“Gerçekten yaşamayan insanlar genelde yoğun bir sıvının içinde hareket ederler. Yaşamlarını ancak bu şekilde sürdürebilirler. Hayatları görmemelerine bağlıdır.”
Yakışıklı, iyi eğitimli ve bir süre önce intihara teşebbüs eden Dalton Harron bir iş gezisi için yola çıkar ama bindiği tren bir tünelde bozulur. Dalton neler olduğunu görmek için trenden iner ve o sırada bir demiryolu işçisiyle tartışarak onu öldürür. Yerine geri döndüğünde, işlediği suçu itiraf etme ihtiyacıyla olan biteni trendeki genç ve kör b
Başka bir ülkede meydana gelen felaketlerin seyircisi olmak, gazeteciler diye bilinen profesyonel, uzman turistlerin bir buçuk asrı aşkın sürelik maceralarında gittikçe katlanan birikimleriyle doğrudan ilintili olan, esaslı bir modern deneyimdir. Öyle ki, artık savaşlar hepimizin oturma odalarında sükûnet içinde seyredilip dinlenen görüntü ve seslere dönüşmüş durumdadır.
Modern hayatın temel özelliklerinden biri, dünyanın dört bir köşesinde yaşanan dehşeti uzaktan, fotoğraf aracılığıyla izleyebilmek için s
Gerçek sanat bizi rahatsız etme kapasitesine sahiptir. Sanat eserini onun içeriğine indirip, sonra bu halini yorumlamak, o sanat eserini ehlileştirir. Yorum, sanatı idare edilebilir, uyumlu hale getirir.
Yoruma Karşı, hayatı boyunca aktif bir insan hakları savunucusu ve savaş karşıtı olarak çalışan, “çağın vicdanı” olarak nitelendirilen Sontag’ın ilk makale koleksiyonu. Kültürel eleştiri alanında büyük bir etki yaratan bu kitapta ünlü “‘Camp’ Üzerine Notlar” ve “Yoruma Karşı” denemelerinin yanı sıra yazarı
Hayat, bir an yakalanıp ebediyen sabitlenen önemli ayrıntılardan ibaret değildir. Ama fotoğraflar öyledir.
Fotoğraf toplum, politika ve tarih hakkında çok şey anlatır. Sontag ilk olarak 1973'te yayımlanan bu kitapta fotoğrafı ne yüceltir ne de küçümser. Tarihsel ve toplumsal bakış açısıyla onun avantajlarıyla dezavantajlarını karşılaştırırken, görüntü ile gerçeklik arasındaki ilişkiyi irdeler. Görüntülerin medyadaki kullanımının belirli siyasi, kültürel veya dinî amaçlara ve çıkarlara hizmet edip etmedi
Vurgulanan Yer, Amerikalı yazar ve eleştirmen Susan Sontag’ın üç başlık altında topladığı kırktan fazla denemeden oluşuyor. Yazarın “her şeyle ilgilenen biri” olduğunu öne süren Sontag, “Okumak” başlığı altında Marina Tsvetaeva, Elizabeth Hardwick, Machado de Assis, Roland Barthes, Robert Walser, W. G. Sebald ve Jorge Luis Borges’in düşünce ve yazın dünyasını konu ediniyor. Wagner’in müziğinin insan ruhu üzerindeki etkisinden Bellocq’un fotoğraf özneleri olan kadınlara dek birçok konuya değindiği “Görmek” b
Satürn Yıldızı Altında, Amerikalı yazar, eleştirmen, insan hakları savunucusu Susan Sontag’ın biri The New Yorker’da, diğerleri The New York Review of Books’ta yayımlanmış yazılarından bir derlemeyi içeriyor. Denemelerin tamamı, 20 yüzyılda düşünce, edebiyat ve sinemada fark yaratmış, tartışma alanları açmış sanatçılar hakkında. Kitap, Sontag’ın erken yaşlardan itibaren izlediği ve etkisi altında kaldığı Amerikalı yazar Paul Goodman’ın ölümü üzerine yaşadıkları ve düşündüklerine ilişkin bir denemeyle başlıy
