp döndükten sonra, evlenir, çocukları olur, dingin bir yaşam sürer. Ama yaşamının en büyük amacı kitabını, Serencam adını verdiği denemesini bitirmektir. Başladıktan kırk yıl sonra, seksenlerinde bitirir, tek adet olarak bastırır, kitabını eline almasından yirmi dört saat sonra da ölür. Büyük boy, yirmi yedi bin sayfadan oluşan bu dev yapıtı başından sonuna okuyan tek kişi çıkmaz, ama boyutları ve biçimi yıllar yılı insanların
Yeşiltay mavi gözlü bir çocuktu, bütün çocuklara benzerdi. İşi gücü oyundu, güzel oyunlara bayılır, bir de masalları severdi. Geceleri uyku girmezdi gözlerine, uyumaz, annesini de uyutmazdı, gece yarılarına kadar masal anlattırırdı. Bir türlü doymazdı masal dinlemeye. Dinlediği güzelim masallar düşlerine girer, düşlerinde devlerle, cücelerle, dervişlerle, cinlerle, peri kızlarıyla birlikte gezerdi; eline bir demir asa alıp ayaklarına demirden çarıklar giyerek yola çıkar, her düşünde yeni yeni serüvenler yaş
Yeşiltay mavi gözlü bir çocuktu, bütün çocuklara benzerdi. İşi gücü oyundu, güzel oyunlara bayılır, bir de masalları severdi. Geceleri uyku girmezdi gözlerine, uyumaz, annesini de uyutmazdı, gece yarılarına kadar masal anlattırırdı. Bir türlü doymazdı masal dinlemeye. Dinlediği güzelim masallar düşlerine girer, düşlerinde devlerle, cücelerle, dervişlerle, cinlerle, peri kızlarıyla birlikte gezerdi; eline bir demir asa alıp ayaklarına demirden çarıklar giyerek yola çıkar, her düşünde yeni yeni serüvenler yaş
Peygamber'in Son Beş Günü, sürekli bir bölünmenin öyküsü. Devrimci ozan Rahmi Sönmez, takma adıyla Peygamber, bir kış akşamı, İstanbul'un Taksim alanında, arkasından kimsenin gelmediğini bile bile, en önden gidiyormuş gibi bir duygu içinde yürür. Bu yürüyüş bir bakıma onun bütün yaşamını özetler. Hep en önde olduğunu, hep ileriye doğru gittiğini sanırken, yaşamın dışına sürüklenir, gerisinde kalır. Hep çevresindekilerle kaynaşmak istemiş, ama onlar kendisini şu ya da bu biçimde yarı yolda bırakmışlardır. Ge
Tahsin Yücel´in Komşular adlı bir hikâyesi var. 16 sayfalık hikâyeyi okurken, yılların alışkanlığıyla, sevdiğim, ilginç bulduğum, usta işi cümlelerin altını çiziyordum. Hikâyeyi bitirip baştan sona yeniden bir gözden geçirince şaşırıverdim: 16 sayfanın bütün satırlarının altını çizmişim. Tahsin Yücel, güzel şiirlerin değiştirilemez, sözcüğü yerinden oynatılamaz biçimlerine benzer bir biçim yaratmış.
Tahsin Yücel´i, öyküleri, romanları, denemeleri, inceleme araştırma yazılarıyla tanıyorsunuz. Komşular adlı
Kurnaz tilkiye oyun oynayan akıllı leylek, aynı tilki tarafında komik bir düzenle kandırılıp peynirinden olan karga, özgürlükten sıkılıp ille de başlarına bir kral isteyen kurbağalar, sanatçı ruhlu ağustos böceğiyle çalışkan karınca, altın yumurtlayan sıradan bir tavuk ve daha niceleri... La Fontaine Masalları 350 yıldır dilden dile, ülkeden ülkeye dolaşarak uygarlığı etkileyen eserlerden biri haline geldi.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın belirlediği 100 temel eser arasında yer alan La Fontaine Masalları'nın Tü
Edebiyatımızın yaşayan en büyük ustalarından Tahsin Yücel, 1955´te yayınladığı Haney Yaşamalı ile Sait Faik Hikâye Armağanı´na, 1958´de yayınladığı Düşlerin Ölümü ile de Türk Dil Kurumu Öykü Ödülü´ne değer görülmüştü. Yücel, zamanında geniş yankı uyandıran bu gençlik çağı kitaplarının ardından, göstergebilim ve edebiyat üstüne çok önemli yapıtların yanında hem eleştirmenlerin hem de okurların büyük ilgiyle karşıladıkları romanlar, öykü kitapları da armağan etti edebiyatımıza.