Radikal İrade Üslupları, Susan Sontag’ın sanat, edebiyat, tiyatro ve sinemadan Vietnam Savaşı’na kadar birçok konuda kaleme aldığı denemeleri içeriyor. Sontag kitabın ilk iki bölümünde sanatta sessizlik, edebiyatta pornografi, Cioran’ın felsefesi ve yazını, tiyatronun gelişimi ve sesli sinemanın doğuşu, Bergman, Godard ve Bresson’un sinemasına dair zihin açıcı yorumlarda bulunuyor. Üçüncü ve son bölümdeki en hacimli denemesinde ise davet üzerine iki hafta zaman geçirdiği Vietnam’daki deneyimlerini aktarıyor
Yeniden Doğan, Susan Sontag'ın 1947-1963 yılları arasında tuttuğu günlükleri içeriyor. Susan Sontag Berkeley, Harvard ve Oxford'da başarılı bir eğitim hayatının ardından akademik dünyayı ardında bıraktı. Bunun yerine deneme ve romanlar yazdı, kuramcı, eleştirmen, insan hakları savunucusu olarak haklı bir ün kazandı. Adeta birden fazla hayat yaşayan Sontag'ın günlüklerini yayına hazırlayan oğlu David Reiff, Bu günlükleri çekici kılan şey, Susan Sontag'ı, olmak istediği kişiyi ve edinmek istediği benliği, özb
Bilinç Tene Kuşanınca, yazarlığı ve insan hakları için verdiği mücadeleyle bellekte duran Susan Sontag'ın 1964-80 yılları arasında, otuzlu-kırklı yaşları boyunca tuttuğu günlükleri içeriyor. Sontag'ın ölümünden sonra bu metinleri yayına hazırlayan oğlu David Reiff Bu cildin -özellikle annemin eğitimi, olgunluğa erişmesi anlamında, siyasal bir bildungsroman olduğunu da söylemek mümkün, diyor ve devam ediyor: Bir anlamda, annemin hayatını eksik bir şekilde anlatıyor günlükleri; çünkü günlüklerine mutsuzken ya
AIDS'in toplumu kasıp kavurmaya başladığı yıllarda, New York'lu bir adam bu amansız hastalığın belirtilerini göstermeye başlar. Manhattan'ın eğitimli seçkin tabakasına ait geniş arkadaş çevresi, kullandığı ilaçlardan tuttuğu günlüğe kadar hastalık sürecini konuşurken, bir yandan kendi ölümlerini düşünür. Hastalık, asla yalnızca hastaya ait değildir. Sontag'ın bir dostunun hastalığa yakalanmasını öğrendiği gün bir oturuşta kaleme aldığı öykü ile AIDS ve Metaforları'ndan bir bölümü birlikte sunuyoruz
Susan Sontag kendisine meme kanseri teşhisi konduğunda, hastalıkla baş edebilmek için çoğu kez hastalık hakkındaki gerçekleri saptıran ve hastayı izole eden bir mit oluşturulduğunu fark etti. Newsweek dergisinin ?Çağımızın en özgürleştirici kitaplarından biri olarak tanımladığı bu kitapta Sontag, hastalıkları bu mitlerden arındırıp yüzyıllar boyunca kültürleri etkileyen gerçek önemini ortaya koydu. Bu yaklaşımını şöyle belirliyor:
?Ortaçağlardan beri frengi ve veba, 19. yüzyılda tüberküloz, 20. yüzyılda kan
Sanatçı: Örnek Bir Çilekeş, karşı durulması güç ve özgürleştirici eleştirileriyle çağdaş kültürü sorgulayan Susan Sontag´ın, eleştiri kuramı ve uygulaması türünde dokuz yazısını bir araya getiriyor. Sanatın içerike verilen önemle evcilleştirilmesine karşı çıkan Sontag, tek tek ele aldığı Pavese, Camus, Lukács, Benjamin, Canetti ve Barthes gibi yazarlara büyük bir sevgiyle yaklaşmakla birlikte, eleştirel mesafesini koruyor.Bu seçkinin ülkemizdeki eleştiri yaklaşımına ve diline yeni boyutlar kazandıracağına i
Hem bir düşünür hem de bir eylem insanı olarak yirminci yüzyılın ikinci yarısına damgasını vuran Susan Sontag, Rolling Stone dergisinin kurucu editörü Jonathan Cott'la 1978 yılında gerçekleştirdiği bu kapsamlı söyleşide, güncelliğini daima koruyan birçok soruyu kendine has üslubuyla cevaplıyor.
Sontag'ın eserlerindeki yalın ama vurucu, sorgulayıcı ve kışkırtıcı tarz, bu kez kendi hayatına ve anlam dünyasına yöneltilen sorulara verdiği cevaplarda belirginleşerek, okura bilincin kapılarını aralıyor. Felsefed
Yanardağ Sevdalısı, 18. yüzyılda geçen bir aşk öyküsü. İngiliz soylusu Sir William Hamilton ile eşi Lady Emma Hamilton'ın gerçek yaşamöykülerinden esinlenilerek yazılan bu ro- manın ana izleği Lady Hamilton'ın, dönemin ünlü kahramanı Amiral Lord Nelson'la yaşadığı ve büyük skandala yol açan aşk. Susan Sontag'ın yirmi yıllık aradan, uzun araştırmalardan sonra yazdığı Yanardağ Sevdalısı cinsellik, tutku ve politikanın öne çıktığı bir yapıt; ama her şeyden önce de bir aşk romanı. İngiltere'nin Sicilya büyükelç
Sene 1876. Polonyalı meşhur aktrist Maryna Za?ezowska, California'da hayalindeki komünü kurma hayaliyle Amerika' ya göç eder. Yanına ailesini ve dostlarını da alarak böyle bir maceraya atıldığı için birçok tepkiyle karşılaşsa da Maryna kendi doğrusundan şaşmayacak, iç sesinden başkasına kulak vermeyecektir.
Susan Sontag, Polonyalı bir aktristin gerçek yaşamından esinlenerek yazdığı bu romanda, 19. yüzyıldan 20. yüzyıla geçişin sancılarını beklenmedik bir açıdan ve birçok konuyu ahenkle bir araya getirerek
1960larda deneme ve eleştiri yazılarıyla dikkatleri çeken Susan Sontag, giderek Amerikanın en önde gelen yazarlarından biri oldu. Felsefe, estetik, politika, eğitim ve feminizm konulu incelemeleri ve denemelerinin yanısıra öyküleri ve romanlarıyla da ün yapan bu usta yazarı, bir eleştirmen Amerikanın belki de en zeki kadını diye tanımlamıştı. Susan Sontagın en belirgin özellikleri, pek çok konuya birden el atması, kurallara başkaldırması, sürekli yenilik peşinde koşması, kolay çözümlerle yetinmemesidi
1876`da Polonya`nın en büyük artistri Maryna`nın peşine takılan bir grup Polonyalı, ABD`ye göç eder ve ütopik bir komün hayatını pratiğe geçirmek amacıyla Kaliforniya`ya yerleşirler. Bu macera için kariyerinden vazgeçmeyi bile göze alan Maryna`nın yanında, ailesine karşı isyan etmiş bir aristokrat olan kocası, küçük oğlu ve ona tutkuyla aşık olan bir genç yazar da vardır.
Çok gemeden bu komün deneyi başarısızlığa uğrar ve göçmenlerin çoğu çareyi Polonya`ya geri dönmekte bulurken, Maryna Amerika`da kalmayı
Yanardağ Sevgilim, 18´ inci yüzyılda geçen bir aşk öyküsü. Ingiliz soylusu Sir William Hamilton ile eşi Lady Emma Hamilton´un gerçek yaşamöykülerinden esinlenilerek yazılan bu romanın ana izleği Lady Hamilton´un, dönemin ünlü kahramanı Amiral Lord Nelson ile yaşadığı ve büyük skandala yol açan aşk. Susan Sontag´ın yinni yıllık bir aradan, uzun araştınnalardan sonra yazdığı Yanardağ Sevgilim, cinsellik, tutku ve politikanın öne çıktığı bir yapıt; ama her şeyden önce de bir aşk romanı. İngiltere´nin İki Sicil
Toplam 18 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.