Son yıllarda Yalan, Mutfak Çık
Bıyık Söylencesi´nin en önemli kişisi, yıllar boyu bir kasabanın durgun yaşamını renklendiren, olağanüstü bir bıyık. Kasabalılar geçmişlerinin ve geleceklerinin parlak simgesi olarak görürler onu; her gün bakımını yapan berber kendi yapıtı olarak değerlendirir; genç kızlar geceleri uçarak dolaştığına, bu arada sık sık kendi yataklarına uğradığına inanırlar; türküsünü çıkarmaya çalışan ozan sürekli elinden kaçırır onu. Bıyığı taşıyan kişiye gelince, yavaş yavaş onun bir uzantısı durumuna gelir, altında silin
Her alanda olduğu gibi dil alanında da şaşırtıcı bir gelişim yaşıyoruz: sokaktaki adamından televizyondaki sunucusuna, meclisteki politikacısından gökdelendeki iş adamına, kürsüdeki profesöründen gazetedeki yazarına, yabancı öğelerle, yanlışlarla dolup taşan, yandan çarklı bir türkçe kullanıyor herkes. Benim gençliğimde yazarlığın birincil koşulu dilini düzgün ve doğru kullanmaktı. Bugün hem anlam, hem kurgu açısından dil yanlışlarıyla dolu kitaplarla büyük romancı ya da büyük düşünür oluvermiş bir düzine y
Tüm bu öykülerde anlatılmaya çalışılan insanların ve olayların bizim ülkemizin insanlarına ve bizim ülkemizde yaşanan olaylara hiç mi hiç benzememelerini benim kusurum olarak değerlendirirseniz, yüzde yüz yanılırsınız. Bunca yıllık gözlemlerime dayanarak söylüyorum: Hayristan Cumhuriyeti´nin yöneticileri de, yazarları da, sokaktaki insanları da, kadınları ve çocukları da benzemez bizimkilere, hiç ama hiç benzemez.
Golyan Devrimi dünya haritasında yerini bir türlü bulamadığımız bir ülkede, Hayristan Cumhuri
Gerçekten de, dilimizin özleştirilmesine karşı çıkan kişilerin görüşlerini ayrıntılarıyla inceleyip dilbilimsel verilerle, tarihsel ve güncel olgularla karşılaştırdıktan sonra, genel bir yargıya varmak gerekirse, söyleyebileceğimiz ilk şey, bunların dilbilimsel verileri hiç mi hiç önemsemedikleri, önemsemek şöyle dursun, neredeyse yok saydıkları, böylece tutarlı sonuçlara götürecek yolları önceden kapattıklarıdır.
Tahsin Yücel´in, Dil Devrimi adıyla ilk kez yayınlandığı 1968 yılından bu yana büyük ilgi top
Tahsin Yücel, Yalan, Peygamberin Son Beş Günü gibi yazınsal yapıtlarıyla olduğu kadar deneme ve eleştirileriyle de tanınan çok yönlü bir yazın adamı. Yazdığı deneme ve eleştiriler, Türkiyede olduğu kadar dünyada da geniş yankılar uyandırdı, edebiyat eğitimcileriyle öğrencilerin başvuru kaynaklarından biri oldu. Yeni basımını sunduğumuz Yazın, Gene Yazın, ilk bakışta birbirinden bağımsız yirmi denemeden oluşan bir derleme gibi görünse de, bunlar bütüncül bir yapıtın bölümleridir. Her biri yazın olgusunun be
İlk kez 1989 yılında yayımlanan Aykırı Öyküler, Tahsin Yücelin öykücülüğünde yeni bir aşamaya işaret ediyordu: yazarın başından beri peşine düştüğü yabancılaşma olgusu, kişinin birtakım tutkuların elinde kendi kimliğini ve iç istemlerini kaybetmesi ve bu deliliğin
bütün bir çevre tarafından insafsızca körüklenmesi... Yalan, Peygamberin Son Beş Günü, Gökdelen gibi ironi başyapıtlarının habercisi metinlerden oluşuyor, Aykırı Öyküler...
Tahsin Yücelin Aykırı Öyküler adlı hikâye kitabında o çok sevdiğim Gogol
Tahsin Yücel, 1954'de, Alphonse Daudet'nin Tarasconlu Tartarin'iyle başlayan çevirilerini kendi yapıtlarının yanı sıra hep sürdürmüş, 2008'de yayımlanan son çevirisi Robert Desnos'nun Hayır, Aşk Ölmedi'ye gelinceye dek yüze yakın eseri Türkçeye kazandırmıştır.
İnsan Yazdığı Şeydir'de Tahsin Yücel'in, aralarında Balzac, Flaubert, Camus ve Barthes'ın da bulunduğu yirmi altı yazarın otuz altı çeviri yapıtı için yazdığı sunuşlar ile kendi kitaplarının bir bölümüne yazdığı toplam elli beş sunuş bir araya getiri
Her biri kendi takımının Hagisi gibi görür kendini; sağın içinde, patronun çıkarı gerektirdikçe, örneğin laiklikten dinciliğe, açılmadan tesettüre geçmeleri patronun bir koltuktan kalkıp başka bir koltuğa oturması kadar çabuk, kabak çiçeğinin kabağa dönüşmesi kadar doğaldır. En değişmez özellikleriyse, her an her konunun uzmanı kesilivermeleri, daha kendi anadillerini bile doğru dürüst kullanamazken, cumhurbaşkanından hukuk bilginine, romancıdan tarihçiye, bu ülkede aydın, bilgin, düşünür diye bilinen kim v
Peygamber´in Son Beş Günü, sürekli bir bölünmenin öyküsü. Devrimci ozan Rahmi Sönmez, takma adıyla Peygamber, bir kış akşamı, İstanbul´un Taksim alanında, arkasından kimsenin gelmediğini bile bile, en önden gidiyormuş gibi bir duygu içinde yürür. Bu yürüyüş bir bakıma onun bütün yaşamını özetler. Hep en önde olduğunu, hep ileriye doğru gittiğini sanırken, yaşamın dışına sürüklenir, gerisinde kalır. Hep çevresindekilerle kaynaşmak istemiş, ama onlar kendisini şu ya da bu biçimde yarı yolda bırakmışlardır. Ge
Pop-aşk´tan göçbildiğimiz´e, para´dan politikacı´ya, utanç´tan yeni değerler´e, kültür, dil, yazın.... konularına dek geniş bir yelpazede, yaşadığımız bu çağda coğrafyamızda olan-bitenler...
Ölçünün durduğu yerde her şey her şeye dönüşebilir diyen Tahsin Yücel´in, yazın adamı kimliğini hiç unutmadan kaleme aldığı, güncelliği de aşan sıkı köşe yazıları...
Ölçüsüz bir çağ için gerekli Alıntılar.
Can Yayınları yirmi beş yıl önce Erdal Öz tarafından kuruldu. Önce ülkemiz çocuk edebiyatının yüzünü değiştirdi, Türkiye´nin çocuklarını düşgücü yüklü, insancıl kitaplarla buluşturdu. Sonra romanları, öyküleri, şiirleri, denemeleri, oyunlarıyla çağdaş klasik dünya edebiyatının başyapıtlarını taşıdı Türkçe´ye. Edebiyatımızın ustalarını kucakladı, gençlerini yüreklendirdi; Türk edebiyatının çeyrek yüzyılın odağı oldu. Yirmi beş yıl boyunca düşünce ve anlatım özgürlüğünü savundu, sansürle savaştı. Bağımsızlığı
Gökdelen, her kitabıyla çok konuşulan, çok okunan değerli yazarımız Tahsin Yücelin yeni romanı. 17 Şubat 2073 sabahı başlayan romanın kahramanı Can Tezcan, Türkiyenin en önemli, en ünlü avukatlarından biri. Can Tezcan, İstanbulu yalnızca gökdelenlerden oluşan, New Yorka benzeyen ama ondan daha güzel, daha modern bir kente dönüştürmek isteyen zengin müşterisi Temel Dikerin yasal sorunlarını çözmek için bir tasarım ortaya atar: yargının özelleştirilmesini sağlayacaktır. Yergi ustası Yücelin son romanı G
Yazın ve Yaşam´daki denemeler, edebiyat alanında olup bitenleri izleyerek tartışmalara katılan, söz alan bir büyük yazarın, Tahsin Yücel´in bir özelliğini ortaya koyuyor: Yücel, yaptığı önemli tespitleri, övgüsünü, yergisini açıkça söylüyor. Bu nedenle bu denemeler yayınlandığı yıllarda çok ses getirdi. Kemal Tahir´den Ataç´a, Michel Butor, Robbe-Grillet´den modernlik sonrası Avrupa edebiyatına uzanan bu yazılar, Yücel´in ele aldığı konulara yaklaşımının evrenselliği nedeniyle hep gündemde.
Şimdi, değişik
Toplam 46 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 20-40 /
Aktif Sayfa : 2
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.